Gazete Emek- 41 işçinin hayatını kaybettiği Amasra’daki patlamanın üzerinden günler geçti. Henüz sorumlu düzeydeki kimsenin şüpheli olarak ifadesi dahi alınmadı, müdürler de dahil herkes görevine devam ediyor. Konuştuğumuz herkes ihmalleri anlatıp onlarca soru sorarken, bu soruların muhataplarından biri de Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) müesseselerinde örgütlü Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS). TTK’de işçi sayısı azaltılırken sendikacılar ne yaptı? İşçiler madendeki sorunlarını ailelerine bile anlatmışken sendikacıların nasıl haberi olmadı? Sayıştay raporlarında da yer alan ihmallere ilişkin bir adım atıldı mı?

TTK’de işçi sayısı erirken sendikacıların basın açıklaması yapmakla sınırlı kaldığını ifade eden maden işçileri, “Olaydan itibaren doğru dürüst bir açıklama yapmadılar. Suskunluğunuzu kendinizi aklamak için bozuyorsunuz” derken, GMİS Genel Başkanı Hakan Yeşil ise işçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin önlemlerde bir ihmalin olmadığını öne sürüyor. Peki bu ölümlerin sebebi ne? “Bununla ilgili yönetmelik var. Bu yönetmeliğin dışında kesinlikle kimse hareket edemez. Zaten hareket ederse de bu tür büyük kazalar oluşur” diyor.

"YILLARDIR BU NOKTAYA NASIL GELDİK?"

Yaptığımız görüşmeler boyunca konuştuğumuz TTK işçilerinden bazıları sendikacıların üstlerine düşeni yaptığını öne sürerken bir kısmı ise önemli eleştirilerde bulunuyor. Olay olduğundan itibaren sendikacıların sessiz olduğunu ifade eden işçiler, “Sessizliğini sadece kurumu ve kendilerini aklamak için bozuyor. Bir de işte patlamada oradaydık, çalışmalara katıldık demek için. Dönüp ‘Bu noktaya nasıl gelindi’ diye sormuyorlar. TTK’de yıllardır eriyen bir kadro var. Az işçiye çok iş verildi. Maden işi dikkat isteyen, enerji isteyen bir iş. Bu kadar az işçiyle bu kadar çok iş yükü karşısında sağa sola demeç vermekten başka ne yaptılar? Havalandırma işi çözülmeden işçiyi çalıştırmaya devam ettiler. Bunun duyurusunu yapan sendikacılar işçiye sadece haber verdiler” diyor.

"SIKINTIYI AİLESİNE SÖYLÜYOR AMA..."

“Amasra kömür havzası kurumun en çok küçülen bölgelerinden biri, Bölgemizdeki HEMA Holdingin (Hattat) varlığı, özelleştirme çabaları da bu kazaya davetiye çıkardı. Sendika özelleştirmeye karşı çıktı ama sıra sıra havzanın dört yanının peşkeş çekilmesine kadar ne yaptı?” diyen soran işçiler yine kendileri yanıt veriyor: “Hiçbir şey. Bu kazada TTK yöneticileri kadar GMİS’in de sorumluluğu var. Son günlerde gerçekleştirilen delege seçimleri sürecinde rekabet dışında bir şeyle ilgilendiler mi? İşçi bize madendeki bir sıkıntıyla gelmedi diyorlar. İşçi madende yaşanan bir sıkıntının varlığını evdeki ailesine söyleyebiliyor da gelip niye sendikaya söyleyemiyor? Bunu bir düşünsünler. Kısacası sendika tüm bu süreçte işçiyi örgütsüzlüğe örgütledi, sessiz kaldı, koltuk sevdasına tutuldu.”

Görüştüğümüz maden işçilerinden “Sendikacıların üzerine düşen her şeyi yaptığını” söyleyenler de oldu. Biraz açmalarını istediğimizde aldığımız yanıt şu idi: “Amir bize kızınca sendikaya söyledik, sendika da o kişiyi şikayet etti, uyardı...”

"GİRSENE BİR GÜN YERİN ALTINA"

Genç işçilerin sendikadan beklentisi bu kadar. Emekli işçiler ile eski işçilerin ise söyledikleri başka. Onlar büyük madenci direnişlerine tanık olmasa da duymuşlar yakınlarından. Yakın zamanda emekli olan işçilerden biri şunları anlatıyor: “Bu patlamada arkadaşlarımı da kaybettim. İşçi azala azala sayı düştü. İşçi azalınca ne olur? Mekanize sistem çalışır. Hidrolik sistem şuydu buydu. Emekli olanın yerine koyamazsan sürekli yarış, oraya yarış buraya yarış. Tek çalışamazsın diyorsun ama 4 kişinin işini yaptırıyorsun. Bu da iş kazalarına neden olur. Bir yevmiyeni sendika alıyor da karşılığında ne yapıyor? Sendika diye bir şey mi kaldı? Davul zurnayla oynuyorlardı, şimdi... Kapıda durur işçiyi alır yanına fotoğraf çektirir, boy gösterir. Girsene yer altına. Girmez, bakmaz. Bütün ekibini al da ocağa girsene, baksana ya. Sen kapıda dursan ne olacak ya. Birlik beraberlik olmayınca böyle olur. Ocakta bir sıkıntı varsa, bir şey varsa, geçin kuyu dibine demeli. ‘Çalışmıyoruz. Amirler gelsin, denetlesin baksın. Ondan sonra geçeceğiz çalışmaya’ demesi lazım sendikanın. Sendikayı da değiştirecek işçi ya... Ama azınlıkta olunca ne olacak, her zaman kafana vururlar? Çoğunluk olunca git de bir uzaktan bak hele. Bunları yapamazlar...”

"TEDARİKÇİ FİRMA MALZEMEYİ TEMİN EDEMEDİ"

Riskleri, ihmalleri ve ortaya çıkan soruları, muhataplardan GMİS Genel Başkanı Hakan Yeşil’e sorduk. Ancak araya bir not da düşmek gerek. Bu konuyu Amasra Şubeyle görüşmek istediğimizde kendilerine ulaşmak mümkün olmadı. Edindiğimiz bilgiler Sendika Genel Merkezinin şubelere konuşmama talimatı verdiği yönünde.

Hayatını kaybeden madenci yakınlarının dile getirdiği hususlardan biri “Madendeki havalandırmaların tadilata gireceği, ancak bunun gerçekleşmediği, işçilerin çalıştırılmaya devam ettiği” idi. Yeşil bu bilgiyi doğruluyor. Ancak bunun işçi sağlığı ve güvenliğini tehdit etmeyen bir tadilat süreci olduğunu iddia ediyor: “Havalandırmada bir sıkıntı yoktu. Daha ileri teknolojide bir cihazın getirilmesi için eski aspiratörlerin değiştirilmesi gündemdeydi. İhaleyi kazanan firma gerekli malzemeleri tedarik edemedi. Biz bu süreçte ocakların tatil olacağına dair bilgi paylaştık. Bu bir arıza sebebiyle değil, yenilenme sebebiyle olacaktı.”

Burada bir noktaya daha dikkat çekmekte fayda var. Zira TTK kayıtlarında aspiratörlerle ilgili çalışmanın geçmişinin 2018’e kadar uzandığı görülüyor. Kayıtlarda TTK’nin aspiratör modernizasyonu için 4 yıl önce de ödenek ayırdığı dikkat çekiyor. Ocakta aspiratörlerin yenilenmesi için 2021 yılında ise üç kez ihale açılıyor, ilk iki ihale ise iptal ediliyor. Yani 4 yıldır bahsi geçen aspiratörler yenilenmemiş.

Öte yandan bilirkişi keşfine katılan avukatlardan edindiğimiz bilgi de bilirkişilerin havalandırmaya ilişkin bir simülasyon çıkardığı ve bunun sonucunda havalandırmanın yetersiz olduğunu belirttiği yönündeydi.

"ÖZELLEŞTİRME YOK" AMA B SAHASI ÖZEL

Diğer bir mesele ise özelleştirme tartışmaları. Madenci yakınları, emekli madenciler ve hâlâ madende çalışanlar dahil pek çok kişi, Amasra’daki ocağın özelleştirilmek istendiğini, bu nedenle de eksiklerin giderilmediğini söylüyor. Yeşil’e göre ise “Özelleştirilmek istenen bir tesise bu kadar çok yatırım yapılmaz.” Yatırım dediği noktalar ise şunlar: “Orada son teknolojiler var. Hatta bizim mekanize kazı dediğimiz çelik konstrüksiyon içinde yapılan yeni sistemlerimiz var. Amasra da pilot bölgemiz, ilk sistemleri oraya kuruldu ve orada sağlıklı bir şekilde çalışıyor ve verim alıyoruz. İşçi sağlığı ve iş güvenliği anlamında bize büyük katkılar sağlayan bir sistem. Kesinlikle özelleştirmeyle ilgili bir çalışma yok. Hemen yan tarafında özel bir şirket var buranın. Tabii şirket TTK bölgesini istiyor ama kurumun, devletimizin böyle bir düşüncesi yok. Bu bir algı operasyonu. Bu bölgedeki insanları rahatsız huzursuz edip karışıklık çıkarmak adına yapılmış yalan haber.”

Yeşil böyle dese de ocağın B sahası ile eksi 400 kotun altının özelleştirildiği gerçeği de ortada duruyor.

KAZA VARSA İHMAL VARDIR...

Peki nasıl oldu da ‘bunca teknolojik yatırım’ın olduğu bir sahada bu denli büyük bir katliam yaşandı?

Yeşil, “Biz kömürün bünyesinde bulunan metan gazıyla da mücadele ediyoruz yıllardır. Ve bununla ilgili hem kurumun hem bizim birçok çalışmamız var. Kurumda her sene periyodik olarak işçilere iş güvenliği ve işçi sağlığı hakkında da eğitimler veririz. Bu metan gazının 1.5 seviyelere ulaştığında elektriklerin kesildiğini, yüzde 2’ye çıktığında da ocaklarını terk edilmesi gerektiğini bütün işçilerimiz bilir. Bizim sistemlerimiz son sistemler, yüzde 1.5 olduğunda sarı ışık yanar ve sesli ikaz eder, yüzde 2’ye çıktığında kırmızı ışık yanar, yine sesli ikaz ve uyarıdır. Ama burada sensörün okuduğu gaz oranı en son 1.69. Ondan sonra da başka bir okuma olmamış, büyük ihtimal patlama o anda oldu. 18.05’te yüzde 1.5’i görmüş. Elektrikler kesilmiş yukarı bilgi verilmiş. Orada başka bir sıkıntı var. Bu kadar önlemin alındığı bir ocakta böyle bir patlama varsa ihmal de vardır. Bu ihmalin ne olduğu uzman arkadaşlarımızın inceleme sonucunda ortaya çıkacaktır. İhmal var muhakkak ve bunun sorumluları da kimse, bulunup gerekli cezaları alması konusunda çok sıkı kararlar alınmıştır.”

Çağdaş Hukukçular Derneğinden avukatlar keşif sonrası yaptığımız görüşmede özellikle sorumluluğun birkaç kişiye yüklenmek istendiğine dair gözlemleri olduğunu söylemişlerdi.

Yeşil, “Sadece oradaki arkadaş sorumlu değildir. İş güvenliği uzmanından, amirine, müdürüne kadar sorumludur. Siz de ilerleyen süreçte tüm sorumluların ceza alacağını göreceksiniz” diyor.

"ÜZERİMİZE DÜŞENİ YAPTIK"

Patlama yaşandığı günden bu yana “Sendikacılar nerede” sorularını işitiyoruz. Yeşil bu soruya, “Biz üzerimize düşeni yaptık. Patlama olduğu andan itibaren bölgeye en kısa zamanda ulaştık. O bölgede bizim sendika temsilcilerimiz görev yapıyor. Sendika temsilcilerimizin 3’ü yer altında arama ve kurtarma çalışmalarının sonuna kadar katıldı ve yerin altındaki arkadaşlarımızı yeryüzüne ulaştırmak için cansiperane yerin altında mücadele ettiler. Arkadaşlarımızla aileleri de teker teker ziyaret ederek varsa sorunları bunların giderilmesi konusunda bir çalışma başlatacaklar” cevabını veriyor.

“Böyle bir patlamaya engel olacak önlemlerin alınması için üstüne düşeni yaptı mı sorusuna ise verdiği cevap şu şekilde: “Yerin altından çıkan en büyük cevher maden işçisidir. Arkadaşlarımızın en sağlıklı bir şekilde yeryüzüne çıkabilmeleri için elimizden geleni yapıyoruz.”

"SAYIŞTAYINKİ SADECE UYARI!"

Peki Sayıştay raporlarında ortaya konulan uyarılar... Yeşil, “Sayıştaydan gelen denetçi arkadaşlarımız her sene yaptığı denetimlerde rapora bu gazla ortamlardaki riskleri yazan açıklamalarda ve önerilerde bulunur. Bununla ilgili zaten bir yönetmelik var. ‘Bu yönetmeliğin dışına çıkmayın’ der. Biz de zaten gereğini yapıyoruz. Bu yönetmeliğin dışında kesinlikle kimse hareket edemez. Zaten hareket ederse de bu tür büyük kazalar oluşur. Ekstra bir önleme gerek yok, çünkü biz zaten önlemlerimizi alıyoruz. Son teknoloji sensörler, cihazlar. Bütün bunlar Sayıştay raporlarında yazanların yaşanmaması için. Sadece uyarı niteliğinde yazılmış Sayıştay raporlarındaki. Bunlara tekrar tekrar dikkat edin ve gözden geçirin diye yazılmış...”


 

Kaynak: Evrensel 

Editör: TE Bilişim