Artı Gerçek Yazarı Ayşe Yıldırım, HDP'ye yönelik operasyonun ardından 6-8 Ekim dönemine ilişkin dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.

Ayşe Yıldırım'ın Artı Gerçek'teki yazısı şu şekilde:

Selahattin Demirtaş, Nisan 2018'de mahkemede anlatıyordu 6-8 Ekim Kobane olaylarının yaşandığı günleri:

"Bakın, biz çağrı yaptığımız saatte Türkiye’nin birçok yerinde irili ufaklı yürüyüşler yapılıyordu zaten, tablo net anlaşılıyor. En küçük bir şiddet eylemi yok. Yaralama yok, öldürme yok, talan yok, hiçbir şey yok. Polis müdahalesi de yok.

Ertesi gün, 7 Ekim öğlen saatlerine kadar, aslında o gece yapılan yürüyüşlerden sonra ortalık duruldu. 

7 Ekim günü, Muş Varto ilçesinde öğlen saatlerinde, 14:30 gibi, bir haber basına düştü; ‘Bir kişi, polisin açtığı ateş sonucunda hayatını yitirdi‘. 25 yaşında, Hakan Buksur. Kobani olaylarının ilk şiddet eylemidir. Katledildi.

Biz açıklama yapmışız, aradan neredeyse bir güne yakın bir zaman geçmiş, hiçbir şiddet olayı yok. Gösteriler de durulmuş neredeyse. Fakat bakın aynı saatte, biri daha açıklama yapıyor. Ayın 7’si, yine 14 suları. Gaziantep’te, mülteci kampında konuşma yapıyor. Diyor ki ‘Kobani düştü düşecek.‘ Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.
Kobani olayları eğer ille de bir şeyle bağlantılandırılacaksa savcılar, ‘HDP’liler bilmeliydi, bilmeleri gerekiyordu, hatta biliyorlardı bunların olacağını‘ diyeceklerine, ‘onların açıklaması provoke etti‘ diyeceklerine, yürekleri yetiyorsa ‘bu açıklama provoke etti‘ desinler. Şu açıklama yapılana kadar tek bir ölüm olayı yoktur, tek bir. ”
Başka bir şey daha anlatıyordu Demirtaş, 6-8 Ekim olaylarına dair.

Aslında 6 Ekim’de yani HDP’nin açıklamasıyla değil 7 Ekim’de öğleden sonra başlayan olayları durdurabilmek için AKP ile nasıl ortak çalıştıklarını:

"Sırrı Süreyya Önder arkadaşımı Ankara’da, bu çalışmalar kapsamında bizatihi görevlendirmiştim, Ankara’da hükümet ile temasta. Neredeyse saat başı, İçişleri Bakanı Efkan Ala ile telefonda görüşüyordu. Nerede provokasyon varsa biz il-ilçe teşkilatlarımızı seferber ediyorduk; İçişleri Bakanı, oradaki güvenlik güçlerini seferber ediyordu. Efkan Ala’yı da çağırmanız lazım. ‘Bizim kontrol edemediğimiz güvenlik güçleri var‘ diyordu Efkan Ala. ‘Ama bu provokasyonu başka türlü, el ele vermezsek engelleyemeyiz.‘
Yarım saatte, 15 dakikada, en geç iki saatte bir bakanla telefon trafiği kuruluyor. Şurada şu patladı, burada bu oldu, burayı siz halledin, burayı biz halledelim. Çözüm sürecini yürüten heyettedir Efkan Ala, aynı zamanda İçişleri Bakanı olarak.

O günün Cemaat üyeleri, İran İstihbaratı, Ortadoğu’daki başka istihbarat örgütleri, bunlar benim beyanlarım değil, İçişleri Bakanı arkadaşlarımızla görüşmesinde ‘Biz tespit ettik‘ dedi. Batılı istihbarat örgütleri FETÖ’yü de kullanarak büyük bir provokasyon yaratmaya çalıştılar. Kısmen başarılı oldular, ama bizler elbirliğiyle çaba sarf edip durdurduk, bunu inkar edemezler. Mutlaka Efkan Ala’nın gelip şurada tanık kürsüsünde dinlenmesi lazım. Ben Efkan Ala’ya, gözünün içine bakarak sormak istiyorum; ‘Sayın Bakan, o 3 gün boyunca biz beraber çaba sarf etmedik mi durdurmak için?‘ Hayır diyemez. 

Peki 48 gün boyunca ben kamuoyunda linç edilirken neden sustunuz diyeceğim. 3 yıldır beni halen linç etmeye devam ederken, bundan ben tutukluyken, neden çıkıp gerçekleri anlatmıyorsunuz?“

Sadece bunları da değil o günlerde yaşanan diğer şeyleri de anlattı Demirtaş, mahkeme salonlarında. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu ile yaptığı görüşmeleri. Davutoğlu’nun verdiği sözleri, tutmadığı sözleri…

Katledilen 33 kişinin HDP’li olduğunu. Yasin Börü ve diğer katledilen kişilerle ilgili bir yargılama yapılmasına rağmen katledilen HDP’lilerin dosyasında tek bir tutuklu sanık bile olmadığını… 

Güvenlik güçlerinin içinde bir grubun kontrol dışına çıktığını da anlattı, hem de görüntüleriyle birlikte sundu mahkeme heyetine…
HDP’lilerin de HÜDAPAR’lıların da provokasyon için vahşice katledildiğini söyledi. 
Olayların araştırılması için verdikleri önergelerin AKP tarafından reddedildiğini de…
6-8 Ekim’de gerçekte ne olduğunu anlamak istiyorsanız Demirtaş’ın mahkeme salonlarındaki savunma metinlerini okuyun.
Altı yıldır HDP’liler linç edilirken susan Efkan Ala da, dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu da artık konuşmalı.

Editör: TE Bilişim