Gazete EmekEmek ve Demokrasi Güçleri, 'Adalet ve Vicdan' nöbetlerinin ardından kararlaştırdığı 'Adalet ve Vicdan' mitinglerinin ilkini İstanbul'da yaptı. 

Bakırköy Özgürlük meydanı'nda yapılacak olan mitingin saati 15. 00 olarak planlanmıştı ancak yoğun güvenlik önlemleri nedeniyle geç başladı. 

İstanbul Emek ve Demokrasi Koordinasyonu'nun organize ettiği miting alanına erken saatlerden itibaren binlerce kişi akın etti. 

Mitingin ana konuşmasını ise HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder yaptı.

Mitingte sık sık barış ve adalet sloganları atıldı. 


HDP İstanbul İl Yöneticisi Xunav Altun ve EHP İstanbul İl Başkanı Özge Akman’ın okuduğu bildiriyle miting devam etti.


Ortak bildiride, şu ifadelere yer verildi:

Savaşın insanlığa faturası ölüm sürgün acı ve gözyaşı demek. 1939’da Hitler’in Polonya’yı işgal ettiği 1 Eylül gününü İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ‘bir daha bu faturayı ödemeyeceğiz’ diyerek Dünya Barış Günü ilan eden ezilenler, bugün yeryüzünün şu veya bu yerinde savaş ya da savaş tehdidi altında yaşamak zorunda bırakılıyorlar. Petrolü, doğal gaz ve madenleri, nüfuz alanlarını ele geçirmek veya halkların özgürlük çığlığını boğmak için devletler silah fabrikalarını tam kapasite çalıştırıyor; o silahları ateşliyor, her yere üsler kuruyor; kendileri adına savaşacak çetelere milyon dolarları akıtıp sırtlarını sıvazlıyorlar. Bugün Ortadoğu’da Ortaçağı diriltmek isteyen silahlı çeteler, arkalarındaki güçlerden de destek alarak milyonlarca insanı yerinden yurdundan etti, kadınları köle pazarlarında sattı, binlerce yıllık tarihi eserleri yağmaladı, hesaplanamaz ölçüde can kaybına sebep oldu. Şimdi Suriye’den Yemen’e, Filistin’den Nijerya’ya kadar uzanan acılı bir coğrafyanın ortasında yaşıyoruz.

Savaş bizim sadece komşumuz değil. Halkın büyük bir kesiminin bitsin istediği bir savaş müzakere masaları devrilerek alevlendirildi. Bunun bedeli de yüzlerce insanın ölümü, seçilmiş milletvekillerinin ve siyasetçilerin tutuklanması Kürtlerin belediye başkanlarının görevden alınarak kayyum atanması oldu.

Ülkenin bir yerinde savaş sürerken diğer bölgelerde yaşayanların barış içinde yaşaması mümkün değildir. Çünkü savaş bir ülkenin bütünü üzerinde kontrol sağlamak; işçileri, emekçileri, bu ülkede yaşayan her dinden milliyetten insanları, kadınları ve çocukları itaatkar yurttaşlar yaratmak için elverişli bir zemin yaratır. İktidar bu zemini gayet iyi kullanmıştır: Bugün bir biçimde sahip olduğu haklarını kaybetmeyen, kendisini tehdit altında hissetmeyen, baskı ve yıldırma taktiklerinden dolayı tedirgin olmayan hiç kimse yoktur. İçeride kendi yurttaşlarına savaş açan, hiçbir komşusuyla barışık olmayan siyasi iktidar iç politikada kullandığı dil ve üslupla Avrupa ülkelerine de sataşmakta, onların içişlerine karışmakta, orada yerleşik Türkiyeli kökenlilere verecekleri oyların rengini bile dikte etmektedir. Yönetimi sayesinde Türkiye, dünya halklarının gözünde kavgacı, sürekli didişip duran, geçimsiz ve saldırgan bir ülke haline getirilmiştir.

‘OHAL ve KHK’ler ile yönetilmek istemiyoruz’

Bir diktatörlük tesis edilirken savaş ve çatışmadan güç almayan, iç ve dış düşmanlarını çoğaltmayan hiçbir rejim yoktur. Devletin, ortadaki pastayı paylaşamayan kesimlerinin çatışmasından çıkan toz duman arasında inşa edilen tek adam-tek parti rejimi de kendisine bu düşmanlardan bol miktarda yaratmıştır. 15 Temmuz darbe girişimini bir lütuf olarak gören hükümet, hemen ilan ettiği OHAL sayesinde kurtulmak istediği her kesimi terör etiketi yapıştırarak düşman ilan etmiş ve bunları etkisizleştirmek her yolu denemektedir. Kalıcılaştırılmaya çalışılan OHAL hukukun bertaraf edilmesi, ülkenin kaderinin bir tek kişinin ağzından çıkacak söze bağlı kalması, her türlü itirazın baskıyla sindirilmesi demek. Ancak bizler buna izin vermeyeceğiz: OHAL ve KHK’lerle yönetilmek istemiyoruz. Düşmanlaştırma politikalarına, icat edilen düşmanlar sayesinde şovenizmin kışkırtılmasına sessiz kalmayacağız.

Anaokullarından başlayarak savaş oyunlarında şehit olmaya veya şehidin arkasından gözyaşı dökmeye alıştırılan çocuklarımızı böyle bir sunağa kurban etmeyeceğiz; onların kindar bir nesil haline gelmesine izin vermeyeceğiz. Düşmanlarla çevrili bir ülkede değil içeride ve dışarıda barış ve huzur içinde yaşamak, özgür bir ülke inşa etmek için mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu ülkenin emekçileri, halkları, kadınları ve gençleri olarak hiçbir faturayı can pahasına ödemeyeceğiz. Yaşasın 1 Eylül Dünya Barış Günü.

Demirtaş'ın mesajı okundu

HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın gönderdiği mesajı okudu.

Demirtaş’ın mesajı şöyle:

Hepinizi Edirne Cezaevi’nden saygı ve sevgi ile selamlıyorum. Bugün İstanbul’da Barış ve Demokrasi mücadelesini büyütmek için bir araya geldiniz. Ülkemizdeki ve bölgemizdeki barış ihtiyacı her zamankinden günceldir. Barış bölge ve Türkiye halkları için her gün ısrarla tekrarlanması gereken bir hedeftir. Barış mücadelesi asıl barışın imkan ve koşullarının olmadığı zamanlarda önemli ve değerlidir. Bizler barış söyleminden asla taviz vermeyeceğiz. Ancak barışın gelebilmesinin biricik yolunun kurumsallaşan faşizme karşı omuz omuza direnmek olduğunu, bıkmadan bütün Türkiye’ye anlatacağız. Bugün direniş faşizme karşıdır. Direniş savaş politikalarına karşıdır. Direniş zulme, adaletsizlikle ve haksızlıklara karşıdır.

Faşizmi kurumsallaştırmak isteyen iktidara karşı direnen demokrasi güçlerinin mücadelesi siyaseti savaş ekseninden çıkartabilir, barış ve demokrasi zeminine oturtur. Bu mücadele demokratik siyasetin önde gelen amacıdır.

Bizler demokrasi ve barış mücadelesine, faşizme ve her türlü adaletsizliğe karşı kararlı bir şekilde sürdüreceğiz. Demokrasi ve adalet barış özgürlük ve eşitlik mücadelesini ortaklaştırmak, bu gidişi durdurmak için önemli bir adım atmak demektir. Gelin demokrasi mücadelesini büyütelim. Barışı hep birlikte kuralım. Hepimize kolay gelsin yolumuz açık olsun. Mutlaka kazanacağız.


Önder'den dikkat çekici Binali Yıldırım açıklaması

Demirtaş’ın mitinge gönderdiği mesajın okunması ardından Önder, belediyelere kayyum atanmasını eleştirerek dikkat çekici açıklamalarda bulundu:

Bunlar demokrasiye inanmıyorlar. Bunların işine geldiğinde kullanıyorlar gelmediğinde ise hiç görmüyorlar. Binali Yıldırım önümüzdeki seçim İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı. Bunu bu şekilde kandırdılar. Ben de sen bir yolunu bul ve Meclis’te kal. Siz değil İstanbul’u almayı, en ufak yerde kalamayacaksınız. Siz darbe gecesi büyükşehir belediyesinde 10 darbeciye yemek hazırlandığını biliyor musunuz? Bunun hesabını verdiniz mi? Hesabını vermediler, verdirtmediler. Bunlardan darbe karşıtlığı bekleyeceklerse bilerek bekleyin. Ankara Belediyesi ise parsel parsel Ankara’yı bunlara sattı. Gültan Kışanak’ın ise alnı ak. Bunlar bizim belediyelere karargah kurdular. Gültan Kışanak tutsak olacak Kadir Topbaş özgür olacak. Sonra da bize ‘FETÖ ile mücadele edeceğiz’; diyeceksiniz. Hadi oradan!


Önder'in konuşmasının ardından sahneye çıkan grup ve sanatçılarla Vicdan ve Adalet Mitingi sona erdi. 

Haber: Aslı Ulaş Şentürk
 

Miting aralıklarla Gazete Emek twitter hesabından canlı yayınlanacak. Gazete Emek Muhabiri Aslı Ulaş Şentürk miting alanından canlı yayınlarla gelişmeleri aktaracak. 

MİTİNGİN GÖRÜNTÜLERİNİ BU LİNKTEN İZLEYEBİLİRSİNİZ

Editör: TE Bilişim