Gazete Emek-MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli'nin açıklamaları şöyle:

"Beşeriyetin her zamankinden daha fazla huzura, sakinliğe, dayanışmaya ihtiyacı olduğu bir tarih döneminden geçiyoruz. Hakimiyet ve hegemonya mücadelelerinin yaygınlaşarak tehlikeli bir evreye sıçrama tehlikesi bu düşüncemin temelini teşkil etmektedir.

Tarih geçmişe dönerek anlatılır, geleceğe bakarak anlaşılır. Genel geçer dünya düzeni, milyonlarca insanın ölümüne yol açan küresel bir savaşın ardından galip devletlerin lehine inşa edilerek yeniden çizilmiştir.

24 Şubat 2022 günü sabahın erken saatlerinden Rusya, Ukrayna'ya haksız ve hukuksuz, tasvip edilemeyecek bir işgal girişimi başlatmıştır. Bu uluslararası hukuka, Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne ve Minsk sürecine darbedir. Ukrayna'nın işgali Soğuk Savaşı sonrasının en ciddi krizi olmuştur.

5 Aralık 1994 Budapeşte referandumuyla Ukrayna'ya karşı güç kullanmayacağının garantisini veren Rusya sözünde durmamış, 2014'ten itibaren işgal planlarını tatbik etmiştir. Putin'in tutumu, geçerli kuralların ihlali dışında başka bir manaya gelmemiştir.

8'inci güne giren saldırı sürmektedir. Ne var ki BM, yasadışı ve gayrimeşru askeri harekat dışında zayıf mesajlar dışında hiçbir şey yapamamıştır. Kan akarken, dünya utanç verici bir seyre dalmış, ekonomik yaptırımlarla oyalanmıştır.

1 Ağustos 1975 Helsinki zirvesiyle kurulan AGİT işlevini ve iddiasını yitirmiştir. Ukrayna'nın işgaliyle devletler arası ilişkilerde yeni bir sayfa açıldığı, gelişi güzel tarih yorumu üzerinden işgalin arka dekoru hazırlandığı anlaşılmıştır. Putin'in kanlı işgali haklı çıkarması mahsurlu bir mantıktır.

"ÇİMENLER EZİLMİŞTİR"

Putin'in 19'uncu yüzyıl jeopolitiğini hayata geçirmesi yeni bir trajediyi hayata geçirecektir.

Donbass'ı Ukrayna'dan koparma hamlesi bölücülüktür. Bu bölgenin bağımsızlığının Rusya Parlamentosu tarafından tasdiki uluslararası hukuku katletmektedir. İşgalin iki amacı olduğu anlaşılmaktadır; ilki NATO destekli Ukrayna'nın destekten çıkarılması, ikincisi Rus nüfusunun güvenliğinin sağlanmasıdır.

Ukrayna krizinin bir ucunda Rusya zorbalığı varken, diğer ucunda NATO ve batı tahriki olduğu açıktır. Ukrayna arada kalmış, filler tepişirken çimenler ezilmiştir. Dün kanlı gündemin üst sıralarında Bosna, Bağdat, Kabil, Kosova, Sana, Şam vardı, bugün Kiev vardır.

Putin'in NATO'nun stratejisinden duyduğu rahatsızlık sır değildir. Ukrayna işgaline mecbur kaldıklarını söylemesi ise çok yenidir. Ukrayna madem NATO üyesi yapılmayacaktı, neden ABD tarafından avutulmuştur? Ukrayna'yı ateş çukuruna çeken bir yanda Rusya iken, diğer yanda batılı ülkeler değil midir?

ABD ile AB ülkeleri küresel sahnenin ön tarafında yaptırım kararları açıklarken, arka tarafında Rusya ile mutabakat zemini aramadıklarını iddia edemeyecektir.

Bize göre Ukrayna'nın bugüne kadarki talihsizliği bağımsız kararlar alamamış olmasıdır. 2014'ten beri sistematik bir kuşatma bu ülkeyi rehin almıştır. Kırım'ın ilhakına cevap verilemediği gibi yaptırımlar da devreye sokulamamıştır. Donbass 8 yıldır patlamaya hazır bombadır.

Yeni dünya düzeni diye hikayesi yazılan çok bilinmeyenli karmaşık denklemin ABD ile Rusya arasında yeşeren al-ver sürecinin mahsulü olduğunu görmek lazımdır. Süreli ve bölgesel çatışmalar dönemi irtifa kaybederken, sürekli savaşlar dönemi kapısı açılmaktadır.

Ukrayna krizinin görünen ile görünmeyen yüzünü dikkatle tefsir etmek daha gelişmiş, daha adaletli bir dünya için mecburiyettir.

YENİ DÜNYA DÜZENİ

2006 yılında ABD Dışişleri Bakanı tarafından telaffuz edilen kaos planı her yeri tesiri altına almıştır. Karşımızda yeni sömürgecilik akımının karanlık oyunları sahnelenmektedir.

Ankara'dan baktığımızda gördüğümüz gerçekler, korkunç risk ve tehditlerin vahim boyutlara dayandığıdır. Ukrayna'nın zalim işgali, buna karşı etkisiz tepkiler, yeni dünya düzeni hakkında hepimize ipucu vermektedir.

NÜKLEER TEHDİT

NATO'nun taktik açıklamaları üzerine, Putin'in nükleer silahlara emir vermesi korkunç senaryoları hızlandırmıştır. Bu küresel vicdanın, insan haklarının mahvıdır. Silah gücüne güvenen, yaptırımları göze alan devletin başka bir devlete saldırmasının önü açılmıştır.

Dünyanın güvenliği 5 ülkeye emanet edilemez. Rusya'nın BMGK'nde pasifize edilerek bu konseyin ana yapısının değişmesi ve farklı ülkelerin dönüşümlü konseyde yer alması zorunluluktur.

ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

MHP olarak, çatışmaların ivme kaybetmesi, barış için adım atılması gereken adımlar şöyle:

1. Ukrayna'nın siyasi ve toprak bütünlüğüne saygı duyulmalı.

2. Rusya ile Ukrayna arasında ateşkes sağlanmalı.

3. Rusya işgalden vazgeçmeli, askerleri geri çekmeli.

4. NATO doğuya genişleme stratejisini gözden geçirmeli.

5. Tek seçenek diplomasi ve diyalogdur. Rusya ve Ukrayna heyetleri arasındaki mutabakat arayışları memnuniyet vericidir. Rusya ve Ukrayna ile masaya oturabilecek tek ülke Türkiye'dir. Sayın Cumhurbaşkanımızın çok yönlü siyasi, ekonomik ve ticari ilişkileri kullanarak aktif arabuluculuk girişimi bize göre barışın, huzurun, istikrarın kalıcı anahtarıdır. İstanbul'da müzakere ikliminin başlaması krizden çıkışın orta yolu bulunacaktır.

Dış politikamız dengelidir, ön alıcıdır. Biz ondan bundan medet ummayız. Savaşın karşısındayız. Kalıcı ve köklü bakışın yanındayız. Küreselci, eyyamcı, entrikacı değiliz.

Batı ülkeleri 8 yıldır Ukrayna ile Rusya'yı kışkırtırken, demokrasi tacirleri, özgürlük havarileri kayıplara karışmıştır. Biz ve onlar ayrımı insanlığın başına onca felaketler getirmiştir. AB ucuz polemikten, çürük eleştiriden başka hiçbir şey yapmamıştır.

MİLLET İTTİFAKI'NA TEPKİ

Dünyanın geleceği adına endişemiz daha da katlanmıştır. Türkiye, milli bir duruş sergilemiş, yeri ve zamanı geldiğinde gerekli uyarılarını yapmıştır. Zillet ittifakı bundan bile rahatsız olmuştur. Ukrayna'daki vatandaşlarımızı Türkiye'ye getiren hükümete kara çalanlar, İstanbul'a kar yağdığında iki mahalle arasında ulaşımın olmadığını ne çabuk unutmuşlardır. Zillet ittifakının ana ortakları, majestelerinin muhalefeti, Biden'ın muhbiri olarak ortaya çıkmışlardır. NATO'yu demokrasinin güvencesi görmek, Türkiye'nin varlığına itirazdır. CHP yönetiminin zulme yandaşlığı ve küresel güçlere yaranma siyaseti Türkiye'nin kuruluş stratejisine aykırıdır. S400 ihtiyaç olduğunda kullanılacak bir silahtır. CHP Genel Başkanı 'Kime karşı kullanacağız diyor. Türk ve Türkiye düşmanlarını aklamak için uğraşıyorsun. Düşman kimse S400'ün hedefi orasıdır. Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin Rusya'ya bağımlı haline geldiğini söylemiş. Tasa etme Kılıçdaroğlu, üzerinde yaşadığımız topraklar bereketlidir, buğday ambarıdır. Ne aç kalırız, ne açıkta yaşarız. Zillet ittifakı yeter ki gölge etmesin.

Montrö boğazlardan geçişi, ticaret ve savaş gemileri açısından 4 ihtimali belirlemektedir. Montrö'nün 19'uncu maddesinde Türkiye'nin tarafsız olduğu savaş durumunda, taraf olmayanların savaş gemilerinin boğazlardan geçip Karadeniz'e çıkabileceğini tespit edilmiştir. Türkiye'nin duruşu berraktır.

Zillet ittifakının sözcüleri Türk milletini hinlik siyaseti ile bir görecek kadar köksüzdür. Siyaset yapmak başka, milli ve tarihi meselelerde ortak duruşa sahip olmak başkadır. Asıl olan milli hedefleri ortaklaşa benimsemektir.

PARLAMENTER SİSTEM TEPKİSİ

28 Şubat postmodern darbesinin yıldönümünde Ankara'da dizilen 6 parti güçlendirilmiş parlamenter sistem adı altında bomboş bir metni açıklamışlardır. Parlamenter sistem teklifi güçsüzleştirilmiş Türkiye'nin taslak metnidir. Bizim için atılacak kağıt parçasından farksızdır. Tarihi anlamayanların, milleti takmayanların küresel güçlerin telkiniyle buluşmaları onurlarını lekeleyen suçluluk psikolojisiyle ifade edilecektir. Hiçbir somut ve yeni öneri yoktur. Bu metni tarihi yapan tek şey 28 Şubat'a uygun olarak istikrarsızlık oluşturmasıdır. Yeni bir 28 Şubat bildirisi olarak tarihe geçecektir.

1961 Anayasası'ndaki gibi devletin güçsüzleştirilmesi amaçlanmıştır. 1961 Anayasası'nda olduğu gibi OHAL'in kaldırılacağı görülmektedir. HSK'nın ayrılarak geriye gidişin yargısal çatısı örülmek istenmiştir. Mutlak millet iradesi tersine çevrilerek devletin etkisizleştirilmesi, gensoru yoluyla düşürülebilen istikrarsız hükümetler hedeflenmektedir.


 

Kaynak: Habertürk 

Editör: TE Bilişim