Gazete Emek-Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) çatısı altında bulunan, üye ülkeler ve sivil toplum temsilcileri, çatışma ve savaş dönemlerinde yaygınlaşan cinsel şiddete karşı, şiddetle mücadele ve çözüm önerilerini tartışmak üzere bir araya geldi.

  
Birleşmiş Milletler(BM) Güvenlik Konseyi toplantısında yetkililer, cinsel şiddettin bir terörizm taktiği olarak kullanılmasının giderek yaygınlaştığını, Yaygınlaşan bu durumun barış ve güvenlik meselesi olarak ele alınması gerektiğini açıkladı.


BM Genel Sekreteri, 19 ülkede “stratejik savaş aygıtı olarak kullanılan” cinsel şiddet olaylarını ayrıntılı olarak gösteren yıllık rapor ışığında açıklamalarda bulundu.


Açıklanan rapora göre, Irak’ta 2000 Ezidi kadın ve kız çocuğu IŞID’ın kontrolü altındaki bölgelerde köle olarak rehin tutulmaya devam ediliyor. Musul’daki çatışmalar sırasında kadınların köle pazarlarında satıldığı ve İŞİD tarafından canlı kalkan olarak kullanıldığı, gözlemciler tarafından tespit edildiği açıklandı.


 Raporun devamında Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Ofisi’nin Myanmarlı kadınlarla yaptıkları görüşmelerin sonuçlarına da yer veriliyor. Myanmarlı kadınların yarısından fazlasının, aşağılanmaya ve cinsel şiddetin her türüne maruz kaldıklarının tespit edildiği yer alıyor.


Rapordaki sayısal verilere göre Güney Sudan Birleşmiş Milletler Komisyonu (UNMISS) sadece 2016 yılında ülkede yaşanan çatışma ortamında yerinden göç ettirilmiş kadın ve kız çocuklarının maruz kaldığı cinsel şiddet vakalarından 600’ünü belgeledi. 

Cinsel şiddete maruz kaldığı tespit edilen 57 kız çocuğundan birçoğunun 10 yaş altında ki çocuklar olduğu vurgulanıyor.


Vakkaların çoğu Sudan Halk Kurtuluş Ordusu kontrolü altındaki bölgelerde meydana geldi. Kadınlara etnik kökenleri ya da muhalif gruplara destek oldukları gerekçe gösterilerek sistematik olarak cinsel şiddet uygulandı. Cinsel şiddet bir cezalandırma yöntemi olarak kullanılıyor.


Genel Sekreter Yardımcısı Amina Muhammed, “Çok sayıda kadın günlük yaşamlarında ve aile içinde şiddete maruz kalıyor, silahlı çatışma ortamlarının oluşması, bu durumun derinleşmesine ve tablonun daha da kötüye gitmesine hizmet ediyor. Yaşanan bu cinsel şiddet yürek burkan bir suçtur” dedi.


Muhammed, 270 Nijeryalı kız çocuğunun Chibok'taki Boko Haram tarafından kaçırıldıktan sonra başlayan #BringBackOurGirls adlı sosyal medya kampanyasına atıfta bulunarak, yeniden bütünleşmenin ve toplumsal entegrasyonun  "zorunlu" olduğunu vurguladı. 


Muhhammed cinsel şiddette ilişkin algılarda olumlu gelişmeler de olduğunu  belirterek, Cinsel şiddet artık sadece kadına yönelik bir insan hak ihlali olarak algılanmıyor, ya da mağdurlara ilişkin zararlı toplumsal algılar değişmeye başlıyor. Cinsel suçlar artık güvenlik tedbirleri alınmasını  gerektiren ve adaletin tesis edilmesinin zorunlu olduğu suçlar kapsamında olduğunun altını çizdi.


Muhammed, 2015 yılında İsveçli bir araştırma ekibi tarafından Orta Afrika Cumhuriyeti’nde Fransız barış gücü askerlerini tarafından cinsel istismara maruz bırakılmış kadınlar olduğunu hatırlatarak, dünya çapında tepkiler uyandıran bu olay sonrası hala Birletmiş Milletler’in  gerekli refleksi göstermediğini genel olarak sıkıntılar olduğunu ama cinsel suçlarla mücadele konusunda sıfır tolerans göstereceklerinin sözünü verdi.


Kadın Mülteciler İcra Direktörü Mina Jaf “ Çatışma olan ülkelerde kadınlar daha fazla savunmasız kalıyorlar, savunmasız olmaları onları, şiddetle karşı karşıya bırakıyor.” Diyerek duygularını ifade etti.


Jaf,  Kalıcı barış için, hesap verilebilirlilik ve adalet olmadıkça cinsel şiddet sorunun çözülemeyeceğini ve kalıcı barışın tesis edilemeyeceğini belirterek, "Tam tersi uluslararası arenada ülkelerin gözü önünde gerçekleşiyor. Toplumların duyarsızlığı, cinsiyet eşitsizliği  ve dokunulmazlık nedeniyle sistematik bir biçimde ortaya çıkıyor” dedi


Muhammed ve Jaf, göç ettirilen kadın ve kız çocuklarının cinsel şiddete ve istismara maruz kalma riskinin arttığını, göç ettirilmiş ya da mülteci durumunda ki kadınların yaklaşık olarak beşte birinin bir şekilde cinsel şiddete maruz bırakıldığını belirtti.


Genel Sekreter Özel Temsilciliği Vekili Adama Dieng ise  konuşmasında, bu raporlarda yer alan her rakamın arkasında bir yüz, bir isim ve bir hayat olduğunu hatırlattı.


Dieng, IŞID tarafından rehin tutulan Nasima’nın ve Maria’nın hikayelerini paylaştı.


Dieng, Mağdur olmuş bu insanların geri döndüklerinde toplum nezdinde ikinci bir mağduriyet yaşamamaları gerektiğini, liderlerin ve toplum öncülerinin toplumsal cinsiyet ve ahlak kurallarında kadını dışlayan zararlı algıların değişmesi için çaba göstermeleri ve toplumsal dönüşüme öncülük etmelerinin zorunlu olduğunun altını çizdi.


Ayrıca bu suç faillerinin yargılanması, adaletin tesis edilmesi ve şiddete maruz kalan kişilerin rehabilitasyonu açısından önemlidir ve cinsel suçlar, terör suçları kapsamında tanınması önemlidir. Topluma bu yaşanların mağdurların hatası olmadığı, tam tersi onların kurban olduğu gerçeği anlatılmalıdır ifadelerine yer verdi

Haber: Güldane Kılıç

Editör: TE Bilişim