Gazete Emek- İnsanların siyasete, dine, geleneksel değerlere bakış açısı gibi genel değerleri, tüketim alışkanlıkları, korkuları, yemek alışkanlıkları gibi birçok pratik hayatı ilgilendiren davranış biçimlerinin “toplumsal cinsiyet” perspektifiyle ele alınan raporda dikkat çekici sonuçları bulunuyor.   

Ayrıca 2008 yılı Hayat Tarzları araştırması bulgularıyla yapılan karşılaştırmalar sayesinde son on yılda ne yönde değişimler yaşandığını gözler önüne seriliyor.

KİMLİĞİNİZİ NE OLARAK BİLİYORSUNUZ?

Araştırmada, etnik kökene dair soru, “Hepimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız, ama değişik etnik kökenlerden olabiliriz; Siz kendinizi, kimliğinizi ne olarak biliyorsunuz veya hissediyorsunuz?” şeklinde soruluyor.

Bu soruya cevap verenlerin dörtte üçünden fazlası kendini “Türk” olarak tanımlarken kendini “Kürt olarak tanımlayanların oranı kadın ve erkeklerde yüzde 16 ile eşit seviyede. Arapların oranı ise yüzde 3 seviyesinde. Ev kadınlarında kendini “Kürt” olarak tanımlayanların oranı ise yüzde 19 ile ortalamanın üzerindedir.

Raporda, “10 yıllık süre zarfında Kürt olduğunu belirtenlerin oranında neredeyse iki katı bir artış görülmektedir. Bunda nüfus artışının kısmen bir etkisi olsa da en etkili sebebin Kürtler nezdinde Kürt kimliğinin daha fazla tanınmasının ve kimliklerini daha rahat açıklayabilir hale gelmelerinin etkili olduğunu düşünüyoruz” ifadelerine yer veriliyor.

SİYASETE KATILIM

Araştırmanın “Siyasete Katılım” başlığı ile hazırlanan bölümünde de kadın ve erkeklerin siyasi eğilimine ve hangi partiye oy verdiklerine yer veriliyor.

Araştırmaya göre kadınlar arasında AK Parti’ye oy verenlerin oranı erkeklerden daha yüksek. Özellikle ev kadınları arasında AK Parti’ye oy vereceğini belirtenlerin oranı yüzde 46’yı buluyor. Aynı şekilde CHP’ye oy veren kadın oranı da erkeklerden yüksek.

KADINLAR SEÇİMLERDE KARARSIZ, OY VERMEDE EŞİT

Buna karşılık HDP, MHP ve İYİ Parti’ye oy veren erkeklerin oranı kadınların iki kat fazla. Kadınlar seçimler konusunda erkeklere kıyasla daha kararsız, oy verme eğilimi bakımından da erkeklerle eşit seviyede görülüyor. Ev kadınlarının ise oylarına kadınların geneline kıyasla daha fazla sahip çıktıkları görülüyor.

Araştırmada, kadın ve erkekler arasında hangi partiye oy verdiklerine dair son on yıl içerisindeki yaşanan değişim ise şu şekilde belirtiliyor:

“Son on yıldaki değişimle kıyaslandığında AK Parti’ye oy veren kadınların oranı değişmezken erkeklerde ufak bir düşüş yaşandığı görülmektedir. Ancak AK Parti’ye oy veren ev kadınlarının oranında yüzde 4’lük artış dikkat çekicidir. Dolayısıyla çalışan kadınlar arasında AK Parti’ye verilen oyda bir düşüş yaşandığını söylemek yanlış olmayacaktır.

HDP’ye oy verenlerin oranında önemli bir artış görülmektedir. Bu artış erkeklerde daha belirgindir. MHP’ye verilen oylarda bir düşüş görülse dahi İYİ Parti ile birleştirildiğinde kadınlar arasında oranda bir değişim gözlenmezken erkeklerde yüzde 1’lik bir artıştan bahsetmek mümkündür. Diğer yandan son on yıl içinde oyu konusunda kararsız olan kadınların oranındaki artış dikkat çekicidir.”

'KADINLARIN İSTİHDAMI ARTTI, ERKEKLERİN DÜŞTÜ'

Son araştırma kadınların istihdamının arttığını, erkeklerin ise düştüğüne işaret ediyor. 2008 yılında 15 yaş üstü nüfustaki erkeklerin yüzde 67’si çalışırken bu rakam 2018’de yüzde 62’ye inmiş durumda. Bunun en önemli iki nedeni emekli olan ve öğrenci olan erkeklerin artmış olması.

Tasarruf eğilimine bakıldığında ise kadınların yüzde 60’ının, erkeklerin ise yüzde 55’inin para biriktirmiyor. Kadınları para biriktirmeye iten en önemli sebep çocuklarını okutmak, bu oran yüzde 13 görünüyor.

Araştırmaya göre her beş kadından sadece birinin çalıştığı Türkiye’de “Kadın çalışmak için eşinden izin almalıdır” şeklinde ifadeyi toplumun yarısından biraz fazlası, yaklaşık yüzde 54’ü onaylıyor.

2008 ile 2018 yılında bu ifadeyi onaylayanlar karşılaştırıldığında son 10 yılda kayda değer oranda bir azalma olduğu göze çarpıyor.

Kadınların yarısı çalışmak için eşlerinden izin almaları gerektiğini düşünüyor. Erkekler ise bu görüşe daha da fazla katılıyor.

Çalışan kadınlar bu görüşe ortalamada katılmazken, çalışmayan kadınlar izin almaları gerektiğine inanıyor.

İzin alma gereğine üniversite mezunu kadınların çoğu karşı, üniversite eğitimli erkekler ise bu konuda ortalamada “ne doğru ne yanlış” demektedir.

Ev almak da erkekler arasında çocuk okutmak kadar önemli bir para biriktirme sebebi. Sadece tasarruf için biriktirenler ise kadınlarda yüzde 9, erkeklerde ise yüzde 10 seviyesinde.

'KADIN EŞİNDEN İZİN ALMALI'

Araştırma eğitimi de ele alıyor. Buna göre Türkiye’de kadınlar erkeklerden daha az eğitimli. Kadınlar ortalamada 7,8 yıl, erkekler ise 9,3 yıl eğitim görüyor.

KONDA raporunda eğitim ile ilgili şu tespiti yapıyor:

“Kadınların yüzde 10’u okuryazar değildir, yüzde 51’i ortaokul seviyesinde, yüzde 25’i lise seviyesinde eğitim almış Buna karşılık erkeklerin yüzde 3’ü okuryazar değildir ve ortaokul ve lise seviyesinden eğitimi olanlar sırasıyla yüzde 45 ve yüzde 33 oranındadır.”

Medeni hallerine bakıldığında evli kadınların oranı evli erkeklerin oranından daha yüksek. Diğer yandan dul kadınların oranı da dul erkeklerden daha fazla.

Evliliklerin nasıl gerçekleştiğine bakıldığında görücü usulünün hala evlenmek için en sık başvurulan yöntem olduğu ortaya çıkıyor.

KONDA’nın 2018 Hayat Tarzları araştırmasında kadınların yarıdan fazlası erkeklerin ise yarıya yakını görücü usulüyle evlendiğini belirtiyor. Ev kadınlarında görücü usulü ile evlenme oranı ise yüzde 60’lara ulaşıyor.

'DİNİ NİKAH ŞART'

KONDA araştırmasında kadın ve erkeğin görücü usulü evliliğe bakışlarında farklılık olabileceğini ise şöyle izah ediyor:

“Görücü usulü ile evlendiğini belirten kadın ve erkeklerdeki oranın kısmen farklı olması kadın ve erkek arasında görücü usulüne bakışta nispeten bir farklılık olabileceği izlenimini uyandırmaktadır. Burada erkek evlenmeden önce görüp beğenip evlendiği için karşılıklı karar verdiklerini düşünürken, kadın ailesinin ona uygun bulduğu kişiyle evlendiği için önceden görüşse bile görücü usulü ile evlendiğini düşünebilir.”

Toplumun çok büyük çoğunluğu bir erkekle bir kadının beraber yaşamaları için dini nikâhı bir şart olarak görüyor.

Bununla beraber son 10 yıl zarfında daha özgürlükçü bir tavra doğru kayma da dikkat çekiyor.

Kaynak: Artı Gerçek

Editör: TE Bilişim