Gazete Emek- Selahattin Demirtaş, tutuklu bulunduğu Edirne F Tipi Cezaevi’nden partisinin Diyarbakır il binası önünde oturan ailelere mesaj gönderdi. Mezopotamya Ajansı’nın (MA) aracılığıyla gönderilen “Annelere borcumuz barışı sağlamak” başlıklı mesajda, Öcalan’a vurgu yapıldı.  Demirtaş mesajında, "Geçmiş deneyimlerden de yola çıkarak, Öcalan’ın bu konulardaki etkisini ve samimiyetini değerlendirip devreye girmesini sağlayalım. Daha yakın zamanda, avukatları aracılığıyla ‘Ben bu sorunları bir haftada çözmeye hazırım. Kendime güveniyorum’ diyen bir şahsiyeti görmezden, duymazdan gelmeyelim. Sadece HDP önündeki anneleri değil, eli yüreğinde bekleyen tüm anneleri sevindirecek, ülkeye demokrasiyi ve barışı getirecek girişimlerin önünü açalım" dedi.


 Ailelerin eyleminin meşru olduğunu belirten Demirtaş, “Her şeyden önce, bir annenin ve babanın kendi evladına kavuşma isteği ön koşulsuz, amasız ve ancaksız olarak haklı ve meşrudur. Her türlü niyet sorgulamasından azade bir şekilde saygıyla karşılanacak, son derece doğal bir istektir. Bir annenin yavrusuna kavuşmayı istememesi anormal, sıra dışı ve doğaya aykırı olurdu. Dolayısıyla annelerin bu beklentisinin, her türlü siyasi çıkar tartışmasının üstünde ayrı ve özel bir yerde tutulmasına özen gösterilmelidir. Kanımca meselenin bu yönünün tartışılacak bir tarafı yoktur. İşin özü ve esası da budur. Geri kalan bütün tartışmalar meselenin siyasi yönüdür. Ve tamamı da işin özünü ıskalar niteliktedir. Oysa siyaset halkın sorunlarını çözebiliyorsa insanların günlük, sıradan yaşamlarına dokunabiliyor ve iyileştirebiliyorsa siyasettir. Bunu yapamıyorsa ayak oyunu ve cambazlıktan başka bir şey değildir” diye konuştu.


Eylemle ilgili ortaya atılan iddialara da değinen Demirtaş, bu iddiaların annelerin beklentisini meşruluğuna halel getirmeyeceğini söyledi. Demirtaş, mesajına şöyle devam etti: “Bu ailelerin iktidar tarafından HDP binasına yönlendirildiği, kayyum atamalarına karşı oluşan tepkiyi örtmek için organize edildiği, iktidar tarafından siyasi amaçlar doğrultusunda istismar edildiği, aileleri HDP’yi yönlendirenlerin gerçek amaçlarının bu annelerin amaçlarıyla uzaktan yakından alakasının olmadığı, hatta aileleri ziyaret edenlerden bazılarının niyetlerinin provokasyon olduğu, iktidarın asıl amacının HDP’yi kriminalize ederek toplumsal lince tabi tutmak istediği ve benzeri pek çok argüman ileri sürülüyor. Elbette bunların hepsinin doğruluk payı vardır. Bunu anlamamak için saf olmak gerekir. Ancak yine de bunların hiçbiri, annelerin beklentisinin meşruluğuna ve haklılığına halel getirmez.

Ailelerin sorumlu olarak HDP’yi göstermeleri de yanlış yerde oturma eylemi yapmaları da bu beklentiyi gölgelemez, haksız duruma düşürmez. Asıl sorumluluğun iktidarda olması, meselenin özünü ıskalamamızı gerektirmez.Bazı annelerin HDP’ye yönelik haksız ithamlarda, eleştirilerde ve sitemlerde bulunmalarını da anlayışla ve serinkanlılıkla karşılamak zorundayız. Çocuklarının dağa gitmesinde veya kamu görevlilerinin alıkonulmasında HDP’nin en küçük bir sorumluluğu olmamasına rağmen bu tepkileri anlamaya çalışmalıyız. Çünkü bu insanlar, şu veya bu şekilde HDP’den yardım istiyorlar. Sorunun ortaya çıkmasında bir sorumluluğu yok diye HDP’nin çözüm arayışından kaçması söz konusu olamaz. Zaten HDP sözcüleri bu noktaya sık sık vurgu yapıyorlar. Ancak dertleri, annelerin haklı beklentisinin karşılanması dışında sırf HDP’yi sıkıştırıp linç etmek olanlar bu sesi duymamak ve duyurmamak için ellerinden gelen bütün istismarı yapıyorlar. Bütün bu kışkırtmalara rağmen, HDP’nin serinkanlılıkla, ilkeli ve ahlaklı duruşunu koruması ve kalıcı çözümlere odaklanması gerekir. Aslında HDP’liler, çeşitli vesilelerle bunları da açıkladılar.”


Demirtaş, çözüm için şu önerileri sundu;”


1- PKK’nin bu ailelerin çağrısına derhal cevap vermesini öncelikli olarak talep edelim.
 2- Çocukları dağda olan veya PKK’nin elinde olan kamu görevlilerinin ailelerinin evlatlarına sağ salim kavuşabilmelerinin en etkili, kalıcı ve ahlaki yolu barışı savunmak ve barışın sağlanması için bütün taraflara samimi çağrılar yaparak bunun siyasi, sosyo psikolojik ve toplumsal altyapısını bir an önce oluşturmaktır. Bu doğrultuda çabalarımızı yoğunlaştıralım. 
3- Oturma eylemi yapan ailelerin çocuklarının veya aileleri oturma eyleminde olmayıp da PKK’nin elinde olan kamu görevlisi kişilerin sağ salim ailelerine kavuşması için hem TBMM içinden hem dışından katılımlarla acilen bir komisyon kurulabilir. Bu komisyonda HDP de yer alabilir. Sorunun çözümüne katkı sunmak isteyen herkesle ve her kesimle samimi bir ortaklaşmaya gidelim. 
4- Geçmiş deneyimlerden de yola çıkarak, Öcalan’ın bu konulardaki etkisini ve samimiyetini değerlendirip devreye girmesini sağlayalım. Daha yakın zamanda, avukatları aracılığıyla ‘Ben bu sorunları bir haftada çözmeye hazırım. Kendime güveniyorum’ diyen bir şahsiyeti görmezden, duymazdan gelmeyelim. Sadece HDP önündeki anneleri değil, eli yüreğinde bekleyen tüm anneleri sevindirecek, ülkeye demokrasiyi ve barışı getirecek girişimlerin önünü açalım.  
5- Bütün bunları bir siyasi partiyi büyütmek, ötekini küçültmek, berikini dışlamak için değil, 82 milyon Türkiye Cumhuriyeti yurttaşının huzuru, özgürlüğü, demokratik yaşamı, barışı için yapalım. Parti ayrımı gözetmeksizin el ele verelim, birlikte harekete geçelim.”

Editör: TE Bilişim