Gazete Emek- Uçakların rüzgâr nedeniyle inemediği İstanbul Havalimanı'ndaki sorunları başka bir havalimanından buraya transfer olan bir personelle konuştuk. Havalimanındaki restoranların tavanlarında kedi yolu olarak adlandırılan yolların olmadığını, bu nedenle biriken yağların temizlenemediğini söyleyen çalışan yangın riskine dikkat çekerek, "Daha önce geldiğim havalimanı 30 yıllıktı ama bundan daha iyi işliyordu" dedi.

Tartışmaların gölgesinde 29 Ekim’de faaliyete geçen İstanbul Havalimanı’na rüzgâr nedeniyle 8 uçak 17 Mayıs’ta inemedi. Yapım sürecinde çevrecilerin, sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin itirazına rağmen “yetiştirilen” havalimanının terminal kısmında da birçok sorun bulunuyor.

Gazete Duvar'dan Serkan Alan'ın hbaerine göre, daha önce başka bir havalimanında çalışan ve İstanbul Havalimanı’na transfer olan bir personel havalimanının içerisindeki eksiklikleri anlattı. Yeni havalimanının AVM bölümünde, gıda sektörüne bağlı bir şirkette çalışan personel isminin yayınlanmasını “işten atılma riski” nedeniyle istemedi.

‘GELDİĞİM HAVALİMANI 30 YILLIKTI AMA DAHA İYİ İŞLİYORDU’

“Ben başka bir havalimanından buraya sıfır yapılı olduğu, her şeyin mükemmel olacağı, diğer havalimanlarından ders çıkarılacağı ve daha iyisinin yapılacağını düşünerek geldim. Daha önce geldiğim havalimanı 30 yıllıktı ama bundan daha iyi işliyordu” diyen personel, “İstanbul Havalimanı’nda çalışmaya başladığın için pişman mısın?” sorusuna “Kesinlikle pişmanım” yanıtını veriyor.

Havalimanındaki restoranlarda kedi yolu olmaması nedeniyle yangın ihtimalinden personellerin ulaşımını sağlayan servis sorununa, işletmelere kesilen cezalardan mal kabul sırasındaki güvenlik açığına kadar terminal içerisinde yaşanan sorunları anlatan personele kulak verelim…

GÖREVLİLER SADECE MERDİVENLE ULAŞABİLDİKLERİ YERİ TEMİZLİYOR

İstanbul Havalimanı’ndaki restoranların her birindeki alevli ocakların üzerinde davlumbazlar bulunuyor. Bu davlumbazlar küçük kanallarla büyük baca kanalına bağlanıyor. Restoranın üstüne çıkılıp ciddi miktarda biriken yağların kimyasallarla temizlenmesi gerekiyor. Tavanda normalde profilden döşenmiş aralıklı şekilde basarak yürünebilecek kedi yolu diye tarif edilen yollar olması gerekiyor. Fakat İstanbul Havalimanı’nda kedi yolu yok ve temizlenmeyen yağlar nedeniyle yangın çıkabilir. Kedi yolu olmadığı için temizlik görevlileri sadece merdivenle ulaşabildikleri yerleri temizliyor. Eğer bu yol olsa temizlik çalışanı bu yollarda gezer ve tüm kanalları temizler. Bu olmadığı için görevliler, restorana merdiven koyup tavan kapaklarını kaldırıp o şekilde yağa ulaşmaya çalışıyor. Fakat çok az şeye ulaşabiliyor. Ana baca kısmını da tamamen temizleyemiyorlar çünkü baca kısmına, yani havalimanının çatısına ulaşılabilecek bir merdiven yok. Bu konuda havalimanı yönetiminin teknik servisini aradığımızda ‘Biz ilgilenmiyoruz’ diyerek telefonu direkt kapatıyorlar. Projede böyle bir merdiven varsa bunu bilmesi gereken de onlar.

BACALAR TEMİZLENMEDİĞİNDE NE OLUYOR?

 Peki bu bacalar temizlenmediğinde ne oluyor? Fast food diye tabir edilen yiyecekleri satan firmaların alevli ızgaralarını herkes bilir. Baca yoğun kullanımda ısınmaya başlıyor. Sürekli ısınıyor ve buna bağlı olarak bacanın içerisinde biriken yağ da ısınıyor. Izgaralardaki alev sıçradığında biriken yağı yakabiliyor. 2016 yılında Antalya Havalimanı’nda bu sebeple yangın çıkmıştı. Bu kanalların içerisine doğrudan ulaşılamadığı için her yerin yanarak sönmesini bekliyorsun. O kanallara yangın tüpüyle müdahale etmek de mümkün olmuyor. Bütün sistem alev alev yanıyor ve sen bekliyorsun. Yani burada da biriken yağ tamamen temizlenmediği için ciddi risk bulunuyor. Bütün tavanın yanma ihtimali olabilir, tavan çökebilir, restorandaki malzemeler tutuşabilir. Keza bütün elektrik sistemi de tavandan döşeniyor. Olası böyle bir yangında bunların tutuşması da söz konusu oluyor.

GÜMRÜKLÜ BÖLGEYE KONTROLSÜZ ŞEKİLDE MALZEME SOKULUYOR

 Bu havalimanından çok daha küçük havalimanlarında mal kabul sistemi daha düzgün çalışıyor. Mal kabul için güvenlikli tedarikçi uygulamaları var. Firmalar kendi envanterlerini bunlarla paylaşıyor ve bunlar aracılığıyla gelen mallar hızlı bir biçimde X-Ray cihazından geçiyor ya da geçmiyor. Diğer havalimanlarında bu X-Ray’ler 2 metreye 1.5 metreye yakın oluyor ve büyük paletler bunlara sığıyor. İstanbul Havalimanı’nda mal kabul alanlarındaki en büyük X-Ray 1.5 metre bile değil. Gelen paletler parçalanıyor ve ürünler tek tek bölünerek cihazlardan geçiriliyor. Normalde düzgün çalışan bir sistemde 2 saat sürecek bir mal kabul süreci burada 6 saat sürüyor. Mecburuz ve bunun altından kalkmaya çalışıyoruz. Mecburen X-Ray’e sokulmadan geçilen ürünler de oluyor. Bir palette kapalı şekilde 30 koli varsa 2 tane numune cihaza atılıyor, diğerleri pas geçiliyor. Bu yapılan şu demek, Gümrüklü bölgeye kontrolsüz şekilde malzeme sokuluyor.

CEZALAR 300-500 EURO ARASINDA DEĞİŞİYOR

Havalimanı yönetimi işleyişe ilişkin sürekli prosedür yayınlıyor. Yayınladıkları prosedürler de “ertesi gün yürürlüğe girer” diye yayınlanıyor. Bu durumda yayınlanan prosedürün ertesi gün önlemini almak mümkün olmuyor. Örneğin bunlardan bir tanesi mal kabul sistemi üzerineydi. Elektrikli araçlarda plaka ve ehliyetle ilgili bir prosedür yayınladılar geçtiğimiz haftalarda. B ehliyeti olan kişilere bu araçları kullanmaları için ayrıca eğitim verilmesi gerekiyor. Prosedür ilan edildikten hemen ertesi gün uygulamaya konuluyor ama bizim bu belgeleri alabilmek için imkanımız ve zamanımız olmuyor. Araçları kullanan kişilere ceza kesiyorlar. Bu cezalar da Euro üzerinden olmakla birlikte, başka eksiklikleri de varsa kullananın 300-500 Euro arasında değişiyor. Bunu da çalışanların bağlı oldukları şirketler ödüyor. Cezalar ise havalimanı yönetimine ödeniyor.

YOL TARİF EDENLER KENDİLERİ KAYBOLUYORDU

Havalimanı içerisinde iki farklı firmanın üzerlerinde “Ask me” yani “Bana sorun” tişörtü olan yer yön tarif eden görevliler var. Bu personellerin tamamı 6 Nisan’da ortaya çıktılar. İlk haftalarda yön tarif edenler kendileri kaybolup başkalarına yolu soruyorlardı. Şu anda da yolculara doğru düzgün cevap veremiyorlar. Çoğunun yabancı dili “go go, left left” düzeyinde…

SAĞLIK GÖREVLİLERİ TARİF EDİLEN YERİ BULAMIYORLAR

Bir yolcu bizim çalıştığımız yerin yakınlarında fenalaştı. Sağlık yardımı yapan görevlileri aradık. Bizler mimarı projedeki kodlarla alanı tarif ediyoruz. Tarif ettiğimiz yeri ısrarla anlayamadılar. Aynı mağazalardan bir sürü olduğu için sağlık görevlileri tarif edilen yeri bulamıyorlar. Ayrıca mesafeler o kadar uzun ve yollar o kadar karışık ki x yerdeki kazaya yarım saatten önce müdahale etmelerinin imkanı yok. Çünkü tek bir noktada sağlık birimi var. Bu görevliler oradan elektrikli araçlarla yola çıkıyorlar ve en uzaktaki noktaya 20 dakikadan kısa sürede ulaşmalarının imkanı yok. Biz aradığımızda orada birisi kalp krizi geçirmiş olsaydı kesinlikle yaşamını yitirmişti.

PERSONELLERİN BİR ÇOĞU YOLDA KALDI

Havalimanındaki bütün firmalar mart ayının ortasından bu yana çok sayıda kişiyi işe alıyor. Bu personelin havalimanına ulaşımını sağlayan da sadece bir servis firması bulunuyor. Personel sayısı o kadar çok arttı ki personellerin bir çoğu yolda kaldı. Çünkü araçlar doldu. Firmanın elinde yeni araç olmadığı için personeller Havabus’la getirildi. İnsanlar işlerine sürekli geç kalıyordu. Tek bir servisçi üç vardiyayı da çekiyor ve asla izin yapmıyor. Haftanın yedi günü aralıksız çalışıyor. Örneğin firmalar Ümraniye’de oturan çalışanı için bin Tl, Arnavutköy için 650 Tl ödüyor. Benim şirketim bana servis ücreti ödemesine rağmen ben otobüsle gidip geliyorum. Çünkü servisle uğraşmak istemiyorum. Benim servisimdeki şoför üç kez değişti. İşe geç kalma riskini alamadığımdan dolayı otobüsle gidip geliyorum.

Kaynak: Cumhuriyet

Editör: TE Bilişim