Gazete Emek- Erdoğan, İran sınırında inceleme ve denetlemelerde bulunan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'dan çalışmalara ilişkin bilgi aldı, hudut birliklerine seslendi.

Erdoğan konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

"Çok farklı bir dönemden geçiyoruz, bir taraftan sel afetleri bir taraftan yangınlar. Bütün bunlar devam ederken bir de dedikoduya dayalı bir sıkıntı. Bu dedikoduya dayalı sıkıntıları da inanıyorum ki sizler bertaraf edeceksiniz. Bunları da aşmamız gerekiyor çünkü bir yalan terörü Türkiye'de estiriliyor.

Bu yalan terörünü biz sizinle beraber aşacağız. Özellikle de bu sınırlarda ördüğümüz duvarlarla giriş-çıkışları da tamamen engellemiş olacağız. Çünkü bu hudutlardaki duvarlarımız bizim emniyet, güvenlik duvarlarımızdır. Bunu sizler başardığınız takdirde TSK'nin, güvenlik güçlerimizin yükü daha da hafifleyecektir. Bu duygularla sizleri tebrik ediyor, başarılarınızın devamını diliyorum."

MURAT SARISAÇ'TAN AÇIKLAMA

HDP Van Milletvekili Murat Sarısaç, Türkiye'nin son dönemdeki göçmen krizine dair dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

Van'daki göçmen akınına değinen Sarısaç, “Sınırdaki ölümler, 15 kişilik minibüslere 70 kişinin bindirilmesi sonucunda kaza geçirmeleri, birçok mültecinin yaşamını yitirmesi, Van Gölü’nde teknenin batması sonucu 60’in üzerinde mültecinin hayatını kaybetmesi Van’ı mülteci mezarlığına dönüştürdü” dedi.

Van’da ANKA Haber Ajansı’ndan İshak Kara'nın sorularını yanıtlayan Murat Sarısaç, kentte yaşanan kaçak göçmen sorununa ilişkin şunları söyledi:

“Van, Ortadoğu pazarının tam ortasında geçiş yolu; uzun bir sınıra sahip. Ortadoğu yönetimleri otoriter. Bu savaşlar yüzünden Ortadoğu toplumlarının, barışı, mutluluğu ve refahı batı ülkelerinde arayan bir davası var. Türkiye de bir geçiş güzergahı bu noktada. Türkiye’yi kullanıyorlar. Türkiye’de de mültecilere yaklaşım biçimi gayri insanidir. Hiçbir şekilde bunların haklarını esas alan bir anlayışla Türkiye hareket etmiyor. Uluslararası anlaşmalara, Birleşmiş Milletler’in mülteci anlaşmalarına da çekince koymuş durumda. Mülteci olarak tanınmıyor ve bu tarzda da hareket ediyor. Buradan gelen mülteciler, genellikle sınırlarda, kışın geldiklerinde soğuktan ölüyorlar. Ya da askerlerin ateş açması sonucu ölüyorlar. Buraya kadar kendilerini atanlar da Türkiye’nin mülteci haklarını tanımayan durumu, askerlerden kaçtıkları için uluslararası suç şebekelerinin eline itiyor.

“VAN’I MÜLTECİ MEZARLIĞINA DÖNÜŞTÜRDÜ”

Bu da birçok travmatik duruma, insanlık onurunu zedeleyen duruma neden oluyor. Van o konuda bir mülteci mezarlığına dönüşmüş. Sınırdaki ölümler, 15 kişilik minibüslere 70 kişinin bindirilmesi sonucunda kaza geçirmeleri, birçok mültecinin yaşamını yitirmesi, Van Gölü’nde teknenin batması sonucu 60’in üzerinde mültecinin hayatını kaybetmesi, Van’ı mülteci mezarlığına dönüştürdü. Bu devletin mültecileri değil de kaçakçıları koruyan anlayışı bugünkü vahim durumu ortaya çıkarıyor.

“MÜLTECİLER YOKSULLUKTAN SAVAŞTAN KAÇIYOR

Anayasal dokunulmazlığımız olmasına rağmen bizler bile bir yere gittiğimizde onlarca, binlerce polis etrafımızı sarıp kalkanlar arasına alıyor. Bakanların açıklamasına göre; ‘bizden habersiz oradan kuş uçmaz’ deniliyor. Ama bakıyorsunuz; sınır kaçakçıları, uluslararası şebekeler yüzlerce mülteciyi bir minibüse, teknelere doldurup götürebiliyor. Buradaki devlet kurumlarının bu kaçakçılarla, suç örgütleriyle ilişkisi olduğu, bunların gözetiminde gittiği anlaşılıyor. Dünkü otobüs firmasının durumu bundan ibaret. Yani otobüs firması, devletin tanımadığı hakları kullanarak bunu bir ranta dönüştürmek istiyor. Mülteciler kendi ülkelerinden savaştan kaçarak, yoksulluktan kaçarak buraya sığınmış. Buradan Avrupa’ya gitmek isteyen mültecileri kullanarak kendisine bir rant kapısı açmak istiyor. Türkiye’deki kötü yönetim, gayri insanı anlayışın, artık her kuruma, otobüs firmalarından tutun diğer kurumlara kadar yansımış olduğu bir zihniyetle karşı karşıyayız. 

“İKTİDAR YOLU VAN’DAN GEÇİYOR”

Mesut Yılmaz Diyarbakır’a geldiğinde Avrupa’nın yolunun Amed'den geçtiğini, şimdiki yönetim anlayışının da iktidar yolunun Van’dan geçtiğini belirten bir durumdur. Sürekli Van’a gelip gitmeleri güzel bir durumdur. Daha öncekiler gibi geleceklerse, hiçbir çözüm üretmeden Van halkını birkaç vaatle üstü kapalı birkaç söylemle, soyut siyasi politik söylemlerle kandırabileceklerini düşünüyorlarsa yanılıyorlar. Bütün siyasi partiler gelsin, ama geleceklerse Van halkının taleplerini çok iyi bilen ve onu önemseyen bir anlayışla geldikleri zaman kıymetli olacaktır. Esasa inmeden, Kürt sorununu çözmeden, bu insanların beklentilerini karşılamadan, sadece kandırmaya dönük gelip gidenler, geldikleri gibi giderler.”

Editör: TE Bilişim