Birleşmiş Milletler (BM) Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından 17 Kasım 1999'da ilan edilen ve ilk kez 21 Şubat 2000 tarihinde kutlanmaya başlanan “Dünya Anadil Günü” 20 yıldır anadil ile ilgili farkındalığı arttırmak, çok dilliliği savunmak, dillerin unutulmamasını sağlamak amacıyla kutlanmaktadır.

Bizler de bugünü güncel verilerle ele alarak dillerin kutsal mı yoksa lanetli mi olduğunu değerlendirip, dilleri inkâretmenin hükmü üzerinde birkaç cümle sarf ederek eleştiri ve özeleştirilerimizi burada sizlerle paylaşacağız. 

Dünya üzerinde konuşulan ya da konuşanı az olsa da varlığını muhafaza eden toplam 7 bin 111 dil var. Bu diller bazı bölgelerde yok denilecek kadar az da olsa; onu korumanın ne kadar değerli olduğunu bilmek gerekir. Durum bu iken gelin birlikte ülkemizi denek yaparak bu dillerin korunup korunmadığını tartışmaya açalım.

Evet, bir İslam ülkesinde yaşadığımızdan ötürü İslam’ın temel kaynağı olan Kur’an-ı Kerim’den bir veri üzerinden yola çıkalım. Rum Suresinin 22.ayetinde “Göklerin ve yerin yaratılması ile dillerinizin ve renklerinizin ayrı olması, Allah’ın ayetlerindendir. Şüphesiz bunda, âlimler için işaretler vardır.” Bu ayeti kısaca yorumladığımız zaman görmekteyiz ki; bütün dilleri insanlara bir hak olarak tanıyan zat Allah’tır. Fakat ülkemizde herhalde bu ayetin verdiği mesaj anlaşılamamış ve bundan ötürü de aşağıda vereceğimiz diller resmen yasaklanmış ve konuşma alanlarında ölüme terkedilmiştir.

Türkiye’de Türkler, Kürtler, Gürcüler, Boşnaklar,Çerkezler, Araplar, Lazlar, Arnavutlar, Hemşinler, Pomaklar,Süryaniler, Ermeniler vb. daha birçok farklı ırktan insan yaşamaktadır. Ancak dil olarak hemen hemen hiçbir yerde Türkçe dışında bir dil konuşulamamakta ve hatta bu dillere ait her ne varsa yok sayılarak tahrip edilmektedir. 

Yukarıdaki paragrafı okuduktan sonra şöyle düşünebilirsiniz. “Ya kardeşim kim yasaklamış ki? Bu dilleri bilenlerin kendileri konuşmuyor! Bu yüzden sadece Türkçe konuşuluyor.” Gelin görün ki durum böyle değildir. Nerden biliyorsun diye sorduğunuzu varsayarak birkaç örnek vermek istiyorum.

Örneğin; Dünyanın en büyük dijital sözlüğü Wikipedia‘nın verilerine göre Kürtçe; 721.599 kelime ile dünyanın en fazla kelimeye sahip 9. dili olmasına rağmen,25 milyona yakın Kürt’ün bulunduğu Türkiye’de resmi meclis tutanaklarında “BİLİNMEYEN DİL” olarak kayıtlarda yerini alalı henüz birkaç ay oldu! Yine söz konusu verilere göre; Türkçe; 334.473 kelimeyle 20’inci sıraya yerleşti. 

Ancak; ülkesinde hamallık yaparak ekmek parası peşinde olan yüzlerce Kürt Türkiye şehirlerinde tokatlandı, hor görüldü, işinden oldu, namusundan malından ve hatta canından oldu!

Kandırmaya gelince “Çanakkale Kardeşliğinden” dem vurulan Türkiye’de Kürt Dil Akademileri kapatıldı, üyeleri tutuklandı ve hatta katledildi!

Kürt Dili üzerine yayın yapan Tv’ler kapatıldı, cezalar kesildi, Kürtçe kitaplar, dergiler vb. materyaller örgüt propagandası sayılarak yakıldı! (Evet, Allah’ın ayeti örgüt propagandası sayıldı:)

Hiçbir alanda konuşulamayan diller yok olmayla karşı karşıya kalmışken hatta yukarıda saydığım Kürtçe dışında hiçbir dil varlığını ve mücadelesini sürdüremiyorken Türk Dil Kurumu başta olmak üzere hiçbir devlet kurumunda Kürtçe bir veri bulundurulamamaktadır!

Hatta; Türkçe dışında hiçbir dilde ibadet dahi yapılamamaktadır! İşte durum bu kadar utanç verici ve trajikomik! Türkçe dilini kutsal sayan milyonlarca Kur’an okuyucusu ne yazık ki üç maymunu oynamakta ve dil inkârında ısrar etmektedir! 

Yine Çanakkale’den kardeşlik naraları atanlar, hastanelerde Türkçe bilmediğinden derdini doktora anlatamayanları da bölücü ve cahil olarak görmektedir. Acaba bilinmez mi ki Kur’an’ın bir harfini bile inkâr Allah’ı inkârdır!

Aslında sayılmakla bitmeyecek kadar çok örnek varken konunun anlaşıldığını varsayarak başka bir şekilde yazıyı devam ettirmek istiyorum.

Bizler dilleri inkâr edilip, sürekli şikâyet edenlere gelecek olursak! Acaba sırf Türkçe bilmediğinden idam edilen Kürt gencinden hiç utanmıyoruz ki? Annesi Türkçe bilmeyen evlatlar olarak kendi dillerimizi konuşmaktan utanıyor ve hatta kendi dilimizi inkâr ediyoruz?

Tabi sadece konuyu Kürtçe’nin inkârı üzerinden sürdürmek doğru değil. Diğer diller de ne yazık ki Kürtçe’den daha beter durumdadır. Yıllardır bir Eğitimci olarak öğrenciler ve öğretmenler içerisinde yer almaktayım. Kendi ana dilini bilmeyen hatta bilmediği için de hiç utanmayan veya öğrenmek için çaba sarf etmeyen binlerce kişi ile karşılaşan biriyim. Örneğin katledilen Hrant’tan hiç utanmayan ve “Ermenice diye bir dil yoktur” diyen o kadar Ermeni gördüm ki sayamam! Tabi ben yıllardır okulda yaptığım telefon görüşmelerinde ve kendi ailem içerisinde Kürtçe konuşarak böyle bir dilin varlığını kanıtlamaya çalışıyor olsam da ailemde de Kürtçe bilmeyen veya bildiği halde konuşmaktan utanan onlarca utanmazın olduğunu söyleyebilirim!

Tabi ki; iyi şeyler de olmuyor değil. Örneğin benim Kürtçe konuştuğumu gördükten sonra “ya Hocam sen nece konuştun” diyen bazı Kürt’lerin de utanmadan hala yüzüme baktıklarını söyleyebilirim. Tabi bu espri kısmı ama; geçen sene Kırgız bir öğretmen arkadaşımın kendini açığa çıkararak, “ya ben Türk değilim kardeşim ben niye kendi ana dilimi öğrenmiyorum” diyerek Kırgızca öğrenmeye koyulduğunu görünce sevindiğimi ve buradan o arkadaşımı tekrardan kutladığımı ve herkesin anadilini öğrenmesi gerektiğini söylemek istiyorum.

Konuyu daha fazla uzatmak için klavyemden çok kelime dökülür ancak burada keserek bu ve buna benzer konulara daha ayrıntılı bakmak isteyen siz değerli ve bilinçli gazete okurlarını master tezime havale ediyor,

(https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp) 

21 Şubat Dünya Anadili gününü kutlayarak, kendimibaşta olmak üzere herkesi kendi anadilini öğrenmeye davet ediyorum…