Gazete Emek- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin Meclis grup toplantısında konuştu. Konuşmasında iktidarı özellikle dış politika konusunda eleştiren Kılıçdaroğlu, Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye Cumhuriyeti için artık bir mi,lli güvenlik meselesi haline geldiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamasından öne çıkan satır başları şöyle:

Kılıçdaroğlu, "Türkiye tarihi günler yaşıyor. Her bir vatandaşımızın tek tek sorumluluğu var. Bu ülkede beraber ve birlikte yaşamak istiyoruz. Bu ülkenin üzerine düşecek hiçbir gölgeyi kabul etmiyoruz. Emperyal güçlerin bakışını, gölge düşürmesini asla kabul etmiyoruz. Vatandaşlara sorumluluk duygusunu hatırlatırken bu ilkelerden yola çıkmak zorundayız" dedi.

CHP’Lİ BELEDİYELERİN YARDIMLARI

CHP'li belediyelerein ramazan ayında sosyal yardımlarını artıracaklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, "20-26 Nisan tarihlerinde 847 bin 164 haneye belediye başkanlarımız ayni yardım yaptılar. 221 bin 508 haneye nakdi yardım yaptılar. Mansur Yavaş, tam kapanmayla beraber özel bir çalışma yaptı ve 18 bin 500 esnafımıza 400 TL nakdi yardım desteği, 13 bin aileye başkent kartları dağıtarak 400 lira destek verdi, 113 bin aileye verilecek destek 45 milyon 200 bin lira" dedi.

"TAM BİR İBRET TABLOSU"

İBB ile AK Parti'li ilçe belediyeleri arasındaki Halk Ekmek büfesi krizine değinen Kılıçdaroğlu, "Bizim Cumhuriyet tarihimizde hiç görülmemiş bir sey oldu. Ekmek pahalı olamıyor. İBB'nin ucuz ekmeği var. Ekmek büfesi koyuyor Ümraniye'ye. "Vay efendim burada ucuz ekmek satamazsın" niçin? Sen veremiyorsun, bırak bari o versin. Bir dilim ekmeğe savaş açtılar. Tam bir ibret tablosu" diye konuştu.

"DOĞRUYA TEŞEKKÜR ETMEK BENİM GÖREVİM"

Bakanlar Kurulu'nun aldığı tam kapanma kararı için, "Doğru mudur, doğrudur" diyen CHP lideri, "Ama kapanma yapmak yeterli mi? Hayır. Dükkanı kapattın. Gündelikçiler var. Nasıl geçinecek bunlar? Şimdi bekliyoruz. Bir sosyal yardımı açıklamasını bekliyoruz. İnsanların hayatı her seyin üstündedir. Ama o insanların beslenmeye ihtiyacı var. Sosyal programı bekliyoruz. Bu süre içinde tüm icra takiplerinin durması lazım" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın turizmcilerle görüştükten sonra kısa çalışma ödeneğini süresini de uzattığını ve kendisinin uzun süredir bu konuda çağrı yaptığını belirten Kılıçdaroğlu, "Doğruya teşekkür etmek de benim görevimdir. Doğrunun her zaman yanında ve arkasındayız. Yanlış olduğu zaman da eleştiririz" şeklinde konuştu.

"TÜRKİYE AÇISINDAN ÇOK BÜYÜK BİR TAHLİHSİZLİK"

ABD Başkanı Joe Biden'in 24 Nisan'dan önce "aykırım" ifadesini kullanacağına dair haberler üzerine  CHP Washington temsilcisi ile görüştüğünü ve iddiaları doğrulaması üzerine 22 Nisan'da bir açıklama yaparak Biden'ın böyle bir açıklama yapması halinde Türkiye ve ABD arasında onarılmaz hasarlara yol açabileceğini, bu işin siyasetçilerin değil, tarihçilerin görevi olması gerektiğini söylediğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Biden açıklama yaptı ve soykırım sözcüğünü iki kez kullandı. Bu Türkiye açısından çok büyük bir talihsizlik. Bugüne kadar pek çok iktidar geldi gitti. Ama hiçbir ABD Başkanı 1915 olaylarını bir soykırım olarak tanımlamadı" dedi.

Kılıçdaroğlu, "1915 olaylarının bizim ve Ermeniler arasında ciddi travmalara yol açtığı bir gerçektir. Siyasetçilere düşen görev; geçmişin acılarını bugün siyasi malzeme konusu yapmamalarıdır.  1915 olayları acı mıdır? Evet acıdır. İncelenmeli mi? Evet, gerekirse incelenmeli. Politikacılar değil, tarihçiler yapmalı. Türkiye bu konuda her zaman hazır olduğunu ifade etti. Arşivlerimizi açıyoruz tarihçiler gelsin baksın dedi. Ama Ermenistan'da açsın arşivini. Böylece tarihçiler gerçek bilgiye ulaşsın. 1915 olaylarını tartışmayacağım o tarihçilerin görevidir" dedi.

"BIRAKIN ASLANI KEDİ GİBİ BİR MİYAVLAMA SESİ GELDİ"

19 Mayıs 1985 tarihli New York Times ve Washington Post gazetelerinin ABD Başkanı Biden'ın önüne konulması halinde belki böyle bir açıklama olmayacağını belirten CHP lideri, "Çünkü o tarihte çok sayıda tarihçi 1915 olaylarının bir soykırım görülmeyeceğini, adlandırılmayacağını ilan ediyorlardı bütün dünyaya. Ama o zaman bir devlet vardı.  Beceriksiz bir yönetimin Türkiye'yi getirdiği noktadır bu" dedi.

Biden'in açıklamasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 3 gün sustuğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "Erdoğan'ın trolleri "Ey Kılıçdaroğlu ne diyeceksin" diye sosyal medyada bekliyorlardı. Erdoğan bir dünya lideri, Erdoğan bir aslan. Erdoğan bir kükreyecek ki herkes duyacak bu kükremeyi. Erdoğan konuştu, bırakın aslanı kedi gibi bir miyavlama sesi geldi. Kendi ülkesinin çıkarlarını savunmaktan aciz olan bir kişiyle karşı karşıyayız. "Acaba biraz sert konuşursam başıma bir şeyler gelir mi?" Türkiye yönetilmiyor, savruluyor" diye konuştu.

"RÜŞVETÇİLERDEN BÜYÜKELÇİ OLUR MU?"

Türkiye'nin kuruluşundan bu yana 1915 olaylarını Amerika'daki hiçbir başkan soykırım olarak tanımladığını söyleyen ve "Biden'a kızmanın bir alemi yok. O kendi iç politikasının gereğini yapıyor" diyen Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:

"Erdoğan'ın şahsım hükümeti. Yani diyor ki, "ben Türkiye Cumhuriyeti devletini aile şirketi şeklinde yöneteceğim" öyle de yapıyor. Şahsıma aittir bu devlet diyor. 83 milyonu yok sayıyor. Kendi partileri de dahil partileri yok sayıyor.  Eski milletvekilleri, rüşvetçilerin tamamını getirdi büyükelçi yaptı. Rüşvetçiden büyükelçi olur mu? Bu kişiyi siz başka bir ülkeye gönderiyorsunuz. Arabasında Türkiye Cumhuriyeti'nin bayrağı var. Çifte vatandaşlığa sahip olanlar bile büyükelçi olarak atandı. Dışişleri bakanı kim Türkiye'de ? Mevlüt Çavuşoğlu mu? Zurnanın son deliği. İbrahim Kalın mı? Arada bir konuşuyor. Hulusi Akar mı? Bazen öyle, bazen şöyle. Fahrettin Altun mu? En yetkin kişi. Bunların hepsi bakıyorsun konuşuyor. Türkiye'nin bu denli itibar kaybına uğramasının temelinde ülkenin yönetilmemesi geliyor. Akılla yönetilmiyor Türkiye"

Kılıçdaroğlu, "Ne kadar üçkağıtçı adam varsa büyükelçi tayin edeceksin sonra Türkiye Cumhuriyeti Devleti büyük devlettir diyeceksin" dedi.

ABD'de asılan "I Love Erdoğan" pankartlarını hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Dünyanın parasını ödediler, "Erdoğan'ı seviyorum" diye. Türkiye'yi seviyorum diyen yok. Çünkü şahsım devleti" şeklinde konuştu.

"SURİYE’DE NE İŞİN VARDI SENİN?"

Dış politikada Cumhuriyet'in önceliklerinin terk edilerek İhvan ideolojisi ile dış politika izlendiğini savunan Kılıçdaroğlu, "Arap dünyasında karışmadığı hiçbir ülke kalmadı. Kadim dostumuz Mısır ile aramızı bozdu. Mısır'ın terörist ilan ettiği kişileri İstanbul'a getirdi. İmkanlar sağladı, televizyon, radyo kurdurdu. Yanlış yapıyorsun dedik. Sen Mısır'ın önemini bilmiyor musun? Bilmiyor, çünkü tarih bilmiyor. Peki bölücü örgütlerini bir başka ülke oturup ağırladığında biz itiraz etmiyor muyuz? Bu kadar beceriksiz, dünyadan bu kadar habersiz ilk kez bir kişiyi görüyorum" dedi.

"BENİM BİLDİĞİM ONLAR VATAN HAYİNİDİR"

Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

"Suriye'de ne işin vardı senin? Bir gün önce dost dediğine ertesi gün düşman diyor. Sen de söylem bilinci, ahlak yok mu? Neden çünkü emperyal güçler öyle istedi diye. Türkiye Cumhuriyeti'ni yönetenler emperyalizmin uşağı olursa bu noktaya geliriz işte. 600 bin kişi hayatını kaybetti Suriye'de, 3 milyon kişi Türkiye'ye irtica etti. 24 saatte Emevi camisinde namaz kılacaklardı, Süleyman Şah türbesini taşıdılar. Bahçeli'ye söyleyeyim, kendi bayrağını indirip kendi toprağından Süleyman Şah türbesini kaçıranlara ne zamandan beri milliyetçi deniliyor? Benim bildiğim onlar vatan hainidir"

İdlib'te şehit edilen 36 askerin hesabının sorulmadığını belirten CHP lideri, "Koşa koşa gittiler dakikalarca ayakta beklediler. Bu ülkenin saygınlığını nasıl ayaklar altına alıyorsunuz siz. Koltukları, paraları uğruna vazgeçmeyecekleri hiçbir değer yoktur bunların. Bu ülkeye verecekleri toplu iğne ucu kadar fayda yoktur" dedi.

"REZA ZARRAB İÇİN İKİ KEZ NOTA VERDİN"

Kılıçaroğlu, iktidara dış politika konusundaki eleştirilerini şu şekilde sürdürdü:

"Avrupa Birliği'ne tam üye olacağız, demokrasi gelişecek, özgürlükler gelişecek, yargı bağımsız olacak ve biz bütün mazlum milletlere örnek olacaktık. Şimdi totaliter bir ülke olarak tanımlanıyor Türkiye. Öyle bir noktaya geldik ki, yabancı bir ülkenin başkanı Türkiye Cumhuriyeti'nin bir numaralı koltuğunda oturan adama "Aptal olma" diyor. Nasıl oluyor bu ya? Türkiye Cumhuriyeti'ni aşağılayamazsın demesi lazım. Bir de kalktı Trump'ın seçim kampanyasına destek verdi. Askerimizin başına çuval geçirdiler. Nota vereceksiniz mi diyorlar ne notası müzik notası mı diyor. Reza Zarrab için iki kez nota verdin. Bütün sırlarını biliyor diye. Rüşvet yemeyeceksin, almayacaksın kardeşim. Fakir fukaranın parasını almayacaksın, alırsan böyle burnundan fitil fitil getirirler"

"128 MİLYAR DOLAR NEREDE?"

Merkez Bankası'nın 128 milyar dolarlık rezevi ile ilgili tartışmalara da değinen Kılıçdaroğlu, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Merkez Bankası kasasında kendisine ait bir doları bile yok. Onun için soruyoruz. 128 milyar doları kime verdiniz? Eğer bir ülkenin kasasında kendisine ait bir dolar dahi yoksa, bunu sadece ben görmüyorum bütün dünya görüyor. 128 milyar dolarını birilerine vererek, yok ederek Türkiye'nin ekonomik bağımsızlığını tehlikeye attınız" dedi.

2009 yılında Merkez Bankası'nın 4 milyar 163 milyon dolarlık satışı hakkında Meclis'te yolsuzluk araştırma komisyonu kurulduğunu ve kendisinin de CHP adına bu kjomisyonun üyesi olduğunu hatırlatan Kemal Kılıçdaroğlu, "Erdoğan 2010 yılı bütçesi görüşülürken satılan 4 milyar dolarla ilgili diyor ki; "O gece en fazla alım yapan 9 bankanın satın aldığı döviz miktarı 4 milyar 163 milyon dolardır ve bir gün sonra bu bankaların karı kur arttığı için 1 katrilyon 635 trilyon liraya çıktı, bunun hesabını soracağım diyor" 4 milyarın hesabını soruyor. 128 milyar dolar nereye gitti?" diye sordu.

"ERDOĞAN ARTIK MİLLİ GÜVENLİK SORUNUDUR"

Türkiye'nin Washington Büyyükelçisi olarak atanan eski AK Parti Milletvekilinin 3 aydır güven mektubunu sunmak için randevu beklediğini söyleyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasını "Açık söylüyorum Recep Tayyip Erdoğan artık Türkiye Cumhuriyeti için bir milli güvenlik sorunudur. Bunun nedenlerini de bir başka salı günü anlatırım" diyerek noktaladı.

Kaynak: Independent 

Editör: TE Bilişim