Gazete Emek- Akşam saatlerinde Azad Yusuf Bingöl ve müzisyen İnan Ercik bindikleri otobüste yaklaşık altı kişilik bir grubun nefret söylemine maruz kaldı. Bir süre sonra tepki veren gençlere sözlü saldırı fiziki şiddete dönüştü. Ercik’in saldırı esnasında burnu kırılırken, Bingöl’ün vücudunun çeşitli yerlerinde darp izi oluştu.

Artı Gerçek’e konuşan Bingöl, Kürt oldukları için saldırıya uğradıklarını belirterek, “Vatan bölünmez diyerek Vatanlarından binlerce kilometre uzakta bile bu ırkçı, katliamcı güruh bizi rahat bırakmıyor” tepkisini gösterdi.

Siyasi mülteci olarak gittikleri Almanya’da yaşadıkları olayı anlatan Bingöl sarı, kırmızı ve yeşil (kesk û sor û zer) renkli puşinin saldırı gerekçesi yapıldığını, “Arkadaşımla siyasi aktivist olarak biliniyoruz. İnan arkadaş müzisyen. Ben de aynı zamanda Göçmenler Meclisi’nde yer alıyorum. Bu bağlamda burada az çok kaldığımız mahallede Türk faşistleri tarafından bilinen, tanınan insanlarız. Bulunduğumuz semtte otobüse bindik. Onlarda bizimle bindiler. Birinin üzerinde Türkiye bayraklı bir forma vardı. Kendi aramızda sohbet ederken bunlar bizi tartışmaya katmaya çalıştı. Dikkatleri bize doğruydu. İnan arkadaşımın üzerinde sarı, kırmızı, yeşil renkleriyle bilinen şal vardı. Bunun üzerine biraz daha agresifleşerek birbirlerini kışkırtı. Bir arkadaşları Türkiye bayraklı formayı öperek, ‘Bu vatan bölünmeyecek, anladınız mı’ diyerek bilindik söylemleri bize yöneltti” şeklinde anlattı.

‘AMBULANS VE POLİSİN GELMESİYLE KAÇTILAR’

Bingöl fiziki saldırı anına dair ise, “En sonunda normal bir şekilde, ‘Bize mi söylüyorsun’ dedik. Bir kısmı içkiliydi. Bize doğru yöneldiler. İçlerinde bulunan Alman bir kişiye, 'Arkadaşlarını al git, biz sorun istemiyoruz’ dedim. Bunun üzerine daha da agresifleştiler. Arkadaşımın, ‘Sorun nedir’ diye sorması üzerine içlerinden birisi, İnan’ın taktığı şala yumrukla vurarak, ‘Sorun budur’ dedi. Arkadaşım otobüs şoförüne yönelerek polisin çağrılmasını ve kapıların kapatılmasını istedi. Arkadaşımın peşinden koşup saldırdılar. Saldırıda arkadaşımın burnu kırıldı. İnan’ın burnunu kıran kişi, bu Coronavirus sürecinde, yüzüme tükürüp kaçtı. Ambulans ve polisin gelmesiyle tamamı kaçtı” dedi.

Saldırganları tanımadıkları ve herhangi bir şekilde daha öncesinden diyalog kurmadıklarını belirten Bingöl, “Şunu söyleyebilirim bir kısmını kaldığımız mahalleden gıyaben biliyoruz bizleri tanıdıklarını. Onun ötesinde de belirleyici olan o an sarı, kırmızı, yeşil renkli şalı bahane etmeleriydi. Kesinlikle ırkçı ve faşizan bir saldırı. Sıradan bir iki grubun birbirine saldırısı ya da bizim tutumumuzda öyle bir tepki yoktu. Çünkü gideceğimiz iki üç duraklık bir mesafeydi. İneceğimiz anda saldırı oldu. Kamera kayıtlarında da olay net bir şekilde görülüyor” ifadelerini kullandı.

AİLELERİ İLE TEHDİT EDİYORLAR

Saldırıyı düzenleyenlerin çeşitli yöntemlerle kendilerini ve ailelerini tehdit ettiklerini aktaran Bingöl, “Şu an birileri üzerinden bize haber gönderiyorlar. Eğer polis üzerinden başvuru yapar ve başımız yanarsa, görürler tarzında. Ailelerinin nerede oturduğunu biliyoruz şeklinde. Bu defa da bu biçimde tehdit etmeye çalışıyorlar” şeklinde konuştu.

'ALMANYA’DA BU TÜR SALDIRILARI YAPAN BELLİ BAŞLI KİŞİLER DAHİ CEZA ALMIYORLAR’

Almanya polisinin nasıl bir tutum içinde olduğunu sorduğumuz Bingöl, polisin göçmenler arasında sıradan bir asayiş problemi olarak görmeye çalıştığını ve Almanya makamlarının tavrının bu tür saldırılara yol açtığını, şu sözlerle anlattı:

“Almanya polisi soruşturma başlattı. Maalesef burada da böyle bir saldırının olması buradaki atmosferle alakalı bir durum. Burada bu tür saldırıları yapan belli başlı kişiler dahi ceza almıyorlar. Burada faşistlerin kendisinden olmayan Kürt, Alevi, Ermeni, solcu ve sosyalistlere saldırabilmeleri maalesef Alman makamlarının verdiği bir güven ortamı nedeniyle oluyor. O akşam polisler sanki siyasi bir yönü yokmuş, göçmenlerin kendi aralarında yaşadığı sıradan bir kavgaymış gibi izlenimle öncelikle yaklaştı.” 

Bingöl son olarak yaşanan saldırının ırkçı nitelikte olduğunu kaydederek, “Tamamıyla bizlerin Kürt olduğumuzu bildikleri için saldırdılar. Bu bir zihniyetin yansımasıdır. Türkiye’nin dışında binlerce kilometre dahi bu zihniyetin neler yapabileceğini gösteren bir olaydır. Buna rağmen biz yaptığımız doğru ve meşru olduğunu düşünerek yılma gibi bir niyetimiz yok” dedi.

Kaynak: Artı Gerçek

Foto: Arşiv

Editör: TE Bilişim