Gazete Emek- İ.K.’nin gözaltında yaşadığı işkence ve cinsel istismar üzerine Türkiye İnsan Hakları Vakfı bir rapor hazırladı.

NEZARETHANEDE YAŞANANLAR

Hacı Bişkin'in Gazete Duvar'da yer alan haberine göre, İ.K. darbe girişiminin ardından Kocaeli’de ‘fetö üyeliği’ nedeniyle evinden alınarak Kocaeli Kaçakçılık ve Organize İşlerle Mücadele Şubesi’ne götürüldü. Yaşadıklarını uzun süre kimseye anlatmadı. Bir süre sonra İ.K. gözaltındaki kötü muameleyi milletvekillerine anlatırken Türkiye İnsan Hakları Vakfı’na ulaştı.

Gözaltına alındığında İ.K. nezarethaneye konulduğunu ve ilk kötü muameleyi nöbetçi polis memurlarından gördüğünü söyledi. İ.K. yaşadıklarını şöyle anlattı: “Nezaretteyken gece nöbetçi polis memurları uyumamamız için çok yüksek sesle konuşuyorlar, hakaretler ediyorlar, sanki biz vatan hainiymişiz gibi telefonlarından bize yüksek sesle milli duygulara hitap eden şarkılar dinletiyorlardı. Memurların bu uygulaması bizi hem yoruyor hem de psikolojik olarak dengemizi bozuyordu. Yanımda avukatım veya CMK müdafisi bulunmadığı halde polis memuru bir kısım sorular yöneltti. Avukatımı istediğimi söylediğim halde içeride bulunan yukarıda isimlerini verdiğim kişiler güldüler, alay ettiler, bunun mümkün olmadığını söylediler. Buradayken gözaltına alınanlara elektrik verildiğini, cinsel organa ip bağlanıp çekildiği gibi birçok şey duymuştum.”

Gözaltında ailesiyle tehdit edildiğini söyleyen İ.K. şöyle devam etti: “Sivil istihbaratçı polis memuru ‘bildiğin her şey anlat’ dedi. Ben de anlatılacak bir şeyimin olmadığını, hiçbir şey bilmediğimi söyledim. Bunun üzerine bu polis memuru bana dönerek, ‘Bunların başlarını konuşturduk, bunlar nasıl bir yaratık. Hoca bunların beynine ne yapmış, o kadar hakaret ediyoruz, tepki bile vermiyor’ dedi. Sivil memur 4 yaşındaki kızımı kastederek ‘Sen çıkana kadar kızına kim bakacak, ileri yaşlarda kızın kötü yollara düşecek…’ dedi. Aynı sözleri eşim için de söylediler.”

‘YAŞAMADIĞIM ACILARI YAŞATIYORLARDI…’

Sorguya götürüldüğünde işkenceye maruz kaldığını anlatan İ.K. yaşadıkları için, “O an ölmeyi çok istedim” diyerek cinsel saldırıya maruz kaldığını şu sözlerle anlattı: “Sorulara cevap vermeye çalışırken korkudan ve yorgunluktan nefes almak için duraksadığımda MİT görevlisinin talimatıyla işkenceye başlıyorlardı. Bugüne kadar yaşamadığım acıları, korkuları yaşatıyorlardı. O an ölmeyi çok istedim. Bir polis memuru sorduğu sorulara cevabı alamadığını düşündüğünde beni bulunduğumuz apartmanın 4’ncü katın penceresinden atacağını, benim de kaçarken pencereden düştüğümü savunacaklarını söylüyorlardı.

Cehennemi yaşamaktaydım. Bu arada işkence yapan polis memurlarına talimat veren amir veya MİT görevlisi olduğunu söyleyen kişi polis memurlarına beni soymalarını istedi. Pantolonumu ve iç çamaşırımı çıkardılar. Arkamdan biri makatıma cop ya da ona benzer bir şey bastırdı. O cismin soğukluğunu hissettiğimde kaynar sular başıma dökülmüş gibi oldum. Başka bir memur aldığı talimatla önden yumurtalıklarımı tutarak sıkıyordu. Keşke kalbim dursa, ölseydim.”

‘OHAL’DE OLDUĞUNU UNUTTUN HERHALDE’

İ.K. gözaltındayken avukatını istedi. Fakat İ.K. aldığı yanıt “Avukatımı istediğimde ‘Avukatınızı aradık işi olduğu için gelemeyecek’ oldu. Ardından Kocaeli Barosu’ndan bir avukat geldi. Baro avukatıyla baş başa kaldığımızda nezarethane sürecinde maruz bırakıldığım işkence ve eziyetleri tek tek anlattım. Avukat bana, polislere yardımcı olmamı, suçluymuşum gibi, etkin pişmanlıktan yararlanmamı, yararlanırsam cezamda indirim yapılacağını söyledi. Bir süre sonra polis memuru, baro avukatıyla ifadem alınması sırasında odada hazır bulunmadığı halde ifademle ilgili eklemeler yapıldı. Korktuğum için hiçbir şey diyemedim, müdahale edemedim. Ne var ki baronun görevlendirdiği avukat hiçbir şey söylemedi, müdahale etmedi, telefonuyla meşgul olmaya devam etti.”

İ.K. buradan alındıktan sonra emniyetin spor salonuna götürüldüğünü söyledi. Yaşadıklarını şu ifadelerle anlattı: “Daha sonra emniyetin önündeki Toyota marka sivil bir arabaya bindirildim. Ellerim kelepçeli bir biçimde beni ve nezarethanedekileri minibüse bindirip Kocaeli Emniyeti’nin spor salonunun giriş bölümüne götürüldük. Buradaki bir polis memuru ‘Darp var mı?’ diye sordu. Ben de var dedim. Bunun üzerine başka bir polis memuru beni yanına çağırarak, ‘Bu kadar adamda darp yok ta tek sende mi var? OHAL’de olduğunu unuttun herhalde, cezaevinde seni bırakacağımızı mı zannettin?’ diyerek tehdit etti.”

TİHV RAPORU: ADALET DUYGUSUNDA ZEDELENMELER OLUŞTU

İ.K. yaşadığı işkenceden sonra tutuklandı, daha sonra serbest bırakıldı. Aylarca yaşadığı işkencenin etkisinde kalan İ.K., Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV)’na ulaştı. TİHV Tıbbi Değerlendirme raporunda İ.K.’yle ilgili çarpıcı tespitler yer aldı. TİHV’in raporunda bu durumdan sadece İ.K.’nin değil çocuklarının da ruhsal olarak bu durumdan etkilendiği belirtildi.

İ.K.’nin hala korktuğu ifade edilen raporda şu ifadeler yer aldı: “Kişinin yaşamış olduğu ifade ettiği işkenceleri kendi aile bireylerinin de yaşamasından korktuğu ve bundan ötürü de mahkeme ve savcılıktaki ifadelerinde işkence gördüğü açıkça belirtmekten imtina ettiği görülmekte. Mevcut durum kişinin ifade ettiği işkencelerin etkin soruşturulması ve telafi edilmesi ile yükümlü olan kamu kurumlarına duyduğu güven duygusunun ve de işkencelerin etkin soruşturulmasına dair taşıdığı adalet duygusunda zedelenmeler oluşturmuş. Kişinin cezaevine girmesi ile birlikte çocuklar üzerinde oluşan ruhsal etkilenmeler ve sosyal baskı, çocukların okula devam etme motivasyonlarını azaltmış ve akademik başarı oranlarında düşüş yaşanmasına sebebiyet vermiştir.”

TİHV raporunda İ.K.’nin kurallara uygun muayene edilmediği de belirtildi. Tıbbi değerlendirme raporunda şu tespitler yer aldı:

– Kişinin gözaltına alındığı sırada götürülmüş olduğu sağlık kurumlarında yapılan tıbbi değerlendirmelerin İstanbul Protokolü ilkelerine ya da Sağlık Bakanlığı’nın adli tabiplik hizmetlerinde ve Adli Tıp raporlarının tanziminde uyulacak esaslara ilişkin 20 Eylül 2000 tarihli genelgesinde belirtilen gerekliliklere uygun olarak düzenlenmediği anlaşılmakta. Raporda kişinin en temel hayati fonksiyonlarına dair bilgiler dahi yer almamış, muayeneye dair somut bilgilere yer verilmemiş yalnızca ‘darp ve cebir izi yoktur’ kalıp cümlesi kullanılmıştır. Aynı tarihte düzenlenen iki raporda yer alan bulgular birbiriyle çelişmekte ise de gözaltı sonrası cezaevinde düzenlenen muayene formunda tarif edilen lezyonlar kişinin aktardığı künt travma öykülerini desteklemekte.

– Öyküde aktarılan fiziksel ve ruhsal yakınma ve bulguların birbirleriyle ve kişinin gözaltı ve cezaevi süreçlerinde maruz kaldığını aktardığı işkence süreçlerine ilişkin anlatımlarını destekler nitelikte olduğu dolayısıyla kişinin anlatımlarına güvenebileceği dikkate alınmalı.

– Kişinin fiziksel muayenede genital gölgenin değerlendirmesine rıza göstermemesi nedeniyle öyküde aktardığı cinsel işkence uygulamalarına (haya burma ve makatının copla zorlama) dair fiziksel bir değerlendirme kişinin cinsel işkence uygulamasına maruz kaldığını desteklemekte.


 

Editör: TE Bilişim