Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2018 yılı için bölgesel işsizlik verilerini geçen hafta açıkladı. Buna göre Van’ın içinde bulunduğu TRB2 bölgesi (Van, Hakkari, Muş, Bitlis), işsiz sayısının en çok arttığı bölge oldu. 2016 yılında bu bölgede 53 bin olan işsiz sayısı kayyum atandıktan sonra 2017 yılında artarak 83 bin kişi olmuştu. Kayyum, yayla yasakları, sınır ticaretinin kısıtlanması ve ihraçların etkisiyle bölgede zaten artan işsizlik oranları 24 Haziran  seçimlerinden sonra derinleşen ekonomik krizin etkisiyle adeta patladı. TÜİK verilerine göre sadece bir yılda 83 bin olan işsiz sayısına 61 bin kişi daha ilave oldu ve Van bölgesinde işsiz sayısı 144 bine yükseldi. Van’da sadece bir yılda işsiz sayısı yüzde 73 Arttı.
 

 
İşsizliğin En Önemli Nedeni Kayyum Rejimidir.


Van’da işsizliğin radikal bir şekilde artışının nedenleri üzerine birçok tartışma yürütülebilir. Yıllarca süren yayla yasaklarının bölgenin doğal ekonomisine darbe vurduğu ayrıca ülkede gittikçe derinleşen siyasal ve ekonomik krizin işsizliği etkilediği ifade edilebilir. Ancak Van bölgesinde diğer tüm bölgelerden daha fazla işsiz sayısında artışın özgün nedenleri de vardır. Özellikle açılışı defalarca yapılan sınır kapılarına rağmen kısıtlanan sınır ticareti Van’da mutlak bir işsizlik ortaya çıkarmıştır. Van’da OHAL kapsamında ihraç edilen yaklaşık 4 bin kişinin ve ailelerinin temel gelirlerinden yoksun kalması onları işsizlere dahil ederken etrafındaki esnafın da gelirinin azalmasına yol açmıştır.


Ancak işsizlik ve yoksulluğun en temel nedenlerinin yukarıda da ifade edildiği gibi, temel belediye hizmetlerinin kayyumlar eliyle yürütülmeye çalışılması ve birçok yerde 2. ve 3. Kayyumların atanmış olmasıdır. Van’ın kendi oylarıyla seçtiği Büyükşehir Belediye Başkanı Bekir Kaya başta olmak üzere diğer seçilmişlerinin yerine atanan “bilinmeyen şahıslar” ne halka ulaşabilmiş, ne altyapı sorunlarına dair bir icraat içinde olmuş ne de bir istihdam alanı oluşması için gerekli koşulları oluşturabilmiştir. Belediyelerde çalışan nitelikli kadroları ihraç eden bu zihniyet uygulama da çuvallamıştır. Bugün Van Büyükşehir ve İlçe belediyelerinin bütçelerine ve tabi ki borçlarına dair halkın erişimine açık olması gereken bilgilerin çoğu “kapalı kutudadır”. 2017 yılında yapılan borçlanma ve VASKİ zararı Sayıştay raporlarına yansımıştır. Ancak temel sorun da şudur: Van’da İŞKUR üzerinden asgari ücretle “çalışıyor gibi gösterilen ama herhangi bir üretim içinde olmayan” binlerce kişi bulunmaktadır. İşsizlik fonundan Van’da kaç milyon kullanıldığı ve İŞKUR aracılığıyla “insan onuruna yakışan şekilde” kaç kişiye iş bulunduğu kamuoyuna sunulmamıştır. Bir yanda onbinlerce işsiz bulunurken öte yandan çalışmadığı halde maaş alan bir güruh ortaya bu kayyum düzeniyle ortaya çıkmıştır.


Van Halkı Kayyum Döneminde Daha da Yoksullaşmıştır.


SGK sigortalı istatistiklerine göre Van’da yaşayan yaklaşık 400 bin kişinin aylık geliri 534 TL’nin (Yazıyla: beşyüzotuzdört lira) altındadır. 2016 ve 2017’de yaklaşık 340 bin olan bu sayıdaki artış, 2018 yılında ekonomik kriz ve kayyum siyaseti nedeniyle yaklaşık 60 bin yoksulun ortaya çıktığını göstermektedir.
Bir araç olarak kullanılan kayyum siyasetinin kullanma tarihi 31 Mart günü halkın sandık katılımı ile bitmiş olacak. Ancak kayyumların ortaya çıkardığı sosyal, siyasal ve kurumsal yıkımın temizlenmesi bir bütün olarak toplumun önünde bir ödev olarak duruyor. İşsizlik ve yoksulluğun yozlaştırıcı etkisi nedeniyle toplumsal dayanışma ağlarının örülmesi ve işsizliğin azaltılması başta yerel yönetimler olmak üzere tüm toplumsal aktörlerin ödevidir. Mutlak yoksulluk sınırının altındaki nüfusun tespiti ve temel ihtiyaçlarının karşılanması için derhal gıda ve yardım bankaları kurulmalı ve özellikle çocuklar için temel eğitim ve sağlık hizmetleri erişilebilir hale getirilmelidir. Aksi takdirde kuşaklar arası aktarılan bir yoksulluğun kısır döngüsü daha geniş kitlelere yayılacaktır.