Gazete Emek-Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuştu. Erdoğan, partisine katılan Mehmet Ali Çelebi’ye rozet taktı.

Erdoğan, Amasra'daki maden faciasına ilişkin "Tüm önlemlere ve sistemlere rağmen nasıl olup da patlama yaşandığını bilmiyoruz" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu'na seslenen Erdoğan, "Buradan Sayın Kılıçdaroğlu'na çağrı yapmak istiyorum; madem kendine güveniyorsun, madem ülke ve milletin geleceğinde sorumluluk almak istiyorsun öyleyse hodri meydan. Gücün yetiyorsa, yüreğin yetiyorsa seçimlerde çık karşımıza. Bırak kararı millet versin. Yok eğer aday olmak istiyor ama birilerinin şantajına, tehdidine maruz kalarak ilan edemiyorsan da korkma" diye konuştu.

Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:

"Madendeki gaz izleme sensörleri, 24 saat süreyle çalışmakta, oran belirli bir değerin üzerine çıktığında sesli ve ışıklı alarm vermektedir. Kömür ocaklarında havadaki metan seviyesi yüzde 1 oranına çıktığında patlatmalar durdurulmakta, yüzde 1,5 oranına çıktığında enerji kesilmekte, yüzde 2 oranına çıktığında ise personel tahliye edilmektedir. Metan gazının patlaması için ise havadaki oranının en az yüzde 5 ve daha üzeri olması gerekmektedir. Amasra'daki ocakta yaşanan kaza öncesi kayıtlara göre saat 18.05'te havadaki metan gazı oranının yüzde 1,5 seviyesine çıkması sebebiyle ocaktaki elektrik kesilmiştir. Maalesef saat 18.09'dan sonrasına ilişkin kayıt mevcut değildir. Kömür ocağımızda tüm önlemlere ve sistemlere rağmen nasıl olup da patlama yaşandığını henüz bilmiyoruz. Kurumlarımız ve uzmanlarımız çalışmalarını tamamladıktan sonra bunu öğrenebileceğiz. Patlamayla ilgili kesin rapor çıkana kadar söylenen her şey spekülasyondan ibaret kalacaktır. Bize düşen bu rapor önümüze gelene kadar yapabileceklerimize bakmaktır.
Kazanın yaşandığı andan itibaren devletimiz tüm bakanları, kurumları ve personeli ile olaya müdahale etmiştir. Kazadan sonraki 18 saat içerisinde de arama kurtarma faaliyetleri tamamlanmıştır. Ocağın 16-24 vardiyasındaki 110 çalışandan 41 kardeşimiz maalesef patlamada hayatını kaybetmiştir. Yaralılarımızdan durumu ağır olan 6'sı, İstanbul Çam Sakura Hastanesinde tedavi edilmekte, kalanı mahallinde tedavi altına alınmış ve elhamdülillah evlerine dönmüştür.
Cumartesi günü Amasra'ya giderek hem olayla ilgili yerinde bilgi aldım hem bazı şehitlerimizin de cenaze törenlerine katıldım. Diğer mevtalara da bakan arkadaşlarım yine cenaze törenlerine katılarak ailelerini ziyaret ettiler, ben de ilk gün bu ziyareti yapan bir kişi oldum. Ertesi gün İstanbul'daki yaralılarımızı Çam Sakura'da bizzat ziyaret ettim. Bazılarının durumlarının iyiye gittiğini biliyorum. Bu arada tabii Sağlık Bakanlığımıza bu hastalarımızın bütün yakınlarından 50 civarında insan onlar da Çam Sakura'daydı. Onlara da gerçekten üst düzeyde, adeta bir otel hizmetini verdiler. Halen bu süreç devam ediyor. Kendileriyle doktor arkadaşlarımızı da yanıma almak suretiyle bir ayrıca sohbetimiz oldu. Soruları varsa sorularını cevaplandıralım istedim. Hepsi bize şükranlarını bildirdiler ve orada kendilerine gösterilen ilgi sebebiyle de memnuniyetlerini ifade ettiler. Hastanedeki tüm işçi kardeşlerimizin özellikle sağlığına kavuşarak onların da evlerine dönmesi en büyük beklentimizdir.
HİÇ KİMSENİN GÖZÜNÜN YAŞINA BAKILMAYACAK: Bunun siyasi istismarı olmaz. Bu siyasi istismarı yapanları da ben milletime havale ediyorum. İktidara gelirlerse işte çocuklarını hepsini haklarını vereceklermiş. Ne yaptığımızdan haberi yok. Soma'da ne yaptık haberi yok. Soma'da hepsini yaptığımız gibi aynı şekilde biz Başbakanlığım döneminde 1500 aileden onların çocuklarını hamdolsun işe yerleştirdik. Biz bunları yaptık. Sen nereden geliyorsun ya? Bu geriden geliyor. Zaten nal toplamaya alışmış, hala nal toplamaya devam ediyor. Aynı şeyi biz Soma'da yaptık. Biz kimseyi aç açıkta bırakmadık. Hepsinin ailesinden birer çocuk, yakınlarından, kardeşlerinden, yoksa anne baba hepsine gerekli olan desteği verdik, vereceğiz. Bizim ulaştığımız yere senin hayallerin bile ulaşamaz bunu böyle bilesin. Hiçbir madenci yakınımızın en küçük bir mağduriyet yaşamaması için süreci biz de yakından takip ediyoruz, edeceğiz. Kaza raporlarının çıkmasıyla birlikte ihmali görünen hiç kimsenin gözünün yaşına bakılmayacağından da milletimiz emin olsun.

Dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de kömür madeni kazaları yaşanmakta ve bunun bir kısmında maalesef pek çok insan hayatını kaybedebilmektedir. Maden kazaları, İngiltere'den Fransa'ya, Almanya'dan Japonya'ya, Hindistan'dan Çin'e, Hollanda'dan Kanada'ya, Amerika'dan Rusya'ya her yerde yaşanabilmektedir. Bunlar arasında bazılarında bakıyorsunuz örneğin Fransa'da 1099 ölüm, Japonya'da 687 ölümün, Çin'de 2388 ölümün, Almanya'da 405 ölümün, İtalya'da 268 ölümün yaşandığı kazaya da şahit oluyoruz. Ülkemizde de sadece kayıt tutulmaya başlandığı 1930 yılından bugüne 2014 vatandaşımız maalesef maden kazalarında şehit olmuştur. Üstelik bu rakamlara bilhassa 2 binler öncesinde kıyı köşedeki pek çok ruhsatsız ocakta yaşanan kazalar ve kayıtlara aktarılmayan kayıtlar dahil değildir.
TESPİT EDİLİRSE SUÇLUNUN YAKASINA YAPIŞACAĞIZ: Nispeten yakın tarihe şöyle bir baktığımızda 1983'te Zonguldak'ta 103 ölüm, 1990'da Amasya'da 59 ölüm, 1992'de Zonguldak'ta 263 ölüm, 2003'te Yozgat'ta 38 ölüm, 2014'te Manisa'da 301 ölüm yaşanan kazalar görüyoruz. Amasra'daki 41 kayıtlı son hadisede nispeten yüksek ölümlü kazalar arasında yer alıyor. Bizim inancımız, tek bir insanımızın burnunun dahi beşer hatasından kaynaklanan sebeplerden kanamasına rıza göstermemeyi emreder. Hele ki can söz konusu olduğunda en küçük bir affımız, en küçük bir esnekliğimiz söz konusu olamaz. Amasra'daki madende hayatını kaybeden her bir madencimizin acısını yüreğimizde hissediyoruz. Bunu söylerken, birileri gibi istismar yapmıyoruz. Gerçek hissiyatımızı ifade ediyoruz. Onların geride bıraktığı yavrularının, eşlerinin, anne babalarının, sevdiklerinin yüzündeki hüzün ve sergiledikleri vakur duruş adeta ömrümüzden ömür götürüyor. Ama biz aynı zamanda burası inananlar için çok çok önemli. Kadere inanan insanlarız. Özellikle kaza ve kadere inanan insanlarız. Elbette tespit edilirse suçlunun yakasına yapışacağız. Elbette sistemde belirlenen eksikler, aksaklıklar varsa giderilmesini sağlayacağız. Elbette şehitlerimizin geride kalanlarına tüm imkanlarımızla sahip çıkacağız. Bunları yapmak hem bulunduğumuz makamın sorumluluğu gereğidir hem de milletimizle aramızdaki gönül bağının tabii bir neticesidir.
Hiç şüphesiz tüm bunları yaparken mukadderata, rabbimizin yazgısına da teslim olacağız. Özellikle biz Müslümanlar için bu olmazsa olmazdır. Yeri geldiği zaman bu ülkenin yüzde 99'u Müslümandır diyoruz. Yüzde 99'u Müslümansa, Müslüman olarak da bunun gereğine imanımız tam olacak. Ama senin İslam'la alakan, Müslümanlıkla alakan yoksa onu zaten biz bıraktık gitti. Bu ikisi birbiriyle çelişen değil, tam tersine birbirini tamamlayan tutumlardır. Dua ederken en çok kullandığımız ifade, hakkımızda hayırlı olanı istemek değil midir? Bize düşen aklımızın erdiği, gücümüzün yettiği, izanımızın   kavradığı en iyi, en ideal, en ileri gayreti ortaya koymaktır. Yani biz, esvaba tevessül, gerisi Allah kerimdir, sonrası rabbimize aittir. Hadisenin nasıl yaşandığı dahi tam olarak bilinmiyorken meseleyi başka taraflara çekenler, hele hele işi kader kavramını aşağılamaya kadar vardıranlar tehlikeli bir mecrada ilerlemektedir. Sen inanmayabilirsin. Ama Bay Kemal ve avanesi, ben kaza ve kadere iman etmiş bir insanım ve böyle yürüyorum. Biz her vakit olduğu gibi bugün de milletimize söylüyoruz. Amasra'daki maden kazası yürütmesiyle, yasamasıyla, yargısıyla, devletin tüm kurumları tarafından takip edilecek, hiçbir meselenin karanlıkta, hiçbir ihmalin cezasız kalmaması temin edilecektir.
BU İÇ TÜZÜKLE BU İŞLER YÜRÜMEZ: Bay Kemal, önce adamlarına sahip çık; Meclis'in kürsüsüne çekiçlerle gelip orada telefon kırmaya yönelmesinler. Bu ahlaki değil. Bu edebe, ahlaka terstir. Bunlara eyvallah mı edeceğiz? Gereken neyse bu milletin parlamentosu bunlara haddini bildirmelidir. Parlamento, Meclis İç Tüzüğü'nü değiştirmelidir. Bu iç tüzükle bu işler yürümez. Daha çok kişiler daha önce olduğu gibi silahla da gelir orada adam öldürürler çekiçle gelir telefon kırar başkalarının kafasını da kırar. Bunlara eyvallah mı edeceğiz. Gereken neyse bu milletin parlamentosu bunlara da haddini bildirmelidir.
AVRUPA DOĞAL GAZINI TÜRKİYE'DEN TEMİN EDECEK: Şu anda Avrupa doğal gazı nereden temin edeceğiz diye arayış içinde. Türkiye'nin böyle bir sorunu da yok. Türkiye doğal gazda da bir hat olacak. Son görüşmemizde Sayın Putin ile hemfikir olduk. 'Avrupa doğal gazını Türkiye'den temin edebilir' dedi.

SIKINTILARIN FARKINDAYIZ: Her bütçemiz gibi 2023 teklifinde de çalışanından işverenine, esnafından çiftçisine tüm kesimleri koruyacak, yatırımları sürdürecek yaklaşımı esas aldık. Türkiye'nin önümüzdeki sene benzer tempoyu sürdürmesini sağlayacak bütçe hazırladık. Küresel ekonomik krizin ve artan resesyonun çıkaracağı sıkıntıların farkındayız. Kimi sektörlerde bunun etkilerini görmeye başladık. Reel sektörü daha fazla destekleyecek, 250 milyar doları aşan ihracatın daha yukarı çıkmasını sağlayacak bütçe hazırladık.
REFAH KAYBINI TELAFİ EDECEĞİZ: Turizmde 50 milyon turiste ve 40 milyar dolara giden bereketli bir sezon geçiriyoruz. Bunu daha ileri taşıyacak hazırlıkların içindeyiz. Bütçe açığını yüzde 3,5 hedefinin altında tutabileceğimiz anlaşılıyor. Ekonomimize kurulan tuzağı bozmuştuk. Yükselen enflasyon sebebiyle refah kaybını telafi etmekte kararlıyız. Önümüzdeki yılbaşında daha ileri adımlar atarak telafi sözümüzü yerine getirmeyi sürdüreceğiz.

DÜNYANIN PEK ÇOK YERİNDE ZATEN VAR: TBMM geçtiğimiz hafta tarihi bir kanunu kabul etti. Kamuoyunda "Sosyal medya düzenlemesi" olarak bilinen bu kanun dünyanın pek çok yerinde zaten vardır. Ülkemizi bu düzenlemeye kavuşturduğu için Meclisimize teşekkür ediyorum. Bu kanun keyfi keder bir kanun değil, acil bir ihtiyaçtı. Ana muhalefet buna da karşı çıktı. Çünkü işlerine gelmiyor. Bizim amacımız sosyal medyada vatandaşlarımızın güvenlik ve huzurlarını temin etmektir. Adeta ağızlarından köpükler saçarak höykürenler sosyal medya kaoslarından beslenenlerdir. Kimseden izin alacak değiliz.

ABD'de, Almanya'da, İngiltere'de var olan düzenlemeyi Türkiye'ye çok gören zihniyet ya müstemleke zihniyeti ya beşinci kol elemanıdır. Vatandaşımızı savunmasız bırakamazdık. Yalan ve iftira kampanyaları da bir çeşit terör saldırısıdır. Yalanla yatıp kalktıkları için gerçek insanla ilişkisi kopanların bunları anlaması mümkün değildir.

Gazeteci, öğrenci diye çıkardıkları ya terörist ya kriminal suçlu olanlar hakikat ışığını istemez. Meclis'e, Başkanı'na, milletvekillerine hakaret edenlerin derdi özgürlük de demokrasi de hukuk da olamaz. Bunların tek karın ağrısı bir çöplüğü ıslah edecek adımların atılmasıdır. Hukukun sokakta, evde, işyerinde olduğu gibi sosyal medyada geçerli olması herkesin menfaatinedir.

ABD GEZİSİNİN ŞAİBELİ TARAFLARI VAR: Bu zat ABD'ye gitti. Benzin istasyonuna gitmiş, hamburgeciye takılmış. 8 saat orada geçmiş. Ülkemizde de benzer fotoğraflar verilebilirdi. Burada da benzinlikte takılabilirdi. Bir de bu gezinin şaibeli tarafları var. Oradaki Türk Evi'ne gittiğinde orası tüm fiyakasını siler süpürür. TÜRKEN'in yaptırdığı bina için çocuklarıma laf atıyor. Attığın bütün yalanlarda, açtığım davaları kazanıyorum. Bununla ilgili davayı da açacağız buradan da bir şeyler gelecek. Birkaç alt düzey ziyaretin dışında kapalı kapılar ardından şaibeli kurum ve kişilerle bir araya gelmektir. Bu zatın tamamı yalan, yanlış hezeyanlarını sürekli tekrar etmekten artık ben bıktım. Şayet siyaset yapmaktan anladığı buysa hem kendisine hem partisine hem ülkeye yazık. Siyasetin kirletilmesine razı olmuyor. Siyaset bu adamın yaptığı iş değildir. Siyasetin ne olduğunu görmek istiyorlarsa bizim 20 yıldır yaptığımız eser ve hizmetlere baksınlar.

HODRİ MEYDAN ÇIK KARŞIMA: Buradan Sayın Kılıçdaroğlu'na çağrı yapmak istiyorum; madem kendine güveniyorsun, madem ülke ve milletin geleceğinde sorumluluk almak istiyorsan öyleyse hodri meydan. Gücün yetiyorsa, yüreğin yetiyorsa seçimlerde çık karşımıza. Bırak kararı millet versin. Yok eğer aday olmak istiyor ama birilerinin şantajına, tehdidine maruz kalarak ilan edemiyorsan da korkma."

Kaynak: Duvar 

Editör: TE Bilişim