Gazete Emek- Türkiye’de kamuoyunun yıllardır üzerinde tartıştığı ve çözüm sürecini bitiren olay olarak lanse edilen Ceylan Pınar’daki cinayetlerin üzerindeki sır perdesi giderek aralanıyor.

ANKA Haber Ajansı’nda yer alan habere göre, çözüm sürecinin sonlanmasına gerekçe olarak gösterilen 2 polisin suikasta uğradığı davada, sanık avukatlarından Hüseyin Akay, dosyadaki çelişkilere ve incelenmesi gereken delillere dikkat çekerek, “Bir polis memuru delillerle oynadıklarını itiraf etti” dedi.

“GERÇEK ANLATILANDAN FARKLI”

Yargıtay aşamasında olan davada “çelişkili unsurlar olduğunu” ileri süren Akay, dosyaya girmeyen delilleri şöyle anlattı:

“Dava dosyasında yer alan olay yeri tespit tutanağında, her 2 polisin farklı odalarda uyurken enselerinde sıkılan birer kurşunla şehit edildikleri yazılıydı. Fakat gerçek hiç de böyle değildi maalesef. Olay yerine ilk intikal eden polis ekibinden bir kişinin tarafıma yaptığı itiraf da, ölen polisin çalışma masasında oturur vaziyette ve başı açık olan laptopuna düşmüş vaziyette şehit edildiğini belirtiyordu. Sonrasında polis amirinin üstleriyle yaptığı telefon görüşmeleriyle, her nasılsa masada oturur vaziyette şehit edilen bu polis memuru, tutanaklara ‘yatakta uyur vaziyette ölü bulundu’ şeklinde geçmişti. Peki bu olay tutanaklara neden bu şekilde geçmişti? Bunu yapanlar bu yalanla neyi amaçlamışlardı? Bu senaryoyu üreten kişiler, ya şehit edilen polis memurları ile aynı evde bulunan polis arkadaşlarını korumak istemişti ya da gerçekte adli bir cinayeti siyasal amaçlara alet etmek istemişti.”

“OLAY İLE İLGİLİ GERÇEKLER ÇARPITILDI”

“Nitekim 2 polis memurunu, dışarıdan balkona giren kişilerin bu kadar kolay şehit etmeleri mümkün değildi. Çünkü iki polisin farklı türden silahlarla enselerinden vurularak tek kurşunla şehit edilmiş olmaları, cinayetin eş zamanlı şekilde en az 2 kişi tarafından yapılmış olma ihtimalini güçlendiriyordu. En az bir polisin uyanık vaziyette şehit edildiğinin kabulü halinde, dışarıdan birilerinin yan dairenin balkonundan sarkarak polisleri gizlice şehit etmeleri pek de imkan dahilinde değildi. Kaldı ki olay sonrasında çevik kuvvet dahi, tüm teknik teçhizatlarına rağmen, balkondan içeri girmeyi başaramadığından, çilingir çağırmak suretiyle kapıdan girmek zorunda kalmışlardır, bu da esasında bu savı baştan beri çürütmüştü. Bu olay bu sebeple uykularında şehit edilen polis memurları olarak tutanaklara geçmişti.”

“Yargılama sürecinde bana olayla ilgili gördüğünü anlatan bir başka şahit ise, olayın olduğu sabah, bir erkek şahsın Emniyet Müdürlüğü’ne gelerek, Suriyeli olan eşinin olaya şahit olduğunu ve gerekirse ifade vermek istediğini belirtmişti. Daha sonra ifade vermesine rağmen, bu Suriyeli kadının ifadesi dosyaya konulmamıştı. Gerçekte ise soruşturma ile ilgili ilgisiz onlarca ifade tutanağı olmasına rağmen, ‘Olayı gördüm’ diyen bir kadının ifadesinin dosyaya konulmamasının sebebi neydi?”

“BU DOSYAYI SORUŞTURANLAR AYNI ZAMANDA ŞÜPHELİLERİDİR”

“Bu dosyanın soruşturmacıları, aynı zamanda şüphelileridirler” diyen Akay, soruşturmayı faili meçhul bırakanların 2 polisin ve tutuklu kalan gençlerin ‘katili’ olduğunu belirtti.

“Faillerinin bulunması, ülkenin geleceğinin sigortasıdır” diyen Akay, “Bu sebeple bir an önce bu cinayet hakkında samimi bir soruşturma yapılarak gerçek faillerinin yargılanması gerekir. Aksi halde bu cinayetin vebali hepimizin boynunda kara bir leke olarak sonsuza dek kalmaya devam edecek” ifadelerini kullandı.

Ne olmuştu?

Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde 20 Temmuz 2015 tarihinde IŞİD’in gerçekleştirdiği canlı bomba saldırısında 33 kişinin yaşamını yitirmesinin ardından 22 Temmuz günü Ceylanpınar ilçesinde polis memurları Feyyaz Yumuşak ve Okan Uçar evinde ölü bulunmuştu.

PKK olayla ilgili ” ‘Apocu fedai timi’, bizden bağımsız, yerel bir güç” açıklamasını yapmıştı.

Olaya ilişkin Şanlıurfa 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 4’ü tutuklu 9 sanıklı davada, 1 Mart 2018 tarihli karar duruşmasında polisler ölümüne ilişkin bütün sanıkların beraatine karar verilmişti. Polislerin ölümü faili meçhul olarak kaldı.

Davaya bakan hakim Nurettin Bulut, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından tutuklanmıştı.

Tutuklu sanıkların avukatı Hüseyin Akay, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası yapılan son duruşmada suikastteki FETÖ şüphesini dile getirmişti. Avukat Akay, (HTS) dökümanlarının imha edilmesini, hiçbir delil olmamasına rağmen müvvekilleri hakkında tutuklama kararını verdiğini öne sürdüğü hakim Nurettin Bulut’un ‘FETÖ’ kapsamında tutuklanmasını hatırlatmıştı. Avukat Akay, ayrıca ihbarı yapanların FETÖ kapsamında arandığını ve tutuklandığını belirterek, konunun araştırılmasını istemişti.

Kaynak: Dokuz8HABER

Editör: TE Bilişim