Gazete Emek-  Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) bugün Türkiye'yi, insanlık dışı muamele, bilgiye erişimin ve özel hayatın gizliliğinin ihlali gerekçeleriyle üç ayrı davada mahkum etti.

AİHM, kamuoyunda “N.Ç davası” olarak bilinen cinsel istismar davasında, cinsel istismara maruz bırakılan çocuğun, yetkililerce gerekli şekilde korunmadığına ve haklarının ihlal edildiğine karar verdi. Balyoz davasında cezaevine giren Koramiral Kadir Sağdıç'ın özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edilmesi ve Avukat Ramazan Demir'in Silivri'de tutuklu olduğu dönemde kendini savunacak bilgiye erişim hakkının ihlali nedeniyle yapılan başvuruların sonucunda geldi.

AİHM N.Ç. davası boyunca yaşananları şöyle aktardı:

Kararda, çocuğun yargılama boyunca sanıklardan korunmadığı ve buna dair destekten yoksun kaldığı, tekrarlayan tıbbi muayenelerin yapıldığı, duruşmaların sakin ve güvenli ortamdan uzak olduğu, davanın uzun sürmüş olduğu ve hatta 2 sanığın bu süreçte zamanaşımından yararlanmış olduğu ifade edildi.

AİHM, yetkililerin, cinsel istismara maruz kalmış çocuğun korunması görevini tutarlılıkla yerine getiremediğine dikkat çekti.

“ÇOCUĞA PSİKOLOJİK DESTEK SAĞLANMADI”

AİHM dosyayı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin işkence ve kötü muamele yasağının düzenlendiği 3. Maddesi ile özel ve aile hayatına saygının düzenlendiği 8. Maddesinin ihlali üzerinden değerlendirdi.

Kararda, soruşturmanın başlamasının ardından ifade süreçlerinde veya mahkemede çocuğa, psikolog ya da benzeri bir destek görevlisi verilmediği belirtildi. Bu sebeple AİHM, çocuğun yargılama boyunca uygun şekilde korunmadığına hükmetti.

“DURUŞMADA SALDIRGANLARLA YÜZ YÜZE BIRAKILDI”

Duruşmalarda mağdur çocuk ile sanıkların karşı karşıya gelmemesi için dahi önlem alınmadığına dikkat çekildi:

“26 Haziran 2003’e kadarki duruşmalarda çocuk, kendisine saldırıda bulunanlarla karşılıklı oturmak ve maruz kaldığı saldırıları anlatmak zorunda bırakıldı. 15 yaşından küçük bir çocuğun maruz kaldığı saldırıyla ilgili dosyada yetkililer, çocuğun korunmasında başarısız oldu. Gizlilik kararı da konulmayan bu duruşmalar çocuk için fazlasıyla travmatikti.”

AİHM, bu yargı süreçlerinin çocuğun kişisel saygınlığı açısından olumsuz etkileri olduğunu, bir cinsel istismar mağduruna daha da fazla rahatsızlık verdiğini ifade etti. Ve bu duruşmaların, sanıkların adil yargılanma hakkıyla açıklanamayacağına hükmetti.

“10 TIBBİ MÜDAHALE, SAYGINLIĞA MÜDAHALEYDİ”

AİHM kararında ayrıca, çocuğun yargı kararları sonucu maruz kaldığı 10 ayrı tıbbi muayenenin de ayrıca bir hak ihlali olduğu değerlendirildi:

“Bu açıklanamaz derecedeki fazla sayıda muayenenin birçoğu fazlasıyla agresifti ve çocuğun fiziksel ve ruhsal saygınlığına müdahale niteliğindeydi.”

“DAVA GEREKSİZCE VE AÇIKLANAMAZ ŞEKİLDE UZATILDI”

Çocuğun güvenliğinin alınmaması sonucu, sanıkların ailesinin agresif tavırlarına da maruz kaldığı ve 24 Mart 2003’te bulunduğu yerleşim yerini polis eskortuyla terk etmek zorunda kaldığı da AİHM kararında yer aldı.

“Yetkililer bu karşı karşıya gelmeyi engelleyecek hiçbir önlem almadı. Ayrıca, bu tür hassas davalarda olduğu üzere dosyanın başka ile nakledilmesi talebi de mahkemece kabul edilmedi.

Soruşturmanın etkili yürütülmesinden dolayı dava 11 yıl sürdü. Açıklanamayan fazla sayıda tıbbi muayeneler de davanın uzamasına sebep oldu. Temmuz 2005 ile Haziran 2010 arasındaki tarihlerde yargısal süreçlerde bir adım atılmadı ve buna dair ve dosyanın Yargıtay’da beklediği uzun süreler için de bir açıklama sunulmadı.”

3. madde işkence, insanlık dışı veya aşağılayıcı muameleyi yasaklarken 8. madde de özel hayatın gizliliğini koruyor.

“YENİ ŞAFAK VE TARAF’IN YAPTIĞI SORUMLU GAZETECİLİK DEĞİLDİ”

Bir diğer duruşmada ise Koramiral Kadir Sağdıç'ın başvurusu karara bağlandı.

Balyoz davası nedeniyle 3 yıl 4 ay tutuklu kalan Kadir Sağdıç'da haksız tutukluluk nedeniyle 2016'da 177 bin TL tazminat ödendi

Balyoz davası nedeniyle 3 yıl 4 ay tutuklu kalan Kadir Sağdıç'da haksız tutukluluk nedeniyle 2016'da 177 bin TL tazminat ödenmişti

AİHM 2009 yılında Yeni Şafak ve Taraf gazetelerinde Sağdıç'ın "Kafes darbe planının" arkasındaki kişilerden biri olarak gösterildiğini, Sağdıç'ın iki gazete karşı başlattığı hukuki süreçlerin ise yerel mahkemeler tarafından reddedildiğini, son olarak Anayasa Mahkemesi'nin de Nisan 2015'te hak ihlali olmadığına dair karar verdiğini hatırlattıktan sonra şöyle devam etti:

"TSK'de üst düzey bir koramiral olması nedeniyle Sağdıç'a yöneltilebilecek eleştirilerin sınırı sıradan bir insana yönetilebilecek eleştirilerin üzerinde olsa da, bir kamu görevlisi olması yüzünden, bir siyasetçiye yönetilebilecek eleştiriler kadar da yüksek değildir.

"Sağdıç'ın fotoğraflarını yayınlayan gazeteciler bilgilerini, gerçekliği kanıtlanmamış dökümanlardan edindi. AİHM, o dönemde gazetecilerin kendi araştırmalarını yapmadan yalnızca bu bilgilere güvenmesinin geçerli bir nedeninin olmadığı fikrinde.

"Gazeteciler o dönemde gizli olan bu bilgileri yayınlayarak soruşturma sürecinin gizliliğini ihlal ettiklerini biliyor olmalıydı.

"AİHM yerel mahkemelerin, başvurucunun özel hayatının gizliliği hakkı ile basın özgürlüğü arasında doğru dengeyi kuramadığı görüşünde. Söz konusu haberler sorumlu gazetecilik standartlarıyla uyuşmuyor."

AİHM, Sağdıç'a 2 bin euro manevi tazminat ve 2 bin euro mahkeme masrafı ödenmesine hükmetti. İki AİHM yargıcının karara itiraz etmesi nedeniyle karar oy çokluğuyla alındı.

“CEZAEVİNDE AYM, AİHM VE RESMİ GAZETE’YE ERİŞİM HAK İHLALİ”

Türkiye'nin hak ihlali yaptığına hükmedilen bir diğer dava ise Avukat Ramazan Demir'in başvurusu sonucu görüldü.

Demir, 2016'da Silivri Cezaevi'nde tutulurken AİHM, AYM ve Resmi Gazete'nin internet sitelerine girerek hem kendi savunmasını hazırlamak, hem de müvekkillerinin davalarını takip etmek için başvuru yapmıştı.

AİHM cezaevlerinde internete erişimin kısıtlanmasının AİHS'i ihlal etmediğini fakat Demir'in yalnızca hukuki bilgilerin olduğu; bu bilgileri başka bir şekilde edinmenin mümkün olmadığı ve ikisi Türk devletine biri de uluslararası bir kuruma ait olan bu sitelere erişimin engellenmesinin hak ihlali olduğuna karar verdi.

AİHM hem cezaevi idaresinin hem de Türk mahkemelerinin, Demir'in bu talebinin engellenmesine dair geçerli bir gerekçe sunamadığını da ekledi ve Türkiye'yi 1.500 euro manevi tazminat, 2 bin euro da mahkeme ücreti ödemeye mahkum etti.

Kaynak: Cumhuriyet

Editör: TE Bilişim