Gazete Emek-  İstanbul’da Tuzla Serbest Bölge’de bulunan CPS Otomotiv’de, patronlar arasında devir işlemleri nedeniyle anlaşmazlık çıktı. Bu nedenle fabrikada üç haftadır üretim yapılamıyor. DERİTEKS’in örgütlü olduğu iş yerinde işçiler işbaşı yapmak istediklerini ifade etti. İşçiler anlaşmazlık nedeniyle maaşlarını almakta güçlük çekiyor.

Evrensel’den Sırma Dolar’a konuşan iş yeri temsilcisi Tayyar Ağbaba, “2016 yılının başında hem iş yeri patronunun değişmesi hem de hisse değişiklikleri nedeniyle sıkıntılar başlamıştı fabrikada. Uzunca bir zamandır yetki alma kavgası sürüyor patronlar arasında. Türkiye’deki patron yetkinin kendisine geçmeyeceğini tahmin ettiği için sonuçta kendi payını devretmeye karar verdi. Yetki davası Türkiye’deki işverenin lehine sonuçlanınca iş yerini devretmekten vazgeçti ve süreç daha da çıkmaza girdi. İşverenlerin birbiriyle restleşmesi sonucunda yaşanan belirsizlik nedeniyle yurt dışındaki yabancı yatırımcılar firmaya güvenmiyor. Gelinen noktada malzeme alamadığımız için yaklaşık üç haftadır üretim yapamıyoruz, maaşlarımızı gecikmeli alıyoruz. Bu da bizi mağdur ediyor. İşverenin diğer fabrikasının önüne giderek açıklamalar yaptık. Bunun sonucunda Türkiye’deki işvereni uzun zamandır görüşmediği Almanya’daki ortağı ile görüşmek zorunda bıraktık. Eylemlerimize devam edeceğiz” dedi.

‘KREDİ BORÇLARIMIZI BİLE ÖDEYEMEZ HALE GELDİK’

Samet adlı işçi de maaşlarının geç ödenmesi nedeniyle borçlarını ödeyemediklerini belirterek, “Maaşlarımız son süreçte geç ödeniyor. Son haftalarda servislerin ücretleri ödenmemeye, üretim için malzeme gelmemeye başladı. İki-iki buçuk haftadır çalışmıyoruz. Birçoğumuz kiracıyız. Kredi kartlarına yüklendik. Son süreçte kredi borçlarımızı bile ödeyemez hale geldik. Marketler ateş pahası. Fiyatlar neredeyse iki katını geçmiş durumda. Biz de bu psikolojiyle yaşam mücadelesi veriyoruz. Sorunların çözülmesi ve işimize huzurlu bir şekilde devam edebilmek için mücadele edeceğiz.”

‘SORUNLARIN FATURASI BUGÜN BİZ İŞÇİLERE KESİLİYOR’

Uzun yıllardır fabrikada çalışan bir başka işçi Oktay ise sendikalaştıkları süreçte işten atılmaların olduğunu söyleyerek, patronlar arasındaki anlaşmazlığın faturasının çalışanlara kesildiğini söyledi. Oktay, “Son süreçte artık ne temizlik işlerini yapan arkadaşlarımız ne çaycımız ne servisçi arkadaşlarımız ne de üretimi devam ettirecek malzememiz vardı. Son aylarda malzeme geliyordu. Maksimum 2 hafta sonra tekrar malzememiz bitiyordu. Yaklaşık 1 yıl kısa çalışma ödeneği alarak çalışıyorduk. Sonra pandemi başladı. Son aylarda ise gelen işler yetmemeye başlamıştı. İşverenler kendi aralarındaki çıkar çatışmalarına başladılar. O süreçten gelen sorunların faturası bugün biz işçilere kesiliyor. Şu an ne işimiz var ne de evlerimize götüreceğimiz bir ekmek” diye konuştu. Bu süreçte bütün işçilerin maddi olarak daha da zorlandığını belirten Oktay, “Artık korkudan en küçük ihtiyacımızı bile alamıyoruz, çünkü maaşımızı alacak mıyız bilmiyoruz. Korkuyoruz. Ve bu durum psikolojimizi çok kötü etkiliyor. Aile ilişkilerimize yansıyor” dedi.

Bu süreçte eylemleri de sürdürdüklerini söyleyen Oktay, “Haklarımızı almak için önce birliğimizi koruyarak, sesimizi duyurabileceğimiz her yöntemi arıyoruz. Adım attık, olmadı mı, geri çekilmiyoruz. Yenisinden eskisine bütün arkadaşlarımızın burada sonsuz emekleri var. Biz üretim devam etsin istiyoruz. Ekmek teknemiz kapansın istemiyoruz. Haklarımızı alana kadar mücadelemizi devam ettireceğiz” diye konuştu.

‘DANIŞIKLI DÖVÜŞ MÜ YOKSA DEVİR PROBLEMLERİ Mİ ANLAYAMADIK’

Beş buçuk yıldır CPS’de çalışan Altan, “İki buçuk üç haftadır işe gidemiyoruz. Bu sıkıntılar patronların arasındaki danışıklı dövüş mü yoksa devir problemleri mi anlayamadık. Sendika patronlarla görüşmeye çalışıyor ancak bir türlü muhatap bulamıyoruz. Geçen hafta iki patron bir araya geldi. Bu sefer üçüncü ortak buluşmamış. Ciddi bir sıkıntı yaşıyoruz. Örneğin bu ay üretim olmadı, maaşlarımızın yatıp yatmayacağını bilmiyoruz. Geçen ay üretim yapmamıza rağmen maaşlar geç yatmıştı. Ben 950 TL kira ödüyorum, aidat ve fatura giderlerim var. Bir çocuğum dünyaya geldi yakın zamanda onun masrafları var. Diğer taraftan pandemi sürecini yaşıyoruz. Sağlık koşullarının çok iyi olması gerekirken temizlikçi arkadaşların ücreti ödenmediği için onlar da işe gelmemişti. İşçiler kendi temizliğini yapmaya başlamıştı. Servisçilerin ücretleri geciktiği için onlar da servis çekmeyi bırakmıştı. Fabrikanın ayakta kalması için işçiler daha fazla çaba harcıyor. Bu belirsizlik yüzünden ne işten çıkabiliyoruz ne de fabrikaya dönebiliyoruz. Biz bir an önce işimizin başına dönmek istiyoruz ancak o koşulları bir türlü yaratmıyorlar. Yani her taraftan sıkıntı yaşıyoruz” dedi.

‘TEMİZLİK DE YAPTIK ÇAY DA DEMLEDİK’

Fabrikada makineci olarak çalışan Fidan ise “Ben taşeron olarak işe başlamıştım. Sonradan kadroya geçtim. Ben ilk işe girdiğimde 400’e yakın işçi vardı. Sonrasında patronların arasında yaşanan anlaşmazlıkların beraberinde işler azalmaya başladı. İşçi sayısı 65-70’lere düştü. Geçen yaz işler tekrar toparlanmaya başladı. Sayımız 200’leri buldu. Fazla mesailere kalmaya başladık. Gecemizi gündüzümüze katarak çalışıyorduk son aylarda. Sonra gene aynı sorunlar başladı. Maaşlarımız son 2 aydır 15 gün gecikmeyle yatıyor. Pandemi dönemindeyiz. Ama iş yerimizde hijyene dair hiçbir şey yok. Tuvaletlerde peçete, sabun yok. İnip mutfaktaki bulaşık deterjanlarını sulandırıp, tuvaletlerde sıvı sabun olarak kullanıyoruz. Çöpleri biz atıyoruz. Çay demleyip, bardak yıkıyoruz. Çünkü temizlikçi yok, çaycı yok. Biz bu şekilde çalışırken, işverenler bugün bizi büyük bir belirsizliğin içine soktular. Bizim derdimiz işimiz ve ekmeğimiz. Biz sendikalı olmanın mücadelesini yıllarca verdik ve kazandık. Ve bu örgütlülüğümüzü kaybetmeye de hiç de niyetimiz yok.”

İşçilerden Yılmaz da yaşananları şöyle anlattı:

“Patronların kendi aralarındaki anlaşmazlıklar bizlere yansıyor. Ciddi bir belirsizlik var, kaygılıyız. Eski işçilerin kıdem haklarıyla ilgili güvencesizlik söz konusu. Henüz net bir bilgi yok ortada. Derdimizi anlatacağımız net bir muhatap bulamıyoruz. Bu süreçte belirsizliklerin giderilmesi için elimizden geleni yapacağız. Patronlar bizi kendilerine muhtaç olarak görüyor. Biz bunu kabul etmiyoruz. Bu fabrikadan paramızı kazanıyoruz, elbette üretimin devam etmesinden yanayız. Kredi kartına borçlanıyoruz ancak borcumuzu bile vaktinde yatıramaz haldeyiz. Sorunlarımızı konuşabileceğimiz net bir muhatap görmek istiyoruz karşımızda."

Kaynak: Artı Gerçek

Editör: TE Bilişim