İnsan düşündükçe aklını kaybedecek gibi oluyor. Bu güne kadar hiçbir silahlı eyleme sahne olmamış küçücük şehirlerin karakollarına, askeri noktalarına kadar onlarca beton bariyerlerle önlem alınacak kadar iç güvenliğini kaybetmiş, bir tek sınır komşusu ile oluımlu ilişkisi kalmamış, 3 liradan LPG 5,50 den benzin satan, 16 milyon insanın yoksulluk sınırının altında yaşadığı, bakanlarının Avrupa ülkelerinden kovulduğu, Amerika’da tutuklama kararları çıktığı, cumhurbaşkanı korumalarının Amerika’ya giremediği, AB görüşmelerinin askıya alınması noktasına gelindiği bir ülkede nasıl oluyor da bir parti 15 yıldır iktidar olabiliyor?


Ben ne zaman böyle düşünsem aklıma sadece masum halkın bu partiyi İslam’ın yeryüzündeki temsilcisi olarak gördüğü geliyor. Başka hiçbir neden bulamıyorum. Öyle ya, insan daha 5 ay önce kırmızı halıyla karşılayıp, bayrağını göndere çektiği Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Barzani’yi savaşla tehdit eden, eşi ve çocuklarıyla birlikte tatil yaptıkları “Esad Kardeşi”yle “senin baban da böyleydi, Cani Esed” noktasına gelen bir tutarsızlığı başka türlü nasıl destekleyebilir ki?


Peki bu parti gerçekten Allah’ın İslam’ı temsil etme yetkisi verdiği bir parti mi? Gerçekten esas aldıkları ilkeler İslami ilkeler mi? Eğer öyleyse sanırım benim de bu partiye destek vermem gerek. Zira ben de Müslüman’ım ve İslam dinine mensup olmaktan onur duyanlardanım.


İyi ama; ayakkabı kutuları şaibesine bulaşmış, milyon dolarları sıfırlama telaşıyla fıkralara konu olan Bilal’i içinde barındıran, “Orospu ile memurun bahşişini önden verin” diyerek bakanlara ödediği rüşvete vurgu yapanları ve o bahşişi aldığını farklı yollardan itiraf edenleri içinde barındıran, “milletin a…. Koyacağız” diyen iş adamlarına ihale üzerine ihale verenlere Allah kendisini tanıtması için görev verir mi?


Allah, kendisini tanıtmak için hileye hurdaya başvurur mu?

Allah Kendisini tanıtması için görev verdiği kişilerin rakiplerini hiçbir yasal dayanağı olmayan yollarla safdışı etmesine razı olur mu?

Allah istese Kendisini sadece bir an gibi kısa bir zamanda hepimize tanıtamaz mı?

Peki bugüne kadar Allah’ı tanıttığına inandığımız kaç kişi bunu saraylarda yaptı? Allah’ı tanıtan kaç kişi kendisi saraylarda yaşarken halkına “lüksten kaçının” diye vaaz etti?
Ve en önemlisi, “ne istediler de vermedik” dedikleri, “itiraf ediyorum, kandırıldık” dedikleri  bir yapıyla mücadele ederken kendisi bir tek bedel ödemezken, bakanları, vekilleri bir tek bedel ödemezken ve onlara gelince “Allah affetsin”ken, Allah’ı tanıtan kaç kişi bütün bedelleri doktora, hakime, savcıya, hemşireye, öğretmene, gazeteciye,  işçiye, esnafa ödetti?

Hep söylüyorum. Allah’ın O Büyük Gününe çok inanıyorum. Bu dünyada olmayan ve hayal edilmesi bile mümkün olmayan o kusursuz yargının işleyeceği o büyük güne tüm kalbimle iman ediyorum. Barış istiyorum. Eşitlik İstiyorum. Özgürlük istiyorum. Bu talepleri seslendirmekten utanmıyor, gocunmuyor, korkmuyorum ve tüm kalbimle Şeytan’ın ve Siyasal İslam’ın şerrinden Yüce Allah’a sığınıyorum.