Gazete Emek-HDP'nin önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın kesinleşen 4 yıl 8 aylık hapis cezasına ilişkin avukatları Anayasa Mahkemesi'ine başvuruda bulundu.

 Avukatlar yaptıkları yazılı açıklama ile bu cezaların hukuksuz olduğunu ve Demirtaş'ın derhal serbest bırakılması gerektiğini söyledi. 

İşte Demirtaş'ın avukatlarının yaptığı açıklama:

Müvekkilimiz Sayın Selahattin Demirtaş’a 17 Mart 2013 tarihinde yaptığı Newroz konuşması (yasama sorumsuzluğu kapsamında) nedeniyle, 7 Eylül 2018 tarihinde, İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 4 yıl 8 ay hapis cezası verilmiş, bu cezaya karşı istinaf talebimiz İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi tarafından gerekçesiz bir şekilde esastan reddedilmiş ve verilen hüküm kesinleştirilmiştir. Verilen hükmün kesinleşmesi üzerine; Anayasa’nın 36. maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS)’in 6. maddesinde düzenlenen Adil Yargılanma Hakkının ve Masumiyet Karinesi İlkesinin, Anayasa’nın 26. maddesi ile AİHS’in 10. maddesinde düzenlenen İfade Özgürlüğünün, Anayasanın 67. Maddesi ile AİHS’in Ek 1 Numaralı Protokol’ünün 3. maddesinde düzenlenen Serbest Seçim Hakkının, Anayasanın 26. ve 36. maddeleriyle bağlantılı olarak Anayasanın 13. ve 14. maddelerinin ve AİHS’in 6. ve 10. maddeleriyle bağlantılı olarak AİHS’in 18. maddesinin ihlal edildiği gerekçesiyle 31 Aralık 2018 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne tarafımızca bireysel başvuru yapılmıştır.

Önemle belirtmek gerekir ki; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından 20 Kasım 2018 tarihinde verilen Demirtaş v. Türkiye (No. 2) kararında, Türkiye’deki genel siyasi durum da dikkate alınarak, Sayın Demirtaş’ın tutuklanmasının ardında yatan nedenin ve Demirtaş hakkındaki hak sınırlandırmalarının birincil amacının çoğulculuğu boğmak ve siyasi tartışma özgürlüğünü kısıtlamak olduğu ifade edilmiştir. Kararda tehdit altında olanın yalnızca Sayın Demirtaş’ın bireysel hak ve özgürlükleri değil, tüm demokratik sistem olduğu sonucuna ulaşılmış, AİHS’in 18. ve 46. maddeleri uyarınca, hakkında yeni bir delil olmadığı sürece, Demirtaş’ın özgürlüğünden alıkonulmasının tespit edilen ihlallerin devamı anlamına geleceği belirtilmiş ve derhal serbest bırakılmasına vurgu yapılmıştır. 

AİHM kararından sonra, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı aynı zamanda AKP’nin de Genel Başkanı olan R. Tayyip Erdoğan, “AİHM, sen neredesin? Sen bunları görüyor musun, bunları takip ediyor musun? Bunlar hakkında verilmiş bir kararın var mı? Türkiye'de darbeye teşebbüs eden FETÖ'cüleri baş tacı yapan hiçbir ülkenin, hiçbir kurumun 'demokrasinin' adını ağzına almaya hakkı yoktur. Bunun adı 'özgürlük' veya 'hak arayışına destek olmak' değil, düpedüz 'terörperestliktir, terörist seviciliktir’” demiştir. Cumhurbaşkanı daha sonra yaptığı başka bir açıklamada, AİHM'in kararıyla ilgili olarak, "Bizi bağlamaz. Karşı hamlemizi yapar, işi bitiririz" demiştir.

Yine, AİHM’in ihlal ve tahliye kararının yayımlandığı gün, Cumhurbaşkanı ve aynı zamanda AKP’nin de Genel Başkanı olan R. Tayyip Erdoğan’ın Ankara Cumhuriyet Başsavcısı ile görüştüğü öğrenilmiştir. Erdoğan’ın 23 Kasım 2018 tarihinde yaptığı, “karşı hamlemizi yapar, bu işi bitiririz” açıklamasındaki ‘karşı hamle’nin, Demirtaş’ın İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nce örgüt propagandası suçunu işlediği iddiasıyla verilen 4 yıl 8 aylık hapis cezasıyla ilgili istinaf başvurusunun esastan reddedilerek verilen hükmün kesinleştirilmesi ve bu suretle AİHM’in kararının boşa çıkartılması olduğu anlaşılmıştır. 


Hükümetin yargı üzerindeki aleni baskısı nedeniyle Anayasa Mahkemesi ve AİHM’in vereceği her ihlal kararının yeni bir ceza hükmü ile boşa çıkarılma ihtimali vardır. Bu nedenle Sayın Demirtaş, sistematik bir ceza tehdidi ile karşı karşıyadır. Hükümetin ve yerel mahkemelerin Sayın Demirtaş hakkındaki AİHM kararlarını dahi tanımayan tutumları, görev ve yetkilerini kötüye kullanmaları, Anayasa Mahkemesi’ne önemli bir sorumluluk yüklemektedir. 

Sözleşmeden doğan hakların ve kısıtlamaların hükümet ve yerel mahkemeler tarafından bariz bir şekilde kötüye kullanıldığı somut verilerle ortada ve tartışmasızken Anayasa Mahkemesi yapmış olduğumuz başvuruyu ivedi olarak ele almalı ve karara bağlamalıdır. Demirtaş - Türkiye AİHM kararında da, Anayasa Mahkemesi’nin Sayın Demirtaş’ın haksız tutukluluk başvurusunu makul sürede ele almadığı vurgusu yer almaktadır. Ayrıca Anayasa Mahkemesi’nin önünde Sayın Demirtaş’ın dosyası kadar acil ve önemli dosya sayısı çok azdır. Tüm bunlar düşünüldüğünde, Anayasa Mahkemesi’nin dosyayı en ivedi şekilde ele alması hakkaniyet açısından şarttır. Nihayetinde Sayın Demirtaş Türkiye siyasetinin en önemli aktörlerinden biri olmayı halen sürdürmektedir. Anayasa Mahkemesi, Sayın Demirtaş’a yönelik bu açık ve pervasız yürütme - yargı saldırısına karşı hukukun üstünlüğünü koruyan bir karar vermelidir. 


 

Editör: TE Bilişim