Gazeteciler röportaj yaparken nelere dikkat etmelidir? Gazetecilik fakültesinde de okurken hocalarımızın en çok üzerinde durduğu konulardan biri hep bu oldu. Haberin 5N 1K'sı kadar gazetecinin yaptığı röportaj, sorduğu sorular ve sonrasında bunu haberleştirmesi de çok önemlidir. Bir gazetecinin haber kaynağının söylemediği bir şeyi haberleştirmesi ya da çarpıtması gibi bir görevi ve misyonu yoktur. Hatta böyle bir durumda o gazeteci suç işler ve gazetecilik etik kurallarının da dışına çıkar. Üniversiteden birçoğu ihraç edilen çok değerli hocalarımdan aldığım eğitim ve yıllardır saha deneyimimle asla bir haber kaynağımın söylediği bir şeyi çarpıtarak vermedim. 

Onun söylemediği bir şeyi de asla söylemiş gibi göstermedim. 10 yıla yakındır gazetecilik yapıyorum tek bir haber kaynağım ya da okuyucum böyle bir şeyi gösteremez. Bütün haber kaynaklarıma ve haberlerime olağanüstü bir titizlikle yaklaşırım. Ama Türkiye, hem medyanın çamur haline gelmesi hem gazetecilik faaliyetlerinin minimuma inmesi ile birlikte herkes istediğini söyler hale geldi. Gazeteci, haber kaynağının söylemediği bir şeyi çarpıtarak söylemiş gibi gösteriyor ya da gazeteci haber kaynağınının söylediği bir şeyi haberleştirdiğinde haber kaynağı çok rahat bir şekilde sözlerinin çarpıtıldığını söyleyebiliyor. Son yerel seçimler öncesi bölgede bulunan büyükşehir ve illerin hemen hemen bütün önemli adayları ile röportajlar yaptım. 


Van'da seçim öncesi Eş Başkan Bedia Özgökçe Ertan ile röportaj yaptım. Diyarbakır'da Selçuk Adnan Mızraklı, Mardin'de Ahmet Türk, Dersim'de Fatih Mehmet Maçoğlu, Muş'ta Sırrı Sakık, Batman, Siirt gibi bütün illerde HDP'li adaylarla röportajlar yaptım. Tek bir tanesi çıkıp da "ya sen bizim sözlerimizi çarpıttın" demedi. Hiçbir tanesi röportaj öncesi arayıp beni yönlendirmeye ve haberin başlığını oluşturmaya da çalışmadı. Aynı şekilde Van, Diyarbakır, Şırnak, Muş ve Batman, Şırnak başta olmak üzere AKP'li adaylarla da röportajlar yaptım ve onlardan da herhangi bir eleştiri gelmedi. Aynı şekilde hiçbir şekilde başlığı değiştirme ya da habere yön verme gibi bir girişimleri de olmadı. 

Şimdi gelelim asıl üzerinde durmak istediğim konuya. Geçtiğimiz Ramazan Bayramı'nda Van'a gittiğimde Van Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Mustafa Avcı ile röportaj yapmak istedim. Seçim sonrası yaşananlar seçim öncesi yaşadıkları sıkıntılar, personel alımları, KHK'lilerin durumu, Van Gölü'nün durumu falan... Danışmanı olan arkadaşı aradım ve röportaj talebimi illetim birkaç günlük bir rötardan sonra röportajı Van Gölü sahilinde olan belediyeye ait bir tesiste yapılmasını istediler tamam dedim. 


Başkanın yoğun çalıştığını ancak o arada röportaj yapabileceğini söylediler. Verilen saate gittim yarım saat- 40 dakika geç de olsa başkan geldi ve sahildeki bir banka oturarak röportaja başladık. Ben istediğim soruları sordum o da cevapladı, danışmanı yanımızdaydı ve o da bana yardımcı olmak için görüntü çekti. Yaklaşık yarım saat süren röportaj bittiğinde başkan, "Röportajı yayımlamadan önce bize gönderebilir misiniz" dedi. Dedim ki; "Başkanım benim böyle bir yöntemim yok." Dedi hani redaktasyon açısından bir sıkıntı olmasın. Olmayacağını söyledim. Neyse ben çıktım ve sonraki gün Diyarbakır'a geldim. Röportajı noktasına virgülüne kadar çözdüm. 


Serbest olarak çalıştığım için röportajı birkaç yere gönderdim. 3-4 ayrı medya kuruluşunda farklı başlıklarla yayımlandı. Bu medya kuruluşları da asla redaktasyon hatası kabul etmeyen çok ciddi kurumlar. Neyse sonra Hakan döndü ve Başkan'ın haberde bazı redaktasyon hataları olduğunu söyledi. Sonra Başkan'ın redaktasyon hatalarını düzeltip gönderdiği metni aldım. İnceledim neredeyse hiçbir değişiklik yoktu. 

Bu ana kadar da Mustafa Bey, haberlerin içeriğine dair bir itirazı yok. Yani çarpıtılmış bir yer yok. Sonra ben aynı röportajı Gazete Emek'e de verdim. Onlar da aynı haberi sadece başlığını değiştirerek, "Van B.Ş.B Eş Başkanı Avcı: Önceki dönemlerde yaptığımız hataları yapmayacağız" şeklinde verdi. Sonra danışman arkadaşlar arayıp bu başlığın değiştirilip değiştirilemeyeceğini sordu. Kesinlikle değiştirilemeyeceğini söyledim. 


Danışman arkadaşa da söyledim. 'Doğru olmadığını düşündüğünüz bir yer varsa çarpıtıldığını düşündüğünüz bir yer varsa lütfen tekzip yayınlayın ben de ona göre ses ve görüntü kaydıyla cevap vereyim' dedim. Neyse o röportaj yerel ve ulusal birçok medya kuruluşu tarafından kullanıldı. Sonra benim bu röportajımı kullanan bir gazeteci başka bir konuya ilişkin Mustafa Avcı'dan röportaj talep ediyor. Bu Gazeteci arkadaşa, "Sen de Bekir Güneş'in çarpıtılmış röportajını haberleştirdiğin için sana röportaj vermeyeceğiz" minvalinde bir cevap verilmiş. Arkadaşa "Biz Bekir Kaya dönemine yönelik tek bir eleştiri yapmadığımız halde sanki Bekir Kaya'yı eleştiriyormuşuz gibi göstermiş" denilmiş. 

Arkadaş da geldi bana söyledi. "Biz senin röportajını kullandık ama böyle diyorlar gerçekten o döneme yönelik bir eleştirileri olmadı mı?" diye sordu. Ben de açtım video kaydını ve o arkadaşa ilgili bölümleri izlettirdim. O da dedi evet aynısını söylemiş. Sonra danışman arkadaşı aradım. Röportajda da yanımızda o vardı ve görüntüyü de o çekti. Aradım arkadaşı böyle bir şey söylenmiş mi diye. Danışman arkadaş telefonuma cevap vermedi. Sonra Whatsaap'ına da mesaj yazdım bakın böyle bir şey varsa o görüntüyü paylaşacağım diye. 


Ona da cevap vermedi. Yani sesiz kalarak Başkan'ın böyle bir şey söylediğini doğruladı. Şimdi bu yazının üstüne altına ve ortasına Sayın Mustafa Avcı'nın Bekir Kaya dönemine ilişkin söylediği sözlerin videosunu koyacağım. Asla kimsenin sözlerini çarpıtmadım. Sayın Avcı'nın sözleri yazılı olarak, "Bizden iş bekleyenlerin bir bölümünü yarattığımız bu alanlarda konumlandırdıktan sonra liyakat esaslı bir kısım personel almayı düşünüyoruz. Tüm bunlar sağlanmadan şu aşamada zorlansak da dışarıdan personel alımına gidemiyoruz. Geçmişte böyle bir personel konumlandırma politikası güdülmemiş. İş tanımlanmamış, herkes evine ekmek götürsün üzerine ya da işte onun adamıdır, bunun adamıdır, onun hatrıdır bunun hatrıdır diye alınmış. Ama biz bu dönem öyle bir hatayı yapmak istemiyoruz. Biz daha çok liyakata göre bir konumlandırma yapacağız.   Bu anlamda halktan yoğun eleştiri aldığımızı belirtebiliriz.


– Kayyum dönemi mi yoksa önceki HDP Belediyesi dönemi mi?


Kayyum dönemi ağırlıklı olmak üzere bizim dönemimizde de yoğunluklu olarak böyle bir personel politikası izlenmiştir." Evet özelikle sordum 'Kayyum dönemi mi yoksa önceki HDP Belediyesi dönemi mi?' üzerine basa basa altını çize çize "Bizim dönemimizde de yoğun olarak böyle bir personel politikası izlenmiştir" dedi. Peki önceki HDP Belediyesi dönemi kimin dönemi? Şuan cezaevinde olan Bekir Kaya ve Hatice Çoban dönemi. Bir önceki dönem kimin dönemi, yine Sayın Bekir Kaya dönemi. Ondan önceki dönem de zaten AKP dönemi. 

Bu cevabı video ile birlikte vermek zorunda kaldım. Çünkü, bu kadar her alanda yoğun bir baskı ve tehdit altındayken artık kimse Gazeteciler'i istediği zaman hedef gösterebileceğini 'dayak' atabileceğini düşünmesin. Röportajda konuşup sonra birileri eleştirince "Vay efendim aslında ben öyle demek istemedim gazeteci çarpıttı" demek doğru ve etik değildir. Nasıl ki yıllardır ihraç edilen, görevden alınan, cezaevlerine konulan Belediye Eş Başkanları ve çalışanlarının haklarını savunan haberler yapıyorsak elbette kendimizi de savunacağız. Kimse bizi ensesine şaplak atılacak gazetecilerle karıştırmasın. Benim tek bir tane belediye başkanı ile dahi ahpaplık ilişkim ve düşmanlığım yoktur. 

Ben işimi yapıyorum kamuoyunun merak ettiklerini soruyorum onlar da cevaplıyor. Onların cevabına göre de ben haberimi şekillendiriyorum. Çok çekindiğiniz bir durum varsa bunu röportajda söylemezsiniz. Ama söyledikten sonra sözlerinizin arkasında durmayıp gazeteciyi çarpıtmakla suçlayıp ve telefonlara cevap vermeyerek yasak uygulamak doğru bir tavır değildir. Hele ki HDP belediyeleri gibi büyük baskılara karşı özgürlükleri savunan kurumlar için hiç doğru değildir. Biz bu davranışları yıllardır iktidar kurumlarından görüyoruz. Umarız yıllardır hakları için mücadele ettiğimiz kurumlar da bize aynı muameleyi yapmaz.