Gazete Emek- TÜRK-İŞ'in, araştırmasına göre açlık ve yoksulluk sınırı yine yükseldi. Dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 23 bin 600 TL'ye, açlık sınırı ise 7 bin 245 TL olarak hesaplandı.

 

 

Asgari ücret gündemi yıl sonuna doğru gündemdeki yerini almaya başlarken TÜRK-İŞ, eylül ayı yoksulluk ve açlık sınırını açıkladı. 

 

 

Konfederasyonun yaptığı araştırmaya göre dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 23 bin 600 TL. Bu miktarın sağlanabilmesi için bir işçinin dört asgari ücretten fazla alması gerekiyor. Öte yandan sadece aç kalmayacak şekilde yaşamanın bedeli ise 7 bin 245 TL oldu. 

 

TÜRK-İŞ'in belirlemelerine göre eylül ayındaki mutfak enflasyonu ise yüzde 5,15, yıllık olarak değerlendirildiğinde ise yüzde 130,01 oranı ortaya çıktı.

 

TÜRK-İŞ oluşan tablonun en önemli nedeni olarak iktidarın ekonomi politikası olduğunu söyledi. TÜRK-İŞ, "Türkiye ekonomisi, dünyada enflasyonun yükselmeye başlaması ve başta FED olmak üzere hem gelişmiş hem gelişmekte olan ülkelerin peşi sıra faiz artırımları yoluyla parasal sıkılaşmaya gitmeleri karşısında geleneksel iktisadi öğretiden farklı bir yol izliyor. Bu tavır, yüksek enflasyonist ortamın oluşmasının en önemli nedeni oldu" ifadeleriyle siyasi iktidarı eleştirdi.

 

Konfederasyonun açlık ve yoksulluk sınırı verilerine ilişkin açıklamada ise TL'nin döviz karşısındaki değer kaybı vurgulandı.

İKTİDARIN FAİZ POLİTİKASI: YÜKSEK ENFLASYON ORTAMININ EN ÖNEMLİ NEDENİ

 

TÜRK-İŞ aynı zamanda muhalif partiler ve işveren örgütleri tarafından eleştirilen düşük faiz politikasını da eleştirerek şu görüşlere yer verildi:

 

"Üretimden tedariğe girdilerde ithal bağımlılığı yüksek hâle gelmiş olan Türkiye ekonomisi, dünyada enflasyonun yükselmeye başlaması ve başta FED olmak üzere hem gelişmiş hem gelişmekte olan ülkelerin peşi sıra faiz artırımları yoluyla parasal sıkılaşmaya gitmeleri karşısında geleneksel iktisadi öğretiden farklı bir yol izliyor. Bu tavır, yüksek enflasyonist ortamın oluşmasının en önemli nedeni oldu. 2021 Eylül ayından başlayarak bu aya kadar politika faizini %19’dan %12’ye çeken ekonomi yönetiminin hedefinin üretimi arttırmak, özellikle ihracat yolu ile cari açığı düşürmek, büyümeyi yüksek bir seviyede sürdürmek olduğu belirtilmişti.

 

"TCMB REZERVLERİNDEN MİLYARLARCA DOLAR EKSİLDİ"

 

Fakat bu gün dünyada hiç bir ülkede enflasyon ile faiz arasındaki makas Türkiye’deki kadar açık değil ve enflasyon artarken gelen faiz indirimleri ile yıl içinde riskler çok hızlı şekilde yükseldi. Kur baskılanmasına rağmen TL Dolar karşısında %100’den fazla değer kaybederken Türkiye, iç karışıklıklarla boğuşan Zimbabve, Lübnan, Suriye, Sudan, Venezüella’dan sonra resmi verilerle dünyadaki en yüksek 6. enflasyona sahip ülke konumuna geldi. Dış ticaret açığı geçen 1 yılda 25,5 milyardan 62,1 milyar dolara çıktı. Döviz kurlarını tutmak için döviz satarak müdahale eden TCMB’nin rezervlerinden milyarlarca dolar eksildi. Kur korumalı mevduat hesaplarında, bir gün çözülecek olan 1,3 trilyon TL para birikti ve bunun Hazine’ye maliyeti -şimdilik- resmi açıklamaya göre 76,5 milyar TL oldu. İlgili kanun ile KKM’yi şirketlere cazip hâle getirmek için milyarlarca liralık vergi gelirinden vazgeçildi. Diğer yandan artan oranlı gelir vergisi sebebiyle bir çalışan hâlâ ocak ayında aldığı ücretini aralık ayında alamıyor. Ekonomi 2022’nin 2. çeyreğinde %7,6 büyüdü ama işgücü ödemelerinin milli gelirdeki payı yılın aynı döneminde 2021’e kıyasla artmak bir yana %7,2 azaldı. Vatandaşın devlete olan borcuna %30 gecikme faizi uygulanırken, vatandaşın devletten alacağına uygulanan faiz %9’da kaldı."


 

Editör: TE Bilişim