En son 3 yıl önce gitmiştim Şırnak ve Cizre'ye. En sıkıntılı dönemlerde oralarda haberler yaptım. Hep kadim coğrafya diyoruz ya insanları da bir o kadar kadim ve kadirşinastı. Gazetecilik hayatımın en zorlu dönemiydi. Oralarda ne olduğunu, ne yaşandığını defalarca haberlerimizle yazılarımızla yazdık. Tekrar orada ne olduğuna dair bir yorumun içine girmeyeceğim. 3 yılın ardından Şırnak ve Cizre'de nelerin değiştiğine dair birkaç şey yazmak istiyorum. 

Tanıdık yüzler yoktu bu defa. Ne oradaki insanların yüzleri bana tanıdık geldi ne de şehrin silüeti bana tanıdık geldi. Şırnak ve Cizre sokakları 3 yıl önce cıvıl cıvıldı. İnsanların yüzlerinde umut vardı. Gülüyorlardı, şakalaşıyorlardı, birbirileri ile dalga geçiyorlardı. Evler herkesin zevkine göre boyanmıştı, bu defa ise tek tip TOKİ konutları ve onlara benzetilmeye çalışılan insanlar vardı. 


Hem Şırnak'a hem de Cizre'ye uzun uzun baktım. "Ew çiye bavo" diye söylenirken yanımdaki bir arkadaş dedi ki, "Yaw Şırnak'ta kentsel dönüşümü bu şekilde yapmaya çalıştılar" dedi. İstanbul'da, Ankara'da, Türkiye'nin farklı yerlerinde de kentsel dönüşümler yapıldı ama diğer yerlerde kentsel dönüşümler çimento ile su ile yapıldı. Burada kentsel dönüşümün temelinde çimento, su yoktu! Koca koca TOKİ binaları dikilmişti Şırnak'ın tepesine. Önlerine de pankarlar asılmıştı;  "Büyük değişim, büyük dönüşüm şehri Şırnak" diye. Evet gerçekten de çok büyük bir değişim ve dönüşüm vardı. 


Kadim kent Şırnak ve Cizre tam rant alanlarına çevrilmişti. İnsanların yıkılan evleri, yok edilen bahçeleri onlara 2+1, 3+1 daireler olarak para karşılığı hediye edilmek isteniyordu. Sonra da bu hediyelerini almaları için her birinden en az 60 bin lira para isteniyordu. Sonra bir 'Kara Murat' Mehmet Yarka çıkıp "Siz bana oy verirseniz ben o paraları sildireceğim" dedi. Ha bir de bu Şırnak'a kurtarıcı olarak gelen Mehmet Bey inşaat sektörü ile ilgileniyor. 


Gittik hem onunla hem de HDP Şırnak İl Eş Başkanı Zeki İrmez ile konuştuk. Şırnak'taki son seçimde sermaye kesimi de çok etkili olmuş. HDP'li İrmez, daha önceki seçimlerde hep tarafsız kalan sermayedarların bu seçimde taraflarını çok net belli ettiklerini ve Yarka'ya oy istediklerini söyledi. Şırnak'ta bir devlet politikası ile karşı karşıya olduklarını dile getiren İrmez, "Hiçkimse burada demokratik bir seçim oldu diyemez" dedi. 

Mehmet Yarka ile konuştuğumuzda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisini telefonla arayarak "Şırnak'ın sana çok ihtiyacı var" dediğini Şırnak'ı kurtarmak için geldiğini söyledi. Şırnak'ta yeni bir şehir kuracaklarını özelikle vurgulayan Yarka, "Bu yıkımdan sonra çukur siyasetinden sonra 5713 tane daire yapıldı. 300 tane de iş yeri yapıldı. Bunların teslimatı Allah nasip ederse bu ay içinde 2 etabın kura çekimini inşallah yapacağız. Tarih söylemiyorum çünkü bazı prosüdürler var. Bu prosodürlerin tamamlanması için Çevre Şehircilik Bakanlığı'nın yazısı geldi ama burada şuanda vatandaşlarımız da kuraların çekimi için başvurularını yapması lazım. 


Dairelerinin hangi blokta oluşabilmelerini bilmeleri lazım ki öyle kuralara girmesi lazım. Bu da çevre çehircilik bakanlığı ve il müdürlüğü tarafından takip ediliyor. Ama biz işin zor tarafını bakanlıkta çözdük. Geçen hafta parasal sorunları çözdük. Daire başında 35 ile 70 bine kadar giden paralar vardı. Bunlar hepsi kazan dairesi, otopark, asansör, yangın merdiven gibi bunları metrekaraler dışında tuttuk. Sayın Bakanın da içinde bulunduğu bir toplantıda bunları çözdük. Vatandaşlarımız hiç umutlarını yitirmesin." diye konuştu. 

Bu açlıkla terbiye edip kendisine muhtaç etme meselesi şark ıslahat planından beri var olan bir politikadır. Bu yeni uygulanan yeni keşfedilen bir politika değil. Allah kimseyi 'haldan bilmeze' muhtaç etmesin. Önce insanların evleri, barkları yıkıldı. Sonra insanların yıkılan evlerinin yerlerine paketler açıklanarak sizleri ev sahibi yapacağız diye vaatler verildi. Ardından bir sürü detayla insanlar ev fiyatları kadar borçlandırıldı. Ardından ise bakın Kara Murat'lar sizi bu borçlardan kurtaracağız diye vaatlerde bulunup oy istedi. Bu insanlara başka hiçbir alternatif bırakılmadı. Yani ya bize oy verirsiniz her birinizin borçlanmadığı halde ödemeniz gereken borçları almayız ya da bize oy vermezsiniz kazanmayız dolayısıyla bize borçlu olmadığınız halde size kestiğimiz bu borçları ödersiniz. 

Şimdi oy taşıma, sandık taşıma falan fistan bunlar bu politikanın yanında pire gibi kalıyor. Sandık taşımayı da sorduk dedi ki "Bakın ben bunu ilk gece bağlandığım birçok televizyon programında ve çok sayıda gazeteciye de anlattım. Bunu söyleyenlere gidin sorun. HDP, 15 bin 750 oy aldı 24 Haziran'da bu defa ise 11 bin oy aldı. Artı son seçimde yüzde 10 gibi bir seçmen artışı oldu.  Yani geçen seçimlerle karşılaştırdığımız zaman HDP'nin en az 17 bin oy alması gerekiyordu. Kendileri de bunu diyor. Hatta bazı arkadaşlar 18 ile 23 bin arası oy almamız gerektiğini söylüyordu. Şimdi 11 bin oy aldılar. Ben diyorum en büyük taşımayı sizden yaptım ben. Evet en büyük oyu onlardan aldım ben."


Açıkçası bu seçmen taşıma mevzusu elbette etkili oldu ama Şırnak'ta HDP'nin kaybetmesinin bana göre en önemli nedeni bu değil. HDP İl Eş Başkanı'nın söylediği sermayedarlar meselesi ve bu TOKİ konuları insanları mahçubiyet ile mecburiyet arasında çaresiz bıraktı. 


İşte yazının başında tanıdık insanlar pek yoktu dediğim konu tam da bu aslında. Cizre'nin içine girmek istemedim, Şırnak'ta çok fazla kalmak istemedim çünkü ben o insanları çok iyi anlıyorum. Her ne olursa olsun benim için Şırnak'ın Cizre'nin apayrı bir yeri var. Onların en mahçup hali bile bizim en gururlu halimizden daha gururludur. Her şey çok daha güzel olacaktır bundan eminim.