Medya; Siyasetçilerin perde arkasında gizli politikalarını örten, açığa çıkaran ve yeri geldiğinde denetleyen bir güçtür!


 

Almanya - Sovyet (Rus) savaşında, Alman medyası Hitlerin buyruğu ile hareket etmekteydi. İkinci Dünya Savaşı’nda Sovyet (Rus) tankları Berlin’e girene kadar, Alman halkı, Alman Ordusu’nu Moskova’da zannediyordu. Çünkü Alman radyoları öyle söylüyor ve gazeteleri öyle yazmaktaydı. Burada çıkarılması gereken anlam; bir ülkede medya, basın gerçekleri söylemezse halkın içinde bulunduğu felaketlerden habersiz olacağı kuşkusuzdur. Kendini güvende hisseden Alman halkı böylece başına gelen kabusu en ağır ve acı şekilde yaşamıştır.


 

Medya; Siyasetçilerin perde arkasında gizli politikalarını örten, açığa çıkaran ve yeri geldiğinde denetleyen bir güçtür. İktidara adım atan siyasî partilerin ilk fiili ülke medyasını elinin altına almakla yönetmeye başlar. Çünkü medya ülke iktidarına karşı cephe aldığında bu demek oluyor ki halk medyaya göre iktidara tavır sergiler. Bugün ABD gücünün çoğunluğunu medya üzerine harcamakta, hatta sadece ABD değil birçok büyük devletler medyayı tekeline alıp ve medyayı istediği gibi kullanmaya gitmektedir. Özellikle dünya üzerinde süper güç devletler yarışında medya güç tanıtımında en etkili araç olarak kullanılır. Herhangi bir buluş, icat veya yeni bir silah üretiminde devletler medya ile tüm dünyaya gücünün tanıtımını yapmaktadır.


 

Medya insanların tamamen yaşam alanını işgal ettiği için bugün en geniş yönetimden tutalım en küçük mercilere kadar herşeyin üzerine hakimiyeti sağlamıştır. Özellikle bireyin yaşam hiyerarşisini etkileyen yeme - içme, giyinme - barınma kısacası bireyin tüm yaşam tercihlerinde medyanın yönlendirdiği, reklamını yaptığı bir şeyi işaret etmesiyle insanlar yönlendirilebilinir. Söz konusu bu durum aynı şekilde bir siyasî partide veya bir iktidarın tercih edilmesinde bile medya halka olumlu veya olumsuz tanıtımlar yaparak, insanların algısını rahatlıkla yönlendirebilmektedir. Örneğin yıllardan beri ABD medyası beyazları övücü yönlerini ele alırken, siyahileri hep kötü göstermeye gitmiştir. Böylece ABD'de yaşayan siyahileri kötü tanıtan medyadan yola çıkan bir çocuk, sınıf arkadaşı olan siyahi bir çocuğa karşı ön yargıda kalarak uzak durmayı tercih eder. Aslında bu durumu kendi ülke medyamızda da görmekteyiz. Son zamanlarda bu algı biraz kırılsa da önceki yıllarda ve halen devam eden medyanın doğu bölgesini kötüleyerek tanıtmasıyla, batıdaki insanların doğu bölgesi insanlarına karşı mesafeli ve ürkerek yaklaşmasına sebep olmuştur. Buna sürekli alevilerin hedef gösterilmesi gibi ülkedeki Alevi-Sünni mezheplerin çatışmasını da örnek olarak verebiliriz. Medyanın yönlendirmesiyle izleyici kitlesi olan halk, bir siyasi partiyi veya bir grubu sevdirebilir ve aynı zamanda nefrette ettirebilir. Malcolm X' in sözü bu durumu çok iyi açıklamaktadır. "Eğer dikkat etmezseniz medya, mazlumlardan nefret etmenize veya zalimleri sevmenize sebep olabilir.


 

Ülkemizde de medya insanların üzerinde büyük bir tesiri ve önemi vardır. Medya ile beraber ülkede olup bitenleri takip etmek, dünyada haberdar olmak çok daha kolay hale geldi. Son zamanlarda ülkemizde yaşanmakta olan derin ekonomik kriz, ülke insanını epey kırılmaya götürdü. Bugün ülkemizde olup bitenler; ekonomide, eğitimde, sağlıkta ve birçok daldan gerilemeye doğru gitmekteyiz. Vatandaşlar sokak röportajlarında bunu yaşayıp, görüp ve bildiği için ülkenin bu olumsuz gidişatını, durumunu yakınırak dile getirirken, diğer tarafta iktidar yanlısı olan bireyler bu olumsuz durumların aksine ülkede her şeyin güllük gülistanlık içinde olduğunu diretmekte. Aslında onların bir suçu yok! Bugün iktidarın TV kanallarına ve iktidarın tekelleştirdiği diğer havuz medyayı takip ettiğimizde gerçektende bu kötü geçen dönemi unutup, herşey çok iyi gidiyor diye inanabiliriz...


 

Zaten bu yüzdendir ki iktidara muhalif ve bu kötü geçen dönemini eleştiren medya ve TV kanalları kapatılmaktadır. Bu yüzdendir ki yüzlerce gazeteci, medya mensubu muhalif haber yaptığı için cezaevlerinde soluğu almaktadır. Mesela ülkede çok önemli gelişmeler oluyor. İnsanlar cezaevlerine atılıyor, tedbirsizlikten kaynaklı iş kazalarından hayatını kaybeden işçiler oluyor. Örneğin ihmal edildiğinden dolayı maden faciaları yaşanıyor, veyahut mevcut yönetimin politikalarından kayaklı usulsüzlükler yaşandığında ve bu durumlara karşı insanlar tepki göstermemesi adına tekel medya gündemi çabucak değiştirme durumuna gidiyor. Bu saydığım ülke içindeki ciddî meselelerin yerine, bakıyorsunuz telde bir kediye elektrik çarpmasını daha çok gündem konusu ediliyor. Yanlış anlaşılmasın bu cümlem! Elbette ki hayvansever ve ekolojik doğaya karşı hassas bir bireyim. Bir hayvanın ölümüne elbetteki çok üzülüyorum. Lakin ülke genelinde bir hayvanın yaşamının sonlandırması, kendini geçimsizlikten dolayı Valilik binasının önünde yakan bir vatandaşa karşı duyulan duyarlılık seviyesinin ülke insanları için aynı olduğunu düşünmüyorum. Neden ülkemizde bir baba çocuklarına, evine ekmek götüremiyor diye kendisini diri diri Valilik binasının önünde açım diyerek yakmaktadır? Neden ülkede ekonomik bunalım ve sorunlarından ötürü cinayetler artmaktadır? Bunların sorumlusu kimdir? Kim ülkeyi yönetiyor? ve kimler bu kadar duyarsız olabildi? İşte sorduğumuz bu soruların cevaplarını hepsini medya vermektedir. Tabi medya tarafsız ve şeffaf olursa bu durum anlaşılabilinir. 


 

Globalleşen dünyamızda medya ile beraber dünya artık küçük bir köy haline dönüşmüştür. Bu küçük köyde tüm insanlar artık birbirinden haberdar duruma geldi. Bu durumu medyaya borçluyuz. Medya ile beraber karanlık bilinen olaylar aydınlığa kavuşabilmekte ve İnsanlar artık dünya üzerinde daha sosyal bir varlık hâline dönüşebilmektedir. Bu yazımda medyanın insan yaşamı üzerinde ne kadar etkili bir güç olduğunu ele alırken, olumlu ve olumsuz birçok yönden de kalemim el verdikçe yazmak istedim. Umarım Gazete ve habercilik adına tarafsız haber yapan ve bugün mesleği gereği haber yapma görevi nedeniyle cezaevlerinde tutsak edilen tüm gazeteci ve medya mensubu çalışanları özgürce haber yapacağı yarınlara kavuşur.