RÖPORTAJ: BEKİR GÜNEŞ

Gazete Emek-Yönetmen Ezel Akay ve oyuncu Songül Öden, 7. Amed Tiyatro Festivali kapsamında Diyarbakır'da Lal Hayal oyunuyla tiyatro severlerle buluştu. 7 kadının farklı hikayelerinin anlatıldığı Lal Hayal oyunu izleyiciden büyük beğeni aldı. Oyunun yönetmeni Ezel Akay ile hem oyuna hem de Diyarbakır ve son sürece ilişkin izlenimlerini konuştuk. Diyarbakır'ın Türkiye kadın hareketinin baş şehri olduğuna dikkat çeken Akay, Diyarbakır'da çok rahat ettiğini söyledi. Akay, ayrıca ülkedeki nefretin de çok fazla olduğunu ve artık bitmesi gerektiğini vurguladı. 

Akay, Diyarbakır'ın Ortadoğu'nun en medeni şehri olduğunu belirterek, "İlginç bir tesadüf kale içinde gezmeye gittik. Orada yeni arkeolojik çalışmalar yapılmış. Yani 6-7 bin yıllık bir uygarlığın üstünde duruyoruz hepimiz Diyarbakır'a gelince. Bir küçük tesadüf orada bir Atatürk müzesi de vardı. Orada anılarını yazıyor. 'Ne kadar medeni bir şehire geldik' diye yazmış. Burası Ortadoğu'nun en medeni şehri. Bunu sadece binaları ve tarihiyle değil insanlarıyla da açıklamak lazım." dedi.  


Diyarbakır için "Türkiye kadın hareketinin de başşehri" ifadesini kullanan Usta Yönetmen Akay, asırlarca feodal yönetimler ve kız çocuklarının toprağa gömülmesinden bu aşamaya gelinmesinin çok şaşırtıcı olduğunu söyledi. 

Diyarbakır'a birçok defa geldiğini ifade eden Akay, "Ben ne zaman gelsem kültüre çok aç, çok bilge bir kitleyle karşılaşıyorum. Umarım önümüzdeki dönemde Ankara, İstanbul ve İzmir'deki diğer sanatçılar da buraya davet edilirler. Ben gelmeye can attıklarından eminim. Bu değiş tokuş, yani bu şehrin açılması lazım. Kapanması değil tam tersine Türkiye'ye doğru açılması lazım, Türkiye'nin de buraya doğru açılması lazım. Bu duruma da çok ciddi arzu ve ihtiyaç var.

Diyarbakır'da çok rahat ediyorum 

Ben bir kere çok rahat ediyorum bu şehirde. Gezerken çok rahat ediyorum bilmiyorum dümdüz olması nedeniyle belki de. Yavaş yavaş kırık dökük yerleri de tamir olunan bir şehir. Kalplerin de tamir olması lazım. Çatışma ve silahlarla adam edilmeye çalışılan hiçbir kitle adam olmamıştır. Bu adam etmek kelimesi de çok berbat bir kelime ama yerinde bence. Buradaki Kürtlerin ve Türklerin belki ben göremezsem de birlikte yaşamayı becereceklerinden ben yüzde yüz eminim. 

Bu kadar nefret çok fazla unutulması lazım

Yüzüp yüzüp kuyruğuna kadar gelmiştik. Bu ülke aynı zamanda birbirinden nefret edenler ülkesidir de aynı zamanda. Bir taraftanda da bu nefretin unutulması lazım. Bu kadar nefret insanın içini karartıyor, nefret edenin de içini karartıyor. Umarım artık sona gelinmiştir. Biraz daha kötüye gider ama ondan sonra daha kötüye gitmez." diye konuştu. 

Levent Üzümcü başta olmak üzere bazı muhalif sanatçıların oyunlarının yasaklanmasına ilişkin de konuşan Akay, "Yaklaşık 1980'den beri sansür kurulu diye bir şey yok. Yani yasaklayanlar kaymakamlar, valiler, beli makamlar, belediye başkanları, bu oyunu burada oynatmam diyenler. Onlar da artık parmakla işaret edilebilecek halde. Bunlar hiçbir işe yaramaz. Teknoloji insanları o kadar bir özgürleştirdi ki ve teknolojinin kendisi o kadar bir demokratikleştirdi ki bir şeyi seyretmek istiyorsanız mutlaka seyredersiniz. Yeter ki seyirci buna arzu duysun. Burada tükenmek bilmez derin bir kültür açlığı var. 

Biz buraya Lal hayal oyunu için geldik. bin 800 kişilik bir salon ve salon dolu. Bizim için hem şaşırtıcı hem de biraz bekliyorduk. Seyircinin arzu ettiği oyunlar bunlar. Buraya gelmiş seyircisiz kalmış hiçbir tiyatrocu yoktur. 

RÖPORTAJIN VİDEOSU İÇİN TIKLAYIN

Lal hayal bir kadın oyunudur

Lal hayal, suskun hayal, dilsiz hayal anlamına da geliyor. Hayatının büyük bir bölümünü susarak geçirmiş bir kadının ismi. Bu bir kadın oyunu denebilir. Kadına şiddete ilişkin kadınlar tarafından yazılmış, kadınlar tarafından oynanan bir tür tek kişilik bir oyun. Şimdi 4 kişi oynuyor ama bütün konuşmalar Songül Öden tarafından yaratılan karekter tarafından yapılıyor. Kadına gösterilen şiddete çok ilginç bir yerden bakıyor. Erkek şiddetini kadınların nasıl onayladığını anlatıyor oyun." dedi.  

Editör: TE Bilişim