Gazeteemek-Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK) Genel Başkanı Mustafa Özçelik, Gazete Emek'ten Bekir Güneş'e  Çözüm Süreci'nin bozulmasından, Kürt Ulusal Kongresi'nin toplanamamasına, Rojava ve Şengal'e yönelik saldırılara ve KDP ile PKK arasında yaşanan tartışmalara kadar birçok konuda dikkat çekici açıklamalarda bulundu. 


Bekir Güneş: 3 yıla yakın süren bir çözüm süreci vardı Türkiye'de. Bu süreç devam ederken de siz yaptığınız bazı açıklamalarda bugünlere dikkat çekmiştiniz. Sizce Süreç neden bozuldu?


Mustafa Özçelik: 2015 Temmuz ayında çatışmalar yeniden başladığında PAK olarak net bir tutum aldık. PAK olarak bugünü gördük. Türkiye devlet olarak Kürtler'in Siyaset, demokratik ve sivil mücadele alanındaki gelişimini ve bu gelişiminin bire on katlanacağını gördü ve bunun önünü kapatmak için tek bir yol vardı. Kürtleri çatışma ve savaşa sürüklemek. 


Yaptığımız çağrılar HDP tarafından karşılık bulmadı


O zaman PKK, HDP ve DTK'ya da çağrıda bulunduk. Kürtler'in bu savaşta taraf olmaması gerektiğini söyledik. Türk devleti güçlü olduğu alana Kürtler'i sürüklemek istiyordu. Orada mevcut kazanımların  kaybedilmesi isteniyordu. Ne yazık ki bu tespitlerimiz, çağrılarımız ve ögörülerimiz PKK ve HDP tarafından karşılık bulmadı. 


Hendek ve Barikat Siyaseti HDP'ye zarar verdi


Geliştirilen hendek ve barikat siyaseti, Türkiye'nin Kürtler'e yönelik planladığı siyasete uygun bir zemin oluşturdu. Bugün ortada HDP'ye verilen zarar ortada. 7 Haziran'dan 1 Kasım'a 1 milyon, 1 Kasım'dan son Referandum'a ise 400-500 bin oy kaybedilmişti. Bir bütün olarak bir sürü kurum ve kazanım ortadan kaldırılmıştır. 


HDP, Neden Halktan Özür Diledi


Devletin yaratmaya çalıştığı bu tabloya PKK yanlış tesptiyle daha uygun bir zemin yaratmıştır. HDP de doğru kişilikli bir tutum sergilemedi. Bakın, Demirtaş'ın tutuklanmasından bir hafta önce Kürt Siyasi kurumları HDP, HDK, DTK, DBP, KJA, Belediye Eşbaşkanlarının katılımı ile Diyarbakır'da bir konferans yapıldı. Konferans sonuç bildigresi şöyle diyor; "halkımızdan özür diliyoruz."neden özür dileniyor, "Biz özyönetimlere yeterince destek veremedik, biz gençlerimizin direnişine yeterince destek gösteremedik. yani diyor ki hendek ve barikat siyasetine yeterince destek veremediğimiz için özür diliyoruz" denildi. 


Çatışma Siyaseti Güney Kürdistan'daki Bağımsızlık Yürüyüşüne Büyük Zarar Verdi


Bu, bu kimlikli partilerin söyleyebileceği bir şey midir. PAK ilk günden itibaren bunu gördü ve "aman yapmayın" dedik. Savaş ve çatışma siyaseti aynı zamanda Güney Kürdistan'daki bağımsızlık yürüyüşüne de büyük zarar verdi. 


Eğer Kürtler gerçekten de stratejik düşünselerdi, Güney Kürdistan'daki bağımsızlık yürüyüşüne destek olmak amacıyla bile bir dönem silahların susturulması gerekiyordu. Rojava Kürdistanı, ABD orada, Rusya orada, orada senin mütefiklerinin elini desteklemek için bile bir dönem silahları susturabilirdin. Onun için ortaya çıkan tablo yanlış siyasetin bir göstergesidir. Türkiye'nin tek bahanesi 'terör' ve 'terörist'i, onların önünü kesmek için bile bir dönem silahlar susturulabilirdi. 


Başkanlık Sistemiyle Kürtler'in Önüne Büyük Tarihsel Bir Fırsat Geçmiştir


Israrla halla çatışma siyaseti izlendi. Ama halla bir çıkış noktası var. Referandum'da evet, hayır ve boykot diyenlerin hepsi artık çatışma istemiyor. Yüzde 90 'savaşa hayır' demiştir. Kürdistan halkı artık savaş istemiyor. Bugün oluşan Türk tipi başkanlık sistemiyle aslında Kürtler'in eline daha büyük tarihsel fırsatlar geçmiştir. Kürtler birlikteliği sağlar ortak bir tutum sağlarlarsa eğer kim gelirse gelsin Kürtlersiz hiçbir şey yapamaz. 


B.G- PKK ve HDP'ye yönelik ciddi eleştirileriniz oldu. 2013'te çokça tartışılan Kürt Ulusal Kongresi'nin toplanamamasının sorumluları kimdir? Çünkü Kongrenin toplanamamasına sebep olarak birçok Kürt siyasi hareketi birbirini işaret etti. 


M.Ö- 2013'te bir ulusal kongre girişimi oldu. Bu girişimin başarısızlığa uğramasında ana faktörlerden biri neydi? Rojava Kürdistan'ında ENKS ve Tev-dem PYD arasında Duhok ve Erbil mutabakatları imzalanmıştı. Bu mutabakata göre Rojava'da bulunan bütün Kürt partileri askeri, siyasi ve ekonomik olarak ortak bir yönetim oluşturacaklardı. Bu konuda anlaşmışlardı, dökümanlar ortada gizli saklı bir şey değildi. PYD- Tev-dem daha sonra Rojava'da etkili olmaya başladıkça ENKS'yi işin dışına itmeye başladı. Tek parti yönetimini orada dayattı. Bu protokolün gereklerini hiçe saydı. Daha sonra yavaş yavaş o partilerin yönetici ve üyelerini tutuklamaya başladı. 


PYD, ENKS'yi Tanımayınca Çözülme Başladı


Şimdi siz, ortağınız olan birilierinin üyelerini ve yöneticilerini tutuklayıp içeri atarsanız neyin kongresini yapacaksınız. Ulusal kongre kiminle olur bir parçası, PYD ile ENKS'dir. PYD, ENKS'yi tanımayıp protokolü hiçe sayıp içeri atıyorsa neyin kongresini yapacaksınız. Bir kere burada bir çözülme başladı. Diğer çerçevede PKK iki parçada en etkili örgüt konumunda, Rojava ve Rojhılat Kürdistan'ında güçlü, Güney Kürdistan'da da çok güçlü bir kitlesi olmasa da kabul gören bir yapı durumunda. Şimdi bu durumu diğer partiler üzerinde kendisini bir farz olarak görmeye başladı. 


PKK'nin İzlediği Siyaset Ulusal Kongre İle Uyuşmuyordu


Oysa ki ulusal kongreler ittifaklarla olur. Birisi diğeri üzerinde tahakküm kurmaya başladığı andan itibaren orada artık mutabakat değil çatışma başlar. Bu anlamda PKK'nin izlediği siyaset ulusal kongre ile uyuşmuyordu. Başka bir boyut, ulusal kongre dediğiniz ulusal değerler üzerinde olur. PKK'nin son dönemlerde ortaya koyduğu perspektif de pek ulusal kongre ile uyuşmuyor. Örneğin "ulusal devlet dönemi geçmiştir. Türkiye'de demokratik cumhuriyet, ortak vatan, demokratik ulus" gibi kavramlar 30 yıldır süren savaş ile zıt kavramlar. Bu anlamda bugün ulusal kongrenin zemini yoktur. Ancak Kürtler'in bir dayanışma, koordinasyon bir işbirliği oluşturması lazım. 


B.G- Şengal Üzerinden PKK ve KDP'nin karşı karşıya gelmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?


M.Ö- IŞİD'in Şengal'e saldırısında PKK'nin desteği ile Şengal kurtarıldı. Şu  anda orası Kürdistan Hükümeti'nin kontrolünde. Kürdistan hükümeti PKK'ye yardımlarından dolayı teşekkür etti ve çekilmesi gerektiğini söyledi. Doğrudur, PKK'nin Kürdistan Meclisi ve hükümetine saygı duyması orayı tanıması lazım. Ancak PKK'nin oradan çekilmemesi yine ulusal kongrenin zeminini yok ediyor. 


Türkiye'nin Rojava ve Şengal'e Saldırısını Kınıyoruz


Biz PAK olarak Türkiye'nin kesinlikle hem Şengal'e hem de Kürdistan Hükümeti'ne saldırı hakkının olmadığını söylüyoruz ve bunu kınıyoruz. Kürdistan Hükümetinin de bu saldırıları kınaması gerektiğini söylüyoruz. Türkiye'nin Şengal'e saldırısı aslında Kürdistan Hükümeti'nin orada bulunan iradesine bir saldırıdır. 


B.G- Güney Kürdistan Hükümeti'nin bu saldırıların sebebi olarak PKK'yi göstermesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

M.Ö-PKK o saldırılara zemin oluşturdu doğrudur. Ama kim neye zemin oluşturursa oluştursun Türk devletinin oraya saldırı hakkı yoktur. Biz şunu söylüyoruz, PKK'nin Şengal'den çıkması lazım. PKK'nin Şengal'de şuanda kalmasını gerektirecek bir durum yok. Türkiye'nin asıl derdi PKK değil PKK bahane. Türkiye'nin derdi Kürtler arasında sorun çıkarmak. Bağımsızlık yürüyüşünde baş ağrısı yaratmak. Yoksa Şengal nere, Türkiye sınırı nere. Türkiye'nin aslında en önemli paradigması Kürtler hiçbir yerde hiçbir kazanım elde etmesi üzerinedir. 


B.G- Türkiye'nin bu paradigmasına KDP'de zemin oluşturmuyor mu? Çünkü bu saldırıların hemen ardından Neçirwan Barzani Ankara'ya geldi ve görüşmeler yaptılar. 

M.Ö- PKK illa da Şengal'de kalmakta ısrar etmezse Türkiye bu kadar rahat saldırabilir mi? Burada ana öğe PKK'nin orada kalmakta dayatmasıdır. Sen niye orada bu kadar dayatıyorsun ki. Sadece KDP'nin değil Kürdistan Hükümeti ve Parlementosu'nun da tutum alması gerektiğini söylüyoruz. Çünkü Türkiye orada senin varlığını yok sayıyor. Ama önemli bir boyutu var bu işin. Senin evine gelen kardeşinin sonra çekilmesi lazım niye çekilmiyorsun. 


Ana Sorun PKK'nin Şengal'de Kalmakta Diretmesidir


Bizce orada ana sorun PKK'nin Şengal'de kalmakta diretmesidir. Bakın Şengal stratejik bir yerdir. 1991'de Saddam Hüseyin'in İsrail'i bombaladığı noktadır Şengal Dağları. Şengal, İsrail'i, Ürdün'ü görüyor. Şengal, İran'ın şii Hilali eksenindeki ana duraklarındandır. Bağdat ve İran'ın özelikle Kürdistan'dan koparmaya çalıştığı bir bölgedir. Şengal, Kürdistan'dır. 


Şengal, Kürdistan halkının kanı ile kurtarıldı. Şengal'i Bağdat'a bağlatacak hiçbir stratejiye yol vermemek lazım. PKK burada kayıtsız şartsız çekilmelidir. Herkes gitse bir kentte bir ilçede "ben burada otonom kurdum" derse olmaz. Şengal, Kürdistan Hükümetinindir. PKK aynı zamanda bu dayatmasıyla birlikte İran ve Irak'ın bu stratejilerine de zemin hazırlıyor. PKK orada çekildiği andan itibaren orada tüm taşlar dökülecek. Türkiye'nin saldırı zeminleri daralacak. İran ve Irak'ın Şengal'i Kürdistan'dan koparma planları suya düşecek. Kürdistan, bu yılın sonunda artık bağımsızlık referandumu yapmak istiyor. Artık ok yaydan çıkmış bunu herkes görüyor. Önce IŞİD'i sürdürler, sonra da bu bağımsızlık yürüyüşünü engellemek isteyen İran, Irak ve Türkiye'yi. Onların d planlarına destek sunmamak lazım. 


B.G- Şu anda HDP'nin Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, HDP Milletvekilleri, Belediye Eş Başkanları Tutuklu. DBP'nin Bütün Belediyelerine Kayyum atandı. Siz de Kürdistani bir siyasi partinin Genel Başkanı Olarak bu durumun 2019 seçimlerine nasıl yansıyacağını düşünüyorsunuz?

M.Ö- Biz öncelikle, HDP Eş Genel başkanları, milletvekileri, Belediye Eş Başkanları ve siyasetçilerin iradelerine konulan ipotekleri kınıyoruz. Kürtler'in kurumsal olarak elde ettiği kazanımlarına yönelik saldırıları çok net kınıyoruz. Bazen kendi elimizle bindiğimiz dalı kestiğimizi de görerek yeniden bu süreçlere yol açamamak için yaşananlardan ders çıkarmak gerekiyor. 


HDP, Referandum Kararını Bizlere Danışmadan Aldı


Küçük bir örnek vereceğim; bakın HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş Güney Kürdistan'a gitti, orada çok önemli konulardan bahsedildi. Birliklerden, barıştan, Kürtler arası ittifaktan bahsedildi.  Referandum ile ilgili parlementodan karar çıktığı gecenin iki saat sonrası, HDP, Kürtler'in hiçbir kesimine sorma, danışma, birlikte bir tutum geliştirme ihtiyacı duymadan en çok birlik laflarının konuşulduğu bir dönemde kendi başına 'hayır' tutumunu açıkladı. Daha sonra ise Kürdistani partilere gelin beni destekleyin anlayışı maalesef Kürtler'i daha çok yolda bırakır. 


Biz PAK olarak Kürdistan sahasında bulunan bütün oluşumlarla diyalogdan yanayız. Ulusal itiffak ayrı bir şeydir. Ulusal itiffakın kendine göre parametreleri vardır. Bir millet olma, Kürdistan'ı kabul etme, Kürdistan'a siyasi statü tanıma, Kürdistan Bayrağını tanıma, Kürdistan'ın tüm parçalarındaki kazanımlarını korumayı prensip olarak kabul etmek ve birbirini kabul etmek, yasal partiler ve toplumlsal kesimler olarak. 


Biz Kürdistan'da Diyalog'tan Yanayız


Bizim milli itiffak parametrelerimiz bunlardır. Bunlara 'evet' diyen herkesle milli itiffak yaparız. Ama bu olmazsa bile örneğin Kürt dilli için yaparsın başka bir eksende yaparız. Onun için diyalogdan yanayız. Biz Kürdistani partilerin Kuzey Kürdistan'da daha güçlü bir şekilde yerel seçimlere hazırlanması gerektiğini söylüyoruz. Kendi kurultayımızda da bunu görüştük. Elbetteki çıkabilecek itiffak çekenekleri değerlendirilir ancak Kürdistani partilerin artık görüşü bu gidişe dur demeleri yönündedir. 


Bütün Kürt Partileri Ortak Bir Program Dahilinde Devletle Masaya Oturmalıdır


Bizim OHAl'e, yasaklarına, OHAL'in yaratmış olduğu bütün bu antidemokratik sürece hayır deyişimizi savaşa hayır ile bütünleştirmektir. Bugün Kürtler'in en temel ihtiyacı savaşa ve çatışmaya son verip, kazanımlarımızı ortadan kaldıracak planların zeminlerine son vermektir. Savaş'a OHAL'e hayır diyoruz, Kürdistan meselesinin çözümü için gerçekten de ortak bir program yapıp bütün Kürt partileri devlet ile masaya otursun diyoruz. Bizim çizeceğimiz perspektif budur.  

Haber: Bekir Güneş


 

Editör: TE Bilişim