Gazete Emek-Cumhurbaşkanı Erdoğan katıldığı A haber yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. 

Erdoğan'dan Soçi açıklaması: Suriye'deki barışın tesisine katkıda bulunuyoruz

— Astana sürecinin alt başlıkları olarak Soçi zirvelerini başlattık. Birinci turda Soçi, Ankara, Tahran olarak devam eden şimdi ikinci turda tekrar Soçi'den başlayıp, inşallah beşincisini Türkiye'de yapacağız. Hangi vilayetimizde yapacağımıza karar vermedik. Bu buluşmamız da çok çok verimli ve faydalı oldu. Fırat'ın batısında başta İdlib olmak üzere,bunun dışında Münbiç olmak üzere bunları masaya yatırdık, Cerablus, El Bab'ı masaya yatırdık. Aslolan Münbiç'teki terör örgütlerinin YPG/PYD'nin bulundukları yeri terk etmesi, Münbiç'ten çıkması gerekiyor. Fırat'ın doğusuna kaydırılması gerekiyor. Münbiç yüzde 85-90 itibarıyla Araplara aittir. Bu söz Obama döneminde verildiği halde yerine getirilmedi, sayın Trump da verdi bu sözü, yerine getirilmedi. Hala bize söylenen 'çıkacaklar, terkedecekler'. Bu arada Münbiç'in dışında İdlib önem arzediyor. 300-400 bin insanın bulunduğu yerde sınamalar oldu. Ülkemiz çok ciddi bir iltica akımına uğrayacaktır.

'AFRİN "TÜRK ORDUSU BURAYA GELSİN" DEDİ'

— 310 bin mülteci Türkiye'den Cerablus, Afrin, El Bab'a geri döndü. Biz bu dönüşleri yeterli bulmuyoruz. O insanların mutluluğunu tesis, temin etmek. O insanlar şu anda dönüşle beraber huzur yakaladılar. Bir şey bizi çok mutlu ediyor. Afrin dedi ki, Türk ordusu buraya ne zaman gelecek? Aynı şey Cerablus, El Bab'da oldu. Okullarını, hastanelerini yaptık. Futbol sahalarında adeta bir lig oluşturma durumuna geldiler. Yeniden bir millet, halk olduklarını anlama fırsatını verdi. Bunu sağlayan da TSK oldu. Bizim STK'larımız, Kızılay, AFAD oldu.

'TÜRKİYE AZ GELİŞMİŞ ÜLKELERE YARDIMDA BİR NUMARA'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Suriye konulu Dördüncü Üçlü Zirve Toplantısı'nda bir araya geldi.

-Avrupa'dan söz var ama icra yok. Bütün mesele Türkiye olarak hep veren el olacağız dedik. Bunda da dünyada özellikle tüm ülkeler arasında milli gelire oranla bu tür en az gelişmiş ülkelere yardım noktasında Türkiye bir numara. Bazıları ABD diyor ki, 'biz 1 numarayız' hiç alakası yok. OECD'nin rakamları var. Soçi gerçekten öyle bir zirve oldu ki. Herkes artık Türkiye'nin samimiyetini anladı, anlıyor. Suriye'de artık düzenin kurulacağı izlenimi başladı.Bu da önemli. Biz iktidar olarak hamdolsun bu süreci sağlamış bulunuyoruz. Yeterli mi, değil. Ulusal güvenliğimiz neyi gerektiriyorsa onu da yapacağız.

'TRUMP YARIN DEAŞ'I BİTİRDİK DİYE AÇIKLAMA YAPABİLİR'

— Trump'ın şu anda bir para talebi var. Bu para talebinin Kongre'den çıkması gerekiyor. Şu an itibarıyla çıkmış değil. Bu konuda da çok farklı yöntemleri kullanmak istiyor. Demokrat üyeler bunu üst mahkemeye götürme durumundalar. Bir diğer taraftan da hala DEAŞ'ı adeta 24 saat içerisinde temizleyeceğini sayın Trump iddia ediyor. Bu olur mu, olmaz mı ayrı konu. Zaten DEAŞ'dan orada ne kaldı ki? DEAŞ'ın artık kırıntıları var. Bunu söylemek suretiyle Demokratlar'ın desteğini alabilir miyim? Böyle bir anlayışta olabilir diye düşünüyorum. Yarınki açıklamada şunu bir defa kesinlikle söyleyecektir diye düşünüyorum. Diyecek ki DEAŞ'a karşı zaferi kazandık. Bir zafer ilanı olabilir. Bu ilanı yaparken de DEAŞ'ın orada coğrafi hakimiyetini sonlandırmak diye bir dert yok. DEAŞ'a kaynaklık eden özellikle ortamı sonlandırmak olabilir.

'ABD'NİN SURİYE'DEN ÇEKİLME NOKTASINDA KENDİ İÇİNDE UZAK BİR TUTUM SERGİLİYOR'

-Göreve geldiğinden bu yana yanındaki generallerden birçoğunu tanıma fırsatı bulduk, sürekli değişim var. Mesela Tillerson gitmiştir, ondan sonra şimdi başkası gelmiştir. Mattis gitmiştir onun yerine başkası gelmiştir. Demek ki burada hakikaten yönetici olarak kalabilmek öyle kolayl bir iş değil. Sayın Trump'ın özel sektörden gelme olayı çok çok önemli. Zaman geliyor o şirket mantığıyla yönetiyor. Ben o mantığı savunan birisiyim aslında. Ben özel sektör alanını aynı zamanda bilen birisiyim. 40 yıllık siyasette aktif bir ömrüm var. Bir diğer taraftan özel sektörün içerisinde bulundum. Trump yönetimi Suriye'den çekilme noktasında kendi içinden uzak bir görünüm sergiliyor. ABD'nin Suriye'den çekilme kararını takip edeceğimizi hep söylüyoruz. Kendi planlarımız hayata geçirme noktasında kararlıyız.

'BİZ TERÖRİSTLERE KARŞIYIZ, KÜRTLER BENİM KARDEŞİM'

— Bir akşam Obama beni aradı. 'Kobani'de bize yardımcı olun. Oradaki Kürtler'i kurtaralım. Onlarn yok edilecek' dedi. Kendisine dedim ki, 'Niye yok edilsin'. Daha sonra onlara helikopterlerle silahları indirdiler ve orada terör koridoru oluşturdular. Sonunda Kobani'den büyük bir kısmı Türkiye'ye göç etmek durumunda kaldı. Bizim güvencemiz altında. Utanmadan, sıkılmadan 'Türkiye Kürtlere düşmanlık yapılıyor' deniliyor. Bu nasıl düşmanlıktır? Biz her türlü yardımı yapıyoruz. Elinize, dilinize dursun yahu! Bilmeden bunları nasıl konuşursunuz. Biz teröristlere karşıyız, Kürtler benim vatandaşım, kardeşimdir. Benim partimde çok ciddi oranda sayısal olarak Kürt vatandaşlarım vardır. Öyle ayırmak olmaz.

'FETÖ'YÜ ÜLKEMİZE GÖNDER DE DOSTLUĞUMUZU GÖRELİM'

— ABD hala samimi davranmıyor. Biz onlara karşı her türlü samimiyetimizi şu ana kadar gösterdik. Terör örgütlerinden gelenler vardı. Bizden istediklerini verdik, El Kaide'den mesela. En son aramızda sıkıntı noktası olan papaz Bronson konusunda da yine yargımız olayı iyi niyetle ele almak suretiyle, yargımızın verdiği adli kontrolle değil de bir tahliye kararı çıktı ve gönderildi. FETÖ ABD'de yargılanan birisi değil şu anda. FETÖ'yü ülkemizde onunla ilgili bu kadar verilmiş kararlar var, 85 dosyayı gönderdik. Sadece deporte edecek, gönder, dostluğumuzu görelim. Bakıyorsunuz daha sonra 'filancayı da gönderin' kusura bakmasınlar, bu aramızdaki gerginliği arttırıyor.

'BİR KISMINI PAKETLEDİK, DİĞER PAKETLER DE GELECEK'

-FETÖ tam bir metastas yapmış. Müttefiklerimiz gerekli adımları atmıyor, atmasın. Jandarma, polis, asker, devlet dairelerinde nerede ne varsa üzerine, üzerine gidiyoruz, gideceğiz. Şimdi görüyorsunuz değişik yerlerde palazlanıyorlar. İade sürecinin takipçisiyiz, bir kısmını paketledik, diğer paketler de gelecek. Emniyet müdürü olan bir ahlaksız kaçmaya yeltendi. Ondan sonra Borajet'in patronunun yanındaki kaçacaktı. Son olarak onlar yakalandılar. Bu şekilde işi yakın takipte tutuyoruz, tutmaya da devam edeceğiz.

'CEMAL KAŞIKÇI HAKKINDAKİ ELİMİZDEKİ BELGELERİN TÜMÜNÜ VERMİŞ DEĞİLİZ'

— CIA, daha bütün ağırlığını buna koymuş değil, ABD'nin ağırlığını koyması lazım. Elimizdeki belgelerin tümünü vermiş değiliz. Bu işi uluslararası mahkemeye taşıma noktasında kararlıyız.

'SORUMUZ ÇOK AÇIK VE NET: KAŞIKÇI'NIN CESEDİ NEREDE?'

— Bu mızrak çuvala sığmaz. Dolayısıyla hala Suudi Arabistan yargılamanın neticelerini açıklamış değil. Yargıla cezasını açıkla. Bizim sorumuz çok açık ve net: Kaşıkçı'nın cesedi nerede? Yerli işbirlikçi diyorsunuz, çıkın açıklayın, kim yerli işbirlikçi. Bu 15 kişinin bunu bilmemesi mümkün mü? Bunun failleri bu 15'in içinde. Bir başka hadise olsa Suudi Arabistan bunları nasıl konuşturur, buz bunu çok iyi biliriz. Bu cinayet nerede, kimler tarafından işlendi. Bu yargıyı yapacak olan mercilere teslim edeceğiz. Elimizde bu işin kronolojisi A'dan Z'ye bunlar var. Bütün ses kayıtları vs. var. Bunları aynı şekilde teslim edeceğiz. Kimler istediyse onlara bunların bir kısmını dinlettik. Suudiler'e de dinlettik. Suudi istihbaratçılar bile 'bu bir felakettir' dedi. Amerikalılar ve Fransızlar da hakeza aynı şeyi söylediler. Yardımcı olur musunuz diyenlere biz bunu gizlemedik.

'MACRON'A BİZZAT SÖYLEDİM: SEN DAHA SİYASETTE YENİSİN BUNLARI ÖĞREN'


-1793-1796 Batı Fransa ve Amerikalı tarihçiye göre Fransız devriminin akabinde yaklaşık 600 Katoliği katlederek Fransa modern tarihin ilk soykırımını yaptı. 1830 Cezayir. Fransız orduları Cezayir'i işgale ve halkına zulmetmeye başladı. 1839 Gabar, bir sömürge merkezi kurarak, köle ticaret merkezi haline getirdiler. 1840 Senegal, işgal sonrası büyük bir Hristiyanlaştırma çalışması başladı. Vietnamlılar Fransızlar tarafından katledildi. 1881-1884 çok sayıda insan katledilmiştir. Yerli kanunu adı verilen zulüm kanunları uygulamaya geçirilmiştir. 1881 Tunus. Fransızların yönetimine geçen Tunus'ta işgale direnenler katledildi, halk Fransızca eğitim öğretime başlatıldı. Fransızlar İslamın izlerini silmek için İslami eğitimini yasakladılar. Macron bunları bilmez. Macron'a söyledim, 'Sen daha siyasette yenisin' dedim. Bunları bir defa iyi öğrenmesi lazım.

'MACRON BİR DEFA SEN ÖNCE BU İŞİ HALLET'

— 1916 Kamerun, Müslümanlara baskı uyguladılar. Cibuti'de ayaklanmayı insanlık dışı uygulamayla bastırdılar. Ayrıca müslümanların dinlerini öğrenmelerini öğrendiler. 1945 yeniden Cezayir. Bağımsızlık yanlısı 45 bin Cezayirliyi kadın, yaşlı, çocuk demeden katlettiler, 1,5 milyon Cezayirli hayatını kaybetti. 1961 Paris. 17 Ekim 1961'de Fransız polisi ülkelerinin Fransız koloni yönetiminden bağımsızlığı talep eden silahsız Cezayirlilerin ölümüne sebep oldu. Ruanda, 800 bin Tutsi'nin ölümüyle sonuçlanan soykırımı. Fransa soykırım yapmıştır, soykırımcılara askeri eğitim, silah ve destek sağlamıştır. Macron bir defa sen bu işi hallet. Bizim tarihimizde soykırım yoktur. Ermeni soykırım yapıldı ifadesini dikkatli kullan. Önce bu işin tarihini öğren. Şu anda ülkemizde bizim 100 bin civarında vatandaş, vatandaş olmayan Ermeni var. Şu anda bayram değil seyran değil eniştem beni niye öptü.

'SARKOZY VE MERKEL GELİR GELMEZ FASILLARI 35'E ÇIKTILAR'

-AB'ye ben iki yüzlülük demiyorum, çok yüzlülük diyorum. Bir defa dürüst değiller. Yalanı acayip kullanıyorlar. En son mülteciler olayıyla bir taraftan 'Siz 3,5 milyon mülteciyi ülkenizde barındırıyorsunuz, size ne kadar teşekkür etsek azdır, size her türlü desteği vereceğiz' dediler. Şu ana kadar 1 milyar 750 milyon Avro verdiler. Bunu da bize değil uluslararası kuruluşlar vasıtasıyla Kızılay'a, AFAD'a veriyorlar. Bize proje diyorlar? Ne projesi Hatay'a gel kampları gör. Şu anda 310 bin mülteci geri döndü. Bunlara kim bakıyordu? Suriye mi bakıyordu, biz bakıyoruz. Biz devlet olarak oradayız, askerimiz orada. Tüm onların bakımını hala biz yapıyoruz. Bütün AB ile ilgili süreçte fasıl olarak 15 fasıl vardı. Bu 15 faslın olduğu zamanda ben Başbakan olarak liderler zirvesine katılabiliyorum. O zaman da katılan ülkelerin sayısı şimdiki gibi değil, yanılmıyorsam 15 ülkeydi. Sarkozy, Merkel ülkelerinin başına geldi. Bütün bu fasılları 35'e çıkardılar. Diğer taraftan liderler zirvesini ortadan kaldırdılar. Türkiye dışında müzakereye en yakın ülkeleri aldılar, Türkiye'yi almadılar.

'MÜSLÜMANIZ DİYE AB'YE ALMIYORLAR'

— Türkiye'yi AB'ye almamalarının tek sebebi var: Biz Müslümanız. Müslümanız diye almıyorlar. Çıkın bunu açıklayın. Konuştuğumuzda 'hayır böyle şey olur mu' diyorlar. Bahaneleri nüfusunuz kalabalık olduğu için almıyoruz diyorlar. Peki başta niye demediniz? Siz AB olarak eskiden parasal destekleri veriyordunuz. Bir ara genç nüfus falan dediler. Bunların hepsi yalan.

'DAHA SONRA BİR BAKTIK Kİ AMERİKA'NIN SİLAHLARI ORADA'

-ABD benim burada 18 üssüm var diyor. Bu tür desteklerle orada ortamı geren bir yapı sözkonusu. Bu terör örgütlerini de Kürtler adına kullandığını söylüyor. Samim Kürtlerin temsili diye bir şey sözkonusu değil…. Bu silahların seri numaralarının kendilerinde olduğun söyledi. Ben dedim ki, 'Sayın Trump aynı şeyi Bush da söyledi. Seri numaraları bizde olduğu için bu silahları alarak buradan çıkacağız' dedi. Daha sonra terör örgütüyle mücadelemizde baktık ki Amerika'nın silahları orada. Bu silahlar aynı zamanda satıldı. Silah pazarında şu anda satılıyor. Kendilerine bunu söylediğimizde 'buradan el çekelim' demiyorlar. Ama bu gerçekler kendilerinin önüne sürekli gelecek.

'ASKERLİKTE SİSTEM 6-9-12 ŞEKLİNDE BELİRLENMİŞ VAZİYETTE'

— Askerlikte belli noktaya gelindi. Yeni askerlik sistemi çalışmalarında milletimizin askerlikten bağlarını koparmadan TSK'nın ihtiyacının karşılandığı, bunun yanında yükümlü her vatandaşın askerlik eğitimi kamuoyunda olumlu algı uyandıracak bir sistem oluşturmayı hedefledik. İş belli bir aşamaya geldi. Burada 2,6,9,12 demiştim ama bu 6,9,12 şeklinde belirlenmiş vaziyette. Bunların içerisinde er erbaş durumu sözkonusu. Yedek subaylık aynı şekilde sözkonusu. Bunların yanında yedek astsubaylık da sözkonusu, bunlar olacak. Burada özellikle ihtiyaca göre bazı adımlar atılacak. Bedelli askerlik var, dövizle de var. Döviz neyse karşılığı Türk lirası olacak. 12 ayı yedek subay olarak da gündeme getiriyoruz. Yedek subaylık olayını ciddi manada önemsiyoruz. Yetişmiş insandan TSK'da istifa etmemiz lazım. 12 olarak gözükse de bunun 1 ayı zaten izin olarak geçiyor. Burada 3 ay temel eğitim var. Bunun yanında özellikle ücretler noktasında bu eğitim dönemi, belli bir ücret kendilerine ödenecek. Burada hassas bir şey var. Bedelli ve dövizli. Buradan elde ettiğimiz gelirle er erbaş, astsubay, yedek subay, yedek astsubay, bütün bunların ücretleri belirleme noktasında çalışmalar yapıldı.

'YENİ ASKERLİK DÜZENLEMESİNDE YEDEK ASTSUBAYLIK DA OLACAK'

-Personel kaynağı noktasında herhangi bir sıkıntıya girmeyeceğiz. Bedelli askerlikte bu planlamayla geçmiş oluyoruz. Dövizlide aynı şekilde önüne geçmiş oluyoruz. Bu sistem ne üzerine çalışacak? TSK'nın ihtiyacı nedir? Öngörülebilir olmak önemli. Süreklilik ifade edecek bu planlama. Eğitim ve mesleki gelişim ihtiyacı. Özellikle yeni askerlik sistemimizin sistem olarak alt başlıklarını oluşturuyor. Bedelli ve dövizde soru işareti kalmayacak. Sabit fiyat üzerinden gidecek. Şu kadar Avro mu dendi? Onun karşılığında TL ne ise bedelli askerliğe katkısı o olacak. Ama dediğim gibi 6,9,12. Yükümlü er baş er. Yedek subay, yedek astsubay olacak. Bu şekilde yeni düzenlemeyi bitirmiş olacağız.

'CHP BELEDİYE BAŞKANI ADETA BİR KONVOY EDASIYLA ORAYA GELİYOR'

— Siz Kartal'ın belediye başkanısınız. İkinci dönem orada belediye başkanlığı yapıyorsunuz. Yanıbaşında bu olay oluyor ve siz 5 gün sonra oraya gidiyorsunuz. Genel Başkan ise kendi belediye başkanının oraya ne zaman gittiğinin haberi yok, benimki bütün gün oradaydı diyor. Peki bay Kemal sen 21 kişinin şehit olduğu vakada sen neredesin. Yuhalanır mıyım diye mi korktun. 9 askerimizin şehidinde istifa eden Akif Hamzaçebi oradaydı, ama Bay Kemal orada yoktu. Sen nerede varsın yahu! Kalkıp AK Parti'ye suçlama yapıyorsun. AK Parti'nin döneminde mi oldu. Ben göreve geldiğimde Türkiye'de önceki belediyelerden devraldığım bir şey 13 emsal vermek suretiyle inşaat ruhsatı veriyorlardı. Bunu 3 emsale indiren benim. 100 binlikler bana geldiğinde yerine göre makaslamışımdır. Dikey mimariye hep karşı çıktım, başarılı oldum mu, olamadım. Niye bazı yerlerde bizim tasarrufumuz dışında maalesef. Her yerde olamıyorsun ki aynı anda. O partinin genel başkanı olarak oraya gelip ziyaret etmiyorsun. Belediye başkanın 5 gün sonra oraya geliyor. Oraya gelişini görüyor musunuz? Bakıyorsunuz farklı havalarda adeta bir kovboy edasıyla oraya geliyor.

'2040 YILINA KADAR İSTANBUL'UN SU PROBLEMİ OLMAYACAK'

-Sayın Kılıçdaroğlu yalanı çok iyi biliyor, o işte çok başarılı. Türikiye ancak CHPli belediyelerle başarılı belediyeciliği görecek diyor. 94'de İstanbul'da çöp, çukur, çamur vardı. Susuzluk, hava kirliliği, pis koku vardı. Haliç bitmişti. Çöp dağları almış başını gidiyordu. Biz geldik, verdiğmiz sözü tuttuk. Çöp dağlarını temizledik. Çöp dağları deyince, sayın Sözen, Ümraniye Belediye Başkanı da CHP'liydi. O vahşi çöp patladı. 39 kişi orada öldü. Orayı ben büyükşehir belediye başkanı olunca spor tesisleri haline getirdim. Biz geldik, İstanbul'da su sorunu vardı. Melen'den suyu getirdik. 2040 yılına kadar İstanbul'un su ihtiyacı olmayacak.

'ÇÖP VE ÇAMURU BİZ SIFIRLADIK'

— Haliç şu anda balık tutulan bir yer haline gelmiştir. Biz boğazdan Haliç'e su getirdik. Haliç'in içindeki suyun devir daimi arttı. Su artık kirlenme diye bir şey ortada kalmadı. Koku diye bir şey kalmadı. Şu anda Haliç Kongre Merkezi'nin olduğu yer Sütlüce Mezbahanesi diye geçerdi. İşkembeciler vardı orada. Orada hayvanlar kesilirdi. Biz burayı kültür kongre merkezi yapalım dedik. Temelini attık benden sonra gelen arkadaşlar, en son Kadir Bey döneminde tamamlandı ve güzel bir eser meydana geldi. Semtin reytingi arttı. Bütün mesele aşk, dertli olmak meselesidir. Derdiniz varsa bunları yaparsınız. Neşet Ertaş'ın dediği gibi: Aşk ilen koşan yorulmaz. Bay Kemal şunu öğrenmesi lazım: Çöp, çamur, çukur. Bunları sıfırlayan Refah dönemidir. Daha sonra da AK Parti dönemidir.

'ŞEHİR HASTANELERDE BURADAN ORAYA SEDYE İLE TAŞIMAK YOK'

— Sayın Kılıçdaroğlu'nun SSK Genel Müdürü olduğu dönemde hastanede ölenlerin rehine alındığı tabloları da biliyoruz. Ölmüş ama bırakmıyorlar. Genel müdür kim? Bay Kemal. Yahu ölmüş, parayı getireceksin, öyle alacaksın. İlaç zaten yok. O zaman gidip de eczaneden SSK'lı ilaç alamaz. Hastanenin kendi eczanesi var. Doktor 5 tane yazmışsa 3 tanesi var 2 tanesi yok. Tüm bunları yaşadığımız dönemden buralara. Şimdi artık böyle soru var mı? Şimdi herkes istediği eczaneden ilacını alabiliyor mu? Alıyor. İstediği yerde tedavisini olabiliyor mu? Özel hastaneler dahil, yeter ki SGK ile anlaşması olsun. Bay Kemal, 'hastanede artık ameliyatlar durdu' yalanını attı. Her ilde, hatta ilçelere varıncaya kadar hastaneler inşa ettik. Şimdi benim hakikaten hayalimdi, şehir hastanelerini yapıyoruz. Büyük şehirlerden başladık. Bazı şehirlerimizde de şehir hastaneleri yaptık. Buralarda artık sedyeler üzerinde taşıma gibi bir şey yok. Herşey otomatik sisteme bağlandı.

'ETKİNLİKLERİMİZE KATILAN SANATÇILAR HAKARETLERE UĞRUYOR'

-Bu ülkede eğer bir ayrımcılık varsa bunun sanatçılardan veya biz siyasetçilerden kaynaklanmadığı ortaya çıkıyor. Birilerinin düşünce dünyasına uymayacak hareketler içine giriliyorsa girenler ister sanatçı, ister siyasetçi olsun afedersiniz tu kaka! Örneğin Harbiye kongre merkezini yaparken orada yine bir tiyatro var. Biz tabii orayı yaparken bu tiyatroyu yıkmamız lazımdı. Hafriyatlar yapılırken yıkılacak. Ama biz buraya daha büyüğünü yapalım dedik. Daha işe başlamadık, hemen tiyatrocu olduğunu söyleyenler aleyhte kampanyalara başladılar. Kendilerine ifade ettim, daha büyüğünü, daha modernini yapacağız dedik ama hayır durmadılar. 3 bin 300 kişilik o dev salonu yaptık. Yukarıda tiyatro salonunu yaptık. O günden bugüne orası hiç boş durmuyor. Bu tiplerden bizim arkadaşlarımız hep sözlü hareketlere uğramışlardır. Tweetler atmak suretiyle.

'MAHALLE BASKISI NEREDE VE NASIL YAŞANIYOR HERKESİN İYİ BİLMESİ LAZIM'

— Ben sanatçılarımıza yapılan saygısızlık, hakaretlerden dolayı onlar adına üzüntülerimi dile getirmişimdir. Sanatçı zaten sanatıyla bir defa kendisine olan muhabbeti her zaman kazanacaktır. Biz de her zaman onların yanındayız. Nitekim sinema yasasıyla attığımız adım bunun emaresidir. Nefret hiçbir zaman kazanamaz. Tahammülsüzlük zaten bizim değerlerimize uygun değil. Mahalle baskısı nerede ve nasıl yaşanıyor herkesin çok iyi görmesi lazım. Şu anda benim milletim de mahalle baskısının nerelerden geldiğini, nasıl olduğunu görmek suretiyle 31 Mart'ı ona göre değerlendirilmesi gerekiyor.

Editör: TE Bilişim