Gazete Emek- Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan katıldığı sosyal medya ve televizyon ortak yayınında Ahmet Hakan, Işıl Açıkkar ve Salih Nayman’ın sorularını yanıtlıyor.

Canlı yayın program devam ederken Doç. Dr. Ali Kemal Özcan, Abdullah Öcalan'ın avukatlarına teslim ettiğini ileri sürdüğü mektubun gündeme gelmesine ilişkin Erdoğan, 'Bir iktidar mücadelesi var. HDP-PKK kanadında yaşanan bu savaş Demirtaş, Öcalan arasında da yaşanıyor. Öcalan kendi iktidarını bunların hiçbirine kaçırmak istemiyor.' Dedi.

Erdoğan'ın ifadelerinden satırbaşları şöyle:

- Acaba Batı bununla niye bu kadar ilgileniyor konusu var. Bu tabii düşündürücü. Bugün yabancı basınla bir toplantım oldu. Bazı basın mensupları yine İstanbul seçimlerini sordu. İlgilenmeleri tabii manidar. 31 Mart seçimlerinde çok çok ciddi saldırılar oldu. Yunan basını bu işin üzerine çok farklı bir şekilde gitti.

- Pazar günü seçime gidiyoruz. Çıkacak sonuca hep birlikte razı olacağız.

- Burada kararı yargı verecek. Bu ülkenin valisine 'it' demenin ne olduğunu yasal olarak kararına verecek odur. Bu tür küfürlerin karşılığı belli. Burada ben büyük bir ispat yapacağım. Ben İstanbul'un belediye başkanıydım. Ben okuduğum bir şiir nedeniyle mahkum oldum. Bu mahkumiyetinle benim elimden belediye başkanlığımı aldılar. Bu ise bir belediye başkanı olmadan bir ilin valisine küfür ediyor. Ben küfür etmedim. Elimden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığımı aldılar. Vali demek cumhurbaşkanının o ildeki vekili demektir. Ben valime sahip çıkmak durumundayım. Onu yedirtmem. Yanındaki de polislere şerefsizler diye hitap ediyor..

- Hukuk içerisinde olacak olan bir şey. Benim orada 'yapamaz' dediğim bir şey yok. Yargı böyle bir şeyi verdiği takdirde, vermesi halinde bu düşer. Hele hele bir konu var ki o da şudur; biliyorsunuz özellikle bu tür yargı süreci içerisinde belli bir süreyi aşan ceza alması halinde bu düşecektir. O süreyi aşmazsa zaten göreve devam eder. Seçildikten sonra bu valinin özellikle savcılığa müracatıyla başlayacak olan bir süreçtir. Bu da bir defa görevi ihmal değil, kötüye kullanmaktır. Bu daha göreve gelmeden bu işi yapmak suretiyle o cezayı aldığı anda bir defa, benim bu kanaatimdir, yargı da bu kararı verirse, zaten onun belediye başkanlığı, nasıl benim düştüyse, onun da belediye başkanlığı düşer. Ben yaşadım çünkü. Ben yaşadığımı söylüyorum. Bana bu cezayı verdiler, ve şiir okuduğum için verdiler. Belediye başkanlığım 4 yıl 6 ay gibi bir süre geçmişti, düştü. Benden sonra seçim yapıldı Meclis'te. O seçimle başka bir arkadaşımız başkan seçildi, onunla süre tamamlandı.

- Ben belediye başkanı iken okuduğum bir şiir nedeniyle mahkum oldum. Bu mahkumiyet nedeniyle belediye başkanlığımı elimden aldılar. Bu daha belediye başkanı olmadan devletin valisine küfrediyor. Yasalarımızda küfürlerin karşılığı şu kadar yıldan şu kadar yıla bellidir. Cezası belli bir süreyi aşarsa başkanlığı düşecektir.

- (Oy verirseniz oyunuz boşa gider gibi bir görüntü ortaya çıkıyor sorusu üzerine) Halk cumhurbaşkanı olarak valinizin izzetini korumayacakmısınız diyor. Buna sahip çıkmak öncelikli görevlerimiz arasındadır.

- (İstanbul seçimi ile Mısır arasında nasıl bir ilgi kuruyorsunuz) Mursi içeri alındığından kısa bir süre sonra CHP’nin trolleri benimle ilgili şu başlıkları atmaya başladılar Erdoğan’ın akıbeti de Mursi gibi olacak dediler. Şimdi yine aynı şekilde Mursi adeta orada 25 dakika çırpınırken en ufak bir müdahale olmadığı halde bu troller devreye girdiler ve Erdoğan’ın akıbeti de Mursi gibi olacak dediler. Benim Pazar günü ile alakalı şeyim zihniyet çatışması. Bir tarafta Sisi taraftarları var zihniyet olarak. Bir tarafta da Binali Bey var. 31 Mart seçiminde nasıl bir benzetme yapıldı. Yunan gazeteleri nasıl devreye girdi.

- Ben çok açık samimi söyleyeyim ben yayını beğenmedim. Niye beğenmedim derseniz, bir defa yayında objektif bir yönetim anlayışı yoktu. Dakikalardan soru soruş şekillerine varışa kadar ciddi bir taraf söz konusuydu. Bu tarafkirlikle kalmayıp bir de sonradan, o soru soruş şekillerinde bile bazı tarafkirlikler somut bir şekilde ortaya çıkıyordu. CHP adayına 'başkan', Yıldırım'a 'başkan adayı' demesi dikkatlerden kaçmadı. İki adayın konuşma süresinde eşitsizlik sözkonusuydu. Güya çok dikkatli takip edilmesine, 'ben dikkat edeceğim' demesine rağmen, dikkat edilmemiştir. Maalesef eşit süre verilmedi. Yıldırım'a tüm bu süre içinde 4 dakika daha az süre verilmiştir. 

- Çok da ilginç bir şey... Yıldırım'ın sözleri zaman zaman kesilmiş ama rakibinin böyle bir sıkıntısı olmamış. Tespitlerimiz şu; özellikle 10 kez CHP adayının müdahaleye uğradığını, Yıldırım'ın 26 kez sözü kesildi. Konuşması ne kadar kesilirse sunumunu o kadar kaybeder ve o akış ortadan kalkar. Bunu yaşadık ve gördük. Tabi bilgiler de aktı.

- 3 gün önce moderatörün CHP adayı ile bir araya gelmesi. 45 dakika bunların orada görüşmesi var. Tüm doneler ne tür sorular sorulacak, bu tamamen soru çalma sanatıdır. Bu tamamen FETÖ sanatıdır. CHP adayının yanında kutucuklar var. Bu kutucukların üzerinde konu başlıkları var. Bu konulara göre de kartonlar var. Çok ilginçtir. Soruyu moderatör soruyor, sorduktan sonra da o başlıklara göre karton çıkarılıp gösteriliyor. Bu denli bir hırsızlık olur mu? Böyle de çok adil bir moderatörlük yaptım nasıl diyeceksin? Bunlar derse 45 dakika çalıştılar. O kutucukların da biz hepsinin resmini aldık. Soru sorulduğu anda o çıkıyor ve cevabını da ona göre veriyor. Bu adil bir tartışma olmaz. Nitekim adil olmaktan da çıktı.

- Bir moderatör olarak kendisini bitirmiştir. Ben farklı isimler vermiştim ama bu isimler adaylar tarafından makul karşılanmadı ve iş bu noktaya geldi. Öyle ya da böyle bu akşamki tartışmanın yansımasını da pazar günü sandıkta göreceğiz. Bu netice kendisini çok açık net gösterecek.

- (Ortak yayına dair eleştiriler bu gibi ortak yayınları ileride engeller mi?) Bunu tabi o günün şartları onu belirler. Girmeyişimin sebebi bu tür endişeler. Her şeyde malesef bir sıkıntı, bir bozukluk var. Artık ideolojik yaklaşımlar bu tür tartışmaları bozuyor.

- (Binali Bey'in performansını yeterli görmediniz mi?) Binali Bey'in rakibinden önce siz Binali Bey'i tanımışsınızdır. Performansı değerlendirirken daha dinamik bir görüntü sergilemek, diğer taraftan da birikimiyle ağırlık gösteren bir aday... Bu şekilde ele aldığımız zaman Binali Bey'in duruşunda bir olgunluk, derinlik... İDO'dan yola çıkacaksın, milletvekili olacaksın 11-12 yıl Ulaştırma Bakanlığı yapacaksın, Başbakanlık, Meclis Başkanlığı... Başbakanlığım döneminde Binali Bey'in elinin değmediği yer yok. 

- İnsanın gözü varsa bunu görecek. Gözü var da bunu görmüyorsa buna diyecek bir şeyim yok. Avrasya Tüneli'ni, Marmaray'ı görmeyecek misin? 350 milyon insan geçti oradan. Yavuz Sultan Selim, Osmangazi Köprüsü... İstanbul için bitirilmiş yatırımlar. Metrobüsler taa Beylikdüzü'nü geçiyor. Bunları yapan AK Parti Belediyeciliğidir. Hepsinden öte dünyanın ilk 3'ü içinde yer alan İstanbul Havalimanı'nı Binali Bey'in Ulaştırma Bakanlığı döneminde başlattık. Berlin Havalimanı 17 yıldır bitirilemedi, bizimki 5 yılda bitirildi. Eksikler var şuan. Eksikler de bittiğinde belki de dünyanın 1 numaralı havalimanı haline gelecek. Binali Bey'in vaatlerine hiç girmiyorum. Yaptıkları yapacaklarının teminatı. 

- Biz bunu yaptık. Öğrencilere burstan bahsediyor. Benim verdiğim bursu CHP o zaman, belediye başkanıydım o zaman ve bunu yargıya taşıdı. Yargı 'veremez' dedi ve kaldırıldı. Başbakan olduğunda biz bu bursu Başbakanlık'a bağladık. Sonra biz bunu Kredi Yurtlar Kurumu'na bağladık. Şimdi 500 TL veriyoruz. Şu anda yüksek lisansta master öğrencilerine bu rakam 750 TL. Doktora öğrencilerine ise şu anda 1.500 TL ücret veriyoruz. Burada yalan söylemeye, yapmadıklarınızı, yapamayacaklarınızı söylemeye gerek yok. Acaba sen belediyenin geliri ile bunları nasıl halledeceksin? Suya belli bir şey getiriyor, ücretsiz veya kısıntı diyor. İstanbul'u suya kavuşturan bu fakir. Benim dönemimde Istranca dağlarından, öbür taraftan Melen'den Anadolu yakasına su getirdik. Öbür taraftan boğazın altından boru yerleştirildi.

- İstanbul sıradan bir yer değil. Şuan 15,5 milyona sahip. Buradaki yatırımın bedel ve maliyetleri çok daha fazlasıyla artmıştır. Altyapı noktasında yapılması gerekenler de artıyor. Biz İstanbul'u aldığımızda, kavşakmış, alt geçitlermiş... Bunlar yoktu. Ben 19-20 tane yaptıysam, benden sonra gelen arkadaşlarım 20-30 tane yaptılar. Benim geldiğimde Ikarus otobüsleri vardı. Mazotlu bezlerle temizlenir, içeri girince mazot kokusundan durulmazdı. Arkadaşlara 'Bizim milletimize bu yakışmaz. Mercedes, MAN, BMC alalım' dedim. Süratle o otobüsleri aldık. Benden sonra arkadaşlarım daha da ileri gittiler. Metrobüs sistemini kurdular. Metroyu yapmak kolay bir iş değil. Hem zaman alan hem maliyetleri çok çok yüksek. Metro yatırımının her türlüsü İstanbul'da var. Bunları yapan AK Parti Belediyeciliği. 

- Yalan üzerine bu işler inşaa edilmez.

- Çöp dağları olan bir şehri en temiz şehir haline çok kısa bir süre içinde getirdik.

- Ülkemizde sağlam bir belediyecilik anlayışını biz kazandırdık ve ondan sonra yerel yönetimlerde bir yarış ve rekabet başladı.

- Binali Bey'in 'yarı istihdam' olarak ortaya koyduğu bir proje var. İstanbul bu işe müsaittir. Her şehir için bunu konuşamayız. Büyük sanayii kuruluşlarında, buna benzer yarım gün istihdamla bunun adımlarını atmakta fayda var.

- Mimaride çok farklı bir süreci yakalamamız, çevresel dönüşümle beraber bunun üzerinde durmamız gerekiyor. Gençliğimizin de üniversiteye varıncaya kadar halka dokunacak somut uygulamaları bizim almamız gerekiyor diye düşünüyorum.

- Bir belediye özgürlük konusunda ne yapabilir? Bu merkezi yönetime yönelik bir konudur. Belediyenin kalkıp da özgürlükle ilgili yasal düzenleme yapma yetkisi var mı? Şu anda Türkiye'de biz gerek anayasal, yasal olarak özgürlükler konusunda her türlü yasal düzenlemeleri yapmış bir iktidarız. Şunu söylemeleri lazım ne var ki orada özgürlük yok. Benim Kürt kardeşlerim semtlerinde radyo, televizyon kullanabiliyorlar mıydı? Propogandalarında böyle bir şey yapabiliyorlar mıydı? Cezaevinde oğlunu ziyarete giden anne oğluyla Kürtçe konuşamıyordu. Sokaklarına isim veremiyordu. Bizim dönemimizde parlamentoya girdiler. İlk üç sırada yerlerini aldılar. Bütün bunlarla beraber bu özgürlüğü bunlar yasalar içerisinde gerekli şekilde malesef kullanmadılar, kullanmıyorlar. Yasa neyi müsaade ediyorsa sen de onu yapacaksın.

'DİYARBAKIR'A GİTTİNİZ Mİ? GİDİN DİYARBAKIR'A TANIYAMAZSINIZ'

- Biri Kürt kardeşimin hakkını gasp etmeye kalkarsa karşısında hükümetimizi bulur. Şu anda Güneydoğu'ya bizim vermiş olduğumuz hizmeti on yıllarca, hatta Cumhuriyet tarihi boyunca vermiş olan bir iktidar yoktur, bu kadar açık konuşuyorum. Gidin Diyarbakır'a, tanıyamazsınız. Gece ışıl ışıl bir Diyarbakır şehri. O Suriçi'ni mahvetmişlerdi. Her tarafı delik deşik etmişlerdi. Kurşunlu Camii'ni duman etmişlerdi. Bütün o hendekler bizim tarafımızdan kapatıldı. Mehmet Özhaseki o zaman Çevre Şehircilik Bakanımdı. Şehiriçi denilen bölge tamamen elden geçirildi. Orada piknik alanları en geniş anlamda yapıldı. Diyarbakırlı oralarda kendine geldi. Yol boyunca kafetaryalar, restaurantlar, alışveriş yerleri. Şu anda modern bir Diyarbakır var.

'BATI GİTSİN AKDAMAR ADASINA BAKSIN, O KİLİSEYİ BİZ YAPTIK'

- Bizde etnik milliyetçilik yok. Düşünce ve inanç özgürlüğü noktasında sıkıntımız yok. Kimse etnik bir dayatmanın içerisine girmesin. Şırnak'ta seçimi kazandık. İnanıyorum ki bu arkadaşımız da Şırnak'ta çok başarılı olacak. Aynı şekilde Şanlıurfa'nın bütün ilçeleri neredeyse, bir tanesi hariç hepsi AK Partili. Bu bir sinyal veriyor. Şu anda  Gaziantep, Şanlıurfa Güneydoğu değil mi? Buraların açık ara birinci partisi AK Parti. Kahramanmaraş, Erzurum, Malatya'da da AK Parti'nin açık ara önde olduğunu görürsünüz. Özgürlük noktasında bizim bir sıkıntımız yok. Batı konuşuyor. Gitsin Akdamar adasına baksın. Oradaki kiliseyi biz yaptık. Fener'de Bulgar kilisesi vardır, demir kilise denir, onu aynı şekilde biz yaptık. Sayın Merkel benden rica etti, Tarsus'ta onların bir kilisesi vardı onu da biz yaptık.

'ÖCALAN, DEMİRTAŞ'A VE DAĞA MESAJLAR VERİYOR'

- (Öcalan'ın açıklamasında iktidarın katkısı oldu mu) Özellikle Demirtaş'ın 7 ayrı açıklaması var. Bu açıklamayı bizler de öğrendik. Çok açık ve net şu anda CHP'nin adayına bu desteği açıklıyor. Çok ilginç olan nedir? Burada Apo'nun yaptığı açıklamadır. Olaya şöyle bakıyorum. Bizim derdimiz o değil. Oralardan bize ne gelir, ne gelmez bunları az çok kestiriyoruz. Burada bir iktidar mücadelesi var. Bu iktidar savaşında HDP-PKK kanadında yaşanan Öcalan-Demirtaş noktasında iktidar savaşında ciddi kayma gösteriyor. Bu süreç içerisinde Öcalan kendi iktidarını bunlara kaçırmak istemiyor. Bununla ilgili çok sert açıklamaları var. Demirtaş'a hesap sormaktan tutun da dağa hesap sormaya varıncaya kadar. Onların kendisine ihanet ettiği yönünde. Onların bu ihaneti sebebiyle onlara karşı kesin bir tavrı var. Bu süreç içerisinde yaptığı açıklamada 'eğer siz beni destekliyorsanız, benim arkamda olan bir partiyseniz ne oraya ne şuraya değil siz kendi gücünüzü ortaya koymalısınız, herhangi bir yere değil kendi tarafsızlığınızı ortaya koymalısınız' diye bir şey. O anlaşılıyor. Tabii biliyorsunuz PKK'nın bir adayı CHP adayına destek veriyor. Bir kanadı üçüncü yol diyor. Hamdolsun Binali Bey'in bunların hiçbiriyle ne ilgisi ne alakası yok. Biz sadece MHP ile kurmuş olduğumuz Cumhur İttifakı ile bu süreci götürüyoruz. Bununla ilgili bir desteğin gelemeyeceğini herkes biliyor. Ben derim ki burada bir liderlik mücadelesi var. ÖCalan, Demirtaş'a ve dağa mesajlarını veriyor. Siyasetçi olarak ister istemez bu konularla belli ilgimiz olur. Kürt kardeşlerimin istismarına çok üzüldüm. Bölücü terör örgütünün listelerini dağın başında yapıp meclise gönderdiği milletvekilleri sizin hangi yaranıza merhem oldu. Böyle bir şey yok. Bunlarla iş tutanları biliyoruz. Bunlar görsel yazılı medyada yer aldı. PKK'nın desteğinden beslenen partilere oylarınızı vererek zayi etmeyin diyorum.

'ŞU ANDA İZMİR BİR ZAMANLAR HALİÇ'TE OLDUĞU GİBİ KOKUYOR'

- Bizim işimiz liderlerle. Onlara gönül veren partililer bize oyunu verebilir. Ben ona kapımı nasıl kapatırım. CHP'ye, İYİ Parti'ye, Saadet Partisi'ne, HDP'ye gönül veren vatandaşlarıma sesleniyorum dedim. Onların bu noktadaki konumu ile onlara yön verenlerin konumu aynı değil. Bizim işimiz yönetici kadrolarıyla. Onlara gönül verenleri yanlış istikamete sürüklüyor. Hiçbir hizmet bunlara vermemişlerdir. Şu anda İzmir Körfezi aynen bizim Haliç gibi kokuyor. Bakın biz Haliç'i ne hale getirdik. İzmir'in suyu var mıydı? Şu andaki suyu biz getirdik. Gördes Barajı'ndan İzmir'e su getirdik. Bakın bu çöpü, hele hele yaz mevsiminde bu koku daha ağır basacaktır. Bu işler oturarak, bol bol konuşarak olmuyor. Sadece Haliç'te yaptığımız işler. Ciddi kollektör döşemeleriyle yapıldı. İzmir bu işi sürdüremeyecek. Çünkü bu aşk işi. Şu anda gelen kişinin öyle bir derdi olduğunu düşünmüyorum.

'SAADET'İN ŞU ANDA DURUŞU KİMLERE HİZMET EDİYOR?'

- Şu anda Binali Yıldırım Bey üzerine düşeni bana göre yaptı. Ziyaret etmesi gereken Saadet Partisi'nin üst yönetimindeki temsilcilerini ziyaret etti. Bu Binali Bey'in şu anda göstermiş olduğu bir nezakettir. Bununla da kalmadı, kalmadık. Biz başka ortak dostlarımızı da devreye sokmak suretiyle, gidiş doğru bir gidiş değil, gelin şu işi yoluna koyalım. Şu anda bu duruşunuz kimlere hizmet ediyor. Terör örgütünün desteklemiş olduğu partilere gidiyor. Bunu bir yoluna koymak suretiyle geleceğimize yönelik bir ortak oluşumun adımlarını atalım. Şu ana kadar beklenen olumlu gelişme yok gibi.

'SAADETLİ KARDEŞLERİMİZLE GEÇMİŞTEKİ GÜZELLİKLERİ BUGÜNE DE TAŞIYALIM'

- Bir defa ülkeyi Kürdistan olarak bölme adımı atıyorlar. Benim ülkemde Kürdistan diye bir bölge yok ki. Bu adam bu partinin en üst düzeyde yöneticisi. Şimdi bu ülke hukuk devletiyse bu hukuk devletinin içinde de bütün bu bölücü hareketlere karşı biz tedbirimizi almazsak bundan 10 yıl önce düştüğümüz  yere yine düşeriz. Şu anda biz dağlarda terörle mücadele ediyoruz. Bu arada şehitler veriyoruz. Şehit anne ve babalarıylma görüşüyorum.  Onlara başsağlığı telefonu açtığım zaman, onların vakur duruşu her türlü takdirin üzerinde ama ateş düştüğü yeri yakıyor. Ben bir Cumhurbaşkanıysam üzerime düşeni hukuk kurallarına işletmek üzere sonuna kadar yapmak zorundayım. Terörle mücadeleyi sonuna kadar yapmak zorundayım. Sağolsun askerimiz, polisimiz, güvenlik güçlerimiz hiçbir dönemde olmadığı kadar büyük bir başarıyı son 2 yılda almış vaziyetteyiz. Saadet Partili kardeşlerimizin büyük çoğunluğuyla müstesna günlerimiz olmuştur. Özellikle bu günlerin içerisinden bize kalan o güzellikleri biz bugüne ve bundan sonraki günlere de taşıyalım. Hem ülkemize hem davamıza da faydamız olsun.

'COĞRAFİ REFERANSLA SİYASİ ÜNİTE BİRBİRİYLE KARIŞTIRILMAMALI'

- Biraz bu işi okudum, inceledim. Hatırlayın bir defa Osmanlı'da eyaletler sistemi vardı. Bu sistem içerisinde Lazistan, Kürdistan gibi Osmanlı'nın içerisinde bu tür yerlmer vardır. Biz bir coğrafi referanstan bahsetmiyoruz. Bu kavramı siyasi ünite olarak kullanıyorlar bunlar. Bunu siyasiolarak kullanmamak lazım. Birbirine karıştırmayalım.Ben Rabia diyorum. Lider olarak ilk defa kullandım: Tek millet, tek vatan, tek bayrak, tek devlet. Buna ülkemin birliğine, bütünlüğüne saygı duyan kimse karşı çıkabilir mi? Çıkar, kim çıkar? HDP çıkar. Şu anda bizim 82 milyon millet anlayışımızla bağlantılı değil. Daha da geriye giden İbrahimi bir kavramdır da. Bunlar onu anlamaktan çok çok uzaktırlar. Bayrağımız üzerinde bir tartışmaya asla müsaade etmeyiz. Şu anda ülkemizde parlamentonun içerisinde olanların bizim bayrağımızla sorunu var. Kongrelerinde bile bayrağımızı asmayacak kadar bayrağımıza saygısız. Türkiye Cumhuriyeti devletinden başka bizim devletimiz de yok.

'HEP BİRLİKTE TÜRKİYE OLACAĞIZ! BUNDA PONTUS VAR MI?'

- Böyle bir tartışmayı kabullenmek mümkün değil. Bunu özellikle CHP'nin adayı düşünmesi lazım. Bu yakıştırmayı yapan Yunan gazeteleri. Bu iddia üzerinden oynanmak istenen bir oyun var. Bizi ayrımcılık üzerinden vurmak istiyorlar. Bize Pontus dediler yaygarasını kopararak puan toplamak istiyor. Benim ne il başkanım ne de başka arkadaşım böyle bir şey söylemez. Bu işte bir, iri, diri, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız. Burada Pontus var mı? Yok.

'KUCAKLAYICILIK LAFLA DEĞİL UYGULAMAYLA OLUR'

- Siz benim Ordu Valime it diyen bir adam bu ülkede kucaklayıcı olabilir mi? Oradaki benim polislerime şerefsizler diyen benim ülkemde kucaklayıcı olabilir mi? 25 yıldır kucaklayıcı olduğumuz için iktidar olduk. 81 vilayetinde her zaman prim yaptık. Kucaklayıcılık lafta değil uygulamada olur. Hizmetinizle, insanlara yaklaşımınızla olur. Kuru kuru lafla bu olmaz.  Devletin valisine yönelik bu ifadelerin çirkin olduğunu söylememe gerek var mı? Bu adam kucaklamaktan başka bir şey anlıyor herhalde.

'CHP ADAYININ ARKASINDAKİLER EKRAN YASAĞI GETİRDİLER'

- CHP adayı tüm söylemini yalan ve takiye üzerine kurmuş. Televizyona çıkmama kararını arkasındaki yöneticiler aldılar. Bu tür kaçış aslında FETÖ adetidir. Böyle yaparak şu anda onu ekrandan çektiler. CHP adayının açıkça, bir yerde sıkıntı verdiğinin herhalde bir alemeti. Bundan dolayı da televizyon ekranına çıkmamasının uygun olacağını düşündüler bir yerde ekran yasağı getirdiler diyebilirim.

- Yatıyorlar kalkıyorlar S-400, F-35. Ay sonunda G-20'ye gidiyoruz. Sayın Putin ile, Trump ile bunları görüşeceğiz. Ayın 2'sinde de Çin'de olacağım, Çin-Türkiye ilişkilerini konuşacağız.

Kaynak: Sputnik
 

Editör: TE Bilişim