Şimdi size bir ırkçılığın kısa hikayesini anlatacağım. Hani okullarda tarih derslerinde bazı ülkelerden bahsedilirken 'ırkçılık'tan söz edilir ya. Biliyorum o derslerde hocalar anlattığında kafanızda iyice canlandıramıyorsunuz. Şimdi öyle bir anlatacağım ki; kafanızda ırkçılıkla ilgili her şey cuk diye oturacak.

Şimdi önce anlatacağım ırkçılık hikayesinin baş karekteri Didem Arslan Yılmaz'ın neler söylediğini bir özet olarak geçelim:

“Didem Arslan Yılmaz’la Vazgeçme” adlı televizyon programında, Kürtçe’ye yönelik tahammülsüzlük yaşandı. Konuklar Ayfer Taşçı ve Hayriye Taşçı’nın halaları Türkan Taşçı, programa telefonla bağlandı. Hala Taşçı’nın yeğenlerine yönelik “Siz orada ne arıyorsunuz” sözleri üzerine gerginlik yaşandı, karşılıklı edilen hakaretler sansürlendi.

Didem Arslan Yılmaz, şu sözleri sarf etti: “Kızlara hakaret edemez tabii, öyle de konuşamaz. Ondan sonra biraz da anlarım ben Kürtçe’den. Kesinlikle olmaz. Halayla bir konuşun, doğru düzgün Türkçe konuşsun. Hepimiz anlayacağız, burası Türkiye Cumhuriyeti yani. Bir de o dili bilmiyoruz ki biz. Bilsek anlayacağız, konuşacağız da.”

DİDEM ARSLAN'DAN İLK AÇIKLAMA

Didem Arslan Yılmaz bugün gelen tepkiler üzerine şu açıklamayı yaptı:

-Dünkü yayınımıza, Urfa’dan gelen Hayriye Taşcı, “babası benden 4 aylık bebeğimi kaçırıyor, bana yardım edin”diyerek, ablası Ayfer Taşcı ile birlikte programımıza katıldı. Kızlar aileleri tarafından tehdit aldıklarını söyleyip, öldürülmekten korkuyorlardı.

Yayın devam ederken kızların Halası Türkan hanım yayına bağlanmak istedi. Yeğenleriyle şakır şakır türkçe konuştu, önce kızlara türkçe hakaretler etti. Sonra da aniden kızlarla kürtçe konuşmak istediğini söyledi.

Hala Türkan hanım, benim ve seyircimin kızlarla konuşmasını anlamamızı istemedi. Yeğenleriyle kürtçe konuşarak, konuşulanları gizlemek istedi. Halanın bizden önceden tercüman talebi de olmadı.

-Türkan hanımı, kürt olduğu için yayından aldırmadım. Yeğenlerine hakaret ve küfürler ettiği için yayından aldım. Öyle olsa yeğenlerini yayına konuk etmezdim.

Kürtçeye bir tepkim olamaz. Yayında doğu dili diye hiçbir ifadem de yok…

Hala Türkan hanım, arapça da konuşmak isteseydi, ingilizce de konuşmak isteseydi, aynı tepkiyi gösterirdim. Çünkü, onun ne söylediğini bilmemiz gerekiyordu, kızların can güvenliğinden endişe ediyordum.

Sivaslı bir ailenin kızıyım. Memleketimin doğusu batısı kuzeyi ve güneyi ile ilgili ayrım yaptığımı iddia etmek, hele etnik ayrım yaptığımı söylemek tamamen gülünç

Yayının sadece 10 saniyesini servis edip sanki ortada bir siyasi tartışma varmış gibi linç başlatanların amacı “ülkenin fay hatlarını kaşımak” Not: Bu arada kürtçe konuşanlarla hiçbir sorunum yok, incinen vatandaşlarımızdan özür dilerim.

Olayın özeti bu şekilde. Yaşananların videosunu hepimiz izledik. Sonra bu videonun ardından Irkçı Didem Arslan Yılmaz'ın savunmasını da okuduk. İşte ırkçılık tam olarak böyle bir şeydir. Hiçbir ırkçı kendisini 'ırkçı' diye tanımlamaz. "Türkçe konuşsun, burası Türkiye Cumhuriyeti" cümlelerini birleştirdiğimizde ırkçılık kendisini hemen ele veriyor. Burasının Türkiye Cumhuriyeti olması ile Kürtçe konuşması arasında ancak bir ırkçı bağlantı kurabilir. Türkiye'deki eğitim sistemi ve cumhuriyetin kuruluşunun ilk yıllarından itibaren ezberletilen sözler vardır. Bu sözler eğitim sisteminden siyasete, televizyondan, kültür sanat alanına kadar sirayet etmiştir. Bazı kişiler uzun bir süre kendilerini bundan gizlemişlerdir. Yani aslında ırkçıdırlar ama ortam oluşmadığı için açığa çıkmamışlardır. Şimdi bu Didem Arslan Yılmaz da öyle bir durum yaşanmasaydı aslında gizli bir ırkçı olarak kalmaya devam edecekti. İçinde tuttuğu bu ırkçılığı dışa vurduğu için de bütün gerçek niyetini son açıklaması ile ortaya döktü.

"Hala Türkan hanım, benim ve seyircimin kızlarla konuşmasını anlamamızı istemedi. Yeğenleriyle kürtçe konuşarak, konuşulanları gizlemek istedi. Halanın bizden önceden tercüman talebi de olmadı." Didem Arslan Yılmaz savunmasında şunu söylüyor. Sayın sunucu, konuğun tercüman talebi olmaz. Siz onu yayına bağlamak istiyorsunuz dolayısıyla istediği dili konuşur ve tercüman bulmak da sizin işiniz. Örneğin bu durum Fransa'da yaşansaydı. Fransa'da bir televizyona bağlanıp Türkçe konuşmak isteyen bir konuğa sunucu, "Burası Fransa burada Fransızca konuşun" deseydi ne olurdu. Emin olun Türkiye'de ilk yaygarayı koparacaklardan biri siz olurdunuz.

"Türkan hanımı, kürt olduğu için yayından aldırmadım. Yeğenlerine hakaret ve küfürler ettiği için yayından aldım. Öyle olsa yeğenlerini yayına konuk etmezdim." Bu sözleri de yine çok ilginç. Çünkü hepimiz videoda gördük izledik. Ama buna rağmen Kürtçe ile bir sorunu olmadığını söylüyor.

"Sivaslı bir ailenin kızıyım. Memleketimin doğusu batısı kuzeyi ve güneyi ile ilgili ayrım yaptığımı iddia etmek, hele etnik ayrım yaptığımı söylemek tamamen gülünç" Hayır gülünç değil tam bir rezalet. Sizin bu yaptığınız ayrım değil apaçık bir ırkçılık. Sizin Sivaslı veya başka bir yerli olmanız hiç önemli değil. Programınıza katılan birçok Kürt konuğa, "Ben de Kürdüm, koçgirili bi ailenin kızıyım" dediğinizi de biliyoruz. Kürt de olsanız, Türk de olsanız, hangi milletten olursanız olun bu yaptığınız ırkçılıktır. Çok samimi bir şekilde özür dilemek yerine hala kendinizi savunuyorsunuz ve neredeyse ırkçılıkta bulunduğunuz için sizi eleştiren Kürtler'e "ırkçı" diyeceksiniz. Ama bir Kürt ailesinden çıkıp sonra Kürtçe'ye karşı bu kadar düşmanca yaklaşanları biliyoruz. Bu durum sorunlu ve tedaviye muhtaç bir durumdur.

Aldığınız eğitim gereği bunları yaptığınızı biliyoruz. Çünkü bu mevcut eğitim sisteminden ırkçı çıkmaması çok zor. Siz de ırkçı bir insansınız. Bu çok açık ve nettir. Umarım sizin gibi kendisini demokrat gösteren diğerleri de biran önce içindeki ırkçılığı dışavurur rahatlar. Biz de en azından kimin ne olduğunu görürüz. Bu arada Didem Arslan Yılmaz'ı ırkçı sözlerinden dolayı eleştirebiliriz. Çok sert de eleştirebiliriz. Ama cinsiyeti üzerinden yapılan eleştiri ve hakaretleri kimse kabul etmemeli. Didem Arslan Yılmaz'a yönelik yapılan cinsiyetçi hakeretleri red ediyorum ve kınıyorum.