HABER: RECEP KARADOĞAN

Gazete Emek- Irak Şam İslam Devleti, yani IŞİD, Musul kentini 2014 yılında ele geçirmesinin ardından tüm dünyada gündem oldu. Irak ve Suriye sahasında hızla genişleyen IŞİD, vahşi saldırılarını Batı ülkelerine de taşıyınca dikkatleri iyice üzerine çekti. Avrupa’dan ve Türkiye’den IŞİD’e katılanlar üzerine araştırmalar, incelemeler yapıldı, gazeteciler iz sürdü. Uzun mücadeleler sonucunda elinde tuttuğu tüm bölgeleri kaybeden IŞİD’lilerin bir bölümü öldürüldü, bir bölümü hapsedildi, bir bölümü ise sırra kadem bastı. IŞİD’lilerin eşleri ve çocuklarının bir bölümü ise geldikleri ülkelere döndüler.

IŞİD’e Türkiye'den de yoğun bir katılım olduğu bilinen bir gerçek. Son dönemde aralarında üst düzeylerin yöneticilerin de bulunduğu çok sayıda IŞİD’li de gözaltına alındı, tutuklandı. IŞİD'e eşleriyle beraber katılan eşler ve çocukların akıbeti ise pek bilinmiyor. Bu insanlara ne oldu? Türkiye'ye mi döndüler, döndülerse nasıl bir hukuki ya da sosyal işleme tabii tutuldular? Bu soruların izini sürdük, ancak yanıtlara ulaşmak hiç de kolay olmadı.

HER ŞEY BİR YARDIM TALEBİYLE BAŞLADI

Önce bir geçmişe gitmeye ihtiyaç var. Yıllar önce Suriye iç savaşının şiddetli olduğu dönemde, gazetecilik öğrencisi olmanın verdiği heyecanla bölgeye dair haberler yapıyordum. Sahadaki gazetecilerle de sıkı bir iletişimimiz vardı. Zaman zaman birbirimize danıştığımız da oluyordu. IŞİD'in başkent olarak ilan ettiği Rakka'yı kaybedip Deyrezor hattındaki küçük bir parçada sıkıştığı günlerdi ve her gün yüzlerce IŞİD'li ve onlarla beraber olan aileleri YPG'nin de çatısı altında olduğu Demokratik Suriye Güçleri'ne (DSG) teslim oluyordu. Türkiye'den bir aile sahaya dair haber yapan gazeteci bir arkadaşıma “IŞİD'e katılan oğlumuz öldürüldü, ama yanındaki gelinimiz ile torunlarımız hala bölgede. Teslim olanlar arasında onların da olup olmadığını nasıl öğrenebiliriz” diye bir mesaj atmıştı. Bu bilgiyi benle paylaşan ve “Bu konuda ne yapılabilir?” diye yardım isteyen arkadaşıma bildiğim kadarıyla başvurabileceği kurumları önerdim. DSG o dönem benzer durumdakileri teslim ediyor, ülkelere sıklıkla kamplarda bulunan aile üyelerini alması yönünde sık sık çağrılar yapıyordu.

AYLAR SÜREN ÇABA SONUÇ VERDİ

Yardım talebinde bulunan aile, sonrasında gelinleriyle irtibat kurduklarını ve IŞİD'in kendisini kaçak yollarla Türkiye'ye göndermek istediği bilgisini ulaştırdı. Ailenin ara ara gönderdiği mesajlardan benim de haberim oluyordu. En son DSG'nin kontrolündeki bölgeye geçtiklerine dair haber geldi. Türkiye'de resmi düzeyde başvurmadığı yer kalmadığını, ancak gelinlerini getirmek konusunda olumlu bir yanıt alamadığını belirten aile, daha sonra aylar süren çabaların ardından gelinlerini Türkiye'ye getirebildi.

Yaşamını yitiren oğlunun ardından, gelinini ve torunlarını Türkiye’ye getirmek için yoğun çaba gösteren Mustafa* ile görüşerek, hem IŞİD hem aileler hakkında bilgi aldık. “IŞİD'e katılıp ölen oğlunun nasıl bir karaktere sahip olduğu” sorusuna yanıt olarak “barda çalışan ve uyuşturucu bağımlısı birisi” olduğunu söyleyerek yanıt veren Mustafa, oğlunun üniversitede biriyle tanıştığını ve bir dernek aracılığıyla IŞİD'e katılmaya hazır bir gence dönüştüğünü söylüyor. Oğlu hayattayken en azından torununu getirmek için yoğun çaba sarf ettiğini söyleyen Mustafa, oğlunun ölüm haberini alana kadar hiçbir bilgi alamadığını dile getiriyor. Oğlu öldükten ve IŞİD elindeki son toprak parçasını kaybetme aşamasına geldikten sonra gelininden haber alabilmiş ve onlara ulaşma çabasına girişmiş. DSG kaynaklarıyla iletişim kurmuş ve “isterse gelip teslim alabileceği” mesajı kendisine iletilmiş.

RESMİ KURUMLAR YARDIM ETMEMİŞ

Kuzey Suriye'ye geçmek için çalmadık kapı bırakmadığını ve yardım istemek için gittiği resmi kurumlardan resmen kovulduğunu anlatan Mustafa, sınır kapısındaki askeri yetkililerden birisinin ise kendisine yardımcı olduğunu ekliyor. Bu yetkili “YPG, gelini ve çocukları getirip sınıra bırakırsa yürüyerek geçmelerine izin veririz” diyor. Ancak bu teklif “tehlikeli olduğu” gerekçesiyle DSG tarafından kabul edilmemiş. DSG aileye Irak Federe Kürdistan Bölgesi’ne geçmeleri durumunda gelinini ve çocukları ulaştırabileceklerini iletmiş. Mustafa, Erbil’e gitmiş ve burada kendisi gibi IŞİD'e eşlerinin ardından giden çocuklarını almak için uğraşan çok sayıda aileyle karşılaşmış.

Bir tanıdığının devreye girmesiyle Dışişleri Bakanlığı'ndan bir yetkiliyle görüşen ve bu yetkili tarafından Türkiye'nin Erbil Büyükelçiliği'ne yönlendirilen Mustafa, buradan pek bir yardım alamamış: “Ben tepki gösterince üst düzey bir yetkili de bana bağırarak tepki gösterdi. Bunun ardından ben tam çıkarken bir başka yetkili bana gelerek Erbil'deki HDP binasına gidersem onların bana yardımcı olabileceğini söyledi.”

Şenyaşar ailesi: Yargının görevi suçluları korumak değil

3 AYLIK TUTUKLULUK SÜRECİ

DSG, sonunda gelini ve torunlarını Federe Kürdistan Bölgesi’ne getirip teslim etmiş. Bundan sonraki süreci Mustafa şu sözlerle anlatıyor: “Biz peşmergenin kontrol noktalarına takılmamak için kaçakçılara para vererek Silopi sınırına kadar geldik. Sınıra gelen benzer kişiler gözaltına alınıp mahkemeye çıkarılıyor. Bizden önce benzer şekilde gelenler genelde direkt serbest bırakılıyordu, ama bizim gelin hakkında tutuklama kararı çıktı ve 3 ay cezaevinde kaldı. İlk duruşmaya gittiğimizde hakim bize 'Serbest bırakacağız ama bir rehabilitasyon programı var, ona katılması gerekiyor' dedi. Sonra da serbest bıraktılar zaten.”

Mustafa, “IŞİD'e eşleri nedeniyle katılanların örgütte aktif bir çalışmalarının olmadığı’ yönünde bir görüş olduğunu, ancak gelininden aksi yönde bir izlenim edildiğini söylüyor. Mustafa, “Yarın benzer bir süreç olursa gelininiz ve ona benzer şekilde geri dönenler aynı şekilde IŞİD'e katılır mı?” sorusuna ise, “Bence kesinlikle katılır” diye yanıt veriyor. Mustafa sözlerini şöyle sürdürüyor: “Çünkü zaten pişmanlık duymuyorlar. Ve ayrıca örgütle bağlarını kopardıklarını da düşünmüyorum. Hatta Suriye'de iken beraber oldukları birkaç kadın arada farklı illerde olmalarına rağmen toplanıyorlar. Yani tehlike olarak görülmüyorlar ama yarın benzer bir şey olursa şimdiden katılmaya hazırlar ne yazık ki.”

Rehabilitasyon denilen sistemi ise şöyle anlatıyor: “Formaliteden ibaret ve hiçbir karşılığı olmayan bir uygulama. Gittikleri zaman da dikkat etmediler. Şu an dönmüşler yine hiç dikkat etmiyorlar. Bu insanların gerçekten ciddi bir rehabilitasyona ve takibe ihtiyaç var. Yoksa bu ve benzeri birçok insan yarın bir gün yine fırsatını buldu mu çekip gitmeye hazırlar.”

NEYE GÖRE SERBEST BIRAKILIYORLAR?

Mustafa’nın gelininin duruşmasına katılan avukatın verdiği bilgiler de benzer özellik taşıyor. Avukatın verdiği bilgilere göre; dönenlere örgüt üyeliği de dahil olmak üzere çeşitli suçlamalar yöneltiliyor. Ancak Türkiye devletine karşı suç işlemeyenler Rehabilitasyon Merkezi’ne gitmek koşuluyla serbest bırakılıyor. Mustafa ve avukatın verdiği bilgiler, IŞİD'le hâlâ bağları olduğu tahmin edilen çok sayıda kişinin herhangi bir ceza almadan ve ciddi bir rehabilitasyon sürecine tabii tutulmadan aramızda dolaştıklarını gösteriyor.

* Haberdeki isim güvenlik nedeniyle değiştirilmiştir.

** Bu haber Medya Araştırmaları Derneği'nin ICFJ (International Center for Journalists-Uluslararası Gazeteciler Merkezi) işbirliğiyle yürüttüğü "Yeni Nesil Araştırmacı Gazetecilik Eğitimleri Projesi" kapsamında hazırlanmıştır.


 

Editör: TE Bilişim