Gazete Emek- Hayko Bağdat’ın Ahvalnews’te “Muharrem İnce’yi desteklemek Türkiye’ye ihanettir” başlıklı yazısı HDP’lilerden büyük tepki çekti.

Özellikle Hayko Bağdat’ın yazısında “Biz HDP’liler” ifadesini kullanarak, HDP’liler adına konuşur gibi yazması eleştirildi.

Mehmet Ağar’ın oğlu AKP’den milletvekili adayı, adamları da İçişleri kadrolarında sorumlu olmasına rağmen, Hayko Bağdat yazısında ikinci turda Muharrem İnce’ye oy vermenin Mehmet Ağar’a direkt oy vermek olduğunu savundu.

Bir dönem Taraf Gazetesi’nde köşe yazıları yazan Hayko Bağdat, Fethullah Gülen Grubuna yakın Bugün TV’de, Nazlı Ilıcak ile birlikte program hazırlayıp sunuyordu. 2016 yılından beri Almanya’da yaşayan Hayko Bağdat, Can Dündar ile birlikte Ocak 2017’den itibaren yöneticiliğini yaptığı “Özgürüz.org” isimli internet sitesinden, iktidar medyası tarafından kullanılan açıklamalarla ayrılmıştı.

“AKILSIZ DOSTUN OLACAĞINA AKILLI DÜŞMANIN OLSUN”

Hayko Bağdat’ın “Muharrem İnce’yi desteklemek Türkiye’ye ihanettir” başlıklı yazısına HDP yöneticileri ve seçmenlerinden gelen eleştirilerden bazıları şöyle oldu:

Twitter’dan Mehtap Giray‏’ın Hayko Bağda’ta yönelik “Bu yazıyı HDP ye oy vermeyi düşünenleri oy vermekten vazgeçirmek için mi yazdınız?” sorusunu paylaşan HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen Hayko Bağdat’a şöyle tepki gösterdi: “Akılsız dostun olacağına akıllı düşmanın olsun” diye boşuna dememişler. En büyük şansımız, Kürtlerin kendilerine akıl vermeye kalkanlardan çok daha öngörülü olması. Muhalefete muhalefet yapmanın anlamsızlığının farkındalar.



HDP’nin İstanbul 2. Bölge 1. Sıra milletvekili adayı Ahmet Şık ise şöyle yazdı: “Gezi direnişleri sırasında polis megafonunu eline alıp saçmaladığında iyi niyetli olduğunu düşünmüştük ama şimdi cemaatin çetesinin megafonu elindeyken aynı şeyi düşünmüyoruz. Şöhret budalalığı da saçmalamaya yol açıyor. Mafyalarla mücadele edenlerin aklı da vicdanı da sağlamdır.”

HDP Kırklareli milletvekili adayı Diren Cevahir Şen tepkisini şöyle dile getirdi: “Hayko Bağdat’ın söylediği şey kendini bağlar. İktidardakilerin yaptığı gibi şucu bucu demek onlara benzemektir ve çok da çirkin. Hayko daha önce de çok kez yaptığı gibi saçmalıyor hiç ciddiye almayın.”

Twitter’da başta HDP’liler olmak üzere çok sayıda kullanıcı tepki gösterince Hayko Bağdat en çok konuşulan konular arasına girdi.

Hayko Bağdat’ın yazısına bir tepki de Demokratik Bölgeler Partisi eski eşbaşkanı Kamuran Yüksek’ten geldi. Yüüksek şöyle yazdı: “1) Erdoğan kazanamazsa gidecektir, aksi yorumlar mücadele etmeyi anlamsızlaştırma ve korku yayma propagandasıdır 2) HDP Demokrasiyi savunuyor, tek adamın seçilmesine yol açacak davranış içinde olmaz 3) HDP ile dayanışmayı ve barajı aşmasını engelleyecek söylemler AKP’ye yarar”

İŞTE HAYKO BAĞDAT'IN AHVAL NEWS'TEKİ O ÇOK KONUŞULAN YAZISI:

Muharrem İnce'yi desteklemek...

Yazının Muharrem İnce’nin şahsıyla ilgisi yoktur.

Adam meydanlarda elinden geleni yapacak olsa da performansı “2014 ‘O Ses Türkiye’de ikinci olan o çocuğun adı neydi, hangi şarkıyı söylediydi?” kadar kalacak akıllarımızda.

124 seçim kaybetmiş Kemal Bey önce dünyayı, sonra Türkiye’yi kurtaracakken, ‘’olmadı bari kendi küçük koltuğunu kurtarsın diye ortaya attığı kötü bir fikirdir sadece Bay İnce.

'Atatürk olmasaydı adımız Yorgo olurdu' diye twit attığı için şahsen de tartıştıydık onunla. Kaba adam daha, özür bile dilemedi ırkçılığı için benden ve Anadolu Hıristiyan halklarından.

Geçelim...

Mevzu şu an memleket meselesi, ırkçıları terbiye etmek değil.

Yukarıdaki sert başlığı bana attıran sebepleri sayıp İnce’ye oy verecek insanları bu büyük hatadan döndürmek, onları ikna etmek için çok fazla vaktim yok.

Yazının devamında, kendimden, HDP’nin onlara oy vermemizi daha da özendiren şu reklam klibinin verdiği yetkiye dayanarak, “Biz HDP’liler” olarak devam etmek istiyorum.



Herhalde Selahattin Abi de bize yalan söylemedi, oy veren kim varsa HDP’nin bir bileşenidir ve ben de partiden onay almadan “Biz HDP’liler” diyebilirim kendime. En az bir kişi daha ikna olsa yeter, hizip yaratırız gerekirse.

Zaten bazı değerli HDP yöneticileri de dikkatli okumalı bu yazıyı. Kimilerinin yazıda ismi geçecek zaten. Cevap yazarlarsa çok sevinirim.

Bunu da geçelim...

Mevzu şu an memleket meselesi; HDP, parti içi tartışmalar falan değil.

Biz HDP’liler şöyle düşünüyoruz:

Hiçbir turda Muharrem İnce’ye ya da Meral Akşener’e ya da Temel Karamollaoğluna ya da Doğu Perinçek’e oy vermeyeceğiz. Tutsak olmayan hiçbir yöneticimiz sizlere bu sözü vermesinler çünkü kendi Eş Başkanımız Selahattin Demirtaş tutsakken başkasına oy vermeyeceğiz.

Bir oyumuzla Muharrem İnce Başkan olacak olsa bile, Muharrem İnce “Saray’a çıkınca Kuran çarpsın iki saate serbest bıraktıracağım Başkan’ınızı” dese de, Demirtaş’ın kendisi bunu bizden talep etse de, Abdullah Bey (Öcalan) soğuk tecrit duvarlarından bizlere fısıldasa da, Nurettin Demirtaş Dağ’dan ricada bulunsa da, Selahattin Demirtaş tutsakken başka bir yapıya koltuk değneği olmayacağız.

DTK Eski Eş Başkanı büyüğümüz Hatip Dicle, yakın tarihimizin barış sembolü Ahmet Türk, canım abim Prof. Mithat Sancar gibi değerlerimiz sizlere bazen “şartlar gerektirirse şeytana karşı kim varsa destekleyeceğiz” dediler.

Onlara katılmıyoruz, aramızda tartışmaktayız...

• Politik hesaplar, seçim oranları, baraj, ittifak gibi konularda yapılan tüm analizler yanlıştır. Bizler sizleri uyarıyoruz: Erdoğan seçimle gitmeyecektir... Seçim için 24 saat koşuşturan insanlarız, moral bozmuyoruz, Adayımız Demirtaş’tan daha heyecanlı çalışıyoruz. Çünkü özgürüz ve onu oradan dayanışarak alabiliriz ve alacağız.

• Erdoğan seçimi kaybetse bile Muharrem İnce’ye Saray’ın anahtarını teslim edemez. Erdoğan 3 bin korumadan vaz geçemez. Erdoğan yargılanmayı göze alamaz. ABD yolsuzluk davalarında adı geçmiştir artık. Erdoğan, ABD mahkemesinin kararına göre, suçlu ilan edilebilir.

• Medeni dünya onu yargılamaktadır ve daha da yargılayacaktır.

• Ülkesinde “devrik lider” olarak yaşama şansı yoktur. Ülkesinde güvenliği sağlanamaz ve ülke dışı ihtimalleri sınırlıdır. Katar veya Rusya, kaçabilme ihtimali olan ülkeler olabilir ama Erdoğan kaçmaz. Sahip olduğu o devasa tabana ihanet etmez, onları bu saatten sonra satamaz, satmaz. O anlamda “Kasımpaşalı’dır”, hakkını yemeyelim.

• Ez cümle Erdoğan, reelde seçimle gitmeye asla ikna olmayacaktır. Sadece SADAT denilen kontragerilla örgütünün, (Başkanı Milli Güvenlik Kurulu toplantılarına da katılmaktadır) yüzbinden fazla paramiliter silahlı militana sahip olduğu bilgisi bir şehir efsanesi değildir.

sadat

• Bu militanların, mafya bozuntularından cihatçı çetelere, Ankara'daki Barış mitinginde 100'den fazla can alan DAİŞ'çilerden, Ergenekon'un sefer görev emri bekleyen kadrolarına kadar geniş bir skalada olduğu bilgisi söylenti değildir.

• Hadi diyelim Muharrem İnce, bizler (%10-%15 arası oydan bahsediyorum boru değil) başkanımız tutsak diye ona oy vermediğimiz halde Saray’a çıktı. Yeni Başkan kabineyi nasıl kuracaktır?

1'inci isim (C.B.) Muharrem İnce

2'nci isim (B.B) Kemal Kılıçdaroğlu

Burası kesindir...

3'nci isim (İçişleri Bakanı) Meral Akşener

4.'üncü İsim (Diyanetten Sorumlu Başbakan Yardımcısı) Temel Karamollaoğlu.

Burası ve maddenin sonuna kadar devam eden metin duyumdur.

Ama bu duyumum da ciddiye alınmalıdır. Meral Akşener’e iç güvenlik teslim edilecektir. Kamu bürokrasisine hakim olabilecek, kadroları 16 yıllık vasatlıktan ayağa kaldırabilecek en etkili isim odur. Akşener, Çiller ve Ağar çetesinin icadı olan “Mehmet Ağar kadroları” diye anılan bürokrat (faili meçhulcü katiller) damar gerekirse Vatan Partisi kadrosundan bile yardım isteyecektir.

Bu kadrolar bugünlerde en çok can yakan Cemaat ile mücadele (aynı anda job ile tecavüz edilen başörtülü kadınların varlığı), Kürt sorununda savaş konseptinden vazgeçmeme (yani gerektiğinde Hacıbirlik'in kardeşinin de cansız bedenin Panzer arkasında sürükleme) başta olmak üzere, güçlü “Türk Devleti" gaddarlığının yeni yürütücüleri olacaklardır.

Muharrem Bey, Başkanlığının yolunu açan demokrat söylemine kıyasla ulusalcı kimliğine yani özüne dönmeyi çoktan göze almıştır.

Temel Karamollaoğlu'nun durumu ise şöyledir:

Bugünkü kabinede “Diyanetten de Sorumlu Başbakan Yardımcısı” Bekir Bozdağ’dır. Pazarlıklarda Saadet Partisinin alacağı potansiyel oyun kabinedeki yansımasına göre, Temel Bey'in “en önemli başbakan yardımcılığı”na uygun olduğu konusunda mutabık kalınmıştır.

Sivas'ı söndürenlerden olmadığını bildiğimiz Temel Bey bu görevle, siyasal İslam'ın 16 yıllık icraatı ile karşımızda duran camiler, imam hatipler, kuran kursları, kız-erkek yurtları, İslami vakıflar, Ensar Vakfı, Ramazan programları, evlendirme programları, kadın vücudu, vajina, ölüyle seks, anal seks, kaynana ile seks, kayınço ile seks, Alevilik, mumsöndü, Cemevi, Hz. İsa, kilise, Ermeni, gavur, Yahudi gibi konularda geleceğimizi belirleyecektir.

İhtiyaç duyacağı kadroların hangi tarikatlardan temin edeceğini bilmiyoruz. Hangi tarikat iyidir bilmiyoruz. Hangi İslamcıya güvenebiliriz bilmiyoruz.

Yukarıdaki bu korkunç senaryo bir umut mudur, bir kurtuluş mudur bilmiyoruz. Bu senaryonun gerçekleşmesi şansı var mı, Erdoğan, Saray'ı Muharrem İnce'ye devredecek mi onu da bilmiyoruz.

Fakat gerçekleşmesi halinde, Selahattin Demirtaş’ın hukuki durumu, politik geleceği, HDP’ye yapılmış baskıların tamamen ortadan kalkması, KCK tutukluları, Öcalan’ın özgürlüğü, binlerce tutsak parti üyemizin kaderi, Hrant Dink cinayeti, Berkin Elvan cinayeti, Rahip Santoro cinayeti, Sivas Katliamı davası, trans cinayetleri, 'namus' cinayetleri gibi konularda bir halt olucağını zannetmiyoruz.

Millet İttifakı, geçmişteki ve gelecekteki katillerimizi içinde barındırmakla kalmayıp onlara devleti teslim edecektir. O devlet de katil olmayı sürdürecektir. Ona güç veremeyiz. Bu durum, benim de içinde olduğum “Yetmez Ama Evet” cephesine atfedilmiş hakaretlerden daha fazlasını işitmemize yol açar.

Yeni bir “Yetmez Ama Evet” tartışması yaşansın istemiyoruz. Türk solu bir daha asla bu kadar kendi içinde enerji kaybetmemelidir. HDP, Türk solunun bu krizine de iyi gelmiştir. Çatıyı geniş kurmuştur. O çatı altındaki hiçbir bileşenimiz, örgütlerinin tarihsel bağlarına ihanet ederek Mehmet Ağar’a direkt oy vermezler.

Yukarıda dediğimiz biz HDP'liler bu mantıklı sebeplerle bunlara destek olmayacağız:

Hiçbir turda Muharrem İnce’ye ya da Meral Akşener’e ya da Temel Karamollaoğluna ya da Doğu Perinçek’e oy vermeyeceğiz. Tutsak olmayan hiçbir yöneticimiz sizlere bu sözü vermesinler çünkü kendi Eş Başkanımız Selahattin Demirtaş tutsakken başkasına oy vermeyeceğiz.

Bir oyumuzla Muharrem İnce Başkan olacak olsa bile, Muharrem İnce “Saray’a çıkınca Kuran çarpsın iki saate serbest bıraktıracağım Başkan’ınızı” dese de, Demirtaş’ın kendisi bunu bizden talep etse de, Abdullah Bey (Öcalan) soğuk tecrit duvarlarından bizlere fısıldasa da, Nurettin Demirtaş Dağ’dan ricada bulunsa da, Selahattin Demirtaş tutsakken başka bir yapıya koltuk değneği olmayacağız.

Hadi gelin son senaryo olarak diyelim ki, adayımız Selahattin Demirtaş ikinci tura kaldı. O takdirde Millet İttifakı’nın önemli bir bölümü Saray’ı Demirtaş’a teslim etmek istemeyecektir. Bunun için çatışmayı göze alacak yapıları çoktur.

“Saray, PKK’ye teslim edilemez...” PKK, başkomutan sıfatıyla TSK'ye emir ve komuta edemez. MİT Müsteşarını PKK atayamaz. Polis teşkilatını PKK yönetemez. Eğitim, sağlık, ekonomi, azınlıklar, çoğunluklar gibi konuları Türk devleti adına PKK  belirleyemez. PKK, Kürt Sorunu'nu çözemez.

İç savaş çıkar yani. Cumhuriyet mitingi kalabalıkları, ellerinde Türk bayraklarıyla Ankara'yı, Başkanlık Sarayı'nın işgal eder. Başkanlık Sarayı korumaları, yüzde 0.5 oy için Çiller’in son kırıntıları Demokrat Parti ile iş tutup Terörist Demirtaş’ı hapse gönderen Kemal Bey'e kafasına kalpak taktığından ve elinde bayrak olduğundan dolayı ateş edemez. Devlet çıldırır. Olmaz öyle şey.

Erdoğan'ı devirmek için bizden oy isteyen yapı (yüzde 10-15 arası), biz ikinci tura kalırsak bırak bizi desteklemeyi, bizi öldürür.

Adayımız, 10 metrekare hücresinden Başkanlık Sarayı'nı kestirmiş gözüne. Bizler başkanımızın bu heyecanına tavız. Bizler başkanımıza hayranız. Bizler Selahattin Abi'ye aşığız aşık. Gider otururuz o Saray'a biz. Oturturuz o varaklı koltuğa Selahattin Abi'yi gerekirse. Ama Türkiye devletinde darbe 10 yılda bir olur. Daha yeni bombalandı Saray'ın bahçesi. Ayıptır o kadar da çıldırtmayalım bu devleti!

E ne oldu şimdi? Ne anladık bu işten? Alavere dalavere Kürt Memed nöbete! Yok öyle yağma. Öyle bedavaya vermeyiz yüzde 15 oyu. Osman Abim (Baydemir) gibi küfrettirmeyin bize.

Sonuç Olarak Tüm Türkiye ve Kürdistan, Ortadoğu ve Batı Demokrasi Güçlerine Diyoruz ki;

• Oluşan toz bulutu içinde sahip olduğumuz %10 - %15 oy potansiyelinin ve HDP değerlerinin “ikinci turda eyle yaparız” gibi heba edilmesini, vaat edilmesini ciddiyetten uzak ve Selahattin Demirtaş vizyonuna aykırı olduğunu düşünüyoruz.

Adayımız tutsaklığı morale dönüştürmüş olsa da bir insandır ve seçim sürecinde bu önermeler onu düşmandan fazla yaralar. Adayımızın şakası yok. Değerlerimizi pazarlığa tabi tutmuyor. Üstlendiği sorumlulukta hedef neyse ona kilitleniyor, çalışıyor, direniyor; morallidir ve başarılıdır. Türkiye'nin en iyi fikridir. Gençler bu umudu seviyor, bizim ihtiyarlar moral bozuyor. Sussunlar azıcık, hareketimizin gençliği zaten canavar gibidir. Güvenin onlara.

• Adayımıza her gün çetelerden, mafyalardan tehdit geliyor diye korkmuyoruz. Selahattin Abi, cezaevi tutanaklarında rastladığımız bir cümlesinde, “burada ölürsem tabutu dik çıkarın” gibi saçma sapan bir cümle sarf ettiği için sıkılıyoruz sadece.

• O kadar mizahi bir kişiliği olduğu halde bu cümle ile ya aynı Abdullah Bey'in (Öcalan) cezaevi tutanakları aracılığıyla ulaştırdığı gibi bir mesaj ulaştırmaya çalıştıysa? Ya gerçekten gardiyanlar SADAT'ın, Sedat'ın, itin köpeğin çetesi ise...Bak tövbe bu duyum falan değil, his... Bunu kardeşim Süleyman Demirtaş’a bile soramamışım canı sıkılmasın diye. Bu bir his ve unuttuk gitti.

• Fakat ant içiyoruz ki hiçbir politik hesaba Selahattin Abi’nin canını riske atmayız. O bizim en kıymetlimiz çünkü. Ondan onu aday yaptık. Bedel ödemekten korktuğumuzdan da değil ha. Ne Selahattinler, ne Haykolar ne canlar gitti şimdiye kadar. Yokluğumuz Türk varlığına armağan olsun. Ama varlığımız kıymetlidir. Her birimizin ödediği bedel madalya ise, tişörtün içine soktuk biz onu.

• Sadece Selahattin Abiyi sevdiğimizden de değil. Politik olarak onun burnunun kanamasının, en az Erdoğan’ın ya da Öcalan’ın ya da Kılıçdaroğlu’nun burnunun kanaması kadar; onun öldürülmesinin, en az Erdoğan, Öcalan, Kılıçdaroğlu’nun öldürülmesi kadar büyük bir felakete yol açacağını biliyoruz.

• Yukarıda okuduğunuz her şey biz HDP'lilerin olmazsa olmazlarıdır. Başkan tutsak olduğu sürece her yerde HDP logosuna oy vereceğiz. Bu arada, Selahattin Abi yarın çıkarsa yukarıdaki her şeyi tekrar konuşuruz. 23 Haziran’da çıkarsa o gün konuşuruz.

25 Haziran’da çıkarsa e o gün de konuşuruz. Biz aramızda tartışırız. Hatip Abi, Mithat Abi, Ahmet Türk, en genç adayımız, Ahmet Şık, Veli Saçılık, Cumartesi Anneleri, Gerilla Anneleri, Selahattin Abi, Süleyman aramızda konuşuruz. Adayımız, kararımızı gelip sizin yüzünüze söyler, yüz yüze konuşursunuz.

• Bunun dışındaki senaryolarda, bizim yüzde 10-15 oyumuza ihtiyaç duyan varsa, bizi ikna etmek için gider de Edirne cezaevinin kapısında, "Ya hu bu HDP'liler çok inatçı, ben başkan olunca hemen bıraktıracağım, söz veriyorum, Kuran'a el basıyorum yine de yok diyorlar. Önce başkan çıkacakmış, Selahattin Demirtaş çıkana kadar ben bu seçime girmiyorum” mu der, ne der ben bilmem. Millet’in adayı yapmışlar onu. İyi fikirmiş. Bulsun bizim %15’i kapmanın bir yolunu.

• Ama biz HDP’liler olarak, Demirtaş’ın kendisi bunu bizden talep etse de, Abdullah Bey (Öcalan) soğuk tecrit duvarlarından bizlere fısıldasa da, Nurettin Demirtaş Dağ’dan ricada bulunsa da Selahattin Demirtaş tutsakken başka bir yapıya koltuk değneği olmayacağız.

Eğer ki örnek göstereyim diye adlarını andığım DTK Eski Eş Başkanı büyüğümüz Hatip Dicle, yakın tarihimizin barış sembolü Ahmet Türk, canım abim Prof. Mithat Sancar gibi değerlerimiz bu konu hakkında iki satır bir şey yazarlarsa onur duyarım. Onların gönlümdeki yerlerini bilir onlar. Kızmazlar şimdi bana, gülümsemişlerdir okurken.

“Bizim Hayko’ya bak sen” derler en kötü.

“Büyüdü de bizim fikirlerden hızlı fikir bulmuş, pazarlığı da Edirne Cezaevi hücresinin anahtarından başlatıyor" derler.

Gurur duyarlar benimle...

Onlar da başka partiye oy falan vermezler zaten, bakmayın eyle dediklerine.

ÇOK ÖNEMLİ NOT: Bizler Selahattin Abi'yi oradan alacağız. Her türlü alacağız. Şimdi ki ilk iş sandıklara koşun, oy verin. Gerçekten sokalım burunlarına %15’i...

Editör: TE Bilişim