Gazete Emek-  Adıyaman, Ağrı, Batman, Bingöl, Bitlis, Dersim, Diyarbakır, Hakkari, Kars, Mardin, Muş, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak ve Van barolarının, mesleki, hukuki ve toplumsal sorunların çözümünü gündemlerine aldıkları toplantının sonuç bildirgesi açıklandı. Kürt sorununun Türkiye’nin en önemli ve can yakıcı sorunu olduğunu belirten 15 baro, “Meselenin eşit yurttaşlık temelinde demokratik ve barışçıl çözümü için toplumun tüm kesimlerinin de dahil olacağı geniş bir konsensüs sağlanmasını elzem görüyoruz” dedi.

4 Kasım’da Ağrı Barosu’nun ev sahipliği yaptığı toplantının sonuç bildirgesinde, Kürt sorunu Türkiye’nin en önemli ve can yakıcı meselesi olarak tanımlandı. Sorunun “güvenlikçi” politikalarla çözülemeyeceğinin altı çizilen bildirgede, “Kürt meselesinin çözümsüzlüğü Türkiye’nin demokratikleşme sürecinin en önemli bariyerlerinden biridir. Kürt meselesinin şiddet ve güvenlikçi politikalarla çözülemeyeceği acı bir şekilde tecrübe edilmiştir. Bu bağlamda meselenin eşit yurttaşlık temelinde demokratik ve barışçıl çözümü için toplumun tüm kesimlerinin de dahil olacağı geniş bir konsensüs sağlanmasını elzem görüyoruz” denildi.

HDP’NİN KAPATMA DAVASI

Siyasi partilerin kapatılmak istenmesinin kabul edilemez olduğu belirtilen bildirgede, “Anayasa Mahkemesi (AYM) önünde görülmeye devam eden başta HDP olmak üzere siyasi partilerin kapatılması davalarında örgütlenme özgürlüğü esas alınarak, kapatma davalarının reddi yönünde karar verilmesi gerekmektedir” çağrısı yapıldı.

YENİ BİR KAYYUM REJİM OLUŞTURMAK

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konsey Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın tutuklanması, yasal değişiklikle mesleki örgüt ve sivil toplum örgütleri üzerinden yeni bir kayyum rejiminin oluşturulması eleştirildiği bildiride, "Bu durumu kabul edilemez buluyor ve bu tür girişimlerden vazgeçilmesi çağrısında bulunuyoruz.” denildi.

CEZASIZLIK OLGUSU GÜÇLENDİRİLİYOR

Ağır insan hakları ihlallerine ilişkin yapılan yargılamalarda mahkemelerin isteksiz tutumunun cezasızlık olgusunu güçlendirdiğine dikkat çekilen bildirgede, “Gerek zamanaşımı olgusu ve gerekse yargılama süreçlerinde verilen mahkeme kararlarının yerine getirilmemesi kabul edilemez. Vartinis ve Musa Anter davalarındaki tutum ve kararlar anılan uygulamaların son örnekleridir” ifadelerine yer verildi.

KADIN CİNAYETLERİ

Bildirgede, İran’da Jina Mahsa Amini’nin katledilmesine karşı, kadına yönelik şiddetin, insan hakları ihlali bağlamında sadece yaşanan ülkede değil, küresel ölçekte yankı doğurduğuna işaret edilerek, Türkiye’de kronik bir sorun olan kadın cinayetlerinin politik olduğu ve devletin cinayetleri önleme konusunda etkin tedbirler alması gerektiği vurgulandı.

SANSÜR YASASI

Meclis’ten geçirilen “Sansür Yasası” ile basın ve ifade özgürlüğüne yönelik ciddi müdahale tehditlerinin toplumu endişelendirdiği kaydedilen bildirgede, şu ifadeler kullanıldı: “Özellikle yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda ciddi sıkıntıların olduğu ülkemizde, bu kanunun muhalif düşüncenin ifade edilmesini baskı altına alma amaçlı kullanılmasından ciddi bir biçimde şüphe edilmektedir. Bu hususta basın ve ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılarak, yurttaşların kendilerini ifade etmelerinin önü açılmalıdır.”

AVUKATLARIN MESLEKİ SORUNLARI

Avukatlara yönelik süren fiziki şiddetin ekonomik şiddetle birleşmesinin avukatlık mesleğinin geleceği yönünde ciddi tehdit oluşturduğu belirtilen bildirgede, Adalet Bakanlığı’ndan adli yardım ücretini ve adli yardım ödeneğinin arttırması istendi. CMK ücretlerinin KDV oranının yüzde 1’e düşürülmesi talep edilen bildirgede, “Aksi bir durumda avukatların mesleki faaliyetlerini yürütürken karşılaştığı fiili ve hukuki engellerin ortadan kaldırılması amacıyla gerekli tüm girişimlerde bulunacağımızı ve meslektaşlarımızın hukukunu savunmak konusunda demokratik haklarımızı kullanmakta tereddüt etmeyeceğimizi belirtmek isteriz” denildi.

Bildirgede, Amasra’da 41 madencinin yaşamını yitirdiği patlamanın tüm boyutlarının ortaya çıkarılması, ihmali bulunanların yargılanması istenildi.

Editör: TE Bilişim