ÖZEL HABER/ RABİA ÇELİK

Gazete Emek- Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını ekonomiden eğitime kadar birçok alanı sekteye uğrattı. Pandemi döneminde neredeyse hiçbir teknolojik altyapının olmaması ve hijyen tedbirlerinin alınmaması, ya canlı derslerle ya da yüze yüze devam eden eğitimin niteliğini düşürdü. Öğrenciler, son iki senedir hem akademik hem de sosyal açıdan yaşadığı kayıplar derinleşti.

Pandemiyle beraber eğitimde yaşanan sıkıntıları Gazete Emek için Rabia Çelik’e aktaran Eğitim Sen Van Şubesi Başkanı Murat Atabay, “Maalesef o arada kayıp bir nesil oluşturuldu. O dönem birinci sınıfa başlayan ve 3'üncü ve 4'üncü sınıfta olan çocuklar hala okuma-yazma konusunda sıkıntı yaşıyorlar. Lise düzeylerinde çocukların ise, liseye uyumları konusunda ve akademik başarı noktasında ciddi problemleri var.” diye konuştu.

Pandemi koşullarının da dikkate alınarak eğitime ayırılması gereken bütçenin arttırılması gerektiğinin altını çizen Atabay, “Eğitimin bütçesini arttıran pandemi koşullarında yaşanan sıkıntıları giderebilecek tedbirleri alma noktasında ciddi bir çalışması olmadı”ifadelerini kullandı.

“OKUL KAYIP ORANLARINDA VE ÇOCUK GELİN ORANLARINDA CİDDİ ARTIŞ YAŞANIYOR”

Millli Eğitim Bakanlığı’nın 6 Eylül 2021’de okullarda yüz yüze eğitime başlanmasının ardından salgınının etkilerinin en aza indirilmesi için gerekli önlemler alınmadığı belirten Atabay, şunları söyledi:

“Pandemi başladıktan sonra çok ciddi tedbirsizliklerle uzaktan eğitim süreci başlatıldı. Mart ayına yakın bir dönemde okullar tatil edildi. O süreçte EBA sistemi olmadığı için EBA TV üzerinden bir destekleyici eğitim verdiklerini söylediler. Haziran ayına gelindi, daha sonra Eylül ayında okulların açılma süreci başladı. Biz o süreçte şunu gördük; hem o yıl hem daha sonraki yıllarda aslında hiçbir tedbir almadan eğitim ve öğretime başlandı. Bu tedbirler içerisinde ne öğrencilerin akademik, sosyal, psikolojik kayıplarını belirlemeye yönelik bir tespit yapılmıştı, ne de okulları açarken sağlık açısından güvenli bir ortam oluşturma anlamında bir tedbir alınmıştı. Aslında o dönemde sendika olarak sık sık şunu dile getiriyorduk; Tedbirler alınırken veya pandemi sürecine ilişkin bir program oluşturulurken öznelerin de bu süreçte yer alması gerektiğini söyledik. Maalesef bakanlık o dönemde ne sendikaları, ne bilim uzmanlarını, ne bu alanda çalışma yapan sivil toplum örgütlerini sürece dahil etti. Sadece kendi belirlediği tedbirlerle üzerinden okulları başlattı. Sürece dahil olamadığımız için maalesef çözüm önerilerimiz bakanlık tarafından çok dikkate alınmadı. En önemli nokta o süreçte okul kayıp oranları, çocuk gelin oranlarında ciddi bir artış meydana geldi ve okul terkleri ciddi oranda arttı.”

“KAYIP BİR NESİL VAR EDİLDİ”

Van ve bölge köylerde teknolojik altyapı yetersizliğinden kaynaklı canlı derslere katılımın ciddi ölçüde azaldığı, çocukların başarı oranlarının düştüğünün altını çizen Atabay, bakanlığın pandemi hiç yaşanmamış gibi eğitime devam etmesinin akademik başarısı düşen çocuklardan kayıp nesil yarattığını söyledi.

Atabay, sözlerini şöyle sürdürdü:

“EBA dışında daha sonra canlı uzaktan derslerde en büyük yaşanan sıkıntı bölge illerinde çocukların teknolojik altyapı yetersizliği, hem de teknolojik araç yetersizliği noktasında yaşandı. Van genelinde o dönem yaptığımız araştırmalarda, özellikle il ve ilçe köylerinde katılımın neredeyse olmadığı yani yüzde 5'leri geçmeyen düzeyde canlı derslere katılım olduğunu, Van'ın en merkezi ilçelerinde ise yüzde 30,40 oranında bir katılım olduğunu gözlemledik. Bu noktada ne teknolojik araç desteği konusunda bir destek yürütülmedi. Köylerin çoğunda zaten internet yok. Teknolojik bir araç olsa bile buna erişim yoktu. O anlamda ciddi bir tedbirsizlik vardı. Ama buradaki en önemli eksiklik 2 yıllık bir kayıp süreci sonucunda bakanlık yüz yüze eğitim sürecine başladı. Bunu da yap-boz tahtasına çevirdi. Sendika olarak, pandemi sürecinde en son kapatılması gereken kurumların eğitim kurumları olması gerektiğini sık sık dile getirdik ama hükümetin yaklaşımı biraz daha turizm sektörünü rahatlatmak ve daha çok açmayı düşündüğü yerlere öncelik tanımak oldu. Çocukların kayıplarını tespite yönelik de bir çalışma olmadı. Çocukların hangi alanlarda kayıplar yaşadığı ve bu kayıplar tespit edilmeden sanki çocuklar düzenli olarak okula devam etmişler, hiçbir kayıp yaşamışlar ve pandemi hiç yaşanmamış gibi bırakıldığı şekilde çocuklar tekrar okula başladılar. Bunun müfredata yedirilerek, yeniden düzenlenerek bir program oluşturulması gerekiyordu. Maalesef o arada kayıp bir nesil oluşturuldu. O dönem birinci sınıfa başlayan ve 3'üncü ve 4'üncü sınıfta olan çocuklar hala okuma yazma konusunda sıkıntı yaşıyorlar. Lise düzeylerinde çocukların ise, liseye uyumları konusunda ve akademik başarı noktasında ciddi problemleri var. Bu çocukların başarı oranlarına bakarsak bunları net görüyoruz. Ciddi bir geriye gitme söz konusu. Bu anlamda bakanlığın yaptığı aslında sadece göstermelik tedbirlerle eğitim ve öğretime devam ettiğini göstermektir. Eğitimin bütçesini arttıran pandemi koşullarında yaşanan sıkıntıları giderebilecek tedbirleri alma noktasında ciddi bir çalışması da olmadı. Sendika olarak, bütün eğitim bileşenlerini bu süreç içerisinde yer almasını gerektiğini dile getirdik. Eğer yer alabilselerdi çözümü noktasındaki önerileri de dikkate alınırdı. Ama bu süreçten sonra da yapılabilecekler mutlaka var. Bu da çocukların bazı konulardan belki muhaf tutmak, müfredatı yeniden düzenlemek ve ona göre çocukların kayıplarını giderecek bir yöntem belirlemek noktasında bir çalışma yürütülebilir. Ayrıca bunu destekleyici çalışmaların da yürütülmesi lazım. Bu hem psikolojik hem de sosyal anlamda kayıpları giderecek bir çalışmanın yürütülmesi lazım.”

Editör: TE Bilişim