Gazete Emek- Anadolu Birliği Partisi, "Anayasayı Koruma İnisiyatifi Bir Araya Geliyor" çağrısı ile Maltepe Miting Alanı'nda 11 Eylül Cumartesi günü miting yapılması talebiyle İstanbul Valiliği'ne başvuruda bulundu. Başvuru valilikçe kabul edildi.

Valilikten, bahse açık yer toplantısı talebi ilgi (a) (b) (c) genelgeler ile ilgi (ç) Sağlık Bakanlığı Salgın Yönetimi ve Çalışma rehberinde belirtilen kurallara riayet edilmesi kaydıyla uygun görüldüğü, belirtilen yer, tarih ve saatlerde gerekli gerekli emniyet tedbirlerinin alınacağı belirtildi.

KAYMAKAMLIK İZİN VERMEMİŞTİ


Maltepe Kaymakamlığı, Maltepe Miting Alanı'nda yapılacağı duyurulan mitinge yeni tip koronavirüs (Kovid-19) önlemleri kapsamında izin verilmediğini duyurdu.

Kaymakamlıktan yapılan açıklamada, bazı basın yayın organları ve sosyal medya hesaplarında Maltepe Kaymakamlığının izinleriyle 11 Eylül Cumartesi günü Maltepe Miting Alanı'nda "Anayasayı Koruma İnisiyatifi Bir Araya Geliyor" konulu bir miting düzenleneceği yönünde haber ve paylaşımlar yapıldığı belirtildi.

Şenol Güneş, Milli Takım ayrılığı sonrası ilk kez konuştu: Bu kafayla ancak üçkağıtçı bulunabilir

Söz konusu etkinliğin düzenlenmesi için izin verilmesi talebiyle Anadolu Birliği Partisi tarafından 23 Ağustos tarihinde başvuru yapıldığı, ancak toplu yapılacak etkinliklerin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) bulaş riskini artıracağı ve salgınla mücadele çalışmalarını olumsuz yönde etkileyebileceği değerlendirilerek izin verilmediği kaydedildi.

TEK GAYELERİ SANDIK

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, iktidarın oy potansiyeli olarak gördükleri aşı karşıtlarına karşı tutum olmadığını belirtti. Prof. Dr. Fincancı, “Demokratik hakkını kullanarak eylem yapmak isteyenlere kolluk kuvvetleri çok ciddi müdahalede bulunuyor. Ancak aşı karşıtlarına eylem için izin veriliyor, bu durum iktidarın tutumunun ne olduğunu ortaya koyuyor. Çünkü görüyoruz ki anket sonuçlarına göre en çok aşı karşıtları AKP yanlısı yani kendi oy potansiyelleri olan insanlarda ortaya çıktı. Dolayısıyla oy kaybına uğramamak adına aşı karşıtlarına yönelik tutarlı tutumlar almıyor, aşılanmanın önemini vurgulamaları gerekirken oy kaybetmek istemedikleri için çok fazla konuşmak istemiyorlar” dedi.

Aşılanmanın zorunlu olmasına gerektiğini ifade eden Fincancı, “Elbette insanların ifade özgürlüğü hakkı var, ancak aşı karşıtlarının çağrılarına baktığımızda PCR’ı ve maske takmayı reddeden bir tutum görüyoruz. Bu durum kendileri için de büyük bir risk. Halk sağlığı önlemleri alınarak, açık alanda mesafe gözetilerek maske takılarak bir toplanma gerçekleştirilebilir. Ancak küresel bir salgından bahsederken üstelik aşılamalar hızlı gitmediği için yeni ve daha bulaşıcı varyantların ortaya çıktığı koşullarda aşı reddedilemez. Çünkü bu durum sadece aşıyı reddedenleri etkilemiyor. Küresel salgın bir halk sağlığı sorunudur. Hepimizin bir diğerini korumak adına toplumsal sorumluluğu var” ifadelerini kullandı.

CHP'li eski bakan Fikri Sağlar "AKP'yi yüzde 10'a indirir" dediği Millet İttifakı adayının özelliklerini anlattı

Aşı karşıtlığı ile ilgili, CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker ise şunları iletti: “Demokratik Kitle Örgütleri herhangi bir eylem yaptığında halk sağlığı tehdit ediliyor diyerek önleniyor. Doğrudan halk sağlığını tehdit eden aşı karşıtlarının propagandasına müsaade edilmesi doğru bir tutum değil. Amerika’da kitlesel gösterilerle, bilim karşıtı grupların çağ dışı eylemleri gerçekleştiğinde sonuç olarak aşı karşıtlarının hayatını kaybettiğini gördük. Aşı karşıtlığının bu kadar köpürtülmesi doğru değil. Aşı karşıtlarını gündemde tutmak da doğru bir tutum değil. Cevap verilmemesi ve muhattap olunmaması gereklidir. Kamusal alanlarda kimsenin, diğer kişinin sağlığını tehlikeye atma hakkı yoktur. Aşı da güvenli ve onaylı olarak dünyada uygulanmaktadır, aşıdan kaçınılmamalıdır.”

AŞI KARŞITI DOKTOR'DAN HALK TV İDDİASI

Aşı karşıtlığı ile bilinen Bilgehan Bilge isimli doktor, Halk TV'nin karşısına çıkaracak doktor bulamadığını iddia etti. 

Bilgehan Bilge'nin paylaşımı şu şekilde:

Halk TV bu öğleden sonra yayın teklifi yaptı. Kabul ettim. İki saat sonra geri döndüler. "Hocam sizin karşımıza çıkacak aşı taraftarı hekim bulamadık." dediler.
Doğru veya yanlış bilemem.
Ama korku başladı.
Gerçekler ortaya çıktıkça bunlar ortadan toz olacaklar.

NAGEHAN ALÇI'DAN ABDURRAHMAN DİLİPAK'A İLİŞKİN YAZI

Bugün aşı karşıtları ‘Büyük Uyanış’ adı altında Maltepe’de bir miting düzenliyor. Bu mitingin başını Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak çekiyor.

İslamcı yazar Dilipak’ın böyle bir miting düzenlemeyi düşündüğünü ilk kez 30 Ağustos’ta bu köşede ben duyurmuş ve bunun dopdolu bir sinemada “Bomba var” diye bağırmaktan farksız olacağını yazmıştım.

Bu yazım üzerine Abdurrahman Dilipak beni aradı. Sonrasında da kendisiyle birkaç kez konuştuk.

Canlı yayında Ersan Şen ile Cem Küçük arasında sert tartışma

Mitingin aşı karşıtı değil, oynanan küresel oyun karşıtı olduğunu ifade ediyor, Noel Baba Barış Konseyi ile birlikte önce 2 kişi yola çıktıklarını, bugün 30 ülkeden binlerce kişi ile bağlantı kurup, paralel hareket ettiklerini, bunun üretilmiş bir virüs olduğunu ve küresel bir planın parçası olan dayatmaların hayata geçirildiğini söylüyor.

Ben Sayın Dilipak’ın tezlerinin çılgınlık olduğunu düşünüyorum.

Bu küresel bir oyunsa bu oyundan oyunun kurucuları olarak işaret edilen ABD, İsrail, Avrupa da aynı şekilde hatta daha fazla etkilendi. Kaldı ki ölümler bir oyun değil.

Milyonlarca can gitti. Aşı hayata geçtikten sonra aşılananların ölüm riskinin göz ardı edilecek kadar küçüldüğü ortada.

Dolayısıyla Abdurrahman Bey ve telefonda uzun uzun konuştuğum Noel Baba Barış Konseyi Başkanı Muammer Karabulut'un iddialarını fantastik buluyorum.


11 EYLÜL... ENTERESAN TESADÜF

Bu arada bu mitingin tarihi de çok enteresan. Biliyorsunuz bugün, yani 11 Eylül 2021, 11 Eylül 2001 terörist saldırılarının 20. yıldönümü.

Dilipak çizgisindekiler 11 Eylül 2001 saldırısının El Kaide ve Usame Bin Ladin tarafından değil bizzat ABD’nin kendisi tarafından yapıldığını düşünüyor. Yani ABD vurmuş ikiz kuleleri!!!

İşte bu sebeple 11 Eylül’de “küresel oyuna” karşı bir miting yapmak tesadüf değildir herhalde diye düşünerek bunu Dilipak’a sordum.

"100 BİNDEN FAZLA KATILIM BEKLİYORUZ"

Özellikle seçilmemiş ama bu tarihe denk gelmesinden çok memnun Dilipak. Çok da iddialı konuşuyor:

“Biz bu iş için yola çıktığımızda en fazla 10 bin kişi gelir diye hesap ediyorduk Nagehan Hanım. Ama toplum olarak hepimizin şuur altında birikmiş sorular var. İnsanlar büyük ilgi gösteriyor. Bakın 50 şehirden otobüsler kaldırıyoruz.”

"Kaç kişi bekliyorsunuz?" diye sordum. “100 binden fazla” cevabını verdi.

Ben hiç zannetmiyorum ama 10 bin kişi bile gelse bu bir çılgınlık!

Bu arada mitinge 17 siyasi parti katılıyormuş. Vitrinde Anadolu Birliği Partisi var ama diğerlerini bugün görecekmişiz.

Hüdapar, Yeniden Refah ve Saadet Partisi'nden katılacaklar varmış ama sahneye çıkmayabilirlermiş. Başka bomba ayrıntılar da var ama off-the-record olduğu için yazamıyorum.

YA MASKE TAKMAZLARSA?

Öte yandan bu mitingle ilgili “Nasıl izin verildi” üzerinden tartışılıyor halbuki bence esas sorulması gereken şu: Ya o kalabalık maske takmazsa?

Nitekim Abdurrahman Dilipak maske takmayı reddediyor. “Hiçbir yerde takmıyorum Nagehan Hanım. Ne hastanede, ne uçakta, ne markette. Herkes beni biliyor, Dilipak geldi diyor, anlayış gösteriyorlar” dedi.


Kalabalığın önemli bir kısmında maske olmama ihtimali yüksek. O zaman polis buna müdahale edecek mi?

Bu arada şunu hatırlatayım: Bu miting dünyanın birçok ülkesinde düzenlenen mitinglerin bir benzeri.

Abdurrahman Dilipak yukarıda 30 ülkeden bahsetti. Evet, ABD ve Avrupa başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde aşı karşıtları büyük protestolar düzenliyorlar.

Geçtiğimiz günlerde Fransa’da, İtalya’da, İngiltere’de, ABD’de benzerlerini gördük.

BUNA İZİN VERİLMESİNE DEĞİL, ONLARA İZİN VERİLMEMESİNE KARŞI ÇIKALIM

Ben burada bu mitinge izin verilmesini kişisel olarak tehlikeli bulsam da prensip olarak yanlış bulmuyorum.

Sonuçta şu an toplanma ve gösteri hakkını engelleyecek bir pandemi kısıtlaması yok. Konserler, mitingler yapılıyor.

Bu mitinge izin verilmesine karşı çıkanlar Soma’da, Çorlu tren kazasında yakınlarını kaybedenlerin miting yapmasına engel çıkarılmasını işaret edip, bu demokrasi mi diyorlar… Haklılar...

Elbette o mağdur insanların seslerini çıkarmasının önünde engel olmamalı.

Ben o mitinglerin yasaklanmasını çok yanlış buluyorum. Dilipak’ın mitingine ise özsel olarak tamamen karşıyım ama protestocuların ifade özgürlüğünün yanındayım.

Bütün gelişmiş dünya bu gösterilere sahne oluyor. Maalesef son derece zararlı fikirler zikrediliyor kanımca ama demokrasi tam da budur.

Ben bugünkü Maltepe mitingine izin verilmesine değil, Soma ve Çorlu mitinglerine izin verilmemesine, Güneydoğu coğrafyamızda Van, Hakkari, Şırnak, Mardin’de birkaç aydır toplantı ve gösteri yürüyüşlerine toptan yasak getirilmesine karşı çıkıyorum.

Sevgili okurlar gösteri ve yürüyüş izne tabi değildir, bu anayasal bir haktır. Şiddete meyletmedikçe herkes bu hakkı kullanabilir.

Bugün de şayet maske ve mesafe kurallarına uyulup, sakin ve uygarca bir gösteri yapılabilirse içeriğini ne kadar yanlış da bulsak bunu ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirmeliyiz ve hep birlikte hiçbir gösteri ve protestonun yasaklanmaması için mücadele etmeliyiz.

Senin proteston, benim protestom diye herkes kendi tarafının haklarını savunup diğer tarafın haklarını boğmaya çalışırsa sonuç tam da bugünkü ortam gibi oluyor.

ABDURRAHMAN DİLİPAK, NAGEHAN ALÇI'YI ARADI

Bu yazı üzerine Abdurrahman Dilipak'ın Nagehan Alçı'yı arayarak tepki gösterdiği belirtildi. Dilipak Twitter üzerinden de AKP ve Alçı'ya tepki göstererek, "AK Parti içindeki FETÖ'nün zihniyet ikizi AKP'liler ve AKP'nin papatyaları bu sonucun gerçekleşmesinden sorumlu olabilirler mi? Bir de CoVID sürecinde yaşananları ve sonrasını düşünün! Yazık değil mi!? Bu yolda yürümeye devam ederseniz sonuç ortada. Sorun dışarıda değil içeride" dedi.

Editör: TE Bilişim