Türkiye bir seçimi daha geride bıraktı. MHP ile itiffak kurup erken seçim kararı alan AKP ve Erdoğan bu seçimi yine kazandı. Türkiye toplumunda değişime yönelik çok ciddi beklentiler vardı. Ancak umut bağlanan CHP ve Muharrem İnce yine hayal kırıklığı yarattı. 

Bu seçimin kaybedenleri ve kazanlanları kimdir?

Bu seçimin kazananları, Erdoğan, MHP, HDP ve Selahattin Demirtaş oldu. Erdoğan son 10 yıldır Türkiye'de nasıl bir sistem istiyorsa hepsini hayata geçirdi. Bütün bunları da seçimle ve CHP ile yaptı. 15 Temmuz Darbe Girişimi'nin ardından en büyük desteği CHP'den aldı, HDP'li vekillerin dokunulmazlıkların kaldırılmasında en büyük desteği yine CHP'den aldı. CHP'nin hiçbir seçimi kazanamayacağını bildiği için de bütün işlerini CHP'yi seçime sokup kendisini meşrulaştırarak yaptı. 

Erdoğan, dün yaptığı balkon konuşmasında, "Türkiye, dünyaya demokrasi dersi vermiştir. Dünya seçim tarihinin en yüksek katılımlı seçimlerinden biri oldu. Bu kadar yüksek katılımla biz kazandık, demokrasi kazandı" dedi. Evet, Erdoğan eğer ki başkanlık sistemini seçime ihtiyaç duymadan yapsaydı cılız birkaç ses dışında yine kimse itiraz etmeyecekti ki zaten pratikte bir başkanlık sistemi uygulanıyordu Türkiye'de. Bunu seçimle yaparak, bütün dünya nezdinde demokratik meşruiyetini güçlendirdi. 

Demokratik bir seçim miydi?

Bana göre demokratik bir seçim değildi. Bir tarafta devletin bütün ideolojik ve baskı aygıtları ile hareket eden AKP ve Erdoğan vardı. Devletin bütün kurumlarında çalışan amirler AKP'nin aday adaylarıydı. Açık açık seçimde AKP'ye çalışacaklarını gösteriyordı. Yargı sisteminden tutun da Askeri'yeye kadar herkes Erdoğan'a sempatisini defalarca göstermişti. Hatta seçim süreci başlamadan Genelkurmay Başkanı olası bir Cumhurbaşkanı Adayı'nın evine helikopterle inip mesaj iletebiliyordu. Seçimlerde Suruç başta olmak üzere birçok yerde provakasyonların olacağı, birçok yerde oyların çalınacağı da muhallefet partileri tarafından çok sık dillendiriliyordu. 

TRT, AA ve YSK'nin sonuçlara ilişkin manipülatif bir tavır ve inandırıcı olmayan bir pratik ortaya konulacağı da herkes tarafından çokça konuşuldu. Yani herkes her şeyi biliyordu. Buna rağmen bu yarışa girildi. Topluma büyük bir umut pomapalandı ve sonuç yine aynı oldu. Bütün bunları yapıp, muhalefeti demokratik bir seçime ikna ederek seçime girip kazandığı için Erdoğan bu seçimin kazananlarındandır. Hatta bu seçimin mutlak en önemli kazananıdır. 

Bu seçimin ikinci kazananı MHP oldu. Herkes, Akşener ve parti önderlerinin MHP'den ayrılması ile birlikte MHP'nin bittiğini söylüyordu. Bütün anket şirketleri de MHP'yi en fazla yüzde 7 gösteriyordu. Hatta MHP'den ayrılan İYİ Parti'nin çok büyük bir oy patlaması yapacağı da sıkça dile getirildi. Ancak herkesin unuttuğu bir şey vardı. MHP, Erdoğan ile itiffak kurdu. Hiçbir şey yapmasına gerek bile yoktu. Miting de yapmadılar. Seçim sonuçları açıklandığında bütün partilerin oyları aşağı yukarı gidip gelirken MHP'nin oyları tükenmez kalemle çizilmiş gibi hep aynı kaldı. Bu seçim sonuçları 45 yıl daha açıklanmaya devam etseydi, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İktidar AKP olduğu sürece MHP'nin oyları aynı kalmaya devam edecekti. Daha fazlasını yazarsam suç olur. 


Seçimin bir diğer mikro kazananı ise HDP ve Demirtaş oldu. Eş Genel Başkanları tutuklanan, bütün parti yöneticileri gözaltına alınıp tutuklanan, çok sayıda milletvekili tutuklanan ve vekillikleri ellerinden alınan bir Parti'nin barajı geçip geçmeyeceği çok tartışıldı. Çünkü HDP'nin en fazla oy aldığı Doğu ve Güneydoğu Bölgesi'nde çok büyük bir baskı söz konusuydu. Bölgede  siyaset yapanların dışarı kalma ömrü neredeyse 3-4 aya kadar düştü. Bütün Belediyelere kayyum atandı. Neredeyse bütün Eş Başkanlar tutuklandı. 

Binlerce çalışan ihraç edildi. Ancak bütün bunlara rağmen Kürt halkı yine HDP'ye sahip çıktı ve HDP barajı aştı. HDP'nin barajı aşıp meclise girmesi Kürtler'e ya da Türkiye demokrasisine ne kadar katkı sağlar derseniz orası ayrı bir konu. Bence çok fazla bir katkısı olmaz. Çünkü mevcut süreç onların çok da siyaset yapacağı bir zemin vermiyor. Muhtemelen yine birçoğu tutuklanacak, bazılarının vekillikleri ellerinden alınacak. 

Ama Demirtaş'ın bu seçim sürecinde yarattığı hava ve bölgedekilerin AKP'ye olan kızgınlıkları HDP'ye barajı aştırdı. HDP'ye gelen oylar içinde CHP oyları da var. Çünkü CHP'liler de HDP'nin barajı geçmesini istiyordu. Bu nedenle benim de şahit olduğum birçok sandıkta aynı kişi parti olarak HDP'ye, Cumhurbaşkanı adayı olarak ise Muharrem İnce'ye oy verdi. Muharrem İnce'nin bu kadar yüksek oy alıp CHP'nin düşük oy alması, ya da HDP'nin yüksek oy alıp Demirtaş'ın daha düşük oy alması bununla açıklanır. 

Bu seçimin kaybedenleri ise CHP, Kemal Kılıçdaroğlu ve Muharrem İnce oldu. 

Bu seçimde yine Erdoğan ve AKP'yi meşrulaştırmak için çok çalıştılar. Onlara destek verenler büyük bir canhıraşlıkla çalıştı. Hem seçim sürecinde hem de seçim günü karınca gibi çalıştılar. Seçim günü, bütün sandık görevlilerine "Anadolu Ajansı manipülasyon yapıyor. Seçim ikinci tura kaldı sakın ha sandıkları terketmeyin. Gerekirse Ben 50 bin avukatla YSK'da olacağım" dedi. Ancak, seçim sonuçlarının sayımı daha devam ederken Erdoğan çıkıp balkon konuşmasını yaptı da. Ama ne Kılıçdaroğlu, ne de 'Bay Muharrem' çıkıp tek bir kelime dahi etmediler. Çünkü birçok yerde torba torba mühürlü oylar ya çöpte bulunuyor, ya da seçim kurullarında AKP'liler dışındakiler dışarı çıkarılıyordu. 


Anadolu Ajansı, seçim sonuçlarını sıfırdan yüzde 93'e kadar olan bölümünü 2 saate açıklamış ancak yüzde 93 ile yüzde 98 arasındaki bölüm 5 saatte ancak açıklanabilmişti. Demokrasilerde izahı çok zor olan bir durum vardı. AKP ve Erdoğan'ın oyları beli bir seviyede başlatılıp sürekli düşerken, MHP dışındaki diğer muhalefet parti ve adaylarının oyları ise sürekli yükseliyordu. Seçimi oyları sürekli düşen kazandı, oyları sürekli yükselenler kaybetti. Bu ironiyi bile anlamayacak bir CHP yönetimi ve İnce vardı. 16 Nisan Referandumu'nu hatırlayın. Önce sonuçları kabul eden ardından ise gençleri sokağa çağıran ve sonuçları kabul etmeyen bir Kılıçdaroğlu vardı. 


Bütün CHP'liler ve Erdoğan'ın kazamasını istemeyenler İnce'den ve Kılıçdaroğlu'dan tatmin edici bir açıklama bekliyordu; ancak onların umrunda bile değildi. Gecenin sonlarına doğru İnce, seçmenlerini hiçe sayarak bir gazeteciye SMS atarak, "Adam kazandı" dedi. Ama halla seçim görevlilerine yerlerinizi terketmeyin çağrısı da yapılıyordu. Aslınca CHP yönetimi seçmenleri ve görevlileri ile dalga geçiyordu. Akşama kadar olan Muharrem İnce ile geceki Muharrem İnce arasında dünya kadar fark vardı. 

Ne oldu, o sırada kimlerle görüştü, beli anlaşmalar ve uzlaşmalar mı oldu onu bilmiyorum. Ancak CHP seçmeninin bunu hakketmediğini çok iyi biliyorum. Seçimden bir gün sonra 'Bay Muharrem' yaptığı açıklamada, "Seçim sonuçlarını kabul ediyorum. CHP'nin son dönemlerdeki en yüksek oyunu aldım. Bundan sonra devam edeceğim. Muhalefet partileri çok az oy aldı. Erdoğan'ı kutlarım, Erdoğan'ı kutlarım, Erdoğan'ı kutlarım..." diye bol bol AKP ve Erdoğan'ı överek konuşmasını bitirdi. 

Bu seçim Türkiye'de değişim isteyenlerin umuduna vurulmuş büyük bir darbe oldu. Bir daha kusura bakmasınlar ama asla CHP ve İnce o oy oranlarını bile alamazlar. HDP ve Demirtaş'a oy vermiş biri olarak seçimin ikinci tura kalması durumunda İnce'ye oy verecektim. Bir daha asla İnce 8. tura bile kalsa oy vermem. İnsanların umutlarına yoldaş olmak adına seçime gidip oyumu kullandım ancak bu Türkiye'deki kullandığım son oy oldu. Bu sistem devam ettiği sürece bir daha asla gidip oy kullanmam ve bu tiyatronun bir figürü olmam. 

Erdoğan'ın kazanması için sandığa yansıyan "milli iradenin" bir parçası olmam. Alın demokrasiniz de milli iradeniz de sizin olsun. Sistemi demokratik olmayanın seçimi de demokratik olmaz. Bu sisteme karşı yapılacak en iyi protesto hiç dahil olmamak ve kirlenmemektir.