Gazete Emek-Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Osman Kavala'nın serbest bırakılmasını isteyen 10 büyükelçiyi "istenmeyen kişi" ilan edilmesi yönünde talimat verdiği yönündeki açıklamasının yankıları sürüyor. Büyükelçilerle ilgili kararın bugün kabine toplantısında netleşeceği belirtiliyor.
Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, bugünkü yazısında Erdoğan'ın talimatından sonra sürecin hemen işlemeye başlamadığını yazdı. Selvi'nin yazısı özetle şöyle:

"(...) Bu yazı yazıldığı saate kadar Dışişleri Bakanlığı’na, 10 büyükelçinin sınır dışı edilmesiyle ilgili işlemlerin başlatılması talimatı verilmemişti. Dilerim verilmez. Dışişleri Bakanlığı da henüz bu on ülkeyle temas kurup biz sınır dışı etmeden siz büyükelçinizi çekin dememişti. Sınır dışı işlemleriyle ilgili herhangi bir mekanizma işlemeye başlamamıştı.

Abdullah Gül'den 'istenmeyen adam' çıkışı: Konuyu çıkışı olmayan noktalara götürmemek lazım



Büyükelçiler toplu açıklamaları ile Osman Kavala’ya destek değil tam aksine köstek oldular. İktidarı ve muhalefeti ile Türkiye’yi karşılarına aldılar. Türkiye gibi bağımsız mücadelesinden doğan bir ülke, 10 büyükelçinin parmak sallamasına boyun eğer mi?

Ama netice itibarıyla Osman Kavala üzerinden 10 ülkeyle ilişkilerimizi koparmak kime zarar verir? Soğukkanlı olup büyük devletlere yakışan bir tavırla hareket etmemiz gerekiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 10 büyükelçinin istenmeyen adam ilan edilip sınır dışı edilmesiyle ilgili konuşmasından sonra mekanizmanın hemen işlemeye başlamaması yararlı oldu. Çünkü bir ihtimal daha var. Hatta bir ihtimal değil, birçok seçenek var. Şimdi diplomasiye şans verme zamanı.

Savaş döneminde bile diplomasiye şans tanınır. Türkiye ekonomik ve siyasi ilişkilerinin güçlü olduğu, dünyanın 10 gelişmiş ülkesiyle etkisi on yıllarca sürecek bir krizin düğmesine basmadan önce diplomatik seçenekleri devreye sokmalı.

1)Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın büyükelçilerin sınır dışı edilmesiyle ilgili cümlesinde bir ifade var. Erdoğan, ”Bunlar Türkiye’yi tanıyacaklar, Türkiye’yi bilmedikleri gün burayı terk edecekler” demişti.

'İstenmeyen adam' krizinin ardından ABD Büyükelçiliği'nden açıklama: "Viyana Sözleşmesi’nin 41. maddesine riayet ettiğimizi teyit ediyoruz" 


2)10 büyükelçi tekrar Dışişleri Bakanlığı’na çağrılır. Son bir kez “Türkiye’nin hassasiyetinin en üst seviyede olduğunu gördünüz. Ya gereğini yaparsınız ya da gidersiniz” denilir. Yani,”Ya bu ülkeyi anlarlar ya da giderler.”

3)Bu arada sınır dışı edilmeden bir önceki yaptırımlar devreye sokuluyor. Yaptıkları işler zorlaştırılır, randevu verilmez, verilen randevular iptal edilir ve yok sayılırlar. Hiçbir resmi toplantıya katılmalarına imkân verilmez.

4)Türkiye ile Batı ittifakı arasında bir kırılmaya neden olacak krizi yumuşatmak için son 48 saatte uluslararası camiadan etkili isimlerin devreye girmesini bekledim. Olmadı. Ama bugün itibarıyla NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, AB Konseyi Başkanı Michel, ya da AB Komisyonu Başkanı Von der Leyen’in devreye girmesi beklenebilir. Yararlı da olur. Hatta önemli bir ülkenin devlet ya da hükümet başkanı bu görevi üstlenebilir.

Erdoğan Demirtaş'ı hedef aldı: "Yargı ne diyorsa o, Selo'yu çıkaramayacaksınız"


HANGİ YAPTIRIMLAR GELEBİLİR?

Elbette ki bedeli ne olursa olsun kimsenin Türkiye’ye ayar vermesine izin verilemez. O açıdan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tavrı yerindedir. Ancak sınır dışı etme kararını almak 15 dakikalık bir iş ama daha sonra ilişkileri düzenlemek 15 yılımıza mal olabilir. 48 saattir çok yoğun bir trafiğin içindeyim. Dün itibarıyla Batılı merkezlerde Türkiye’ye karşı bir takım yaptırımlar konuşulmaya başlandı. Bunları Türkiye’ye bir tehdit unsuru olması açısından paylaşmıyorum. Ama bu tuzağa düşmeyelim diyorum.

AB MERKEZLERİNDE KONUŞULANLAR

Neler konuşuluyor?

Türkiye’yi Avrupa Konseyi’nden çıkarmak.

AB ile üyelik müzakerelerini askıya almak.

AB fonlarının kesilmesi.

ABD ile Kanada’nın Türkiye’ye karşı ortak hareket etme kararı almaları.

Yurtdışında 2.2 milyon seçmen oy kullanıyor. Vatandaşlarımızın çoğunlukta olduğu AB ülkelerinin seçimlerinde ülkelerine sandık konulmasını yasaklaması.

10 ülke bizim ekonomik ve siyasi ilişkilerimizin çok güçlü olduğu ülkeler. Dünyanın en önemli ülkeleri. Vatandaşlarımızın en yoğun olarak yaşadığı ülkeler. Ticaret hacmimizin yüksek olduğu ülkeler. O nedenle sınır dışı kararı almadan önce bu işin ekonomik ve siyasi sonuçlarını iyi düşünmemiz lazım. Bu iş Batı dünyası ile iplerin kopmasına neden olabilir. Çarpan etkisi yaparak diğer ilişkilerimizi de zehirler. Dikkat edelim bu iş bumerang gibi dönüp bizi vurmasın."



Kaynak: Kısa Dalga

Editör: TE Bilişim