Gazete Emek-Musa Anter’in 20 Eylül 1992'de katledilmesi üzerinden geçen 30 yılda yapılan yargılamada ilerleme kaydedilmedi. Yarın görülecek duruşmada mahkeme heyeti zaman aşımından davayı düşürebilir.

Musa Anter, 20 Eylül 1992'de Kültür ve Sanat Festivali'ne katılmak için geldiği Diyarbakır'da, uğradığı silahlı saldırıda katledildi. Anter Davası, JİTEM Ana Davası ve 1993 yılında “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım tarafından öldürülen Ayten Öztürk davasıyla birleştirilerek, zamanaşımının süresinin dolması beklendi. Bugün Anter cinayeti 30 yılını doldururken, mahkeme heyeti tarafından beklenen zamanaşımı süresi dolması ardından yarın duruşması görülecek.

Anter ve JİTEM Ana Davası olarak bilinen duruşmalarda aylar sonrasına duruşma veren mahkeme heyeti, zamanaşımına ayarlı gün vermesi dikkati çekti. Ankara 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde 15 Eylül’de görülen duruşmada heyet, zaman aşımından bir gün sonrasına yani 6 gün sonraya duruşma günü verdi.

Peki, Anter cinayet soruşturmasında neler yaşandı? Anter’in katledilmesine dair 2000 yılına kadar, sorumluların tespit edilmesi için etkin bir soruşturma yürütülmedi. Soruşturmanın ilerlemesi ardından Anter’in ailesi 22 Şubat 2000’de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu. AİHM, 2005 yılında “yaşam hakkının hem maddi hem de usul açısından ihlal edildiğine” karar verdi. AİHM, Anter cinayeti ardından ortaya çıkan ve öldürülmesiyle doğrudan ilgisi olan, Meclis’in 1998 tarihli “Susurluk raporu” gibi önemli delillerin de yetkililer tarafından kullanılmadığını tespit etti.

ZAMAN AŞIMINA RAMAK KALA DAVA AÇILDI

AİHM’in verdiği ihlal kararından 4 yıl sonra 2009 yılında Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı, eski JİTEM tetikçisi Abdülkadir Aygan’ın itiraflarını “ihbar” kabul ederek, 17 sonra soruşturmayı yeniden başlattı. JİTEM tetikçi Aygan, bir hatıratında Anter katliamının JİTEM'in önde gelen kadrosu tarafından planlandığını itiraf etti. Bunun üzerine PKK itirafçıları Cemil Işık, Ali Ozansoy, Abdülkadir Aygan, Hamit Yıldırım ve Yeşil kod adıyla tanınan Mahmut Yıldırım hakkında tutuklama kararı verildi. Anter cinayetinde 20 yıllık zamanaşımına ramak kala Hamit Yıldırım 29 Haziran 2012'de tutuklandı. 2013 yılında Hamit Yıldırım ile Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım, Abdülkadir Aygan ve emekli Albay Savaş Gevrekçi hakkında, “kasten insan öldürmek ve halkı silahlı isyana teşvik etmek” suçlarından iddianame hazırlandı.

SÜRGÜN YETMEDİ, DOSYA BİRLEŞTİRİLDİ

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 25 Haziran 2013 tarihli iddianame 5 Temmuz 2013’te Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Özel Yetkili Diyarbakır 7'nci Ağır Ceza Mahkemesi’nin kapatılması ardından dosya nakledildiği Diyarbakır 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. Devlet bağlantılı katliamlar açısından bir olmazsa olmaza dönen nakil edilme işleminden Anter davası da nasibini aldı. Diyarbakır 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi ilk görülen duruşma ardından davanın “güvenlik” gerekçesiyle başka bir ile nakledilmesi için başvurdu. Bu sırada Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden JİTEM Ana Davası’nda da bir gelişme oldu ve Anter Davası ile birleştirilmesi kararlaştırıldı. Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin başvurusunu değerlendiren Yargıtay 5'inci Ceza Dairesi Anter Davası’nı Ankara’ya nakletti. Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davadaki mahkeme heyeti Diyarbakır 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin birleştirme talebini kabul etmese de Yargıtay 5'inci Ceza Dairesi 29 Ocak 2016’da davaların birleştirilmesine karar verdi.

HAMİT YILDIRIM TAHLİYE EDİLDİ

Ankara’da görülen davada tek tutuklu sanık olan Hamit Yıldırım’da 5 yıl sonra “uzun tutukluluk” gerekçesiyle Haziran 2017’deki duruşmada tahliye edildi. Dava dosyasında gelişme olmaz iken sanık olan ve İsveç’te yaşayan Abdulkadir Aygan’ın savunması bir türlü alınmadı. Aylar sonrasına erteleme ile devam eden davaya 1993 yılında Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım tarafından öldürülen Ayten Öztürk cinayetiyle ilgili 2019 yılında açılan dava da dahil edildi.

TEFRİK TALEBİ ISRARLA REDDEDİLDİ

JİTEM elemanı Abdulkadir Aygan’ın 2018 yılında yazılı savunması alınması talebiyle mahkemece müzekkere oluşturulmasına karşın Adalet Bakanlığı kayıtsız kaldı, yanıt vermedi. Dava sürecinde ilerleme kaydedilemezken, Anter ailesinin avukatı Selim Okçuoğlu 24 Haziran 2020 tarihinde görülen duruşma da yargılamanın 8 yıl sürdüğünü, sanıklar Savaş Gevrekçi ve Hamit Yıldırım bakımından dosyanın tefrik edilmesini ve esasa ilişkin mütalaa için savcıya gönderilmesini talep etse de mahkeme heyeti bu talebi reddetti. Ankara 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada Anter ailesinin avukatlarının 2020 yılından bu yana her duruşma talep ettiği tefrik edilmesi kararı ısrarla reddedildi.

AYGAN'IN İFADESİ ALINMADI

Mahkeme heyeti tarafından doğrudan ifadesinin alınmasını kabul eden Aygan’ın ifadesi alınmadan, Almanya’da ölen sanıklardan Cemil Işık’ın Adalet Bakanlığı kanalıyla ölüm belgelerinin getirilmesi talebi yerine gelmeden ve zamanaşımına girmeden dosyanın ayrılması talebi reddedilerek, Anter cinayeti de diğer JİTEM davaları gibi cezasızlık politikasının devamı olan zamanaşımı ile kapatılma ile karşı karşıya… Mahkeme heyeti 15 Eylül’de görülen duruşmada davanın insanlık suçu kapsamında da değerlendireceğini söylese de zamanaşımının ertesi gününe duruşma verilmesi sonucun pekte değişmeyeceği yorumlarını beraberinde getirdi.

 AYKOL: DAVAYI KAPATMAYA ÇALIŞIYORLAR

Anter cinayet davasını başından bu yana takip eden gazeteci-yazar Hüseyin Aykol, davanın “Adli Tatil” öncesi görülen duruşmada özellikle zamanaşımının dolduğu 20 Eylül’e ertelenmek istendiğini ancak avukatların itirazı üzerine 15 Eylül’e ertelediğini hatırlattı. Mahkemenin 15 Eylül’de zamanaşımına dair bir karar vermediğini ve duruşmada heyetin 20 Eylül’de “Musa Anter'in katledilmesinin insanlık suçu olduğu için davanın zaman aşımına tabi tutulmaması" gerektiğine dair iddiaları da değerlendireceklerini belirttiğini aktaran Aykol, “Ancak hal ve tavırlarından davayı bir an önce zaman aşımına sokarak Musa Anter'in öldürülmesi bakımından bitirilmesine karar verecekleri anlaşılıyor” dedi.

Sedat Peker hakkında yeni iddia: Elindeki kayıtların bir kısmını basın danışmanı Emre Olur'a teslim etmeyi planladı

Aykol, “Bu tarihi haksızlık karşısında durduğumuzu göstermek için Özgür Basının temsilcileri olarak bizler, 21 Eylül 2022 günü, saat 16:00'da Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi salonunda olacağız!” diye belirtti.

‘ELİMİZDEN GELENİ YAPACAĞIZ’

Davayı takip eden İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı ve avukat Öztürk Türkdoğan, görülen son duruşmada JİTEM’in işlediği cinayetlerin insanlığa karşı suç kapsamında ele alınması gerektiğine ve Anter davasıyla birleşen dosyaları hatırlattıklarını belirtti. Uzun bir süredir Anter davası yönünden tefrik kararı verilmesi talepleri olduğunu ancak heyetin bunu kabul etmediğinin altını çizen Türkdoğan, 15 Eylül’deki duruşmada da mahkeme heyetine “Diğer iki dosya ile kendiniz birleştirdiniz ayırma talep ettik kabul etmediniz” hatırlatmasını yaptıklarını söyledi. Mahkeme heyetinin 21 Eylül’de görülecek duruşmada bu taleplerini değerlendireceğini de sözlerine ekleyen Türkdoğan, “Ama anlaşılan o ki kafalarına zamanaşımından düşürülmesini koymuşlar. Bunun son duruşma olmaması için elimizden geleni yapacağız” dedi.

‘SİYASİ SÜREÇTEN BAĞIMSIZ DEĞİL’

JİTEM yargılamalarının siyasi süreçten bağımsız olmadığının da altını çizen Türkdoğan, “Bu davalar açıldığı zaman cinayetlerle suçlanan kesimlerin devlet içerisinde tasfiyesi söz konusuydu. 2015’te yeniden çatışmalı sürecin başlamasıyla birlikte bu zanlılar yeniden devlet içerisinde aktifleşti. Siyasi iktidar da bunları kullanmaya başladı. Mahkemelerde konjonktüre uygun olarak bunları cezalandırma yerine aklamaya giriştiler. Bu mesele tamamen devletin güvenlik politikalarına uygun yürüyen bir yargı süreci olarak önümüze çıkıyor. Siyasi süreçten bağımsız ele alınamaz” ifadelerini kullandı.

Duruşma günü davanın zamanaşımından düşmemesi için ellerinden geleni yapacaklarını aktaran Türkdoğan, kamuoyuna da destek verme çağrısında bulundu.

VURULDUĞU YERDE ANILDI

Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), 20 Eylül 1992’de Diyarbakır’ın Seyrantepe semtinde katledilen Kürt bilgesi, gazeteci ve yazar Musa Anter (Apê Musa) için anma etkinliği düzenledi. Cumhuriyet mahallesindeki 442’nci sokakta yapılan anmaya, Musa Anter'in oğlu Dicle Anter, DFG, Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKGP), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), milletvekilleri İmam Taşçıer ve Gülistan Kılıç Koçyiğit, hasta tutuklu yakınları, Tutuklu ve Hükümlü Ailelerle Yardımlaşma Derneği (TUHAY-DER), Diyarbakır 78'liler Girşimi, gazeteci Hüseyin Aykol ve çok sayıda kişi katıldı. 

 

 

APÊ MUSA'NIN ARDILLARI  

 

Anmada konuşan DFG Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu, "Kürt halkının bilgesi, Kürt gazetecilerin öğretmeni Musa Anter 30 yıl önce bu sokakta katledildi. Ona sıkılan kurşun bir halkın diline, hakikat arayışına sıkıldı. Apê Musa'nın katledilmesiyle bu halkın susturulması ve kalemsiz kalması amaçlandı. ‘Kürt basınının çınarı katledilirse bu halk susar’ diye düşünüldü. Evet, öğretmenimiz, Apê Musa’mız bu sokakta katledildi ve kalemi kanlar içinde kaldı. Ama ardılları o kalemi alarak gerçekleri yazmaya devam etti. Cengiz Altun’lar, Gurbetelli’ler, Ferhat Tepe’ler, Deniz Fırat’lar, Nujiyan Erhan’lar o kalemi devraldı ve bizlere bıraktı" diye konuştu. 

 

'APE MUSA'NIN KALEMİYİZ'

 

Apê Musa’nın katledilmesinin ardından gazete binalarının bombalandığını, gazete dağıtımcılarının katledildiğini ve tutuklandığını anımsatan Müftüoğlu, "Apê Musa’nın ardılı olan 16 özgür basın emekçisi, gerçekleri halka ulaştırdıkları için 8 Haziran’da gözaltına alınıp 16 Haziran’da tutuklandı. Arkadaşlarımızın dosyasına koyacak delil bulamayan polis, kameralarımızı, fotoğraf makinelerimizi ve bugün elimizde onurumuz olarak tuttuğumuz bu fotoğrafları delil olarak sergiledi. Bugün buradan bir kez daha söylüyoruz; hakikat halka ulaştırmaya çalışırken katledilen bu isimler bizim onurumuzdur. Operasyonlarla, tutuklamalarla bizi vazgeçireceklerini düşünenlere bir kez de Apê  Musa’nın katledildiği yerden sesleniyoruz;  biz Apê Musa’nın kalemiyiz, onun küçük generalleriyiz onun ardıllarıyız, bu hakikat mücadelesinden vazgeçmeyeceğiz” şeklinde konuştu. 

 

'BÜYÜYEREK DEVAM EDİYORUZ'

 

Gazeteci Hüseyin Aykol, geçmiş yıllarda özgür basın çalışanlarına dönük saldırıları anımsattı. Aykol, "Tutuklamalar oldu ama biz yine de devam ettik. Buraya Apê Musa'yı katledenlere nefreti söylemek için gelmedim, ben buraya Apê Musa'ya borcumu ödemeye geldim. Biz bıraktığın gibi değiliz, o günden bu yana 50'ye yakın gazete çıkardık, radyolarımız oldu. Bütün dünyaya yayın yapan televizyonlarımız var. Her ulusun kendi ajansı olur. Biz bu uğurda şehit olduk, hapse girdik. Ajanslarımız da gazetelerimiz gibi kapandı. Bugün biz yaşadıkça Kürt halkının yaşadıklarını haber yapacağız. Bütün dünyaya duyuracağız. Ben 33 yıldır buradayım. Çocuğum, torunum yaşındaki gençler özgür basına katıldılar. Büyüyerek devam ediyoruz" ifadelerini kullandı.  

 

'APÊ MUSA'LAR HEP OLACAK' 

 

HDP Diyarbakır Milletvekili İmam Taşçıer ise, Kürtlerin tarihte birçok kez yok edilmek istendiğini söyledi. Taşçıer, “Apê Musa buna ‘kabul etmiyoruz’ dedi. Bunun için Kürt halkı için yazılar yazdı. Bunun için 70 yaşında bu sokakta katledildi. Bu düzen devam ettikçe Apê Musa gibi insanlar olacaktır. Apê Musa o gün belki tekti ama bugün milyonlarcadır” diye konuştu. 

 

Konuşmaların ardından anmaya katılanlar, "Özgür basın susturulamaz" sloganlarıyla Musa Anter'in katledildiği yere kadar yürüdü. Anma, Musa Anter'in katledildiği yere karanfil bırakılmasıyla son buldu.  


 

Editör: TE Bilişim