Gazete Emek- HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı bireysel başvuru red edilmişti. Anayasa Mahkemesi Demirtaş'ın başvurusuna ilişkin açıkladığı gerekçeli kararda, kaçma şüphesinin olgusal temellerinin olduğunu iddia etti. 

Anayasa Mahkemesi, HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın başvurusunu ret gerekçesini açıkladı. 44 sayfalık gerekçeli kararda “yakalama ve gözaltına almanın hukuka aykırı olduğu ve soruşturma dosyasına erişimin kısıtlandığı” iddiaları oy birliğiyle reddedilirken “tutuklamanın hukuki olmadığı ve tutuklanma dolayısıyla ifade özgürlüğü ile seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ihlali” iddiasına bir üye şerh düştü.


 
Gerekçeli kararda özetle şu değerlendirmeler yapıldı:

TUTUKLAMANIN KANUNİ DAYANAĞI VAR: 

Anayasa değişikliği ile belirli aşamalardaki dosyalarla ilgili olarak yasama dokunulmazlığı yönünden bir istisna getirilmiştir. Başvurucunun yasama dokunulmazlığı nedeniyle tutuklanamayacağı söylenemez. Bu yönüyle başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin kanuni dayanağı bulunmaktadır.

SUÇLAMALAR AĞIR CEZA ÖNGÖRÜYOR: 

Başvurucunun tutuklanmasına karar verilen silahlı terör örgütü üyesi olma ve suç işlemeye tahrik suçları, Türk hukuk sistemi içinde ağır cezai yaptırımlar öngörülen suç tipleridir. İsnat edilen suça ilişkin kanunda öngörülen cezanın ağırlığı kaçma şüphesine işaret eden durumlardan biridir. Ayrıca anılan silahlı terör örgütü üyesi olma suçu, kanun gereği “tutuklama nedeni varsayılabilen” suçlar arasındadır.

KAÇMA ŞÜPHESİNİN OLGUSAL TEMELLERİ VAR: 

Başvurucunun ifadeye gitmeyeceği yönündeki tutumunun kişisel bir yaklaşımın ötesinde soruşturma ve kovuşturma süreçlerini zorlaştırmaya yönelik siyasi bir tavır olduğu, bu nedenle devamlılık arz edebileceği söylenebilir. Sonuç olarak başvurucu hakkında verilen tutuklama kararında açıklanan kaçma şüphesine ilişkin tutuklama nedenlerinin olgusal temellerinin bulunduğu anlaşılmaktadır.


 
MİLLETVEKİLLİĞİ BAŞLI BAŞINA TUTUKLAMAYA ENGEL TEŞKİL ETMEZ:

Anayasa Mahkemesi, milletvekillerinin tutukluluğuyla ilgili daha önce verdiği kararlarda seçilme ve siyasi faaliyette bulunma haklarıyla bağlantılı olarak sadece tutukluluğun makul süreyi aştığına ilişkin şikayetleri incelemiştir. Yasama dokunulmazlığına istisna getirildiği veya bu dokunulmazlığın kaldırıldığı durumlarda milletvekillerinin tutuklanamayacağına ilişkin anayasal bir kural bulunmamaktadır. Milletvekilliği, başlı başına tutuklamaya engel teşkil etmemektedir. Yasama dokunulmazlığının belirli aşamadaki dosyalar için uygulanmayacağına ilişkin Anayasa değişikliği 8/6/2016 tarihinde yürürlüğe girmiş ve başvurucu hakkındaki soruşturma dosyaları ilgili Cumhuriyet başsavcılıklarına gönderilmiştir. Başvurucu, anılan Anayasa değişikliğinin yürürlüğe girmesinden yaklaşık beş ay sonra tutuklanmıştır.

TUTUKLAMA KARARI ÖLÇÜLÜ: 

Ölçülülüğe ilişkin somut olayın yukarıda belirtilen özellikleri dikkate alındığında Diyarbakır 2. Sulh Ceza Hakimliği’nin, isnat edilen suçlar için öngörülen yaptırımın ağırlığını ve işin niteliğini de göz önünde tutarak milletvekili olan başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu ve adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı sonucuna varmasının keyfi ve temelsiz olduğu söylenemez.

KAMU MENFAATİ İÇİN DOSYAYA KISITLAMA GETİRİLEBİLİR: 

Üçüncü kişilerin temel haklarını korumak, kamu menfaatini gözetmek veya adli makamların soruşturma yaparken başvurdukları yöntemleri güvence altına almak gibi amaçlarla soruşturma aşamasında bazı delillere erişim yönünden kısıtlama getirilmesi gerekebilir. Bu nedenle soruşturma evresinin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi amacıyla müdafinin dosya inceleme yetkisinin kısıtlanmasının demokratik toplum düzeni bakımından gerekli olmadığı söylenemez. Tutuklamaya temel oluşturan delillerin nitelikleri dikkate alındığında salt kısıtlılık kararı nedeniyle soruşturma dosyasına erişim imkanından yoksun bırakıldığı iddiası dayanaktan yoksundur.

‘SİYASİ FAALİYETTE BULUNMA HAKKI İHLALi’ İDDİASINA BAKANLIK SAVUNMASI: 

Bakanlık, milletvekili olan başvurucunun kendisini destekleyen belirli bir halk kesimi üzerinde etkinliğinin bulunması ve tutuklamaya konu olan eylemleri devamlı şekilde sürdürmesi dikkate alındığında uygulanan tedbirin toplumun korunması, huzur içinde yaşamın devamı ve şiddetin önlenmesi için demokratik toplum bakımından gerekli ve orantılı olduğunu vurgulamıştır. Tutuklanmasının hukuki olmadığı iddiası incelendiğinde başvurucunun suç işlemiş olabileceğinden şüphelenilmesi için inandırıcı delillerin bulunduğu ve ayrıca olayda tutuklama nedenlerinin mevcut olduğu ve tutuklamanın ölçülü olduğunun söylenebileceği sonucuna varılmıştır.

Kaynak: Duvar

Editör: TE Bilişim