Gazeteemek-  Yılın hangi ay ve  günüydü bilmeden çalışıyordum. Tüm gerçekliğiyle bellediğim ve anladığım tek bir şey vardı,hava çok sıcak ve yakıcıydı, üstelik zorlanıyordum. Ensemin altında kendimi güneşten korumak için giydiğim ceket, kendi terimde boğuluyordu. 


75. yaşımı henüz üç gün önce geride bırakmıştım, vücudum dizlerime ağır geleli ise 28 sene olmuştu. Üstelik tüm emeğime karşılık 50 yıldan fazladır ciğerlerime de emeksiz cigaralarla işkence ediyordum.Tüm bunlarla birlikte çalışma hayatımda yarım asırdan biraz fazladır devam ediyordu. Yine yaptığım sayısız ama mevsimsel işlerden biri tamda baharın ilk günlerinde ki gibi gelmişti. Ev yılın bu mevsiminde bolluk görecekti, tıpkı diğer seneler gibi. 


Dönümlerce arazisi olan adam çağırdı. Otları, bahçenin nefesi için tırpanlanması, temizlenmesi ve toplanması gerekiyordu. Tüm bunların karşılığında ise topladığım otların yarısını emeğimin karşılığı olarak alacaktım. Bu beslediğim tek büyükbaş hayvan için büyük şanstı.

Ah, kışı tok geçirecek büyük nimet. 


Bir, iki , üç , altmış iki, altmış üç...  olağan güçlüğüyle istiflemeye devam ediyordum.
Sırtımda ki ot tozu, sıcak ve terimle birleştiğinde tarifi imkânsız rahatsız edici bir kaşıntı veriyordu.  Yoruldum, otu sırtımda ki urgandan çıkarmadan (sonra tek başıma yüklenmesi oldukça güçtü.) üzerine sırt üstü uzandım. Ellerimle ceplerimi yoklayıp cigaramı ararken, bahçeye koşarak 6 genç adam  girdi. Bir şeylerden  kaçtıkları ve yakalanmamak için gizlendikleri belliydi. Beni gördü; "mamo" diye seslendi içlerinden en uzun olanı.


- Keremkê Oğlum 
- Amca, biz sendikacıyız dedi.


- Sendika dediğiniz ne işe yarar diye sordum. Bilmiyordum. Utandım.
- Çalışan işçinin, emekçinin birleşip oluşturduğu güçler birliğidir. Nerede bir işçi haksızlığa uğrar, hukuksuzluklarla terbiye edilmeye çalışılırsa işçinin, emekçinin yanında oluruz. Yasal haklarımızı kullanırız.
- E, diyelim ki dediğin gibi yasal hak mı nedir? Olmadı izin vermediler ne yapacaksınız?
- O zamanda tüm emekçiler birleşip alanlara meydanlara iner yasal hakkını istemek için protesto ederler. 


Soluksuz ve heyecanla devam etti.


-Biz de bugün hakkımızı istemek için alanlardayız. İşçinin emekçinin 8 saaten fazla çalışmaması gerektiğini savunuyoruz dedi.


Üstelik ben günde 14 saatten fazla çalışıyordum. Çok daha çok konuşmak, soru sormak istiyordum ama üniformaları olan bir grup onların girdiği kapıdan bahçeye girdiler. Üç genç allah ısmarladık diyemeden kaçmaya başladılar.

 En son duyduğum; "mamo kahrolsun proletarya..." ses uzaklaştı artık duyulmadı...


Ertesi sabah Gazeteler uzun boylu bir gencin tam boy fotoğrafıyla süslediği sayfasını şu haberi paylaşmıştı. Kendilerine sendikacı diyen 3 genç güvenlik güçlerimiz tarafından öldürüldü . 
Gazeteye göre o gün devletimizin milli bekası sağlanmış huzur tesis edilmişti. Ben ise bunca yıllık öğrenmişliğime yeni bir kavram katmıştım .

PROLETARYA!!!
  

Foto Roman: Ruşen Takva

Editör: TE Bilişim