Gazete Emek- Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (DİAYDER) üyesi 9’u tutuklu 23 sanık hakkında 15’er yıla kadar hapis istemiyle açılan davanın ilk duruşması bugün yapıldı. Tutuklu sanık Mehmet İnan, “Hüda Kaya hanımefendinin annesinin cenazesine gitmiş olmam, iddianamede terör faaliyeti sayılmış. AK Parti'nin toplantılarına, Ticaret Bakanı Mehmet Muş’un yemeğine, Fatma Betül Sayan’ın kahvaltısına katıldım. Şırnak kayyumu, şu anki Küçükçekmece kaymakamıyla defaatle görüştük. AKP Küçükçekmece Belediye Başkanı ile de birçok kez bir araya geldik" dedi

 

 

 

Terör örgütüyle iltisaklı faaliyet gösterdiği iddia edilen Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (DİAYDER) üyesi 9’u tutuklu 23 sanık hakkında 15’er yıla kadar hapis istemiyle açılan davanın ilk duruşması bugün yapıldı.

 

'HÜDA KAYA'NIN ANNESİNİN CENAZESİNE GİTMEM TERÖR FAALİYETİ SAYILMIŞ'

 

Tutuklu sanık Mehmet İnan, “Hüda Kaya hanımefendinin annesinin cenazesine gitmiş olmam, iddianamede terör faaliyeti sayılmış. AK Parti'nin toplantılarına, Ticaret Bakanı Mehmet Muş’un yemeğine, Fatma Betül Sayan’ın kahvaltısına katıldım. Şırnak kayyumu, şu anki Küçükçekmece kaymakamıyla defaatle görüştük. AKP Küçükçekmece Belediye Başkanı ile de birçok kez bir araya geldik" dedi.

 

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 23 sanık hakkında 335 sayfalık iddianame düzenlenmişti. İddianamede, sanıkların, ‘silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım etme' ve ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’ suç isnatlarıyla 7,5 yıl ile 15'er yıl arasında değişen oranlarda hapis cezasıyla cezalandırılmaları istenmişti.

 

DİAYDER Başkanı tutuklu sanık Ekrem Baran, savunmasında; “DİAYDER'in imam ve hocaların bir araya geldiği, Şafii mezhebine göre ibadet yaptıkları bir kurum olduğunu” söyledi.

 

Baran, şunları söyledi:

 

'DERNEĞİMİZİN İLLEGAL ÖRGÜTLERLE İLİŞKİSİ YOKTUR'

 

Kuruluşundan bu yana yalnızca Kur’an-ı Kerim’den emir almış bir dernektir. Bu yıllara dayanan bir hizmettir, dün ve bugün ortaya çıkmamıştır. Birçok din ve mezhepte dini hizmet veren dernekler vardır. Derneğimiz, Allah’ın ayetleri doğrultusunda faaliyet yürüten bağımsız bir kuruluştur. Derneğimiz, 9 mescitte faaliyet yürütmektedir. 35 yıldır faaliyet yürüten mescit de vardır. PKK/KCK gibi illegal örgütlerle ilişkisi yoktur. Olmaz, olamaz da. Derneğimiz Şafii mezhebinde olan milyonlarca kişiye hizmet için kurulmuştur. Ben din âlimiyim. Dinin emrettiği kuralları uygulamak ve anlatmakla hükümlüyüm. İddianamedeki sözde imamlar sözünü kabul etmiyorum. Ki ben Diyanet’te 7 yıl görev yapmış biriyim. Kaldı ki imam sıfatının Diyanet’te görev yapıp yapmamayla alakası yoktur.

 

'BUNDAN ÖNCEKİ İBB YÖNETİMİNDE DE 300 KİŞİYE YARDIM YAPILDIĞI ORTAYA ÇIKTI'

 

Bizim faaliyetlerimiz, ‘Abdullah Öcalan 2013 yılında emir verdi’ denilmesinden de çok eskidir. Biz bir STK’yız. Her kurumla ve siyasi partiyle görüşürüz. İBB ile de bir STK olarak ilişkilerimiz vardır. İBB tarafından çok sayıda dine mensup insanların işe alınacağı duyurusu yapıldı. Biz de Şafiilere duyurduk. İşe başvuran Şafi gassallar da alındı. Kendilerine buradan teşekkür ediyorum. Biz İBB’ye ihtiyaç sahibi 600 ailenin ismini verdik. Bundan önceki belediye döneminde 300 aileye daha önce yardım yapıldığı ortaya çıktı. Bizlere 300 tane 100’er TL’lik kart verdiler. Biz hiçbir ayrım yapmadık. Bayburtlu komşularımıza da verdik kartları. Değer ailelerine de dağıtılmış olsa bile, çocukları suç işlemiş olsa da aileleri suç işlememiştir. Biz yalnızca fakirleri düşünerek hareket ettik. Hakkımdaki hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum.

 

'DEMOKRATİK İSLAM KONGRESİ İLE HERHANGİ BİR İLİŞKİMİZ OLMADI'

 

Hiçbir grubun bileşeni değiliz. Demokratik İslam Kongresi ile herhangi bir ilişkimiz yok. Ben kartlar geldiği zaman mele (molla) arkadaşları aradım. Kişi başı 12 kart verdim ve ‘çevrenizde kim fakirse onlara verin’ dedim. PKK adına dağa giden kişilerin ailelerine kart verin gibi bir şey söylemedim. Biz kimin ihtiyacı varsa ona verdik. Oğlu suçluysa anne babasına yardım edilmez diye İslami açıdan bir şey yoktur. İhtiyacı varsa yardım edilir.”

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde (İBB) gassal olarak çalışan tutuklu sanık Mehmet İnan ise şöyle savunma yaptı:

 

'CEMAATİMİN ARASINDA POLİS MEMURLARI DA VAR'

 

Halkalı Hz. Hüseyin Camisi'nde fahri imamlık yapmaktayım. Cami cemaatinin talebi üzerine göreve başladım. Bu mescit derneğe bağlı değildir, cemaati karışıktır. Cemaatimin arasında polis memurları da vardır. Mescitte okunan cuma hutbeleri de Diyanet’in hutbeleridir. Mescidin giderleri cemaatin yardımlarıyla yapılmaktadır.

 

'MAAŞIMIZIN BİR KISMINI DERNEĞE ÖDEME ZORUNLULUĞUMUZ YOKTUR'

 

DİAYDER aracılığıyla işe girmedim. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB) gassal kadrosu açtığını dernekte duydum. Ben de başvurdum ve sınava girerek bu sınavı kendi başarımla kazandım. Sınavda da kimseden yardım almadım. Sınava dernekten 4 kişi girdik. Derneğime bugüne kadar bir tek aidat ödemedim. Bu yüzden gassal olarak İBB’de işe alındıktan sonra, maaşımdan ödeyebildiğim kadarını vefa borcu ödemesi gibi ödedim. Maaşımızın bir kısmını derneğe ödeme zorunluluğumuz yoktu. Zorunluluk olsa hepimiz öderdik. Bir örgüte finansal yardım sağlama amacım olsaydı banka hesabına yatırarak bunu yapmazdım. Demokratik İslam Kongresi adına hiçbir toplantıya katılmadım.

 

'TİCARET BAKANI MEHMET MUŞ’UN YEMEĞİNE, FATMA BETÜL SAYAN’IN KAHVALTISINA KATILDIM'

 

HDP Milletvekili Hüda Kaya hanımefendinin annesinin cenazesine gitmiş olmam, iddianamede terör faaliyeti sayılmış. Benim AK Parti belediye başkanı ve milletvekilinden aldığım plaketim vardır. AK Parti'nin Halkalı’daki seçim toplantısına, Ticaret Bakanı Mehmet Muş’un yemeğine, Fatma Betül Sayan’ın kahvaltısına katıldım. Şırnak kayyumu, şu anki Küçükçekmece kaymakamıyla defaatle görüştük. Kaymakamlığın sitesinde dahi resimlerimiz vardır. AKP Küçükçekmece Belediye Başkanı ile de birçok kez bir araya geldik. Ankara'da düzenlenen, 'Herkes için adalet' konferansına da derneğin davet edilmesi üzerine temsilen gittim. Terörist olabilir miyim olamaz mıyım bakalım. Tahliyemi ve beraatımı talep ediyorum.”

 

'KENDİMİ DİNDAR BİR CUMHURİYETÇİ OLARAK TANIMLIYORUM'

 

Sağlık çalışanı olan tutuklu sanık Sefa Mehmetoğlu da "Müslümanım ama terörist olduğumu düşünmüyorum" diyerek şunları söyledi:

 

Gece nöbetinde gözaltına alındım ve 8 aydır tutukluyum. Kendime her gün ‘Neden buradayım’ diye sordum. Kendimi dindar bir Cumhuriyetçi olarak tanımlıyorum. Atılı suçu işlemiş olsaydım zannederim, onu da inkâr etmekten çekinirdim. Çağrıcılar grubuna ve onların basın açıklamasına katılmadım ancak Demokratik İslam Kongresi'ne katıldım. Çeşitli gazetelere amatör olarak yazılar yazarak attım. Yazılarımı DİAYDER adına yazdığım iddiası var. Nasıl bir bağlantı kurulduğunu anlayabilmiş değilim. DİAYDER aslında bir dernekten çok mescittir. Halka açık bir mescittir. Şirinevler’de 3-4 yıl önce otururken, Şafiilerin gittiği mescide gidiyordum. Sadece oraya gitmiyordum ancak evde olduğum zaman cuma namazlarına gidiyordum. Müslümanım ama terörist olduğumu düşünmüyorum. Hayatım boyunca en karşı olduğum kavramlar silah, terör ve örgüt. Hiçbir örgütle irtibatım yoktur.” 

Bugün yapılan duruşmada tutuklu sanıkların savunmaları alındı. Mahkeme, savunması alınmayan tutuksuz sanıkların savunmalarının alınması için duruşmayı pazartesi gününe erteledi.

 

'HUKUKSUZ, TUTARSIZ BİR İDDİANAMEYLE KARŞI KARŞIYAYIZ'

 

Duruşmadan önce adliye önünde yapılan basın açıklamasında söz alan HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, “Zulmen tutuklu bu arkadaşlarımızın bir an evvel serbest bırakılmasını, beraat etmesini istiyoruz" dedi.

 

Gergerlioğlu, şöyle konuştu:

 

"Zaten haksız, tutarsız, hukuksuz bir iddianame sonucu açılan bir dava var karşımızda. Zaten hukuken de büyük bir saçmalık var. İki ayrı dava yürüyor. 34. Ağır Ceza ve 14. Ağır Cezada. Ve bu yargılama şu anda 14. Ağır Ceza’da gireceğimiz mahkemenin hâkimi, öncesindeki yargılamalarıyla vukuat dolu bir hakim. Çok iyi biliyoruz. Seyyar mahkemelerin kurulduğu, siyasetin yargıyı dikte ettiği, boyunduruğuna aldığı ve istediği hükümleri verdirdiği bir dönemde bu mahkeme başlıyor. Biz, Türkiye’de yargının ne olduğunu çok iyi biliyoruz. Arkadaşlarımız hakkında terörle ilgili bir takip başlatılmış. Ama bakın çok net söylüyorum., iddianameye hâkim olarak tek bir illegal bir şey yok. Bir delil yok. Legal faaliyetler illegal gibi gösterilmeye çalışılıyor. Trajikomik, hukuksuz, tutarsız bir iddianameyle karşı karşıyayız, bir davayla karşı karşıyayız. Bir kişinin, bir dernek üyesinin belediyeye girmesinin neresi hukuksuz, yasa dışı olabilir? Bir dernek üyesi olarak belediyede çalışırken maaşının bir kısmını derneğine bağışlamasının neresi illegal bir tarafı vardır? Kürtçe, Allah’ın yarattığı bir dildir. Kürtçeyi terör örgütü dili gibi göstermeye kim cesaret edebilir? Bu hadsizliği kim gösteriyor? Bu hadsizliğe karşı biz buradayız."

Kaynak: Artı Gerçek 

Editör: TE Bilişim