Gazete Emek-Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken okuduğu şiir nedeniyle hapse girmesinin üzerinden 22 yıl geçti. O cezayı almasına neden olan VHS kasetin hikayesi ise ilginç tesadüflerle dolu. Tarafsız Haber Ajansı'ndan Ferit Aslan o kasetin hikayesini şöyle anlattı: 


 
Ulusal Basın Ajansı’nda (Bir dönem Türkiye’nin önemli haber ajanslarından biriydi, sonra kapandı) çalışırken, Ankara’daki merkezimiz bizden Siirt’e gelen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı izlememizi istedi. İzleyecek muhabir yoksa bir kamera kiralanması ve bütün programının izlenmesi özellikle istenince biz de Siirt’ten bir gazeteci arkadaştan kamera kiralamasını ve programın takip edilmesini rica ettik. Erdoğan, 12 Aralık 1997’de eşi Emine Erdoğan ile Siirt’i ziyaret ederken, yanında yazılı basından bazı gazeteciler de bulunuyordu. Gün boyu süren ziyaret ve temaslarının ardından Siirt Cumhuriyet meydanında, Ziya Gökalp’ın şiirini okumuş ve alanda bulunanları hitabeti ile coşturmuştu.

BİR GÜN SONRA GELEN KASET


Erdoğan’ın Siirt ziyareti ile ilgili bir gün sonra bazı gazetelerde haberler yer almış, ancak, sonradan Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde yargılanmasına yol açacak bir kıyamet koparmamıştı. Siirt’teki arkadaş VHS video kaseti minübüs ile Cumhuriyet garajına gönderdiğini söyleyince (Bugünkü gibi internet yok, görüntü geçmek ancak link ile olduğundan kasetler uçak ile İstanbul ve Ankara’ya gönderilirdi) bir arkadaşımızdan akşam saatlerinde gidip kaseti almasını istedik. Erdoğan’ın Siirt temasları ile ilgili kendisini takip eden gazetecilerin yazdıklarında fazla etki yaratacak bir şey olmayınca bizden takibi isteyen UBA merkezi de, sanki talebini unutmuş gibiydi.

‘HABER NOTUNDA RUTİN BİLGİLER VARDI’


Garajdan zarf içindeki kaseti getiren büro çalışanı kaseti televizyonun üzerine bırakıp eve gitti. Ben de akşam büronun bulunduğu caddede dolaşırken, sıkılıp büroya uğradım. Televizyonun üzerindeki zarfı görüp açtım ve kaseti kaset okuyucuya takmadan önce Siirt’teki arkadaşımızın gönderdiği notu gördüm. Haber bilgi notunda, Erdoğan’ın Siirt’te, “Enişte hoşgeldin, seninle gurur duyuyoruz” gibi sloganlarla karşılandığını, ziyaretlerini ve meydanda bir konuşma yaptığını yazıyordu. Rutin bilgiler vardı.

Kaseti video okuyucusuna takıp izledim ve bütün konuşmaları bire bir yazarak, haber haline getirdim. Erdoğan’ın sonra DGM’de yargılanmasına gerekçe gösterilen ve cezaevine girmesine sebep olan konuşması şöyleydi:

‘MİNARELER SÜNGÜMÜZ, KUBBELER MİĞFER…’


“Türkiye’de düşünce özgürlüğü yok ve ırk ayırımı yapılıyor. Referansımız İslamiyet. Bizi hiçbir zaman sindiremezler. Batı insanının bile inanç hürriyeti var. Türkiye’de neden buna saygı gösterilmiyor? Minareler süngümüz, kubbeler miğferimiz, camiler ise kışlalarımızdır. Okunan ezanı kimse susturamayacak. Türkiye’deki ırk ayırımına kesinlikle son vereceğiz. Çünkü RP diğer partilerle zıt fikirde. Gökler yerler açılsa, üzerimize tufanlar yanardağlar saçılsa yolumuzdan dönmeyiz. Benim referansım İslamiyettir. Bunu dile getiremiyorsam, yaşamamın ne anlamı var? Batı insanının bile inanç hürriyeti var. Avrupa’da ibadete, başörtüsüne saygı duyuluyor. Ama Türkiye’de engelleme getiriliyor. Türkiye’de neden buna saygı gösterilmiyor?”

SİİRT’TE ARANAN KASET BULUNAMADI


Kaset Ankara’ya gidip servis edilince o dönem yeni açılan NTV televizyonu ile bazı kanallar ve TRT haberi yayınladı. O zaman da kıyamet koptu. Gazetelerin yaratmadığı etkiyi ekranlar yaratınca Diyarbakır DGM Başsavcılığı tarafından hemen soruşturma açıldı. Soruşturma kapsamında kapatılan dönemin DGM Başsavcılığı Siirt Emniyet Müdürlüğüne yazı yazarak, kaseti istedi. Ama, Siirt’te Emniyet müdürlüğü başta olmak üzere hiçbir güvenlik biriminin Erdoğan’ın programından kayıt almadıkları ortaya çıktı. Bunun üzerine UBA’nın merkezinden kasetin ham hali talep edildi. Kasetin alınması ile birlikte Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da soruşturmayla yakından ilgilenince Erdoğan hakkında Devlet Güvenlik Mahkemesinde dava açıldı.

ERDOĞAN’IN YANINDA HEP YAZICI VARDI


Diyarbakır DGM’deki duruşmalar başlayınca Recep Tayip Erdoğan bir kaç kez o dönem avukatı olan daha sonra Bakanlık ve Başbakan yardımcılığı yapan Hayati Yazıcı ile birlikte Diyarbakır’a gelip gitti. Davada ünlü hukukçular tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda, Erdoğan’ın okuduğu şiirin Ziya Gökalp’e ait olduğu ve suç unsuru teşkil etmediği vurulandı. Son duruşmada, iddia makamında oturan savcı Erdoğan’ın beraatini istemesine rağmen heyetinde askeri hakim olan Devlet Güvenlik Mahkemesi Erdoğan’a, “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmekten” 1 yıl hapis cezası verdi.


‘KASET OLMASAYDI ACABA NE OLURDU?’


Pınarhisar Cezaevinde cezasını çeken Erdoğan yeniden siyasete döndü ve Siirt’te yapılan seçimlerin YSK tarafından iptal edilmesi ile Siirt’ten milletvekili seçildi. Erdoğan, her Siirt’e geldiğinde ceza almasına neden olan şiiri okuyup “Yiğit düştüğü yerden kalkar” dedi. Bu yargılama ve hapis cezası, Erdoğan’ı bir parti kurması, iktidara gelmesi, başbakan ve cumhurbaşkanı olmasının yolunu kolaylaştıran bir unsur olarak değerlendirildi. Ben de hep şunu merak ettim: O görüntüler olmasa ya da yayınlanmasaydı ne olacaktı?

Kaynak: Tarafsız Haber Ajansı

Editör: TE Bilişim