Gazeteemek- HDP, referandum mitinglerine 4 ilde birden devam etti. Mitinglerin ilki Mersin’deydi. Kampanya süreci boyunca il ve ilçe yönetici ve çalışanları büyük bir baskıyla karşılaşmış ve çok sayıda kişi gözaltına alınmış olmasına rağmen Mersin’de binlerce kişi alana geldi. HDP Sözcüsü Osman Baydemir ve MYK Üyesi Asiye Kolçak’ın yanı sıra uzun bir süredir sağlık sorunları yaşayan Mersin Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat da Mersinlilere seslendi. 

HDP Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat, Kürt Halkının Erdoğan'ı afetmeyeceğini belirterek, "Çok uzun bir süre oldu sizden maalesef sağlık sorunları nedeniyle ayrı kaldım. 15 yıldır iktidarda olanlar şu anda kendileri de yalanlarına inanır olmaya başladılar. Ne diyor Cumhurbaşkanı, ‘Ne aldatan olduk ne aldanan olduk.’ Bundan 2 ay önce de ‘Biz aldandık, Allah bizi affetsin’ demişti. Allah’ın affedip affetmeyeceğini bilmiyorum ama Kürt halkı affetmeyecek. 

 
Ben o partide bulunduğum sırada, 2008 yılının Kasım ayında yaptığımız bir toplantıda kendisine şunu söyledim: Kürt oyunu kaybeden iktidar olamaz. Buna inanmamıştı ama bunu 7 Haziran’da seçimlerinde gösterdiniz. Onu alaşağı eden sizler oldunuz. 80 milletvekilini Meclis’e göndererek AKP iktidarının önüne set çektiniz.


 
Bana neden hayır diyeceksiniz diye soranlara, ‘18 maddenin 18’ine karşı olduğum için 18 nedenim var’ diyorum. Diktatörlük bu ülkede sökmez ama birileri özellikle Azerbaycan’daki kardeşini örnek alarak bu sistemi önümüze koyuyor. Bunu kabul etmemiz mümkün mü? Bu hayır’a yüzde 50’yi aştıracak olan da Kürt halkı olacak.

 
HDP Sözcüsü Osman Baydemir ise 16 Nisan'ın tünelden son çıkış olduğuna dikkat çekerek, "16 Nisan, sadece bir parti seçimi, AKP, MHP, CHP’ye veya HDP’ye oy verme meselesi değil. 80 milyon insanın bugünü ve 80 milyon insanın geleceği, aynı zamanda henüz doğmamış çocukların nasıl bir ülkeye doğacağının kararının verileceği gün olacak. 16 Nisan faşizme giden yolda tünelden çıkışın son fırsatı olacak. 16 Nisan, 2 yıldır bu ülkeye dayatılan tek tipleşme, bir halkın hak davasını bastırmanın, hesabını sormanın günü olacak. 16 Nisan hesap sorma günü olacak.
 
‘Kürtler evet diyecek’ diyen anket şirketlerine 16 Nisan akşamı haritayı göstereceğiz
 

Araştırma şirketlerinden biri demiş ki Kürtlerin büyük çoğunluğu bu pakete destek verecek. Biz o araştırma şirketi ve sayın konuşmacının TV’deki fotoğrafını çektik. 16 Nisan akşamı saat 7 buçuk 8 civarında ona haritayı göstereceğiz. Kürt halkı Cizre’den sonra, Nusaybin’’den sonra, Taybet Ana’dan, Miray bebekten sonra, Gever’den sonra evet mi diyecek? Bu bir onur meselesidir, bu bir haysiyet meselesidir, bu bir davadır. Kürtler davasına sahip çıkacak. Kürt dilini, kültürünü yasaklamak isteyenlere hayır diyecek.

 
Yüksel Mutlu milletin iradesi değil mi?

 
Her fırsatta ama her fırsatta yatıp kalkıp ‘milletin iradesi’ diyorlar. Bir kez daha Mersin meydanından söylüyorum, milletin iradesi neyse o bizim kabulümüzdür. Soruyorum Bakan efendiye, Cumhurbaşkanına, hükümete ve kurmaylarına, Akdeniz Belediye Eş Başkanı Yüksel Mutlu milletin iradesi değil mi? Milletin iradesi neden cezaevinde? Halkın hür iradesiyle seçilen Belediye Eş Başkanları cezaevine konuldu. 6 milyon insanın iradesi Demirtaşlar, Yüksekdağlar ve binlerce yoldaşımız; onlar hem bu halkın iradesi hem de bu halkın evlatları. And olsun ki onlar özgür olmadıkça biz de kendimizi özgür hissetmeyeceğiz. Onlardan aldığımız bayrakları yere düşürmeyeceğiz. Sandık 
başına gideceğiz ve Ergenekon ve ırkçıların ortağı olan bu hükümete hayır diyeceğiz.

Eline ip almış meydan meydan milliyetçileri avlamaya çıkmışlar

 
Bu paket tilki kurnazlığı paketidir. Cumhurbaşkanı meydan meydan dolaşıyor, eline bir ip almış ölüm cezasını savunuyor. Burada bir kez daha o iple aklı sıra milliyetçileri avlamaya çıkmış. Sayın Cumhurbaşkanı’na da bütün insanlığa da birer ders var. Bunlardan bir tanesi de Adnan Menderes’in, Deniz Gezmiş’in idamıdır. Eğer o dönem idam cezası olmamış olmasaydı, bu insanların hayatına kastedilmiş olmayacaktı. Her çağın nemrutları, firavunları var. Şimdi bu çağın firavunu, bu çağın nemrudi akımı AKP’nin kendisi oldu. Halepçe katliamını gerçekleştiren, Enfal’in gerçekleştiren Saddam, bir gecede Barzan bölgesinde 8 bin insanı katleden Saddam en sonunda kendi zulmünün kurbanı oldu. Yargılanırken ‘beni adil yargılayın’ dedi. Mahkeme heyeti de ‘seni senin çıkardığın yasalarla yargılıyoruz’ dedi. Sayın Erdoğan, hiç şüpheniz olmasın sizi sizin yasalarınızla yargılayacağız Gelin bu yasalar adil olsun, gelin öyle bir Anayasa yapalım ki bütün dertlerimize derman olsun. Farklılıklarımızı bir arada yaşatacak bir maya olsun. Bu paket tuzun kokmuş halidir. Bir kez daha tuzun kokmuş haline hayır diyoruz.

Bu kadar yetki kimyayı bozar


 
Bu paketin dünyada benzerleri var ama bu paket ifade ettikleri gibi bir başkanlık sistemi değil. Çünkü medeni dünyada uygulanan başkanlık sistemlerinde yasama, yürütme yargı birbirinden ayrıdır. Ama bu rejimde sadece 1 kişi var. Bir kişi yüzde 50’nin oyunu alıyor ve tüm bürokrasiyi Anayasa Mahkemesi üyelerinin 15’inden 13’’ünü belirliyor, o da yetmiyor HSYK üyelerini seçiyor,  o da yetmiyor kaymakamı, valiyi belirliyor, o da yetmiyor yeri geldiğinde ‘Bu ülkede çok mevsim ve ben baharı yasakladım’ diyebiliyor. Böylesi bir yetki böylesi bir imkan hiçbir insana verilmez. Çünkü bu kimyayı bozar.
 
Bu kadar yetki Demirtaş’a, Yüksekdağ’a verilse de hayır
 
Hepinizin yüreğinde Demirtaş ve Yüksekdağ’ın sesi, sözü direngenliği var. Bir kez daha HDP sözcüsü olarak haykırıyorum. Bu yetkiler Selahattin Demirtaş’a, Yüksekdağ’a verilirse hayır diyeceğiz. Bu yetkiler bana verilirse hayır diyeceğiz. Bu yetkiler zaten kimyası bozuk olan birine verilirse 2 yıl boyunca Şırnak, Nusaybin, Cizre’de olanlar ve OHAL uygulamalarının tamamı anayasal güvence kazanır. Zulüm yasallaşmış olur. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Biz de 2 yıl boyunca yaptıklarına bakıyoruz ve meydan meydan söyledikleri yalanlara inanmıyoruz. Bütün yalanlara hayır diyoruz.

Bakan efendi konuşsun ki maskeleri düşsün, gerçekler gözüksün
 


Bizim bir şarkımız var: Bêjin Na. Ne diyoruz: NA!  Ağzınıza sağlık. Bakan efendi çıkmış diyor ki; ‘Ben valiyi aradım talimat verdim, şarkıyı yasakladım’. Konuşsun konuşsun, bakan konuşsun ne kadar konuşuyorsa AKP’nin yüzü, onların maskeleri düşüyor ve gerçek görünüyor. Onlar konuşsunlar ki nasıl bir rejim inşa etmeye çalıştıklarını halk görsün. Ancak bir yargı mekanizmasının vereceği kararı bakan veriyor. Bu paket faşizmin paketidir. Kürt düşmanlığı paketidir. Bir seçim müziğini yasaklamak sadece düşmanlıkla izah edilebilir.
 
 

Editör: TE Bilişim