2 Temmuz 1993'te Sivas'ta 37 aydın insan Madımak Oteli'nde diri diri yakıldılar. Kendilerine müslüman diyen şalvarlı, sakallı, sarıklı binlerce gericiden oluşan kalabalık bir kitlenin yaptığı saldırı sonucu, otel ateşe verilerek, Türkiye'nin en aydın insanları yakıldılar. Dünyanın başka ülkesinde bu şekilde hiçkimse saldırıya uğramadı. Bu katliam, sıradan ve basit bir olaymış gibi basına yansıtıldı. Alevilere yapılan saldırılar, iki mezhep arasındaki inanç farklılığından kaynaklı olaylar ve anlaşamama durumları olarak gösterildi. Aleviler, tarih boyunca yüzlerce yıl katliamlara uğradılar ve bu katliamlar, egemenler tarafından  bilinçlice çarpıtıldı. Aleviliğin ne anlama geldiği bilince çıkarılırsa, Alevilerin neden katliama uğradığı çok daha iyi anlaşılır. Zulme ve kötülüğe isyan Aleviliğin varlık nedenidir. Aleviler, yüzlerce yıldır hiyerarşi dışı komünal hayat yaşadılar, devlet denilen sömürü aygıtıyla kendi aralarına duvardan mesafeler koydular. İşte Aleviler ve Alevilik felsefesi bundan dolayı iktidar-lar için büyük bir tehlike olup ortadan kaldırılması gerekiyordu.


 

Doğal komünal yaşamın ve toplumun varlığı saldırı için bir nedendir. Hz. Hüseyin'in Kerbela'da katledilmesi, PİR Sultanların, Şeyh Bedrettinlerin ve daha nicelerinin katledilmeleri bildiğimiz tarzda geleneksel inançla ilgili değildir, insanlığın ortak değerleri olan komünalizmi ve paylaşımı savundukları için, o dönemlerin iktidar güçleri tarafından katledildiler. Ki, Şeyh Bedrettin Alevi değildi, bir müftüydü ve aydın, insancıl biriydi, insanlığın sonsuz değerlerine ulaşmış biriydi. Yani Aleviler namaz kılmadıkları, oruç tutmadıkları için katledilmediler, iktidarların toplum üzerindeki zulmüne karşı oldukları ve vergi vermeyi kabul etmedikleri için katledildiler. Aleviler günümüzde de, en ileri ideolojik fikirleri savunuyorlar, sınıf mücadelelerinin en ön saflarında yerlerini alıyorlar ve kapitalist tekeller için büyük tehlike oluyorlar. Kapitalist tekeller ve geleneksel iktidar odakları, Sünniliği hakim siyasetin aracı yaparak ve bu siyaset üzerinden en gerici ve yobaz eksimleri, geleneksel din-mezhep çelişkileri üzerinden Alevilere saldırmışlardır ve bunu Alevi-Sünni olayları ve mezhep kavgaları olarak göstermişlerdir. 


 

Yani Sünni kesimler içerisinde en aşırı ve yobaz olanlar, Alevilere yapılan saldırı ve katliamlarda, mezhep kavgası süsü verilerek birer maşa olarak kullanıldılar. Normalde Sünni mezhebine bağlı olanlar içerisinde çok aydın-devrimci-demokrat insan var ve Sivas'ta yakılanların hepsi Alevi değildi, Sünnilerde vardı ama sorununun esası sınıfsal olmasıydı. Yani Alevilere yapılan bütün saldırıların altında aslında sınıfsal nedenler var. Aleviler hep komünalizmi savundular, devletten uzak komünal hayatı yaylalarda, dağlık bölgelerde yaşadılar. Kapitalizmin gelişimiyle Alevilerin bir bölümü şehirlere akın ettiler ve şehirlerde de, bu komünal felsefeyi yeşertmeye çalıştılar, yeni ideolojik mücadelelere önderlik ettiler, sol-sosyalist gelişmelere destek verdiler. Nerede Alevilere bir saldırı olmuşsa orada aslında sınıf mücadelesine darbe vurulmak istenmiştir ve Alevilere de gözdağı ve korku verilmek istenmiştir. Yani siz komünal değerleri ve yaşamı savunursanız, sol-sosyalist gelişmlere önderlik eder ve sol- sosyalist örgütlere yardım ederseniz, katdedilirsiniz, saldırıya uğrarsınız denilerek kontrol altında tutulmak, sindirilmek istenmişlerdir. Bazı Aleviler, sadece namaz kılmadıkları ve oruç tutmadıkları için katledildiklerini düşünüyorlar. 


 

Ama işin özü hiç öyle değildir. Kapitalist tekeller için Alevilerin namaz kılmamalarının, oruç tutmamalarının hiçbir önemi yok ama Sünniler içindeki yobazları-gericileri, Alevilere saldırtmak için din ve inanç farklılıklarını da kullanıyorlar. Bakın işte bunlar dinsizdir, camiye gitmezler, Allah'a inanmazlar, oruç tutmazlar, dinsiz komünistler diyerek, yobazları gaza getirerek Alevilere yönelik katliamlar yaptırdılar. Demokratik ülkelerde Aleviler ve Alevilik felsefesi el üstünde tutulurken, Emevi dininin yaygınca yaşanıldığı sözde müslüman ülkelerde de, Aleviler korkuyla yaşamaktalar, heran katliam ve saldırı olur diye. Alevilere yapılan saldırılar sınıf mücadelelerinin keskinleştiği koşullarda herkese yapılır, zaten yapılıyorda. Kimki, kimlerki yoksulluğu ve zamları protesto için sokaklara çıkıyorlarsa onlar sistemin hedefindedir. Alevilik, feodal koşulların bir isyan kimliğidir, amacıda komünal değerleri yaşamsal kılmaktır. Günümüzün Aleviliğini sosyalizm olarak tarif edebiliriz. En azından tutarlı bir demokratik ortam Aleviliği yaşatabilir. Alevilik, Cemevleri denen ibadet yerlerinin içine hapsedilemez.


 

Alevilik sadece saz çalmak, sema dönmek, "hüy hüy ya Ali" demek değildir. Komünalizmi ve paylaşımı hedeflemeyen bir Alevilik olmaz. Alevilerin yapmaları gereken, öncelikle demokrasi-sosyalizm kavgasında yerlerini layıkıyla alabilmeleridir. Türkiye demokratik olursa, Kürt sorunu ve emek sorunu çözülürse, gelir dağılımı adaletli olursa, paylaşıma dayalı bir sistem oluşursa işte o zaman Alevilik yaşamaya devam eder. Bazı Aleviler, Alevi dedelerine maaş veriliyor Cemevlerine ibadethane statüsü veriliyor diye sevinmesinler. Tamam Cem evlerine tabiki ibadet statüsü verilmelidir, Aleviler geleneksel tarzda ibadetlerini yapmalılar ama Alevilik felsefesi özü itibariyle demokratik ve paylaşımın olduğu bir sistemi hedefliyor-savunuyor. Paylaşımın ve adaletin olmadığı bir sistemde bin defa Cemevlerine ibadethane statüsü verilsin bir anlamı olmaz. Nitekim 1300 yıldır kendilerine müslüman diyenler namaz kılıyorlar, oruç tutuyorlar, hacca gidiyorlar ama yaşadıkları din, Emevi dinidir, gerçek İSLAM değildir. Ve müslüman ülkelerin hepsinde kan akıyor, sömürününün daniskası yaşanılıyor.  Alevilik te, şimdiki koşullarda yozlaştırılmak isteniyor. Buna dikkat etmek gerekiyor. Alevilik, mazlumların çığlığıdır, sesidir. Türkiye'nin acilen demokratikleşmesi gerekiyor. Çünkü, zulüm ve baskı koşullarında herkes tehlike altında olur. Çünkü, 1993'den günümüze kadar çok sayıda insan katledildi, hala katlediliyor. Yas tutmakla değil, demokrasi mücadelesini geliştirmek gerekiyor. Eğer demokrasi geliştirilmez, ülke barışa ve demokrasiye kavuşmazsa, daha çok yaslar tutulur.