Gazete Emek- Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, İstanbul’da gazetecilerle bir araya geldi. İstanbul’un Türkiye’nin en büyük hazinesi olduğunu ifade eden Davutoğlu, İstanbul’u korumanın herkesin görevi olduğunu vurguladı. Davutoğlu, şehrin son dönemde zor zamanlar geçirdiğini söyledi.

Anadolu şehirlerine yaptığı ziyaretlere değinen Davutoğlu, tarımda yaşanan krize ilişkin izlenimlerini şöyle aktardı:

“Küçük ve büyükbaş hayvanların sayısı düşüyor. Hakkari’de 1 milyon civarındaki küçükbaş hayvan sayısı 300-400 bine kadar inmiş. Çiftçiler alanları boşaltıyor. Yüzde 97’si ekilebilir arazi olan Sivas’ta nüfus 736 bine geriledi. 1980’lerde 750 bin olan nüfus artmak yerine gerilemiş. Bingöl-Adaklı’da, ücra bir ilçede herkes genç neslin İstanbul’a gitmek için çaba sarf ettiği söylüyor. Hakkari’de genç işsizlik yüzde 70’leri bulmuş, Aydın’da pamuk üretimi sadece Söke ile sınırlı kalmış. Birçok yerde tarım üretimi durmuş. İktisat tarihi bilenler bilir. Tarımda büyük bir kriz yaşanmış ve insanlar çiftliklerini bozarak şehirlere gelmişse o andan itibaren o kitleleri yönetebilmek ve yeni bir hayata intibak ettirmek yeni bir soruna neden olur. Toplumsal yaralar açılır.”

“DİYOR Kİ: BEN GİDERSEM TUFAN OLUR"

Muhafazakâr kesimin endişelerine değinen Davutoğlu, açıklamalarını şöyle dürdürdü:

“28 Şubat’ın baskılarına direnmiş ve Türkiye’nin özgürleşmesinde kendi geleceğini görmüş geniş muhafazakâr kitleler AK Parti’ye destek verdi. Her birimizin hayatında bunun izi vardır ama son dönemde AK Parti’nin politikalarıyla 90’lı yıllara geri dönmesi, yasakçı bir tutum sergilemesi, o nesillerin savunageldiği temel değerleri, yoksullukla mücadele, temiz siyaset, adalet gibi, örselemesi dolayısıyla bu kitleler kademe kademe kopuyorlar AK Parti’den, gönül olarak kopuyorlar. Tıpkı yıllar önce benim koptuğum gibi. Yoksa benim bir makam-mevki derdim olsa kalırdım. Bu endişeli muhafazakârların endişelerini giderecek söylemleri siyasetin geliştirmesi lazım. 1950’de de, 27 Mayıs’tan sonra da, 12 Eylül’den sonra da geniş muhafazakar kitlelerin tepkileri Türk siyasetini belirledi. Bu, diğer kesimlerin önemsizliği anlamına gelmez. Yeni bir özgürlükçü demokrasi anlayışını savunmak lazım, her kesim için. Ve bir iktidar değişiminde bu geniş kitlelerin tekrar 90’lı yılların korkularını yaşamayacakları yeni dönemi başlatmak lazım. İktidar, bu dürtüleri, bu korkuları bildiği için tahrik ediyor. Diyor ki: ben gidersem tufan olur.”

“BİZİM İÇİN BÜTÜN PARTİLER MUHATAPTIR ”

Kürt sorunu ve muhataplık tartışmasıyla ilgili soruya da yanıt veren Davutoğlu, “Kürt vatandaşlarımızın sorunları vardır. Özellikle bölgede kayyum atamaları gibi. Bizim için bütün partiler muhataptır. Meşru olan, Meclis’te işlevi olan bütün partilerle görüşürüz. Muhatap: Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıdır, Kürt vatandaşlarımızın bütünüdür. Kürtler söz konusu olunca HDP’yi, Türkler söz konusu olduğunda başka bir partiyi sadece muhatap olmak doğru olmaz. Sorunu tek bir adrese endekslediğiniz zaman sorunun çeşitliliği ve farklı aktörler devre dışına çıkmış olur. HDP, her siyasi parti gibi, sadece Kürt sorunu bağlamında değil her konuda her partiyle görüşülür diyalog kurulabilir” diye konuştu.




Kaynak: Medyascope

Editör: TE Bilişim