Erdoğan Türkiye’sinin son zamanlarda en popüler sözcüğü KHK (KeHeKe) olsa gerek. Zira o kadar popüler ki neredeyse Erdoğan’ın adını sollayacak gibi arama moturlarında. 


Sizlerin de bildiği sürekli yeni bir KHK çıkartılmakta ve sözde başka özde başla fiiliyatlar içermektedir. Kanun Hükmünde Kararname diyorlar adına ama kanundan bir hayli uzak gibi. 


Çünkü FETÖ / DHKPC / PKK ... gibi oluşumlara karşı yapıldığı söylense de aslında belirli bir zümreyi koruduğu ve mazlum olanları ezdiği aşikardır. 


Nasıl mı? 100 binden fazla insan bu KHK denilen yeni baskı mekanizması ile görevinden uzaklaştırıldı. Eğer gerçekten suçlu olduğu kanun ve hukuk karşısında ispatlanmış kişilere uygulandıysa diyecek sözümüz yok. Sözümüz varsa ve esirgemiyorsak bir yerlerde yanlışlık ve zulüm olduğunu göstermektedir. 


Dikkatinizi çekerim 100 bin insandan fazla kişi görevinden uzaklaştırıldı ne diye FETO’ye destek ve propaganda diye. Peki sizin o vekillerinizin dilinden düşmeyen “Fethullah Gülen Hoca Efendi Hazretleri “ cümlesini meclis çatısı altında dilllendiren ve her fırsatta her programda övgüler yağdıran vekillerinizden bir tane dahi görevinden uzaklaştırılmayacak mı? 


Yoksa siz “iğneyi kendine çuvaldızı ele batır “ cümlesini bilmiyor musunuz? Çünkü çuvaldızınız sürekli halka batıyor ve bu durum da hak hukuk terazisinde göze batıyor.

Kimdir bu KHK? Madem ki meclisin bir önemi kalmamış o zaman başka bir KHK ile Cumhurbaşkanı Başkan olsun, bir başka KHK ile Türkiye’nin adı değişsin vs... Zerre insanlık zerre adalet olsa sizde önce kendiniz hesap verirdiniz. 


Zira bu FETÖ’yü Türkiye’de şaha kaldıran bu iktidardır. Eğer KHK listelerini meclis oluşturuyorsa o zaman neden bir komisyon yok ortada. Var olan komisyon komisyona talimatları kim veriyor? Bu komisyon veya karar veren kişi gelecekte bu adaletsizliğin bedelini ödeyebilecek mi? 

Bir başka açıdan bakıldığında 100 bin insanın yerine atananların yeni bir FETÖ olmadığının garantisi var mı? Yoksa yine kandırıldık edebiyatı mı yapılacak? 


Türkiye’nin demokrasi yapı taşlarında sismik olarak ölçülemeyecek düzeyde fay hatları oluşmuştur. Deniliyor ya Türkiye’yi büyük bir deprem bekliyor diye aslında en büyük deprem demokrasi ve hukukta olmuştur. 


Türkiye’den umutlu bir vatandaş olarak demokrasi ve hukuk talep etmek en büyük hakkımız diyorum. 

Artık bu KHK hukuksuzluğu bir son bulmalı ve biran önce OHAL kaldırılmalıdır. Adalet ve hukuk istiyorsak herkes için eşit adalet anlayışına kavuşmamız gerekmektedir. 


Bu gidişatın bir sonu yok. Sürekli OHAL ve KHK ile ülke yönetilemez. Ve eğer halktan özür dilemek istiyorsanız şu iğneyi artık kendinize batırın işte o zaman halk çuvaldızın acısını unutabilir belki...