Gazete Emek- İYİ Parti Cumhurbaşkanı Adayı Meral Akşener, cezaevindeki Selahattin Demirtaş’ın kampanyasını dışarıda yapması gerektiğini de ifade etti.

Akşener, HDP'nin Cumhurbaşkanı adayı tutuklu Selahattin Demirtaş ile ilgili olarak da "Sayın Demirtaş sanık, sayın Demirtaş hükümlü değil. Sayın Demirtaş'ın adaylığını YSK kabul etti. Dolayısıyla eşit şartlarda cumhurbaşkanlığı adaylığı kampanyasını yapmalıdır. Diyelim ki bu kampanya bitti, sayın Demirtaş beraat etti. Türkiye bunu nasıl anlatabilir. Bunun yanlışlığını en başından itibaren söyledim. Aynı fikrim de devam ediyor" dedi.

Demirtaş hükümlü değil

Sayın Demirtaş sanık, sayın Demirtaş hükümlü değil. Sayın Demirtaş'ın adaylığını YSK kabul etti. Dolayısıyla eşit şartlarda cumhurbaşkanlığı adaylığı kampanyasını yapmalıdır. Diyelim ki bu kampanya bitti, sayın Demirtaş beraat etti. Türkiye bunu nasıl anlatabilir. Bunun yanlışlığını en başından itibaren söyledim. Aynı fikrim de devam ediyor.

Benim aldığım bilgilere göre HDP yalnız gitmek istedi. Şimdi HDP oylarının seçimi etkileyip etkilemeyeceğini göreceğiz. Seçmen kimsenin cebinde değil. Kimsenin oyu kimseye değil. Her Kürt kökenli kardeşimiz, HDP'ye oy vermiyor. Bizim Güneydoğu'dan aldığımız bilgiler az önce dediğimizi teyit ediyor.

 Kimsenin oyu, kimsenin cebinde değil. HDP'nin sorunu PKK'yla arasına mesafe koyamamış olması. Güneydoğu'da şöyle bir şey var: İki yumruk var orada. Biri AK Parti, biriyse HDP'nin üzerindeki PKK. Seçmenin üçüncü bir yola ihtiyacı var. Bu üçüncü yol da İYİ Parti. Hep yerel adaylar koyduk.

Oslo'da ben yoktum. Habur'da Türk bayrağıyla çadırlar kuruldu. Bütün bunların müsebbibi ben değilim. Cari kanunlar esastır. Sayın Erdoğan'ın bakış açısı ve onun yönetim tarzı insanları bir sıcak bir soğuk suya atmaktan geçiyor. HDP milletvekillerinin benim yönettiğim oturumlarda suç olabilecek bir söz çıkmadı ağızlarından.

HDP cumhurbaşkanlığı seçimleri esnasında, "Seni Başkan yaptırmayacağız" diye tavır koyuyor. Ondan sonra sistem değişiyor. Ben olsaydım zaten bu güne gelinmezdi.

FETO'yla mücadeleye ilişkin politikamızı ben çalıştım basınla paylaştım. Şu anda Türkiye'deki en kapsamlı mücadele yöntemleridir. Şu ana kadar üstüne bir metin çıkmadı. FETO mücadelesine ilişkin bu arkadaşların bir şey yapabileceğine dair ümidim kalmadı.

Senin FETÖ'cün benim FETÖ'cün diye ayırırsan. Damatlar kaçarsa. Çaycıyı, çorbacıyı hapsettiyseniz, devletin öğretmenlerini Bank Asya'dan maaş aldılar diye kapı önüne koyduysanız. KHK ile atılmış bu insanların özel sektörde iş bulmaları mümkün değil.

Tepedekiler, bu işi yönetenler kaçak. Borsası kuruldu bu işin. Devlet denilen nesne FETO'yla el sıkışmış mı, bizzat Mehmet Ali Şahin'e gittim bu referandumu yapmayın diye. Dedi ki, Git patronla konuş."

15 Temmuz'un olmasının nedeni 2010'daki o referandumdur. Sonra ordunun tepesine Balyoz indi. Bir ülke düşünün ki Genelkurmay Başkanı yargılansın. FETO meselesinde aynaya bakacak insanlar. Bugünün sonuçlarını gördüm.

Yargıyı kim teslim etti kardeşim. 17-25 Aralık olmasaydı bu ilişki sürecek mi sürecek. Meclis Başkanı'nın damadı kaçak. Önüne gelene FETÖcü diyor adam. İsmail Kahraman'a sorun bakalım damat neden kaçak. Şimdi turnusol kağıdı şu: kim çok bulaşmışsa bu işe en çok o bağırır. En çok AK Parti'nin bünyesinde kim bağırıyorsa bilin ki FETOcudur, kripto falan değil.

Ben PKK'yı silahlı ve ayrılıkçı bir terör örgütü olarak görüyorum. Bununla ilgili hiçbir şüphe yok. Güneydoğu'da yaşayan insanlar şu anki sistem içerisinde yaşayamıyorlar. Ahlat'ta kalıyorum. Bayramın 1. gününü orada geçireceğim. Ahlat'ta bir büyük sofra kuracağız. Görünenle bilinen arasında çok fazla fark var. Güneydoğu'da yaşayan vatandaşlarımızın kalkıp da PKK savunucusu gibi algılanmasına karşıyım. Arasında fark vardır ve bu farkın da benim tarafımdan bilindiğini ahali biliyor. 14 Mayıs'ta herkese nüfus cüzdanını çıkarttırdım ya mesele odur. Bu çok önemli bir kavramdır ve bunun 81 milyon insan tarafından anlaşıldığını biliyorum.

Kaynak: Birgün

Editör: TE Bilişim