Gazete Emek- Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, TV5 canlı yayınında gazeteciler Özlem Akarsu Çelik, Suat Toktaş, Gürkan Zengin ve Mustafa Yılmaz’ın sorularını yanıtladı.

Davutoğlu’na Sakarya’daki konuşmasında “Terörle mücadele konusunda eski defterler açılırsa birçok insan insan yüzüne çıkamaz” açıklamasıyla ilgili “Kimi kast ettiniz ve tehdit miydi?” soru yöneltildi.

Diyarbakır, Van ve Mardin büyükşehir belediyelerine kayyım atanmasıyla ilgili eleştirisi ve Sakarya’daki konuşmasından sonra kendisine saldırıldığını söyleyen Davutoğlu, “Bugünlerde en kolay ve maliyetsiz saldırının hedefi benim. Muhalefet kanadı AK Parti’ye saldırmak istediğinde maliyeti yok. İktidar içinse şu anda maalesef, yayın organlarının ismini söylemeyeyim hepsi birden saldırıyor. Bana saldırmak ödüllendirilen bir şey. Benimle bir araya gelen gazeteciler de işlerinden oluyor” ifadelerini kullandı.

Belediye başkanlarının seçildikten sonra suç işlemesi halinde iddiaların mahkemelere taşınması gerektiğini belirten Davutoğlu, görevden almanın mahkeme kararı sonrasında olabileceğini ifade etti.

Kendisine yönelik “teröre destek veriyor” ifadeleri kullanıldığını dile getiren Ahmet Davutoğlu, “Bunu kimler söyledi? 31 Mart seçimlerinden önce Öcalan’dan mektup getirip sonra yetmediği gibi kırmızı bültenle aranan Öcalan’ın kardeşini çıkaranlar, bu ülkede Başbakanlık yapmış ve terörle mücadeleyi en zor şartlarda yönetmiş ve her hafta sonunu terörle mücadele yapılan bir ilde, ilçede askerle, polisle, oranın halkıyla geçirmiş birine söylüyorlar” dedi.

“Birçok yerden ‘siz teröre destek veriyor musunuz’ diye ifadelerde bulundular” diyen Davutoğlu, “Kim bu suçlamaları yapan? Benim bakanlığımı yapmış, hükümetlerimde bulunmuş ve AK Parti’de o dönemleri iyi bilen insanlar. O konuşmanın bütününde, terörle mücadele en sert ve kararlı bir şekilde verilmelidir, ama demokratik hukuk devleti kuralları içinde verilmelidir dedim” ifadelerini kullandı.

“Terörle mücadele konusunda defterler açılırsa birçok insan insan yüzüne çıkamaz” sözlerine açıklık getiren Davutoğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:

23 TEMMUZ’DA TERÖRLE MÜCADELE EMRİ VERDİM

 Kastettiğim şey şuydu: Beni eleştiren iki kesim vardı. O dönem Meclis’te çoğunluğu olmayan bir başbakanım. 1 Kasım’dan sonra zaten seçim kazanmış, terörle mücadelede her türlü riski alabilecek durumdayım. O dönemi vurgulama sebebim şu: O dönemde AK Parti çoğunluğu kaybetti düşüncesiyle HDP son derece tahrikkar tutumlar takındı ve PKK hazırlıklarını fiili eyleme dönüştürmeye başladı. Koalisyon görüşmeleri sırasında HDP’yi bu eylemlere destek vermekten çıkın ve sadece siyaset yapın diye uyardık. Daha sonra 21 Temmuz’da Adıyaman’da 1 askerimiz şehit oldu, 22 Temmuz’da da Ceylanpınar’da da 2 polisimiz şehit oldu. Hesap şuydu: Nasıl olsa geçici bir hükümet var, biz tahrik de yaparız, eylem de yaparız. Başbakan ‘topal ördek’, Meclis’te çoğunluğu yok, bu dönemi istismar edelim diye bütün terör örgütleri harekete geçti. 23 Temmuz günü, ben güvenlik birimlerine talimat verdim. Terörle mücadele emri verdim. Bütün kurumlar harekete geçti ve bir mücadele başladı.

MHP’NİN DESTEĞİYLE TERÖRLE MÜCADELEYİ YÜRÜTÜRÜZ DİYE DÜŞÜNÜYORDUM

 Bu mücadelede beni şaşırtan, üzen iki tavır oldu. Birisi MHP Sayın Genel Başkanı’na koalisyon için gittiğimde, açıkçası uzun dönemli bir koalisyon olamayacağını görüyordum, ama terörle mücadele yürütürken MHP en azından bu mücadeleye destek babında kısa dönemli bir seçim hükümetine, ona vermezse Meclis’te bizim azınlık hükümetimize destek verir, böylece Meclis’ten güç almış bir hükümet olacak mücadeleyi yürütürüz diye düşünüyordum.

KİMSENİN BU SUÇLAMAYI YAPMAYA HAKKI YOK

 Bu yaptığımız 4 teklife; uzun dönemli koalisyon, kısa dönemli seçime kadar koalisyon, azınlık hükümetine Meclis’te destek ve Cumhurbaşkanımızın yönlendirilmesiyle gidilecek anayasal hükümete katkıda bulunmak. Ve beni hayrete düşüren şu oldu: Bu kadar sert mücadelenin sürdüğü dönemde MHP Genel Başkanı tekliflerime hayır dedi. Şimdi bunu demediklerini iddia ediyorlar. O günkü kayıtlar var. Şimdi bana teröre destek verme suçlamasında bulundular. Kimsenin bunu yapmaya hakkı yok, buna da izin vermem.

İKİNCİ SİTEMİM PARTİMEYDİ

 İkinci sitemim hedefi de kendi partimeydi. Siz Meclis’te çoğunluğu olmayan bir Başbakan olarak, genel başkan olarak seçime giderken, ben şehitlerimizi defnederken, terörle mücadele ederken siz Ankara’da oturduğunuz köşelerden, il başkanlarını delegeleri arayıp, bana karşı (parti kongresi için) imza topluyordunuz. Ankara’ya döndüğümde şunu söyledim: Milletimiz ateş çemberinden geçerken sizinle MYK listesi müzakere etmem. Hangi liste çıkarsa benim arkadaşım dedim. Yanıldığımı 6 Mayıs 2016’da fark ettim. Açık söyleyeyim o refik ifadesi de onun içindi. Sitemim de bundan. Bunlar da yersiz söylenmiş sözler değil.

ADIMI PARTİ TARİHİNDEN SİLMEYE ÇALIŞTIRLAR

 (AK Parti’nin 18’inci kuruluş yıl dönümü için hazırlanan Davutoğlu dönemine yer verilmemesi) Benim adımı AK Parti tarihinden silmeye kalktılar. Adımın geçmemesi için, o gün terörle mücadelede saf tutan, bedel ödeyen AK Parti teşkilatlarını yok saydılar.

KONUŞMAMDA TEHDİT YOK

 (“Terörle mücadele konusunda eski defterler açılırsa birçok insan insan yüzüne çıkamaz açıklaması tehdit miydi?” sorusu üzerine) Hayır, tehdit yok. Eski defterleri açtım ve söyledim. İki husustu açtığım defter ve söyledim. Ben tehdit şantaj bu işlere girmem. Hayatım şefaftır, sözüm açıktır.

TEHDİT ALIYORUM

 (Tehdit alıp alamadığı yönündeki soru üzerine) Alıyorum. Hem de nasıl alıyorum. ‘Bedel ödetme’ bir tehdittir, ‘eski kayıtları açarım’ diye bir ifade tehdittir. Bu yola çıkan bunları göze almazsa çıkmamalı. Bunları hiç önemsemiyorum.

Kaynak: Duvar

Editör: TE Bilişim