Gazete Emek- Dersim Ovacık’taki halkçı, kamucu modeliyle dikkatleri üzerine çeken Komünist Başkan Mehmet Fatih Maçoğlu, bu örnek modeli daha da geliştirme adına Dersim merkeze aday. Dersim Demokratik Halk Dayanışması’nın adayı olan Maçoğlu, projelerini, hayallerini ve adaylığını ilan etmesi sonrasında belirli çevrelerden yapılan saldırıları Birgün gazetesine değerlendirdi. 

Seçimler Türkiye için, özel olarak da Dersim’deki mücadeleniz için ne anlama geliyor?

Şöyle diyeyim, biz kurumsal olarak yerel ve genel seçimlere taktik olarak bakarız. Stratejik olarak görmeyiz. Ama toplumla ilişkilendirme ya da politik örgütlenme aracı olarak kullandığınızda, aslında kitlelere ulaşma, bireylere ulaşma, insanlara kendi programınızı anlatma, insanlarla ilişki kurma açısından çok değerli. Bizim için seçimler de bir mücadele biçimidir. Sosyalistler, devrimciler, ilericiler, yurtseverler bulunduğu yaşadığı bölgede kendi bireysel çıkarları için değil halkın, toplumun çıkarları için uğraşır. Bunlar seçimleri bizim açımızdan değerli kılan özelliklerdir. Halkın kendi kendini yönetme kültürünün geliştirme açısından da çok iyi bir yöntem olarak görüyoruz. Çünkü ev ev giriyorsunuz, kapı kapı giriyorsunuz. İnsanlarla görüşüyorsunuz ve insanlara dokunup yaşadığınız yere dair neler olabileceğini birebir tespit ediyorsunuz.

Beş yıl boyunca Ovacık’ta halkçı-devrimci yerel yönetim anlayışı uyguladınız. Başarılı da oldunuz. Şimdi hedefinizde Dersim merkezi var.

 Sosyalist Meclisler Federasyonu’nun, küçücük bir yerden başlayarak tüm ülkeye ve bir ülkenin dışına model olabilecek bir çalışma biçimi var aslında. ‘Söz yetki karar halka’ diyoruz. Mesela Türkiye’deki sistem ilin sınırını çizmiş. Yasal olarak uyguladığınız modeli il sınırları dışına çıkaramıyorsunuz. Ancak bir bölgede model yaratıp dalga dalga oraları genişletmen lazım. Dersim de bizim için böyle bir önem taşıyor. Yani Dersim ve etrafındaki ilçelerle birlikte halkın meclislerini kurarak, üretim ilişkilerimize dair modelimizi oluşturarak orayı nasıl yönetebileceğimizi göstermek istiyoruz. Dersim’de halk kendisini bizimle birlikte yönetime koyduğu andan itibaren binlerce insanın, milyonlarca insanın dayanışmacı yanını, birlikte iş yapabilme kültürünü geliştirerek bir model yaratabiliriz. Kendi üretim araçlarıyla, üretim alanlarıyla, bölgesindeki dağıyla taşıyla, börtü böceğiyle, sokağıyla, deresiyle , suyuyla söz söyleyebilecek bir anlayışın örgütlenme biçimini hedefliyoruz.

Adaylığınızla beraber “nohutçu, fasulyeci” diye saldırılara maruz kaldınız…

Bize, nohutçu, fasulyeci diyenler var. Desinler. Biz bununla gurur duyuyoruz. Çünkü ürettiğiniz birkaç şey üzerinden bütün temel ihtiyaçlarımızı karşılıyorsak, eğitimimizi, barınma alanımızı, yaşama alanımızı biraz daha nitelikli hale getiriyorsak biz o ürettiklerimizle gurur duyarız. Ovacık’ta yapılanları aşağılayanlar belki bunu Fatih Mehmet Maçoğlu’nu hedef alarak söylüyor ama esasen bu işin sahibi Ovacık halkıdır. Üreten Ovacık halkıdır. Biz onlarla birlikte o üretimi yapıyoruz ve bu halkı kimsenin aşağılamak gibi bir hakkı yoktur. Yerel seçim gündemi daha çok aday isimleri üzerinden yürüyor.

Dersim’de durum nasıl? Dersim’de yerel seçim tartışmaları aday isminin ötesine geçebiliyor mu?

Ortadoğu halklarında hep böyle birilerinin isimleri öne çıkmıştır ama biz devrimciler böyle olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Dersim halkı SMF’yi tanıyor. Bu süreçte TKP ismiyle çıkışıyla birlikte bir hafıza da oluştu. Bizim için değerli olan dost kurumların Dersim Demokratik Halk Dayanışması’yla bir olup orada adaylaşması ve bir programın öne çıkmasıdır. Sistemin zorbacı, darbeci, insanların iradelerini zorla gasp edip, o insanların iradelerinin yerine atamalar yaparak halkın iradesini yok sayan anlayışa karşı sosyalistlerin, bulunduğu alanı örgütleyip, iktidara gelmesi gerekiyor. Aksi takdirde biz birbirimizi kandırmış oluruz.

Kendi kimliğinizle bir siyaseti hangi noktaya kadar getirebildiniz?

Tek başınıza bir yeri alsanız bile esas olan devrimci kurumlarla ittifakı geliştirip birleştirmektir. Bakış açımız bu. Ama maalesef Türkiye’de ittifak tartışmalarında ben merkezli anlayışlar bizim sosyalist alanda da kısmen var. Herkes bir bölgede kendisini güç olarak görmeye başlıyor. Biz bu süreci çok iyi örgütlediğimizi ya da o ittifak alanına dair sözü çok daha kendisine görev olarak bilen bir anlayış içinde olduğumuz düşünüyoruz. Mesela; Türkiye’de 10’a yakın kurumla tartışma yürüttüğümüzü biliyorum. İttifaklar tartışmasında en az birkaç kez kurumlarla görüşme çabasını gösterdik. Olmadı. Dostlar yarışır, dostlar birlikte de girebilir. Gün gelir ittifakta birlikte olurlar, eylemde birlikte olurlar. Gün gelir propaganda serbestliği içerisinde kendisini farklı yerde konumlandırırlar.

Çoğunlukla Dersim dışında yaşayanların da size yönelik bazı eleştirileri var. Siz pek yanıt vermiyorsunuz. Bunun Dersim’e ve Dersim halkına yansıması var mı?

Bizim, sosyalist politik anlayışımızı Ovacık’ta, Dersim’de ve çevresinde örgütleme gibi bir çabamız var. Çok önemli bir politika ve program izliyoruz aslında. Evet ittifakların yapılmaması hani enerjimizi biraz da olsa kırdı. Çünkü güçlü olmak önemliydi. Buna rağmen bütün dost kurumlarla birlikte halk dayanışmaları oluşturarak Pülümür’de, Mazgirt’te, Ovacık’ta, Hozat’ta bu çalışmanın bir parçası olmak için bir adaylaşma yaratıldı. Dersim halkı bize görev verdiği andan itibaren sonrası için umutlarımız büyüyecektir. Sonrası için bu anlayış belki Türkiye’deki sosyalistlerin bir araya gelmesi için bir ön ayak olmuş olacaktır.

Eleştirilere gelecek olursak…

Bireysel tartışmaları doğru bulmuyorum. Bu, devrimci kurumları, dost kuruluşları karşı karşıya getirme anlayışı da olabilir. Bizim için aslolan dost kurumların açıklamalarıdır. Dost kurumlar bizimle ilgili ne diyor? Nasıl bir tartışma yöntemi var? Bizim için değerli olan budur. Bu açıdan şimdiye kadar aramızda bir sıkıntı sorun olmadı. Hakaretvari tartışmaları çok doğru bulmayız ama sonuçta herkese laf yetiştirecek de değiliz. Biz halkın söylemlerini dikkate alırız. Dersim halkı bunu görüyor ve takip ediyor.

Size neden tepki gösteriyorlar? Yani neden HDP’den girmedi mi diyorlar? Neden aday oldu mu diyorlar? Tam olarak sorun ne?

Bir sürü yanlış bilgi geziyor ortalıkta. SMF açıklamasını yaptı. Muhtemeldir ki HDP de, dost kurumlar da bu ittifakın meselesini kendi cephesinden açıklayacaklar. O zaman biraz daha duraksayacaktır tartışmalar. Ben 35 yıllık bir kurumun örgütçüsüyüm, faaliyetçisiyim. Kendi başıma çıkıp, herhangi bir parti ya da herhangi bir hareket ya da bir örgütle buluşabilme, onlarla görüşebilme ihtimalim yok. Tersine kurumların birbiriyle olan görüşmeleri bizim için önemlidir. Bu da sonuçlandı. Netleşti. Tüm Türkiye halklarına deklare edildi. Anlayacaklarını, anlayışla karşılayacaklarını düşünüyorum.

Devrimci halkçı, sosyalist belediyecilik anlayışının ilk örneği Terzi Fikri’nin Fatsa modelidir. Mehdi Zana’nın Diyarbakır modeli de unutulmamalı. Kendinizi Terzi Fikri’lerin devamcısı olarak görüyor musunuz?

Tabii ki Terzi Fikri’lerin devamcısıyız. Gittiğimiz her yerde bütün panellerde bu coğrafyada bu topraklarda vicdanı olan, bu topraklarda aydınlanmayı yaymaya çalışan, bu topraklarda halkı yönetime koymaya çalışanlara dair söylediğimiz birkaç isim var. Bunlardan en önemlisi Terzi Fikri Fatsa deneyimidir. Mehdi Zana’nın Diyarbakır deneyimi de var. Yani kadını yönetime koyma, birlikte yönetebilme kültürünü geliştirebilme, sosyalizm adına cüreti kuşanma, o bayrağı alıp yukarı çıkma, ona dair söz söyleyebilmek önemlidir. Bu bize öğretiyor. Bunu kendimizden başlayan bir anlayış olarak görmüyoruz. O yoldaşlarımızın bıraktığı yerde omuz omuza, onları günümüze uyarlayarak, değişerek, dönüşerek bu anlayışı devam ettirmeye çalışıyoruz. Bizden sonraki yoldaşlarımız da bu devamlılık içinde olacaklardır.

Kaynak: Birgün

Editör: TE Bilişim