Gazete Emek-117 cezaevinde 600'ü aşkın tutuklunun, tecridin kaldırılması talebiyle başlattığı süresiz-dönüşümlü açlık grevi 16'ncı gününde devam ediyor.

Türkiye ve bölgedeki cezaevlerinde bulunan tutukluların, gruplar halinde PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması için 27 Kasım'da başlattığı süresiz-dönüşümlü açlık grevi eylemi 16'ncı gününde sürüyor. Elazığ Kadın Cezaevi'nde de 6 tutuklunun aynı amaçla başlattığı süresiz-dönüşümsüz açlık grevi 40'ıncı, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in açlık grevi ise 35'inci gününe girdi. Türkiye'nin 117 cezaevinde şu anda 600'ü aşkın tutuklu, açlık grevi eylemlerini sürdürüyor.

Konuya ilişkin Mezopotamya Ajansı'na (MA) konuşan Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHP) yöneticisi Avukat Bünyamin Şeker, "Hem Leyla Güven hem de Elazığ cezaevinde kadın tutukluların başlatmış olduğu açlık grevi, süresiz-dönüşümsüz olarak başladı. Sonrasında 26 Kasım itibariyle cezaevlerinden yapılan açıklamalarla, siyasi tutukluların bulunduğu 117 cezaevinde açlık grevleri 27 Kasım'dan bu yana süresiz dönüşümlü başlamış durumda. Başlatılan açlık grevlerinin tek bir gündemi var: Tecridin kaldırılması, Sayın Öcalan'ın avukatlarıyla, vasisi veya siyasi bir heyetle görüştürülmesidir" şeklinde konuştu.

'BİR ÜST SEVİYEYE TAŞINABİLİR'

Şeker, herhangi bir çözümün geliştirilmediği takdirde cezaevlerinden başlayan süresiz-dönüşümlü açlık grevlerinin bir üst seviyeye taşınabileceğini ifade etti. Özellikle Leyla Güven ve Elazığ'da açlık grevinde olan 6 kadın tutuklunun kritik sürece girdiklerine işaret eden Şeker, "Cezaevlerinde yaptığımız görüşmelerde B12 vitaminlerinin açlık grevlerinde olanlara verilmediği ortaya çıktı.

ELAZIĞ'DAKİ 6 TUTUKLUNUN SAĞLIK DURUMU KÖTÜ

Bugün süresiz dönüşümsüz açlık grevinde olan 7 kadının sağlık durumlarının iyi olduğu söylenemez. Elazığ'da açlık grevinde olan 6 kadını ziyaret ettik, çok ciddi kilo kaybı ve tansiyonlarının düzensiz bir şekilde seyrettiğini gördük. Çünkü görüşmeden kalkan tutuklunun tansiyondan kaynaklı düşmesine şahit olduk. Vitaminlerinin verilmediğini bize iletiler. Açlık grevinde olan Emine İnan, hem kemik erimesi hem kas erimesi olan bir tutuklu, 36 kiloya düşmüş. Sevim Ekin 42 kiloda, Gülistan Seçkin, Remziye Karadağ, Kader Peker ve Zeynep Turan açlık grevinde olan diğer isimler. Bunların da ciddi kilo kayıplarının olduğu ve ihtiyaçlarının karşılanmadığı, gerekli özenin gösterilmediği aktarıldı. Tansiyon kontrollerinin yapılmadığı, açlık grevindekilerinin alması gerekenlerin kendilerine verilmediğini bize ilettiler. Bu konuda görüşmek istediğimiz cezaevi idaresi talebimizi reddetti" diye konuştu.

Cezaevlerindeki açlık grevine girenlerin ilaç ve ihtiyaçları için bir muhatap bulamadıklarını belirten Şeker, "Muhatap bulmakta güçlük çekiyoruz, neler yapılabilir anlamında cezaevi idaresi bize kapıları kapatıyor. Diğer cezaevlerindeki görüşlerimizde de gördüğümüz, açlık grevinde olanların tecrit edildiği, diğer hükümlü veya tutuklulardan ayırılarak tek başına bir odaya alındıkları tarafımıza iletildi" dedi.

Avukat Bünyamin Şeker, her cezaevinde farklı sayılarda grupların açlık grevinde olduğunu belirterek, Elazığ Kadın Cezaevinde 6 tutuklu süresiz dönüşümsüz, Elazığ 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevinde 18, Elazığ 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevinde ise 21 tutuklunun süresiz dönüşümlü açlık grevinde olduğunu söyledi. Şeker, Türkiye genelinde 117 cezaevinde 600'den fazla tutuklunun açlık grevi eyleminde olduğunu kaydetti.

'DEVLET BU YAKLAŞIMDAN VAZGEÇMELİ'

Açlık grevlerinde olan tutuklulara destek amacıyla dışarıda açlık grevine giren aileleri ve duyarlı kişilerin gözaltına alınmasına da tepki gösteren Şeker, "Elazığ'da 6 kadın, Leyla Güven ve en son 27 Kasım'da tüm cezaevlerinde başlayan açlık grevlerine duyarsız kalmayan ailelerinin ve çevrelerin dışarıda bu talebe destek amacıyla başlatmış oldukları açlık grevine devletin yaklaşımı, Mersin, Hakkari, Diyarbakır, Batman ve Van'da tutuklama oldu. Bu kaygı vericidir, merkezi bir konseptle grevleri baskılamaya çalışan bir anlayış var. Dışarıya bunu yapanlar cezaevlerine nasıl yaklaşacaklar? Sürecin takipçisiyiz? Bu anlayıştan ve yaklaşımdan vazgeçip daha çözüm odaklı daha diyaloga açık bir şekilde hareket edilmesi gerekiyor" dedi.


Kaynak: MA

Editör: TE Bilişim