Gazete Emek- MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Kasım Süleymani suikasti sonrası ABD-İran geriliminde Türkiye’nin doğru bir pozisyon alarak, dengeli bir politika izlediğini ifade etti. Türkiye’nin sınır ötesi adımlarına da tam destek veren Bahçeli, Ankara’nın güvenliğinin ‘Şam’dan, Tahran’dan Bağdat’tan Trablus’tan’ başladığını söyledi.

Bahçeli, MHP Merkez Yönetim Kurulu, Merkez Disiplin Kurulu, Milletvekilleri ve İl Başkanları Ortak Toplantısı’nın kapanışında yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi:

ETRAFIMIZDAKİ KONULAR TÜRKİYE’YE SIÇRAR MI?

Adı konulmamış itiraf edilmemiş bir savaş ortamı kendini hissetirmekte. Bir savaş iklimi varlığını hissettirmektedir. Ortadoğu ateş hattında işgal altındadır. Bizim için öncelikle ele alınması gereken konu etrafımızdaki vahim konuların ülkemize yansıyıp yansımayacağıdır. Yansıyacaksa buna nasıl mukavemet gösterileceğidir. Harap olan coğrafyalar eski hakimiyet havzamızdır. Komşu halkların huzursuzluğu Türk milletine şu ya da bu şekilde sirayet edecektir. Irak’tan kendimizi soyutlamak, Libya’ya yüz çevirmek İran’a mesafeli durmak matıklı ve makul bir tercih sayılamaz. Buna milli tecrübeler müsaade etmeyecektir. Ankara’nın güvenliği Şam’dan, Tahran’dan Bağdat’tan Trablus’tan başlayacaktır.

TÜRKİYE’NİN ÇEVRESİ BOŞALTILIYOR 

Mıntıka temizliği yapmak suretiyle Türkiye’nin çevresi boşaltılmaktadır. İran’ın, Suriye’nin Libya’nın toprak bütünlüğüne sahip çıkmak gerekir. Eğer engel olunmazsa komşu coğrafyalardaki çözülmenin dayanacağı son sınır Türkiye’dir. Bekaya dudak bükenlerin bizi anlamasını beklemiyoruz. Ne işimiz var Suriye’de, Libya’da diyenler görevli ve taşeron değilse tarih ve coğrafya cahilidir.  Muhalefet yapmayı Türkiye’ye muhaliflik ve yabancılara muhbirlikle karşılaştıranların rotalarını kaybettiği ortadadır.

GERİLİM ZİRVE YAPTI

Irak’ın 2003’teki işgalinden sonra 1.5 milyon Müslüman katledildi. Büyük bir kültürel mirasın meşalesi söndürüldü. ABD’nin yanısıra İran’ın da nüfuzu zaman içinde güçlenmiştir. Irak toprak altından petrolün çıkarılıp insanın konduğu yer haline gelmiştir. Kasım Süleymani’nin de içinde bulunduğu konvoya düzenlenen ABD hava saldırısı böglesel gerilimi zirveye taşımıştır. Bir üsse yapılan saldırıda ABD’li görevlinin öldürülmesi, Bağdat Büyükelçiliği’ne yönelik protesto eylemleri Kasım Süleymani’nin öldürülmesine kadar varmıştır. ABD üslerine balistik füze fırlatılmıştır. Gözler boyanmıştır. Trump’un barış içinde yaşamaya hazırız vurgusu, İran yönetiminin temkinli açıklamaları krizi yönetebilir düzeye taşımıştır.

DENGELİ POLİTİKA

ABD-İran arasındaki itiş kakış dengelenmiş ve denetim altına alınmıştır. Kasım Süleymani’ye düzenlenen hava saldırısından sonra pek çok senaryo konuşulmuş sözde uzmanlar abuk subuk değerlendirmelerle kafaları karıştırmıştır. Türkiye’nin bu suikast karşısında aldığı pozisyon çok dengelidir.

TRUMP’IN SÖZLERİ TAM BİR KIRILMADIR

İran’ın bu ülkedeki en kilit isminin öldürülmesi bütün olumsuzlukların hesaplandığını da göstermektedir. Herhangi bir ülke suçlu gördüğü bir devlet görevlisine saldırırsa adalet ve hukuk rafa kalkar orman kanunları geçerli olur. Trump’un ‘suçlu bulup öldürdük’ demesi tam bir kırılmadır. Madem suçluydu, suçlunun nasıl yargılanacağı hangi hukuki işlemlere muhatap kılınacağı herkesin bildiği bir husustur. ‘Bana göre suçluydu, ölmesi gerekti’ demek eşkiyalıktır, barbarlığın ta kendisidir. Suçu belirleyip suçluyu cezalandırmak hiçbir ülkenin haddi değildir. ABD Başkanı’nın Kasım Süleymani’yi savaşları önlemek için öldürdük ifadesi uluslararası hukuka aykırıdır. ABD Başkanı Trump suçlu arıyorsa Pensilvanya’ya bakmalıdır. FETÖ’cülük suç örgüt elebaşı Gülen suçlu değilse bu durumda suç ve suçlunun tanımı nasıl yapılacaktır? DEAŞ liderlerini öldürenler buyursunlar PKK ve YPG’nin liderlerini de öldürsünler.

UÇAĞI DÜŞÜRENLER HESAP VERMELİ

İran’da bir uçağı düşürüp ardından pardon demek vicdan ve akıl tutulmasıdır. Bunun sorumluları hesap vermelidir.
Kaynak: Gazete duvar

Editör: TE Bilişim